Arkadaslar biraz uzun, ama begeneceginizi umuyorum :)))
Severseniz kötü kadın olursunuz...iclal aydın...
Çünkü severseniz kötü kadın olursunuz...
Kız iki dil biliyormuş, Fransa'da doğup büyümüş. Türkiye'ye ilk
geldiğinde âşık olmuş bir adama. Ama adam lise mezunuymuş. "Olsun,
ne önemi var?" demiş kız. Evlenmişler. Adam ticaretle uğraşıyormuş
ve işler yolundaymış. Arada bir yaptığı hırçınlıklara ve artığı
tokatlara göz yumuyormuş genç kız. Çünkü seviyormuş kocasını. Bir
de oğlu olmuş
Zaman içinde yediği dayakların şiddeti arünca evi terk etmiş kız.
Fransa'ya ailesinin yanına dönmek istemiş. Ama adam engel olmuş.
Tekrar biraraya gelmişler. Adamın işleri bozulmuş o ara. Kız da
çalışmaya başlamış, iki dil bilen, Fransa'da ekonomi okumuş biri
olarak iyi de bir iş bulmuş.
Ama mutsuzluk o kadar büyükmüş ki kız çocuğunu da alıp evden
aynlmış. Kendine küçük bir ev tutmuş. Adam önce yalvararak, sonra
ağlayarak, sonra da döve döve kızı kendi evine geri döndürmüş. Kız
bir daha denemeyi mecburen kabul etmiş.
Derken hikaye burada çatırdamaya başlamış çünkü kız bir gün
çalıştığı şirketin müdür yardımcısının ne güzel güldüğünü fark etmiş.
Sonra gazete bile okumayan, bütün günü dışarıda "para kovalayarak"
geçirdiğini söyleyen, eve 22.00'den önce dönmeyen, bütün gece sabah
kadar salonda yayılıp film seyreden, seyrederken tükettiği fındık
fıstığın kabuğunu halıya, içtiği sigaraların izmaritini su
bardağına bırakan; asla dişini fırçalamayan.
Onu neden sevdiğini, ne zaman böyle bir adama dönüştüğünü, bu
çocuğu niye doğurduğunu düşünmüş ardından...
Kendi geleceğinin ne kadar karanlık olduğu da görünüyormuş bu
düşüncelerin arasında...
Korkmuş.
Olabileceklerden yani...
Korktuğu başına gelmiş.
Kız ve şirketin müdürü âşık olmuşlar birbirlerine...
Öğlen yemekleri uzun olsun dilemişler. Mesajlaşmaya başlamışlar.
Adam da mutsuzmuş zaten. Boşanmak işitiyor ama bir türlü kansına
anlatamıyormuş bunu. Oysa dürüst davranıyormuş kansına. "Seni
sevmiyorum. Başkasına ilgi duyuyorum. Bırak gideyim" diyormuş. Ama
karısı "Nasılsa döneceksin bu eve, ben göz yumarım başkasıyla gönül
eğlendirmene" diyormuş... Adam bunu arkadaşlarına anlattığında
"Süper" diyormuş arkadaşları "keşke bizim de böyle bir karımız olsa"
Sonunda adam ikna etmiş karısını. Kansına bir ev tutulmuş ve
boşanma davası açılmış.
Hikayenin diğer kahramanı kızımız ise bu evliliği nasıl
bitireceğini düşünüyormuş kara kara.
Derken bir gece.
Şirketin müdürü karısının evi boşalttığı gün erkenden eve gelmiş.
Kapıdan girmeden önce de mesaj atmış sevdiği kadına. "Her şey güzel
olacak söz veriyorum" diye. Sonra banyoya girmiş. Oysa kansı
ışıklan kapalı olan mutfakta oturuyormuş. Adam banyodayken cep
telefonundan mesajın hangi numaraya gittiğini öğrenmiş. O gece
numaranın kime ait olduğunu öğrenen eş ev telefonunu ve adresini
bulmakta da zorlanmamış. Sabaha karşı evi aramış ve kızımızın
kocasını istemiş telefona. Sonra da "kocam senin o... karın
yüzünden boşuyor beni" diye başlamış anlatmaya. Adam kızı bir
sandalyeye bağlamış. Uyumakta olan oğlunu uyandırmış.
Karşısına oturtmuş ve "senin annen bir o... oğlum" diyerek oğlunun
gözleri önünde dövmeye başlamış annesini. Ertesi sabah karısının
çalıştığı şirkete gidip herkese bağıra çağıra anlatmış hikayeyi.
***
Sonra ne mi olmuş?
Kansı tarafından aldatıldığını herkese ilan eden koca kızın elinden
çocuğu, parasını, eşyalarını, elbiselerini almış ve herkese
hikayesini anlatmaya devam ediyormuş.
Müdür şirkette kalmış ve karısı ile barışmış.
Kız çalıştığı şirketin Mersin şubesine tayin edilmiş. Beş parasız,
çocuğundan uzakta, çeşitli yöntemlerle defalarca cezalandırılmış...
***
Şimdi eğer bu hikayede kız bir başkasını sevmeseydi yediği dayaklar
ve sonsuz mutsuzluğu yüzünden hep acınan kişi olacakti ve
muhtemelen bir gün yaşamına bir şekilde son verecekti.
Oysa hâlâ ölmedi kız..
Bu sebeplerden dolayı (umarım) ölmeyecek de... Devam edecek
yaşamaya. Bana bunu anlatan arkadaşım "Para topluyoruz aramızda
çünkü oraya gittiğinde bir ev tutacak. Ama bazıları buna
yanaşmıyor. Bedeli neyse ödesin diyor" dedi..
Bedeli neyse ödesin!...
Sizce kadınlar daha ne kadar bedel ödeyecek...
Sevdikleri için yani..