• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez

  • Konu Sahibi Konu Sahibi EU2
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
Ebedi bu vatan Türk'ündür Türkün olacak

Bu vatan Türk'tür her kes bunu bilsin
Vatana ihanet eden bu vatandan gitsin
Bu vatan Türk'tür Türk kalacak
Ebedi bu vatan Türk'ündür Türk'ün olacak
Biz varız bu topraklarda biz
Bu vatan bizimdir böldürmeyiz biz
Bu toprak için canımızı feda ederiz biz
Bu ülkeye ihanet edeni yok ederiz biz
Bu vatan Türk'tür Türk kalacak
Ebedi bu vatan Türk'ündür Türk'ün olacak
Türk, kurt, Laz, Çerkez hepsi bir ırktan
Hiç ayrılır mı kardeş et tırnaktan
Hak peygamberde yana bütünlükten
Bu vatan Türk'tür Türk kalacak
Ebedi bu vatan Türk'ündür Türk'ün olacak
 
HANI ASKER ÖLMEZ DIYORLARDI

Hani asker ağlamaz diyorlardı,
İşte ağlıyor,
Hani asker sevmez diyorlardı yarim aklımdan çıkmıyor,
Hani asker ölmez diyorlardı baksa azrailin elinde ismim yazıyor.

Hani sevenler aylrılmaz diyorlardı,
Baksana bir mektup bile gelmiyor,
Hani asker unutulmaz diyorlardı, soranım bile olmuyor,
Hani asker ölmez diyorlardı,baksana azrailin elinde ismim yazıyor.


Hani asker özlemez diyorlardı,
Baksana gözlerim seni arıyor,
 
Bir Annenin Feryadı

Bir annenin feryadını duydum,
İçim yandı,kül oldu.
Elinde bir fotoğraf,basmış yanık bağrına
'Oğlum oğlum' diyordu...

Gördüğü askerlere,
Sarılıp,ağlıyordu.
Oğlum da sizin gibi,
'Askerdi askerdi' diyordu

Bir annenin acısını gördüm,
Yüreğim zincirlere vuruldu.
Gözlerinde kanlı yaş,
'Yavrum yavrum' diyordu

Bir annenin acısını çektim,
Dünyam yerle bir oldu,
Tarifsiz büyük acısıyla,
'VATAN SAĞOLSUN' diyordu...
'VATAN SAĞOLSUN' diyordu.......

Elif Ay





Yavrum

Her seher ezanla,gelirim sana.
Sarılırım bayrağımla süslü,mezartaşına.
Kurudu gözlerim,ağlamıyorum.
Haydi uyan,beraber namaz kılalım yavrum.

Komutanın görmüş en son seni,
Saçını okşamış,sızlamış içi.
Abdest alıyormuşsun,çatışma öncesi.
Her zaman namaza gittiğin gibi

Kurudu gözlerim,kan yaş akıtmıyorum.
Her ezanla seni daha çok özlüyorum.
Haydi uyan,beraber secde edelim oğlum,
Bu hainleri Rabb'imize şikayet edelim yavrum.....

Elif Ay
 
Şehit Oğul...

Selam göndermişsin bize,
Başüstüne,aldık oğul...
Kapı çaldı da dün gece,
Sen gelmişsin sandık oğul....

'Şehit' haberini aldık,
Kavrulduk ta yandık oğul...
Çatışmanın ortasında,
Hepberaber kaldık oğul...

Mayın patladı evinde,
Paramparça olduk oğul...
Kurşun değdi yüreklere,
Yaşamayız,öldük oğul...

Kendimizi de seninle,
Topraklara gömdük oğul...
Gel annenin dizlerinde,
Rahat uyu 'ŞEHİT OĞUL'...

Elif Ay
 
MEHMET'İM SANA NASIL KIYDILAR?


