- 8 Haziran 2012
- 5.378
- 1.437
- 248
- Konu Sahibi AngryPenguin
-
- #1
Kamuoyuna ve İlgili Makamlara,
13 Mayıs 2014 tarihinde Soma Eynez Bölgesinde meydana gelen faciada yüzlerce işçi hayatını kaybetmiş, birçoğu da hayatını kaybetme tehlikesiyle burun buruna gelmiştir. Somada yaşanan bu katliam bütün ülkenin gündemine girmiştir ve bu olaydan en çok etkilenenlerin maden işçileri ve yakınları olacağı aşikârdır. İşçilerin bir kısmı bire bir olaya maruz kalmış ve ölüm tehlikesiyle burun buruna gelmiş, bir kısmı yakınlarını olayda kaybetmiştir. Bir kısmı ise kaybettiği iş arkadaşlarıyla aynı koşullarda çalışmak zorunluluğunu taşımaktadır.
Bu yaşananlar, maden işçilerini başa çıkılması zor olan bir kayıp duygusu ve güvensizlik durumu içinde bırakmıştır. Şimdiye kadar ekmek parası uğruna güvenli olmadığını bile bile madenlerde çalışmak zorunda bırakılan işçilerin bu günlerde yeniden madenlere girmek için zorlandıkları, girmeyi reddedenlerin ise işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya oldukları görülmektedir. Önlem almadan ve denetim sağlanmadan çalıştırılma nedeniyle yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği bir olayda diğer işçilerin aynı koşullarda çalışmayı reddetmesi olağandır. Birçok işçi başka iş seçenekleri olsa bir daha madenlere inmeyeceklerini dile getirseler de bir yandan da çalışmadıkları her gün için endişelidirler çünkü geçimlerini sağlayacak maaşlarını alıp alamayacaklarını bilmemektedirler. Bu koşullar söz konusuyken, atılması gereken ilk adım, işçileri tehlikeli bir iş alanına girmeye zorlamak değil, bir daha benzeri ölümlerle karşılaşmamak adına bir an evvel gerekli güvenlik tedbirlerin alınması, denetimlerin yapılması ve öncelikli olarak işçilere gerekli maddi ve psikososyal desteğin yapılmasıdır.
Travma bakış açısıyla ele aldığımızda, maden işçileri ruh sağlığı açısından riskli durumdadırlar. Kişilerin, doğrudan veya dolaylı olarak hayati tehlikelerle karşı karşıya kaldığı durumlarda birtakım ruhsal ve bedensel tepkiler verebildiği bilinmektedir. Bu psikolojik travmanın tepkileri arasında uyku ve yeme düzeninde değişiklikler, yoğun korku, tekrarlayan kâbuslar, tetikte olma hali, suçluluk ve çaresizlik duyguları, odaklanmakta zorluk, kontrol kaybı, olayları tekrar tekrar yaşıyor gibi hissetme, intihar düşünceleri, sosyal ortamlarda bulunmaktan rahatsız olma, olayı hatırlatan yer ve kişilerden uzak durmak isteme yer almaktadır. Etkilerinin en az fiziksel travmalar kadar kişiyi sarstığı bilinmektedir.
Hâlihazırda ölüm riski barındıran bir iş alanında çalışan işçilerin, yaşanılan olay sonrasında kaygı seviyelerinin çokça arttığı ihtimali göz önüne alındığında olayın yaşandığı yere aynı hayati risklerle tekrar girmenin işçilerin bu kaygı durumunu ağırlaştıracağı aşikârdır. Artan kaygı, dikkat ve odaklanmayı büyük oranda kötüleştirecektir. Ayrıca, yoğun olumsuz duygulanıma bağlı olarak uykusuzluk veya yeme düzeninde değişikliklerin (örn. iştahta azalma), dikkat ve odaklanma açısından olumsuz sonuçlar doğuracak diğer iki önemli etken olması ihtimali yüksektir. Bu sebeplerle ihmalden dolayı zaten tehlike barındıran bu iş işçiler için daha da tehlikeli hale gelme olasılığı taşımaktadır. Bunun yanı sıra yakın arkadaşlarını kaybetmiş olmanın ortaya çıkaracağı suçluluk duygusu nedeniyle kendini riskli durumların içine sokma ihtimali işçiler açısından hayati riskler taşıyacaktır. Olayı hatırlatan yer ve kişilerden kaçınma isteği de son derece beklenebilirken, işçilerin aynı mekânda çalışmalarını talep etmek onlar açısından çok zorlayıcı olacaktır.
