Sersoy79 / Kendi Şiirleri

Sersoy

www.ebruhane.blogcu.com
Kayıtlı Üye
17 Kasım 2007
2.998
2
45
Ve sözlerin,
Vurur gider yüreğime
Sen giderken bakmadan gözlerime
Seni sevmediğimi sanıyorsan da…… Sev beni
Bak yürek gidiyor elden…. Tut beni
Bilmiyorum nasıl becerdiysem,
Seni bırakmayı
Nasıl vazgeçtiysem,
O ılık dudaklarından,
Düşlerimdeki o yalan duvaklardan,
Kahroluşum umrunda mı ki sanki…. Gör beni
Çok hayalimi kurmuşsan,
Resmimi yüreğin gibi ateşlere atmışsan
Fırlıyorsa istemeden bedduaların dudaklarından
O gece…
Hani bakışlarımızın kıpraştığı gece
Ayaklarımızın sularda oynaştığı o gece
Yüreğimizin bir hışımla şaha kalktığı o gece
Hatırlamak bile istemiyorsan bu gece… sil beni
Gururu yıkılmış en acımasız duygularınla,
Bu gün kalbinde öldür beni
Fikrin tartışır mı yüreğinle,
Ne ile yola çıktın..?
Fikrinle mi yoksa yüreğinle mi..?
Hangi yol acıtmıyor duygularını..?
Hangi acın yol alıyor bana doğru..?
Çok acıyorsa yüreğin..
Fışkırıyorsa dudaklarından nefretin,
Seni koyduğum yollarda mı beklersin..
Çaresizlik ve umutsuzluklarınla…
Dayanamıyorsan bu acılara..
Vur beni…. Acıt beni..
Unutamıyorsan beni,
Benim seni unutamadığım gibi
Hep aklına düşüyorsam
Hep o tatlı gülüşlerimi hatırlıyorsan
Ve gitmiyorsa aklından “seni seviyorum” diyişim
Unutmak istiyorsan…unut beni
Kanayacak beni öldürdüğün kalbin… aynı benim gibi
Gözlerin gibi bir güneş doğuyorsa günlerime
Gözyaşların gibi bir yağmur yağıyorsa yüreğime
Unutma ki hala….”seviyorum seni”
Özlüyorsa gözlerin gözlerimle buluşmayı
Arzuluyorsa bendenin bedenimle kavuşmayı
Silebiliyorsan unutabiliyorsan bir dakika olsun
Tüm elem ve acılarını
Bir an olsun düşün beni
Benim seni her zaman düşündüğüm gibi
Sanma ki çocuklar gibi mutlu ve sevinçli olduğumu
Sanma ki her seher vakti güneşle buluştuğumu
Senin gibi karanlıklarda içiyorum sigaramı
İnanmıyorsan…. Hisset beni
Kanayacak beni öldürdüğün kalbin… aynı benim gibi
Bak her şeyi bıraktım
İşte özlediğin bakışlarım bakışlarında şimdi
Dinle haykırıyor dudaklarım,
Biraz da çekingen gibi duyuyor musun..?
“SEVİYORUM SENİ”
Durma dün gitmiş gibiyim hala
Gözlerimi… gör beni
Ellerimi…tut beni
Bedenimi… sar beni
Uzattım dudaklarımı… öp beni


Bir Selma Ersoy Şiiri
 
zamanlarımız varmıydı bizim
ikimiz içinde olan zamanlar
günler
saatler ve aylar
ve yıllarımız geçti mi aynı kareler içinde diğer noktalar gibi

hatırladıklarım şimdi
noktaları birleşirip
gördüğüm resimler

onlar vardıysa
sen nerdesin?

rüzgar da durmaz mı eninde sonunda
rüzgar da durulmaz mı

ışık tuttuğun mağaralarda
noktalar silindi
sende ben
bende sen
ne kadar azdık
bu kadar çok

bakıyorum sana
ismini görüyorum orada
kimi zaman solgun bir gül gibi
kimi zaman çılgın zakkumlar kadar pembe
ve sen içimde kapanamayan bir hesap pusulası
toplasam
çarpsam
çıkarsam ve bölsem
beni aşar
beni aşar matematiğin

bizim zamanlarımız var mıydı?
seni böyle her gün anımsıyorsam
fotoğraf fotoğraf yüzüme çarpan
anımsamalar mı
halüsülasyonlar mı

sen hangi iklimlerde esip duruyorsun ki
rüzgarın yüzümü sızlatıyor...