Kömür karasıydı rüzgarda dalgalanan saçların,
Bir ok gibi bağırları delerdi güzel bakışların,
Kızdın mı aniden çatılırdı keman kaşların,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Fidan misali boyunla yirmi yaşındaydın
Hayatının en güzel mevsimi baharındaydın
Benim büyümeyen yavrum ana koynundaydın
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Gelince askerlik çağın mutluluktan coştun,
Güzel haberi vermek için yavukluna koştun,
Gurur dolu yüreğinle başın dik dolaştın,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Hazırladım zevkle mutlulukla bütün eşyalarını,
Üşümesin ayakların diye ördüm yün çoraplarını,
Ellerine saçlarına yaktım damatlık kınalarını,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Elleri açtık semaya dualarla yolladık kapıdan,
Düğün kurduk davul zurna çaldık ardından,
Gözümde yaşlarla uğurladım seni yuvadan
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Ana sütünü helal et vatan borcu gidiyorum dedin,
Baba duanı esirgeme namus borcu gidiyorum dedin,
Kardeşlerini öptün, yavukluna hasretle güldün,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Aylar sonra acı haberin geldi uzak diyarlardan,
Kahbe kurşun yemişsin imanlı temiz bağrından,
Canını, kanını vermişsin geçmemişsin vatanından,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Baba ocağına getirdiler al bayrak kefeninle,
Uğurladık seni ebedi hayata cennete tekbirlerle,
Şehit anası oldun dediler Allah şefaatine nail eyleye,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

ZERRİN ÖZGÜR
 
Mehmedim şehit oldun vatana;
Baban, dayanamadı senin acına;
O da, geldi bak, senin yanına!!!
Ben ağlarım yana yana,
Hem babana hem sana.


Haince tuzaklar mı kurdular?
Sana nasıl, nasıl kıydılar?
Vicdanlarına taş mı koydular!!!
Ben ağlarım yana yana,
Hem babana hem sana

Nişanlının eli bağrında kaldı;
Karalar üstüne kara bağladı;
Akan gözyaşlarında, seni aradı!!!
Ben ağlarım yana yana,
Hem babana hem sana.

Mehmedim severdin ya, Türkiyem sarkısını;
Vatanına verdin, o mübarek kanını;
Hainler bulacaktır; elbette cezasını!!!!
Ben ağlarım yana yana,
Hem babana hem sana
 

doyamadım ki sana askerim

gittiğin gün an gibi aklımda
gelicem söz demiştin
dakikalar bile sor geçerken sensiz
aylar geçti
haberini alamadım askerim
bekledim sabrettim,her gözyaşımda bir dua bitirdim
bekledim bekledim ama gelmedin

gelemedin .....
şimdi yoksun
ne ellerin ne de gözlerin var
ama çok özlemiştim doyasıya sarılmalarını askerim
gelsen yine
dönse olmaz mı
bir sarılsam bir koklasam seni
sonra yine uyusun ebedi uykunda
olmazmı yiğidim olamaz mı askerim

soldu herşey seninle
hani demiştin ya beklermisin ölümüne
ben hala bekliyorum seni ölümüne
ellerim seninle hayat buldu başkasında yaşamayacak
seni gördü gözlerim,senin gözlerinin hayaliyle kapanacak
sana söz askerim
senin aşkınla yaşadım
seninle aşkınla öleceğim

seni benden alana ne desem ki
beni bensiz bırakana ne desem ki
seni bana verir mi geri
 
Ağlama ANAM dönerim birgün



Rüyamda gördüm anne kucağı
Uyandım baktım asker ocağı
Felek vurdu kalbimde bıçağı
Ağlama anam dönerim bir gün

Ben asker oldum olalı 378 günüm doldu
Mısralarımı yazarken gözlerim doldu
Söyleyin anama ağlamasın
Yıkasın gömnleğimi dolabıma assın
Beni hatırladıkça resmime baksın
Ağlama anam dönerim birgün

Diyarbakır’ın içinde bir küçük çarşı
Hasretim artıyor anama karşı
Babama kardeşime sevgilime karşı
Ağlama anam dönerim birgün
 
Şehit Mektubu (Ağlama Annem.)


Merhaba Annem

Bu son mektubuma nereden başlayacağımı bilmiyorum,
Ne olur böyle dediğim için de bana kızma,
Geçen gün Ahmet Üsteğmenden izin alıp,
Babamın mezarına gittim.
İnan ki,bedeni toprağın altında da olsa,
siyah-beyaz resimlerde olduğu gibi
gülen gözleriyle bakıyordu bana.