Gördüğümüz üzere iş güvenliğinin sağlanmamasının ruhsal sonuçları son derece ağır olabilmektedir. Birçok işçi yukarıda bahsedilen şikâyetlerden muzdarip olabilir veya böylesi tepkiler yakın dönemde ortaya çıkabilir. Bu tür olaylarda bu tepkiler son derece olağan ve beklenilirdir. Dolayısıyla, işçileri, yukarıda bahsedilen olası şikâyetlerin en yoğun olacağı bu dönemde, üstelik de benzer bir olayı yaşamalarının gerçekçi bir biçimde söz konusu olduğu bir durumda, kendilerinin bile bile ölüme gönderildiği duygusuyla yeniden madene girmeye zorlamak, bu bahsedilen durumların ortaya çıkma ihtimalini yükseltebilir, bu dönemde var olan sıkıntıları ağırlaştırabilir veya çevrenin desteğiyle baş edebilecekleri bu belirtileri kalıcı hale getirebilir. Böylesi şikâyetleri olan işçilerin ruh sağlığı hizmetlerine yönlendirilmesi ve tekrar madenlerde çalışmak zorunda bırakılmaması önemlidir. Ayrıca, unutulmamalıdır ki, denetimsiz ve ölüm riski taşıyan koşullarda çalışmayı reddetmeleri, işçilerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarını korumaya çalıştıklarına dair olağan, anlamlı ve insani bir tepkinin göstergesidir.
İşçilerin tekrar çalışmaya dönebilmelerinin birinci ön koşulu madenlerde işçi güvenliğinin sağlanılmasıdır. Bunun öncesinde hiçbir işçi çalışmaya zorlanmamalıdır. Bunlarla birlikte, işçilerin ve yakınlarının psikososyal destek mekanizmalarından yararlanmaları sağlanmalıdır. Ayrıca, işçilere ekonomik güvence sağlanmalı, maaş kesintisi söz konusu olmamalı ve istedikleri takdirde yeni çalışma alanlarına yönlendirilmeleri sağlanmalıdır.
20.05.2014
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP)
http://somaicinadalet.com/psikologl...en-iscileri-ile-ilgili-aciklama/#.U3ssQ_RdVOF
13 Mayıs 2014 tarihinde Soma Eynez Bölgesinde meydana gelen faciada yüzlerce işçi hayatını kaybetmiş, birçoğu da hayatını kaybetme tehlikesiyle burun buruna gelmiştir. Somada yaşanan bu katliam bütün ülkenin gündemine girmiştir ve bu olaydan en çok etkilenenlerin maden işçileri ve yakınları olacağı aşikârdır. İşçilerin bir kısmı bire bir olaya maruz kalmış ve ölüm tehlikesiyle burun buruna gelmiş, bir kısmı yakınlarını olayda kaybetmiştir. Bir kısmı ise kaybettiği iş arkadaşlarıyla aynı koşullarda çalışmak zorunluluğunu taşımaktadır.
Bu yaşananlar, maden işçilerini başa çıkılması zor olan bir kayıp duygusu ve güvensizlik durumu içinde bırakmıştır. Şimdiye kadar ekmek parası uğruna güvenli olmadığını bile bile madenlerde çalışmak zorunda bırakılan işçilerin bu günlerde yeniden madenlere girmek için zorlandıkları, girmeyi reddedenlerin ise işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya oldukları görülmektedir. Önlem almadan ve denetim sağlanmadan çalıştırılma nedeniyle yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği bir olayda diğer işçilerin aynı koşullarda çalışmayı reddetmesi olağandır. Birçok işçi başka iş seçenekleri olsa bir daha madenlere inmeyeceklerini dile getirseler de bir yandan da çalışmadıkları her gün için endişelidirler çünkü geçimlerini sağlayacak maaşlarını alıp alamayacaklarını bilmemektedirler. Bu koşullar söz konusuyken, atılması gereken ilk adım, işçileri tehlikeli bir iş alanına girmeye zorlamak değil, bir daha benzeri ölümlerle karşılaşmamak adına bir an evvel gerekli güvenlik tedbirlerin alınması, denetimlerin yapılması ve öncelikli olarak işçilere gerekli maddi ve psikososyal desteğin yapılmasıdır.