Selma Ersoy
 
Yağmur kız...
Zamanların birinde,
Küçücük dünyasında yüreğinin kocamanlığıyla başı dertte olan bir yağmur kız varmış.
Büyük yalnızlıklar yaşarmış kalabalıkların içinde...
Kendi yalnızlığında çoğullaşarak...
Kimsenin onu anlamadığını düşünürmüş.
Tek çabası hayatta bir iz bırakabilmekmiş oysa ama başaramazmış.
Ve yorulur tükenir dağılırmış.
Sonra yeniden rüzgar olur eser,
Yağmur olur yağarmış,geceye ay,gündüze güneş,bahara çiçek olurmuş...
Kendi gücünün altında ezilen bir güçsüzlüğü varmış kendi ağırlığının altında ezilirmiş.
Taşıyamazmış yükünü,birine yaslanma ihtiyacı duyarmış.
Ama herkes onun çok güçlü olduğunu düşündüğü için yardıma ihtiyacı olduğu akıllarına bile gelmezmiş.
En sevdiklerinin bile.
Ve o mağrur kız yağmurluğuna,
Rüzgarlığına söz gelmesin diye başı dik ama içinde darmadağın gülümsermiş.
En çok kuşları kıskanırmış.
En çok onları severmiş.
Hayat ona mutluluktan uçma şansını çok gördüğü için belki...
Oysa başkaları hiç bir derdinin olmadığını söylerlermiş ona.
Sevgisizliğin bir dert olmadığını düşündükleri içinmi?
Ama yağmur kız parayla satın alınamıyacak şeylerin sevdasındaymış...
Mavisine inandığı her değer için soyunabilirmiş tüm varlığından,
Güzel evinden,sıcak yatağından,her rahatlığından vazgeçebilirmiş,
Çünkü Mavi her türlü konforu barındırır içinde.
Mavi'de denizler beslenir duygulardan.
Kuşlar öter,baharlar hüküm sürer rüzgar ılıktır ve yağmur yumuşak dokunur,
Hırslar yoktur,kavgalar...didişmeler,
Ve dinmeyen bir kahkahadır Mavi,
Ama Mavi cesaret ister,
Tek korkuya yer yoktur,
Dünyası küçük,yüreği kocaman o yağmur kız damlalarını tüketmedi hala...
Hala yağıyor...
Ne zamana kadar yağabileceğini bilmeden...


Selma Ersoy
 
O : Yüreğimin başucunda ekili duran bir avuç gözyaşımın huzur kapısını kaybettim... Sessiz bir limanda kopan fırtınaların çığlık misali kıyıya vuran dalgalarıyım... Ömrüne dualarımı yüreğimle diliyorum...

S: Dualarını ömrümden ötedeki ben ' e işliyorum sessiz hıçkırıklarımda........Huzurun vaadedildiği yüreğinden geçiyorum her nefes alışımda........

O: Bir gam düşü yüreğimde en kuytusunda saklı ömrüme... Bir damla yağmur sessizliğine kopan yüreğimin fırtınası gözlerimde bekleyişte... Mavi bir umut beklediğim... Üzerime ağır konuyor bu sessiz bekleyiş, iliklerime kadar sinen yalnızlığın soğuk nefesi yüreğimde kor...

S: Saklı yalnızlığın bir adak adadı ömrüme.......Yüreğimi adadı sen diye........Nefessiz çığlıklarında kayboldu gecenin matemi......Matemden taşan sessiz ruhun beni taşıdı ömrüne.......

O: Bütün cümlelerimi serdim arka ceplerimden topladığım..... Bir satırlık cümle yazmak istiyorum... Elimde bir söz..... Mürekkebimin gölgesi kayıp, bir umut kırıntısı boş kağıdıma dökülen; buruşmuş, masamın bir köşesine atılmış boş kağıt parçasına dökülen; arta kalan göz yaşlarımdan...