Başımı, dizlerine yaslar gibi koydum soğuk mermere,
Bana çocukluğumu hatırlattı,
Hani sen hasta olduğun geceler,
Babam yatırırdı ya beni,
Sonra, saçlarımı okşardı.
Hasan Tahsin’i anlatırdı bana ya da Seyit Onbaşı’yı.
Bazı geceler hiç bıkmadan usanmadan
Asteğmen Kubilay’dan bahsederdi.
Ve illaki birini örnek alacaksan,
Mustafa Kemal’i örnek al derdi.

Onun mavi gözlerinden öylesine etkilenmişti ki,
Ben ne zaman gözlerimi kapatıp,
Uyuma numarası yaptıysam
İlk gözlerimden öperdi beni,
Sonra;
“Deniz Gözlüm”,
” Küçük Mustafa’m” diye seslenirdi.
Bir bilsen annem,
Nasılda huzurla uyurdum.
Şimdi sende yoksun yanımda,
Onları kim söyler bana bilmem ki.

İnan bazı geceler gözlerimi uyku tutmuyor,annem,
Ranzamın en köhne yanına uzanıp,ağlıyorum
Arkadaşlar rahatsız olmasın diye
Sessizce boğuyorum, göz yaşlarımı yastığımda.
Derin bir of çekip,
Dua ediyorum Allah’ıma seni benden almasın diye....

Sebepsiz bahar var şimdi,
Babamın mezarındaki çiçeklerin üstün de,
Kardelenler tamamda,
Henüz karanfillerin zamanı değil.
Hatırlar mısın Anne?
Karanfilleri ne çok severdin
Babamda senin için karanfil toplardı,
gelincik tarlalarından.

Ah Annem Ah…
Babam biraz dargınmış bana.
Soğuktan donmuş serçelerin
Ayak izlerinin çizdiği yazıdan anladım.
Senden gelen son mektubu okumamışım ona.
o masun gözlerini kısmış belli ki,
kaşlarını çatmış biraz da beni gördüğünde,
doğum ve ölüm tarihinde ki rakamlarda küskün,


iyi de anne;
Nasıl okurdum hasta olduğunu?
Kahveci Salih’in oğlu söyledi,
Günlerdir yemeden,içmeden
Yatıyormuşsun öylece yatağında.
Sana yardımdan değil de
Kardeşimde kitaplarını alamadığı için
Gidemiyormuş okula.
Suyu da, elektriği de kesmiş memurlar
Hem sen bana söylemedin ama
Salih’in oğlundan duydum; Ayşe’yi,
Zengin biriyle evlenmiş İstanbul’da
Oysa babam nasılda severdi onu
Kızım derdi,öperdi,koklardı,
Yaralı bağrına basardı.
Söyle annem söyle!
nasıl okurum bunları babama…


Dün gece Üç-Beş nöbetinde başladı kar yağışı
Siperin en kuytu yanına yatmış
Titreye titreye babamın en sevdiği
şarkı söylüyordum annem,


Ağlamak geldi sonra birden içimden,
Yutkundum,
Yüreğime attım göz yaşlarımı,
Babam hep derdi ya;
“Türk Askeri Ağlamaz” diye
ağlamadım anne bende,
ağlamadım.

Soğuk ayaz iyice bastırdı
Daha fazla dayanamayacak belli ki ellerim,
Ovuşturarak yazmakta çaresiz artık annem
Gitsem artık iyi olur
Hem nöbetimi teslim etmem gerekiyor
Tertip İsmail’de şimdi gelir.

Dün gece babamı gördüm rüyamda
Yaşlı çınarın altında oturmuş
Gülen gözleriyle bana bakıyordu
Yanına çağırdı.
Göğsünden kanlar içinde
Bir bayrak çıkardı.

Dudaklarını kımıldatıp
saçlarımı okşadı,
kulaklarımda sesi çınlıyordu

“Gel oğlum seni bekliyorum,
bu bayrağın üstüne bir damla kanını
bırakmanı istiyorum”

Gidiyorum annem.
Ne olur bir şey söyleme bana.
Babamı çok özledim.
Duyarsan şehit olduğumu sakın ağlama
Unutma ki,
Şehit annesi Ağlamaz...


Emrah Çetinkaya




(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiirin hikayesi:

Bu Şiir Öyküsü...

