"Gidelim buradan. Senin masumiyetini Bilgelik zamanlarından kalma sırları Dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim..."
"Olur biter Geçer gider. Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
Olup bitmeyen, Geçip gitmeyen. Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama...
Çok da takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana."
+ '' Kesinlikle, kesinlikle. Her yerde, her farklı düşünce, farklı yaşam biçimiyle. Çünkü biz renklerimizle ve bu toprağın -toprak derken çok sıkça kullanılan bir tanımlama tabi bu- toprak dediğimiz zaman sınırları bugün böyle olan doğudan batıya, kuzeyden güneye bir ülke bu. Mevsimleri var, yaşam biçimleri var. Yemesi farklı, inanışı farklı, eğlencesi farklı. Ve tektipleştirilemeyecek, formatlanamayacak, ‘’bundan sonra şöyle yaşayacaksınız, bundan sonra böyle yapacaksınız ‘’ diye koşullandırılamayacak harikulade bir mizacı olan insanlarla beraber büyüdüm. Ve beraber yaşamaya, yaşlanmaya beraber toprağa hazırım, istiyorum...
Yani; senin yemeğin şöyle, benim yemeğim böyle, sen şöyle ibadet edersin, ben böyle ibadet ederim. Sen böyle eğlenirsin, şu şarkıları söylersin, ben bu şarkıları söylerim. Ne güzel, hadi birbirimize, birbirimizin şarkılarını söyleyelim. Mutlaka seviyoruz. Ben sana benim yemeğimi tattırdığım zaman, sen onu seviyorsun. Ben sana kendi inanışlarımdan bahsediyorum, sen kendi inanışlarından bahsediyorsun. Düşünüyoruz, konuşuyoruz. Ama bunda illa bir tartışma olacak ve sen bana benimkini kabul ettireceksin diye bir şey yok...
Bunları yaşadım da. Çok dolaştım bütün memleketimi çok dolaştım. Dünyada da bir sürü yer dolaştım. Fotoğraf çekmeye gittim, her yerde kimsenin gitmediği yerlerde fotoğraf projeleri yaptım. Yani bunlardan çıkardığım sonuç; her seferinde memleketi özleyerek, büyük bir arzuyla gelmek oldu. Ben İstanbul’a havalanına inince, ‘’aman falancanın yeri ne kadar hoştu, ne kadar medeniydi, niye buraya geldim’’ diyen birisi değilim. Ben her seferinde toprağı öpecek halde geliyorum... ''
Okan Bayülgen
Not: 27 Aralık 2018 tarihli Molatik röportajından sevdiğim bir kesit.
İzlemek isteyenler için videosunu ekledim.