S: Gözlerin sızdı eksik gözyaşlarıyla ruhuma.......Kayıp ilanlarınmıydı mürekkebinden damlayan yüreğin?.......Gözlerime yazdım akıttığın gözyaşlarını........Yüreğimi uzattım eksik cümlelerin bende diye.........
Al hadi cümlelerini benden.......Senin için herkesten sakındığım yüreğimden........

O: Kaçıncı mevsimin kaçıncı günü kaçıncı saati geçti bilmiyorum..... Yüreğimin sesine dolanan ellerim yalnızlığımı sıvazlarken dilim sus...... Bir sözcük sağ kalan enkazımdan arta kalan... Baharlara misafir ettiğim asude bekleyişlerim muştulara gebe... Sol yanımın kulakları hep çınlıyor, biliyorum ki bir yerlerde adımı söylüyorsun...... Belki deniz kenarında kum taneleriyle belki de siyah bir kalemle yırtık bir kağıt parçasına..... Bilmiyorum......

S: Hayat bir yürek verdi elime.......Bununla yaz ömrünü kendine diye fısıldadı sessizce.........Sol yanıma ılık bir masal indi gecenin zifiri mavisinde.............Yüreğime yazıldı yüreğin mektup misali.......Mürekkebim yüreğin , kağıt yüreğim..........

O: Yüreğime düşen gelme telaşlarının ayak izlerini saklıyorum yalnızlığıma düşen ışık mahmurluğunda..... Elimde bir söz: ......... Seviyorum..............


Selma Ersoy
 
şimdi şuracıkta
şu köhne
şu is tutmuş yerlere yakın yerde
hızlı yavaş
senfonik ritimlerle atıyor kalbim
annesi olmayan çocuğun
göz yaşı gibi
düşüyor yere
kimse görmüyor
hissetmiyor
yetimlik
yetimlik bu...
 
Bir sis bulutu,
baharat kokulu,
gri, sönük, kirli...
buğulu, ağulu,
uğultu...

Her sözü ettim, hepsini anlattım,
ama bitmedi...
Tekrar etmek istemesem de kendimi,
çıkış yok gibi...

Sadece zor, -herkes biliyor-,
Sadece çaba gerek, -herkes çabalıyor-,
Elini bırakan da var, birine yaslanan da...

Sisin içinde sadece kendimi dinliyorum,
Sorduğum soruların hep cevabını biliyorum,
Ben böyle günlerce kendimi eyliyorum,
Sis sadece içimde,
Biliyorum!
 
yalnızlığın tadı nasıl çıkar?
yalnızlığın tadı yoktur ki, su gibidir...
akar
akar
yolu tıkanırsa
yine bir yol açar kendine
nasılsa bunu yapar!
 
gittiğin her yerde
her uzak şehirde
yağan yagmur gibi ziyan zebilim
ben seni ne için böyle çok sevdim
hiç düşünmedim,
kendimi yok edecek kadar böyle…
ıslaklığımı istemiyorsun
belki üşütüyor
belki sevmiyorsun damlalarımı
bir an evvel
telaşlı adımlarınla
eve koşuyorsun ya da bir tentenin altına sığınıyorsun
oysa bak bana
sırılsıklam bir masal kuşu gibiyim
senin şehrinin üstünde


kalbim acıyor
bir gün bu acı da nasır tutar mı?
 
Ağlamalıyım,
Belki de,
Yağmur sonrasını yaşamalıyım,
Güneşin hayaliyle.
 