Babasının şehit olduğu ilde askerlik yapan Mehmet''in annesine şehit olmadan önce yazdığı son mektubudur...
Annesi ise günlerdir ciddi bir rahatsızlıktan dolayı hasta yatağında
aynı gün son nefesini vermiştir.Çocuğunun şehit haberini duyamamış ve gözlerini hayata yumduğunda şehit annesi olduğunu öğrenememişti...Şehit Babası Ömer''in mezar taşına düşen ölüm tarihiyle oğlunun Şehit olduğu tarih ise aynı tarih ve aynı gündü...Ve geride bu vatan uğruna son nefesini çekinmeden verecek ahmetin yemini ise akıllardan hiç gitmeyecek gibi...

-
Eğer bir gün bende Asker olursam
sizin kanınızı yerde bırakmayacağım...
Eğer bir gün bende sizin gibi şehit olursam
bu ülke uğruna gözü kırpmadan canımı vereceğim...
ve annem gururlan ki şehit bir kocan ve şehit bir oğlun var
ve annem gururlan ki Bu Ülkenin her zerresi için kanını akıtacak
başka bir oğlun daha var......
Annem sen öğretmiştin bana bu sözü
şimdi haykıra haykıra bağırmak istiyorum...

Ne mutlu Türk''üm diyene...

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Olur ya bir çatışmada ölürsem,
Arkamdan yas tutmayın.
Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım.
Bedenimden komandomu çıkarmayın,
Onlar benim kefenim olacak.
Başımdan mavi beremi çıkarmayın,
O benim şanım, şerefim, olacak.
Ayağımdan botlarımı çıkarmayın,
Onlar nice yollar aşacak.
Şehit olursam sırat köprüsünden geçecek.
Elimden tüfeğimi almayın,
O benim mezarıma sembol olacak.
Yaramın kanını silmeyin,
Ahiret'te hesabı sorulacak.
Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın,
O benim madalyam olacak.



Şehit Jandarma Komando Onbaşı Zekeriya GÜLYAMAN
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
VATAN

Kimse söndüremez tüter bu ocak,
Adı türktür Bu vatanın türk kalacak.
Şehit ve gazi bedelidir bu şanlı bayrak,
Adı Türk'tür bu vatanın türk kalacak.

Nice şehitler vermiş bu toprak,
Sahiip çıkılacak vatan ve bayrak.
Tüm gençlik vatan bekçisi olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Her şafakta bir ışık parlayacak,
Tüm gençlik ona sahip çıkacak.
Türk gençliği uşak olmayacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Düşman karşısında birlik olacak,
Barış ve kardeşlik ülkümüz olacak.
Huzuru bozana dünya dar olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Yüzlerce Cemal gazi olacak,
Binlerce Mehmet Şehit Olacak.
Tüm gençlik nöbet tutacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.
 
Diyarbakır ili Lice ilçesinde 15 Ocak 2006 günü bölücü terör örgütüne karşı yürütülen operasyonda şehit olan Jandarma Astsubay Kd.Çvş. Kadir AYDIN'ın 11 yaşındaki yeğeni Batuhan AYDIN tarafından amcasının şehit olduğu haberini öğrendiği gece yazılan şiirdir.


Kadir Abim

Sen hep abimsin
Kalacaksın kalbimde
Şehitler ölmez derler ya
İşte ölmedin sen
Kalbimdesin benim
Rüyama gir isterim
Seni çok özledim

Kadir Abim
Ödevimi seninle yaptım
Şehitsin sen artık
Vatan uğruna şehit oldun
Tertemiz birisin
Her zaman iyisin
Büyük olduğun halde
her zaman beklersin
Şehitlik de böyledir
Beklersin her zaman
Bil ki biliyorum nerdesin
Her zaman iyilik peşindesin

Kadir Abim
Kadir Abi benim gönlümdesin
AYDINLIKSIN benim için
Diyarbakır'da şehit oldun
Allahım aldı seni yanına
Ben seni merak ediyorum
En azından biliyorum huzur içindesin

Kadir Abim
İşini vatan için yaptın
Şehit oldun bizim için
Gece gündüz çalıştın
Oldun sonunda şehit
Ben biliyorum ki şehitler ölmez
Görüyorsun belki beni
Temiz kalpli birisin
Her zaman kalbimdesin