Travma bakış açısıyla ele aldığımızda, maden işçileri ruh sağlığı açısından riskli durumdadırlar. Kişilerin, doğrudan veya dolaylı olarak hayati tehlikelerle karşı karşıya kaldığı durumlarda birtakım ruhsal ve bedensel tepkiler verebildiği bilinmektedir. Bu psikolojik travmanın tepkileri arasında uyku ve yeme düzeninde değişiklikler, yoğun korku, tekrarlayan kâbuslar, tetikte olma hali, suçluluk ve çaresizlik duyguları, odaklanmakta zorluk, kontrol kaybı, olayları tekrar tekrar yaşıyor gibi hissetme, intihar düşünceleri, sosyal ortamlarda bulunmaktan rahatsız olma, olayı hatırlatan yer ve kişilerden uzak durmak isteme yer almaktadır. Etkilerinin en az fiziksel travmalar kadar kişiyi sarstığı bilinmektedir.
Hâlihazırda ölüm riski barındıran bir iş alanında çalışan işçilerin, yaşanılan olay sonrasında kaygı seviyelerinin çokça arttığı ihtimali göz önüne alındığında olayın yaşandığı yere aynı hayati risklerle tekrar girmenin işçilerin bu kaygı durumunu ağırlaştıracağı aşikârdır. Artan kaygı, dikkat ve odaklanmayı büyük oranda kötüleştirecektir. Ayrıca, yoğun olumsuz duygulanıma bağlı olarak uykusuzluk veya yeme düzeninde değişikliklerin (örn. iştahta azalma), dikkat ve odaklanma açısından olumsuz sonuçlar doğuracak diğer iki önemli etken olması ihtimali yüksektir. Bu sebeplerle ihmalden dolayı zaten tehlike barındıran bu iş işçiler için daha da tehlikeli hale gelme olasılığı taşımaktadır. Bunun yanı sıra yakın arkadaşlarını kaybetmiş olmanın ortaya çıkaracağı suçluluk duygusu nedeniyle kendini riskli durumların içine sokma ihtimali işçiler açısından hayati riskler taşıyacaktır. Olayı hatırlatan yer ve kişilerden kaçınma isteği de son derece beklenebilirken, işçilerin aynı mekânda çalışmalarını talep etmek onlar açısından çok zorlayıcı olacaktır.
Gördüğümüz üzere iş güvenliğinin sağlanmamasının ruhsal sonuçları son derece ağır olabilmektedir. Birçok işçi yukarıda bahsedilen şikâyetlerden muzdarip olabilir veya böylesi tepkiler yakın dönemde ortaya çıkabilir. Bu tür olaylarda bu tepkiler son derece olağan ve beklenilirdir. Dolayısıyla, işçileri, yukarıda bahsedilen olası şikâyetlerin en yoğun olacağı bu dönemde, üstelik de benzer bir olayı yaşamalarının gerçekçi bir biçimde söz konusu olduğu bir durumda, kendilerinin bile bile ölüme gönderildiği duygusuyla yeniden madene girmeye zorlamak, bu bahsedilen durumların ortaya çıkma ihtimalini yükseltebilir, bu dönemde var olan sıkıntıları ağırlaştırabilir veya çevrenin desteğiyle baş edebilecekleri bu belirtileri kalıcı hale getirebilir. Böylesi şikâyetleri olan işçilerin ruh sağlığı hizmetlerine yönlendirilmesi ve tekrar madenlerde çalışmak zorunda bırakılmaması önemlidir. Ayrıca, unutulmamalıdır ki, denetimsiz ve ölüm riski taşıyan koşullarda çalışmayı reddetmeleri, işçilerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarını korumaya çalıştıklarına dair olağan, anlamlı ve insani bir tepkinin göstergesidir.
İşçilerin tekrar çalışmaya dönebilmelerinin birinci ön koşulu madenlerde işçi güvenliğinin sağlanılmasıdır. Bunun öncesinde hiçbir işçi çalışmaya zorlanmamalıdır. Bunlarla birlikte, işçilerin ve yakınlarının psikososyal destek mekanizmalarından yararlanmaları sağlanmalıdır. Ayrıca, işçilere ekonomik güvence sağlanmalı, maaş kesintisi söz konusu olmamalı ve istedikleri takdirde yeni çalışma alanlarına yönlendirilmeleri sağlanmalıdır.
20.05.2014
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP)
http://somaicinadalet.com/psikologl...en-iscileri-ile-ilgili-aciklama/#.U3ssQ_RdVOF