Refik Durbaş Şiirleri

haten

Guru
Kayıtlı Üye
30 Mart 2007
169
1
296
45
Kocaeli
Sesimi sesinin üstüne koyma
kara gecede, karanlıkta, acılı
yüreğimde yeşerdiyse de alevi ölümün
kan boğmadı daha korkuyu
kırılmadı kin ve öfkenin fidanı

Sesini sesimin üstüne koyma
ağzımda prangası tutuklu rüzgâr

Yanlış arama ölümden başka
kurşuna dizilen resimlerde
acıyla örülmüşse cesetler
ve ağlıyorsa hücremde ayışığı
üzgün değilim, hüzünlü asla

Yanlış arama ölümden başka
sırtımda falakası tutuklu rüzgâr

Yüreğimde mezarlar açma artık
kazıdım hücremin duvarına çünkü
zamanı kucaklayan öfkemi
acıdan üretilen sesimi
gençliği damıtılmış günlerimi

Yüreğimde mezarlar açma artık
elimde kırbaçları tutuklu rüzgâr

Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
korkuyu mu bekliyor o nöbetçi
niçin hiç konuşmuyor yıldızlar
şafak söktüyse nerde kar filizleri
uyusam uyansam her yerde bahar
Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
sesimde zincirleri tutuklu rüzgâr

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
deli rüzgâr, çıplak suyun rahminde
artık ne hücrem, ne yalnızlık
eskisi gibi düşmanım
ama hâlâ yanıyor yüreğimde işkence

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
yüzümde kelepçesi tutuklu rüzgâr

-Söyle kim hak kazandı ölüme
 
BU SEVDADAN SANA NE?

Sesimi bıraktım sana…
Adımı bıraktım…
Kimliğimi…
Aşkımı bıraktım, sevdamı ve sevgimi…
“Aldın mı? Diye sormayacağım.
“Sesimi duydun mu?” demeyeceğim.
“Adına bıraktığım şiiri okudun mu?” sorusunun ardına da düşmeyeceğim.
O ses, anılar mahzeninde çürüsün.
O şiirin bütün kelimeleri çürüsün.
Çürüsün geçmişimin geleceğimin kimliği de…
Adım, dudaklarımdan çıktığı haliyle dursun yüreğim ile yüreğin arasında…
Ben beni anlatmak istedim yalnızca…
Bundan sana ne?
Seni sevdiğimden sana ne?
***
Yüreğim ki hüzünler sığınağı…
Gözlerim gözlerinin tutsağı…
Ellerim, nice oldu karşılıksız bir sevginin ateşiyle kavrulmuş ellerin hasretinde… Ben senin hasretinde…
Sana âşık olduğumdan…
Gözlerinin gölgesinin gözlerimden uzak olduğundan…
Yüreğimin her daim yüreğimi dağladığından sana ne?
Sevdamı ve sevgimi, kapaksız bir şişeye kilitleyip
Adı ve mevcudiyeti meçhul bir okyanusa bırakır misali, ulaştırmak istemiştim sana…
Öyle olsun istemiştim.
***
O şişe, zamanın ufkunda yol alsın.
Ve hiçbir adresi olmasın.
Adressiz bir mekâna, isimsiz bir zamana ulaşsın…
Senin o adressiz mekân ile isimsiz zamanda olmandan korkuyorum.
Sesinin sesim ile karşı karşıya gelmesinden…
Yüzünün yüzümle, kalbimin kalbim ile yan yana durmasından korkuyorum.
***
Şimdi bir başıma oturmaktayım gecenin eşiğinde.
Karanlıkta çoban yıldızı misali ışıldıyor yüzün.
O yüzün aydınlığıyla yıkıyorum bedenimi.
Ve unutmak istiyorum bütün geçmişimi ve geleceğimi, şimdimi unuttuğum gibi…
Unutmak istiyorum kendimi ve kimliğimi…
Yolum şimdi benim olmayan bir meçhul üzre…
Ben, beni de sana bıraktım, sevgimi ve sevdamı, karasevdamı da sana…
Gidiyorum işte…


REFİK DURBAŞ
(RÜZGÂRA ALFABE)
12 Aralık 2004

 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…