Batuhan AYDIN
Seni seven yeğenin

(Bu şiir Jandarma dergisi 2007 Mart 113. sayıdan alınmıştır. Ayrıca Şehidin yeğeni bu şiiri yaptığı bir resim üzerine yazmış, onu veremiyorum ne yazık ki, ama tarif edebilirim, her yer ay-yıldız ve al-beyaz...)
 
siir20937.jpg

Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez




Yemen Türküsü


Şu Yemene giden sular akmıyor



Cerrah gelip yaramıza bakmıyor

Yiğitlerin hiçbirisi kalkmıyor
Yemen çöllerinde kaldım allahım



Havada bulut yok, bu ne dumandır
Mahlede ölüm yok, bu ne figandır
Şu Yemen elleri ne de yamandır


Ano Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Muş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir


Mızıka çalınır düğün mü sandın
Al yeşil bayrağı gelin mi sandın
Yemen'e gideni gelir mi sandın
Dön gel ağam dön gel dayanamirem
Uyku gaflet basmış uyanamirem
Ağam öldüğüne oy inanamirem
 
BU MEKTUBU HERKES OKUSUN!...


Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na;
1.Eylül.2006 tarihinde Van'ın Özalp İlçesi saray mevkiinde İran sınırından teröristlerce açılan ateş sonucu evladımız Piyade er Deniz Yüzgeç şehit düştü. Aynı gün akşam saatlerinde acı haber bir binbaşı ve iki doktor nezaretinde bizlere ulaştırıldı, 2 eylül Cumartesi günü cenazesi İzmir'e getirilerek 3 eylül Pazar günü resmi tören ile Kadifekale şehitliğinde defnedildi. Tüm bu süreç boyunca en düşük rütbeden en yüksek rütbeye kadar tüm askeri personel gerekli prosedürü eksiksiz yerine getirmiş ve şehidimize son görevimizi layıkıyla yapmamızı sağlamıştır.
Lakin devletin en önemli ikinci makamında bulunduğunuz ve de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ilk ağızdan temsil ettiğiniz halde, henüz şehitlerimizin toprağı dahi kurumadan yaptığınız "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" açıklaması ve arkasından da sözde hatanızı düzeltmek için verdiğiniz demeçte "askerlik turistik bir mekan değildir" demeniz tüm ailemizde infial yaratmıştır.
Nasıl bir başbakan "artık şehit haberi almak istemiyoruz" diye feryat eden bir vatandaşına bu tür bir açıklama getirebilir? Ülkemizde milyonlarca insanın gözü kulağı son dönemde tırmanan eylemlere karşı ne tür bir önlem paketi açıklayacağınızı duyabilmek umuduyla size çevrilmişken, hangi düşüncelerle bu anlamsız, anlamsız olduğu kadar da yakışıksız açıklamayı yapabildiğiniz bilemiyoruz.
Size maddeler halinde hatırlatmak isteriz ki;
1.Siz ne Başbakan olmadan önce gittiğiniz Amerika Birleşik Devletleri'nde görüştüğünüz kişilerin, ne de Avrupa Birliği'nde müzakere adı altında bazı ödünler verdiğiniz şahısların değil, bizim yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Başbakanı'sınız.
2.Bu tür bir açıklamayı yapmanız gösteriyor ki; ya sarf ettiğiniz cümlelerin hangi kişilerce nasıl algılanacağını düşünmeden konuşuyorsunuz, ya da bilerek ve isteyerek şehit ailelerine ve tüm halkımıza "çocuklarınızı askere gönderirseniz ölmeleri gayet doğaldır" gibi bir açıklama getiriyorsunuz. Bizce her iki durumda da istifa etmediğiniz her saniye rahmetli şehitlerimizin aziz hatırasına zarar vermektesiniz.
3.Bu tarihten itibaren oğlunuz Bilal erdoğan'ın askerlik durumunun en yakın takipçileri olacağız.
Umarız ki Allah bu büyük acıyı asla ne size ne de bir başkasına yaşatmasın.
Sizden yıllardır devam eden bu sorunlara bir çözüm bulmanızı dilemek isterdik ama sahip olduğunuz ve olamadığınız özelliklerinizi düşününce bu sorunu çözebileceğinize artık inanmıyoruz.
Son olarak ifade etmeliyiz ki, bu metin sizi siyasi olarak yıpratmak veya iktidarınızı sarsmak amacıyla düzenlenmiş bir muhalefet komplosu değil, evladını bazı tedbirsizlikler yüzünden şehit vermiş bir ailenin yaptığınız açıklamalara verdiği en hafifletilmiş cevabıdır.
Bu mesajın size belki de hiçbir zaman ulaştırılmayacağını biliyoruz.
Ancak biz bu mesajı size ve tüm halkımıza ulaştırmak için elimizden geleni yapacağız.
MESAJI ALANLAR, SİZLER DE ÜZERİNİZE DÜŞENİ YAPINIZ VE İLETEBİLDİĞİNİZ KADAR İLETİNİZ.
DUYaRSIZ KALMAYALIM.ŞEHİTLERİMİZE VE AİLELERİNE BU KADARINI BORÇLUYUZ.

