E
EU3
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU3
- #1
![](http://img199.imageshack.us/img199/7308/1ig9lg4zx1f.gif)
SEVGİNİN GÜCÜ!!!!
Otobüs yolcuları elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının otobüse binişini içten gelen bir sempati ile
izlediler. Basamakları geçti, boş olduğu söylenen koltuğu el yordamıyla buldu, oturdu, çantasını kucağına aldı.
Bastonunu koltuğa yasladı. 34 yaşındaki susan, bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu görmez olmuş, birden
karanlık bir dünyanın içine düşmüştü. Öfke, kızgınlık kendine acıma.. Hayatta tek dayanağı artık kocası Mark'tı. Mark
hava kuvvetlerinde subaydı. Susan'ı bütün kalbiyle seviyordu. Susan gözlerini kaybedince Mark karısının içine düştüğü
umutsuzluğu hemen fark etmişti. Ona yeniden güç kazanması, kaybettiği kendine güvene yeniden sahip olması için yardım
etmeliydi.
Susan gene kendi kendine yeterli olduğuna inanmalı, kimseye bağımlı olmadan yaşayabilmeliydi. Sonunda Susan'ı işine dönmeye
ikna etti. Peki ama evden işe nasıl gidecekti? Genelde otobüsle giderdi. Ama şimdi kenti bir uçtan ötekine tek başına
geçmekten korkuyordu.
Mark her sabah onu arabası ile işe bırakmayı önerdi. Kendi işi tam tam aksi yönde olduğu halde. İlk günler Susan kendini
rahat hissetti Mark da "Görmüyorum, artık hiçbir işe yaramam" diyen karısını çalışmaya başlattığı için mutluydu. Ama bir
süre sonra Mark işlerin iyi gitmediğini fark etti. Başkasına bağımlı yaşamın Susan'ı mutlu etmesi mümkün değildi.
İşe eskiden olduğu gibi işe kendi başına otobüsle gitmeliydi. Ama Susan hala o kadar hassas, o kadar kırılgan, o kadar
öfkeliydi ki ne yapabilirdi?
"Otobüs" lafı ağzından çıkar çıkmaz Susan öfkeyle haykırdı.. "Nasıl yaparım? Görmüyor musun ben körüm! Nerede olduğumu
nereden bilirim, nereye gittiğimi nasıl anlarım? Galiba sana ağır gelmeye başladım, beni başından atmaya çalışıyorsun..
" Duydukları Mark'ın kalbini fena halde kırdı. Ama ne yapacağını biliyordu.
"Her sabah ve her akşam otobüsü arabayla takip edeceğim. Sen bu yolculuğu tek başına yapmaya hazır olana dek sürecek
bu." Tam iki hafta Mark, Susan'ın otobüsünün arkasından gitti iki hafta boyu karısına görme dışındaki duyularını nasıl
kullanacağını anlattı. Özellikle duymanın pek çok sorunu çözeceğini izah etti. Kulakları ona nerede olduğunu söyleyebilirdi.
Yeni yaşam tarzına alışmasına yardımcı olabilirdi. Otobüs şoförü ile ahbap olursa, her şey kolaylaşır, şoför her gün önde
bir yer ayırırdı. Nihayet susan yolculuğa tek başına yapmaya hazır olduğunu hissetti. Pazartesi sabahı geldi. Ayrılırken
otobüsün geçici eskortu kocasına, hayattaki büyük dostuna sarıldı. Gözleri yaşla doluydu Susan'ın. Kocasına öyle teşekkürle
doluydu ki onun sabrı, sadakati, desteği ve sevgisiyle umutsuzluk uçurumundan nasıl çıkmış, nasıl yeniden hayata dönmüştü.. "
Allah'a ısmarladık" dedi kocasına ve uzun amandan beri ilk defa ters yönlerde yola çıktılar. Pazartesi, Salı, Çarşamba.. Her
gün mükemmel geçti Susan için. Kendini hiç bu kadar iyi hissetmemişti, yapıyordu, başarıyordu, tek başına başarıyordu.
Kendi kendine gidip gelebiliyordu işte. Cuma sabahı, Susan her günkü gibi otobüse bindi, ofisinin karşısındaki durakta
inerken bilet parasını uzattı şoföre.
"Sizi kıskanıyorum bayan " dedi şoför. "Neyimi kıskanıyorsunuz benim" diye sordu şoföre. "Sizin kadar sevilmek, bu kadar
şefkat ve sevgiyle korunmak çok hoş bir duygu olmalı bayan" dedi şoför. "Nasıl yani" dedi Susan. "Bir haftadır, her sabah
yakışıklı bir adam köşede duruyor ve siz otobüsten inene kadar izliyor. Yolu kazasız geçmenize bakıyor, ofisinize girene
kadar oradan ayrılmıyor. Sonra size bir öpücük yolluyor, elini sallıyor ve yürüyüp gidiyor. Siz çok talihli bir kadınsınız
bayan.." Mutluluk gözyaşları Susan'ın yanaklarından akmaya başladı. Ve birden hatırladı Mark'ı hiç görmüyordu ama bir
haftadır yanında olduğunu hem de öyle kuvvetli hissediyordu ki. Talihli gerçekten çok talihli idi. Öyle bir armağan
vermişti ki ona hayat, görmeden daha değerliydi . Bu armağanın varlığına inanması için görmesi gerekmiyordu. Sevginin
aydınlatamayacağı karanlık yoktu çünkü...