Gece,mahkum ediyor beni yavaş yavaş,
Gözlerine...
Ağlıyor yıldızlar
Yalvarır oluyor beyazlığına ay,
Ve beklenilen son yolcu,
Yine "sen" oluyorsun
 
Gidiyorum,
Anlayan gözlerin olsun beni,
Söyleyemediklerimi anlatır olsun bakışların.
Sevgilerin olsun,
Aşkların olsun,
Ama yalnızlığını paylaştığın,
Benden başkası olmasın.
 
evet anlatamadığım bir şeyler var
öyle ki, sanki ruhumdan birileri göçler halinde giderken, birileri mülteci kampları kuruyor.

ne demek bu?
anlatamadığım şeyler demek sanırım
 
Biraz sonra,kalkıp gitmeliyim,buralardan,
Beni bekleyen birilerinin olduğu yerlere,
Biliyorum aslında öyle bir yer yok,
Olsun ben yinede kalkıp gideyim,
Hiç cesaret edemediğim yüreğimle
 
Unutur seni de bir gün,
Mahsun bıraktığın aşklar gibi,
Nasıl unuttuysam akşamdan kalma sevdaları,
Unutur gözlerimdeki hüzünlü gülüş.
Her seferinde ağlamasını duyduğum aşklarım,
Yorgun bıraktığım kelimelerim bile,şimdi isyankar ruhuma,
Sevmelerdeyken şimdi ayrılıklarda,
Kaderine bıraktığım yalnızlığım,
Hiç anlamı da yok,neresindeyim hayatın.
Ya da sen hayatımın hangi karanlığındasın.
Neyi öğrenmek istiyorsun,sevgiyi mi?
Zamanlarında kaybettiğin aşkları mı?
Sevmeyi unut,sevilmeyi de,
Hiç yakışmıyor sana giydiğin kostümler.
Bir gün yolun düşerse sevdalara,
Uğruna dökülen göz yaşlarını ara,
Bakışlarda kaybolan aşkların,
Dönüşü olmayacak inan,sana.
 
Başıboş bir yalnızlık,
Tenhalarda duran ruhum,kalabalığın tam ortasında ben,
Saatlerin sessizliği,ağlayan yıllar,
Ellerim üşüyor,dokunuşları çok sıcak karanlığın,
Umudun umursamazlığı peşkeş çekmiş hayalleri,
Yaşayan son yıldız karartma günlerinde,
Lanet olası savaşları benliğimin,kapıları açık bırakmış,
Zavallı gözlerim yırtılan sabahın kanayışını seyrediyor,
Kurutulmuş çiçekleri var,garip kalmış hüzünlerimin.
 
Aşka eşdeğerdi,
Yağan yağmurların yüreğime dokunuşları,
Sözleriydi,kelimelerin yazdığı sevdalar,
Günler,
Aylar,
Yıllar,
Mevsimlere bölünen hayaller,
Birde,
Yaşanabilecek sevdalara adanan sevgi dolu bir ömür.
 
Gözleri gözlerime değmekten korkar bir şekilde baktı,
ve aniden çekti gözlerini.
Yüreğinde kopan fırtınaları az kalsa gözleri dışarı atacaktı.
Kinini, sevgisini her şeyini kusacaktı.
Tam vakti gelmişti.
Onu affedip, sevdiğini söylemeye başlayacaktı.
“Olsun, canın sağ olsunlar” dökülecekti dilinden.
Gurbetten dönüşler yaşanacaktı daha bayramlar gibi...
Ve sadece O’nun için her yaşanılana rağmen affedişler yaşanacaktı.
Daha yaşanacaklar vardı, yaşanamayanlardan.
Paylaşılacaklar vardı yalnız ve acı geçen yıllardan..
Ama..Artık O yoktu.
 
sen,
git.
ben biraz daha kalacağım
bir kaç sigara daha
sonra,
yalnız hissedip gelirim ben de
ikimiz birlikte yalnız hissederiz
unuturuz sonra yalnız hissettiğimizi
sonra yeniden başlarız
eskiden yaptıklarımızı tekrarlamaya
sonra yeniden unuturuz
ama sen git şimdi
daha iyi bir fikrim yok
 
Pencereden bakınca gri bir renk görüyorum,
aylardan soğuk,
zamanın adı bayram...
ve bir buğu
camda
can' da
buğudan bir damla,
....gözyaşı
sıcak...
Gönülde yaşanmadıkça
ne anlamı var..?
sadece
adı;
bayram......
 
Bir
İnsanın
Hayatında,
2. dereceden
3 bilinmeyenli
kaç
x
olmak
zorunda???????????
 
X