*İşte ben de bu iletiye duyarsız kalamadığım için;
ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ'NİN AYDINLANMASINDA, ULUSAL BİRLİĞİMİZDEN VE ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜMÜZDEN YANA OLAN YURTDAŞLARIMIZLA BU İLETİYİ PAYLAŞMAK İSTEDİM
.
 
Şehit Anası



Kocasi askerken dogurdu onu, Ne Cileler ile dogurdu onu, Esen Yelden bile kayirdi onu,

Ne Yapsin zavalli Sehit anasi?

Güzel Bir elbise giydiremedi, Cani ne isterse yediremedi, Cok istedi amma everemedi,

Ne yapsin zavalli Sehit Anasi?
Büyüttü Civani, Saldi Askere, Bu harmanda alacakdi Teskere, Sehitligi gördü, Düste Kackere,

Ne yapsin zavalli Sehit Anasi?

Ilk önce haberi, sonra Tabutu, Getirip dediler iste oglun bu, Bayrakli Tabuta bakti ve durdu, Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

Oglunu son defa görmek istedi,Yüzünü yüzüne sürmek istedi, Birlikte mezara girmek istedi, Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

Her tafar karardi, günes kayboldu, O ceylan gözleri, yas ile doldu, Yirtti yüzlerini, sacini yoldu,

Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

Yikildi hayaller, Söndü Ümitler, Nisan, Dügün, Dernek, Taki, Ziynetler, Sözlüsü Ayseye simdi o ne der,

Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

Iki Kiz bir Oglan evladi vardi, Oglunun günlerini sayardi, Dizleri tutuldu, dermansiz kaldi, Yikildi sonunda zavalli Sehit Anasi..!
Cok zor köy yerinde erkeksiz er’siz, Düsmanlar ne der, Yerli ve Yersiz, iki kiz bir ana kala kaldi habersiz, Ne yapsin zavalli Sehit Anasi?

Giderken askere, yaktilar Kina, Kurban olsun diye vatan ugruna, Karsi gelme asla Komutanina,Demisti ogluna Sehit Anasi..!

Acini Kalbime gömerim oglum, Hem Sehit anasi, Hemde Dulum, Rabbime Sigimdim aciz bir kulum, Dua eder durur, Sehit anasi..!

Fikret, Osman, Ali, Ömer, Oguzlar, Bükülmez bilekli kara yagizlar, Her bir Sehit icin, Yürekler sizlar, Amma en cok yanar Sehit Anasi..!



alıntı
 
“En büyük asker…….” Haykırışları ile göndermiştiniz beni.
Ellerimde kınalar vardı.
Ellerinizde de ayyıldızlı bayraklar.


Sitem etmiştiniz bayrağa;
“Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
Kahraman ırkıma bir gül. Bu ne şiddet bu celal?
Olmaz sana dökülen kanlarımız sonra helal…”


“Vatan borcu namus borcu”
Ödemek lazımdı….


Şafak karanlık,zamanın geri sayımı başlamamış iken
Kahpece geldi ölüm.
Kalleşçe geldiler.
Daha önceden de defalarca geldikleri gibi.


Siyasilerin yalanları, bürokratların talanları, işini bilenlerin herzelerinden, tecavüzlerden, kaçakçılıklardan, vurgunlardan, sanatçıların operasyonlarından yer kalmayan üç satırla geçiştirilen şehadetimi okumadınız görmediniz gazete sayfasında.


