- 7 Ekim 2007
- 172
- 1
- Konu Sahibi periprensesi
- #1
Sen değerlisin kızım anlasana ya...
Bebek’te sevdiğim mahalle cafe’lerinden birinde bir şeyler yiyorum. Çekim çıkışı iki çift laf ederiz diye buluşmuşuz arkadaşımla.
İçerideki uğultuya sürekli telefon sesi karışıyor. Eski telefonumun melodisi olduğu için dikkatimi çekiyor. Algıda seçicilik olsa gerek her telefon çalışında kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne bakıyorum.
Masada genç bir çift var. Çok güzel, doğal kızıl bir genç kadın ve saçları jöleyle arkaya yatırılmış mavi gömlekli genç bir adam kırmızı şarap içiyor.
Yemeğin ve şarabın tadını daha çok genç kadın çıkarıyor gibi çünkü adam sürekli telefonla konuşuyor veya mesaj yazıyor. Aralarda yakaladığı boşluklarda konuşmaya çalışıyor kadın. Adam yanıtlar verip tekrar yeni bir mesaj sesiyle telefonuna dönüyor.
Adama gıcık oluyorum.
Elinden telefonu alıp balkondan Boğaz’a fırlatmak istiyorum.
Arkadaşıma “Kusura bakma dinleyemiyorum seni. Şu çift bütün dikkatimi dağıtıyor” diyorum.
“Aman canım belki sevgili değildirler” diye yanıt veriyor çünkü o da adamın sürekli ötüp duran telefonundan rahatsız olmuş bir bahane uyduruyor...
Ve diyalogumuz şöyle devam ediyor:
- Hayır, bu bir ilk buluşma.
- Eğer öyleyse, bu adam bir öküzcan.
- Kesinlikle. Kıza bak ne kadar güzel ve zarif. Bence bu oğlan bu kızı hak etmiyor, kızın ışığını göremez ki, bakmıyor bile...
- Zaten ışık mışık da görmek istemiyor bence. Ya belki iş adamıdır. İhalesi mihalesi vardır.
- Daha kötü ya, işini iş yerinde bıraksın, ayıp yani kıza da bize de. Beynimizi çürüttü şurada iki saatte...
- Ukala bir tip çok yakışıklı da değil ama baksana küçük dağları bu yaratmış sanki.
-Aaaaa kız hesaba yöneliyor.
- Yapma kızım, yapma ablacım, dur yapma şunu yaaa...
- Duydun mu? Biliyorum sevmiyorsun böyle şeyleri ama ben ödeyeceğim dedi kız ve öküzcan kılını kıpırdatmadı. Şuna bak sırıtarak kıza bakıyor, patlatacağım bir tane kafasına.
- Aaa sen de abartma. Ne var bunda ya? Hesabını kendi ödüyor kız. Adama da kıyak yapıyor arada.
- Hayır hayatım, bu kız şu anda bu gerizekâlı, kaba oğlanın kabalığına ve değer bilmezliğine zemin oluşturuyor. Biz de geçtik bu yollardan. Kimseye kuruş ödetmedik. Kimseye yük olmadık. Jestler, hediyeler olmayıversin ne olur ki dedik. Hesabı ödemeye atladık. Otoparkçılarla kendimiz yüzgöz olduk. Her işimizi kendimiz yaptık. Delikanlı kız olarak yaşadık. Sürprizler, hediyeler, hoşluklar, tatiller organize ettik. Susmayan telefonlara, asabiyetlere anlayış gösterdik. Üstelik bunu hayal kırıklıklarına rağmen doğru ve erdemli tavır sayıp her defasında her yeni insanda tekrar ettik. Noldu?
- Söylesene noldu?
- Kendilerini daha çok sevdiler.
- Peki bizi?
- Belki zaman zaman, belki bir zaman... Sevmişlerdir herhalde... Şimdi ben bu kıza gidip demek istiyorum ki; yapma bebeğim yapma bunu. Sana mesajlar arasında zaman lütfeden ve ta karşıdan değer görmeyi hak etmediği belli olan bu adama vakit harcama. Beklentini yükselt. Hesap ödeyen kadının hiçbir kıymeti yok aslında onların gözünde...
- Sakın söyleme böyle bir şey...
- Söylemeyeceğim, yazacağım...
- Şaka yapıyorsun...
- Hayır yapmıyorum...
Şaka yapmıyorum hanımlar, gerçekten...
Tarihin en eski gerçeğinin doğru olduğunu anladım artık: Kadın ve erkek her açıdan çooook farklıdır. O farklılığı bozmak, bozmaya kalkmak büyük hata...
Beklentinizi yükseltin...
Kırıntı değil büyük bir dilim isteyin.
Ve asla bir Türk panteri gibi hesap pusulasının üzerine atlamayın...
Ya sen demeyin...