Sabah şeker, akşam tatlı, geceleri de kaymak olarak sunulan programlardan sıra gelmedi kahpe pusuda kalleşçe katledilmemize.


Cenazemde de yoktunuz ey milletim!
Musalla taşından da göremedim sizleri.
Eliniz de değmedi ay yıldızlı tabutuma!
Ne anma töreni düzenlediniz
Ne de yıldönümleri.



Üzerinde idim şüheda fışkıran toprağın.
Şüheda dolu bulutlarında.


Sizleri görüyor
Sizleri dinliyor
Sizleri izliyordum.


Beni yollarken elinizde sallanan
Ay yıldızlı al bayrak yerlerde sürünüyor, yakılıyordu.


Sizler de görüyordunuz.


Dinimize, vatanımıza, milletimize dil uzatılıyor.


Sizler de dinliyordunuz.


Kutsal bellediğimiz herşeye saldırılıyor


Sizler de izliyordunuz.


Ben buradan
Siz oradan


Ben niye buradaydım?


Benim anam, babam, bacım, gardaşım, karım yasta idi?


Benim şehitliğim sizlerin


Birilerini gözetlemek için televizyon ekranlarında röntgencilik yapmanız


Vatan hainlerini “vatanperver” diyerek alkışlamanız


Kendisine hakim olamayanları koltuklara taşımanız


17 aylık bebelerin ırzına geçilirken susmanız


İçin miydi?


Ben kanımı


Kadınlarımızın korkudan çantalarına sıkı sıkı yapışsınlar, ırzlarına geçilsinler, sokaklarda üç paraya satılsınlar diye mi döktüm?


Ben canımı


Cinsiyetini inkar edenleri alkışlamanız


Din adına, millet adına ve Atatürkçülük adına ahkam kesen bezirganların ardından gitmeniz


Kanla yazılan tarihin her geçen gün daha da kirletmeniz


Milletimizi at satıcılarına, sokaktaki fahişelerine benzetilmesine sessiz kalmanız


İhaleler peşinde koşmanız, vatanı peşkeş çekmeniz


Aslınızı inkar edip caddelere taşmanız


Haksızlıklar karşısında suskun kalmanız namussuzlara methiyeler düzmeniz


Vatanı, bayrağı, toprağı tezgahlarda pazarlamanız


Bacak araları uğruna arsaları, binaları, makamları peşkeş çekmeniz


Allah diyerek, millet diyerek, Atatürk diyerek, hak diyerek, hukuk diyerek
Dinimi, milletimi, bağımsızlığımı, vatanımı
Yağmalamanız


Yağmadan pay düşer beklentisiyle rezillikler sergilemeniz


İçin mi verdim?


Ben anamı babamı oğulsuz,


Sizlerin


Geceler boyu barlarda dolaşmanız,
Kim kiminle, kim kime ne yapmış merakına gark olmanız


Namus bellenenleri namussuzlara emanet etmeniz


Riyakar sözleriniz, samimiyetsiz gülüşleriniz, kurnazca düşüncelerinizi sergilemeniz


İçin mi bıraktım?


Ben karımı kocasız, çocuklarımı babasız,


Fuhuşun meslek, hırsızlığın zanaat, kapkaççılığın sektör olması


Vatan toprağının haraç mezat satılması


Yetimleriminin uyuşturucuya alıştırılması, itilip kalkılması


Bayrak demenin, millet demenin, “TÜRK” demenin suç olarak görülmesi


İçin mi koydum?


……………………


Bir avuç toprağı, bir dal yaprağı bile çok gördünüz bana.


Ne oğlumun saçını okşadınız.
Ne de sildiniz gözyaşını kızımın.


Resmimi öpen sevgiliminin de yanıbaşında değildiniz.


Ne anama güç verdiniz ne de babama sarıldınız.


Nerde idiniz ey Türk milleti?


Bir ana vardı.
Yanı başımdaki cennetdaşımın anası.
Haykırmıştı hani
“oğlumun kanını helal etmiyorum”


Alkışlarımız onun içindi.
Bulutlar üzerinden yeryüzüne süzülen.


Ve o anamızın feryadına karışan sessiz çığlıklarımızı da duymadı kulaklarınız;


“Biz de helal etmiyoruz kanlarımızı.”


“Haram olsun. Layık olmayanlarınıza”
 
Back