Var bir bildiğimiz herhalde :)
http://www9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=163512&Categoryid=4&wid=10
Bebek’te sevdiğim mahalle cafe’lerinden birinde bir şeyler yiyorum. Çekim çıkışı iki çift laf ederiz diye buluşmuşuz arkadaşımla.
İçerideki uğultuya sürekli telefon sesi karışıyor. Eski telefonumun melodisi olduğu için dikkatimi çekiyor. Algıda seçicilik olsa gerek her telefon çalışında kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne bakıyorum.
Masada genç bir çift var. Çok güzel, doğal kızıl bir genç kadın ve saçları jöleyle arkaya yatırılmış mavi gömlekli genç bir adam kırmızı şarap içiyor.
Yemeğin ve şarabın tadını daha çok genç kadın çıkarıyor gibi çünkü adam sürekli telefonla konuşuyor veya mesaj yazıyor. Aralarda yakaladığı boşluklarda konuşmaya çalışıyor kadın. Adam yanıtlar verip tekrar yeni bir mesaj sesiyle telefonuna dönüyor.
Adama gıcık oluyorum.
Elinden telefonu alıp balkondan Boğaz’a fırlatmak istiyorum.
Arkadaşıma “Kusura bakma dinleyemiyorum seni. Şu çift bütün dikkatimi dağıtıyor” diyorum.
“Aman canım belki sevgili değildirler” diye yanıt veriyor çünkü o da adamın sürekli ötüp duran telefonundan rahatsız olmuş bir bahane uyduruyor...
Ve diyalogumuz şöyle devam ediyor:
- Hayır, bu bir ilk buluşma.
- Eğer öyleyse, bu adam bir öküzcan.
- Kesinlikle. Kıza bak ne kadar güzel ve zarif. Bence bu oğlan bu kızı hak etmiyor, kızın ışığını göremez ki, bakmıyor bile...
- Zaten ışık mışık da görmek istemiyor bence. Ya belki iş adamıdır. İhalesi mihalesi vardır.
- Daha kötü ya, işini iş yerinde bıraksın, ayıp yani kıza da bize de. Beynimizi çürüttü şurada iki saatte...
- Ukala bir tip çok yakışıklı da değil ama baksana küçük dağları bu yaratmış sanki.
-Aaaaa kız hesaba yöneliyor.
- Yapma kızım, yapma ablacım, dur yapma şunu yaaa...
- Duydun mu? Biliyorum sevmiyorsun böyle şeyleri ama ben ödeyeceğim dedi kız ve öküzcan kılını kıpırdatmadı. Şuna bak sırıtarak kıza bakıyor, patlatacağım bir tane kafasına.
- Aaa sen de abartma. Ne var bunda ya? Hesabını kendi ödüyor kız. Adama da kıyak yapıyor arada.
- Hayır hayatım, bu kız şu anda bu gerizekâlı, kaba oğlanın kabalığına ve değer bilmezliğine zemin oluşturuyor. Biz de geçtik bu yollardan. Kimseye kuruş ödetmedik. Kimseye yük olmadık. Jestler, hediyeler olmayıversin ne olur ki dedik. Hesabı ödemeye atladık. Otoparkçılarla kendimiz yüzgöz olduk. Her işimizi kendimiz yaptık. Delikanlı kız olarak yaşadık. Sürprizler, hediyeler, hoşluklar, tatiller organize ettik. Susmayan telefonlara, asabiyetlere anlayış gösterdik. Üstelik bunu hayal kırıklıklarına rağmen doğru ve erdemli tavır sayıp her defasında her yeni insanda tekrar ettik. Noldu?
- Söylesene noldu?
- Kendilerini daha çok sevdiler.
- Peki bizi?
- Belki zaman zaman, belki bir zaman... Sevmişlerdir herhalde... Şimdi ben bu kıza gidip demek istiyorum ki; yapma bebeğim yapma bunu. Sana mesajlar arasında zaman lütfeden ve ta karşıdan değer görmeyi hak etmediği belli olan bu adama vakit harcama. Beklentini yükselt. Hesap ödeyen kadının hiçbir kıymeti yok aslında onların gözünde...
- Sakın söyleme böyle bir şey...
- Söylemeyeceğim, yazacağım...
- Şaka yapıyorsun...
- Hayır yapmıyorum...
Şaka yapmıyorum hanımlar, gerçekten...
Tarihin en eski gerçeğinin doğru olduğunu anladım artık: Kadın ve erkek her açıdan çooook farklıdır. O farklılığı bozmak, bozmaya kalkmak büyük hata...
Beklentinizi yükseltin...
Kırıntı değil büyük bir dilim isteyin.
Ve asla bir Türk panteri gibi hesap pusulasının üzerine atlamayın...
Ya sen demeyin...
Var bir bildiğimiz herhalde :)
http://www9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=163512&Categoryid=4&wid=10