How to install the app on iOS

Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.

Not: This feature may not be available in some browsers.

psasetuba / Kendi Şiirleri

psasetuba

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
3 Ocak 2008
214
0
96
Sakarya
Sustuklarımı büyüttüm içimde... Sustuklarımla kocaman bir aşk inşa ettim yüreğimde ve inandım hep, sırf sen inanıyorsun diye...

Hani diyorsun ya; aşk içinde kalanlardan ibarettir diye.
Öyle çok biriktirdim ki seni içimde...
bir tek gözyaşlarımla birlikte çıkabildin dışarı.Yağmur gibi düştü yaşlar yüreğime..her seferinde çarpardı ya şu minik kalbimin duvarına ah ne çok acırdı bir bilsen..
...ve geceler o ayaz mı ayaz geceler..
el ayak çekilmişken etraftan çıkıveriyorsun hayata..
Gözlerinle konuşuyorum...
İçimde kalanları, sustuklarımı gözlerine anlatıyorum.
Sonra bakıyorum ki, dışarıda güneş dağların arasından haylazca doğmaya hazırlanıyor; tekrar içime hapsediyorum seni...
Seni, hayalini, sevgini ve o gözlerini...
Yüreğime yüklüyorum seni ve sana dair her şeyi,
ve susuyorum hep yaptığım gibi..

Her gece aynı yara aynı hüzün baz zamanlar tüketiyorum
Yokluğuna ağlayış ve varlığını arayışla geçiyor ömür.
Haykıramadığım o iki kelimeyi içimde saklamak ve dilimin ucundan sana bırakıyorum;

"SENİ SEVİYORUM"...

Ve sana dair tek bir şey biliyorum..senin dudaklarının arasından kaçan tek cümleyi..
"aşk söyleyebildiklerin değil söyleyemediklerin, yani içinde kalanlardır..."
 
çok istemiştim di'mi büyümeyi? 18 yaşına bastığın gün değişecek sandın herşeyi...ne sanmıştın ki? istediğin saatte girip-çıkabilecektin eve,ehliyetini alacaktın,içkiye sigaraya başlayacaktın,"bar" denen şeyletanışacaktın...on sekizinden sonra hayatı yalnızkendi istediğin gibi yaşayacaktın...

bak büyün işte...önce yeni bir Dünya gibi hayal ettiğin "18 yaşına" girdin.sonra da "1" ile başlayan yaşlardan uzaklaşmaya başladın.yaşların "2" ile başlamaya başladıkça;15 yaşında sadece "aşk" diye tanımladığın şeye bozulurken moralin,şimdi otobüslerin dolu olmasına,iş yerinde yaşanan sıkıntılara,akşam yapmak zorunda olduğun yemek için alman gereken malzemeye bozulmaya başlamıştı...ve onbeş yaşında "aşk" diye tanımladığın şeyle şmdi yaşadığın şeyi karşılaştırmaya çalıştın;başaramadın...

büyümüştün...onbeş yaşında akıttığın gözyaşlarının güzelliğini özleyerek büyümüştün...çocukluğunun kayıpları içinde "ah" yakarak büyümüştün... hayallerin sadece hayallerden ibaret olduğunu öğrenerek büyümüştün...

ve hayatta görevlerin olduğunu farkederek büyümüştün...yeni canlar getirmen gerekiyordu,bu can yakan dünyaya...anlatmalıydın ve anlamamalıydlar hayal kırıklıklarını.senin onbeş yaşında kurduğun hayalleri kurmaları gerekiyor sonra da hayal kırıklıklarının ardından ağlamalarıgerekiyordu...yeni aldanışlar,yeni yanılgılar,yeni yenilgiler gerekiyordu...

ve sen büyümüştün...eski fotoğraflara baka baka,babanın küçükken sana anlattığı masalları okuya okuya,kardeşinle paylaşamadığın oyuncak bebeğe sarıla sarıla ve anneni anlaya anlaya...

ve sen büyümüştün...
 
her dalganın kıyıya vuruşunda saklıydı yüreğinin acısı...

bir resim çizmişti kumsala ve hayallerini saklamıştı ufuk çizgisine doğru daldırdığı gözlerindeki umuda...

gözyaşlarıyanaklarından süzülürken,gözyaşlarını silecek bi el aradı,bulamadı...kendi sildi gözünden akan yalnızlıkları.yalnızlığı için dökülen yalnızlıkları,kendi yalnızlığına teslim etti çaresizce;yüreğini teslim etti yalnızlığa sevgisizce...

düşündü...içi acıdı...yanında başını yaslayacak bir omuz aradı,bulamadı...kumsalda tek başına duran bir kayaya rastladı,bütün sıkıntısıyla ona yaslandı... yüreğini ısıtacak bir yürek bulamadı,kendi yüreğiyle o yalnız kayayı ısıttı...kendiyalnızlığını bıraktı,kayanın yalnızlığına ağladı...kimseyle paylaşamadığı yalnızlığı,kayaya anlattı...o anlattı kaya dinledi...o anlattı...kaya dinledi...

ve ansızın gözlerindeki hüzün yalnızlığıyla birbaşına kalmış midyeye çarptı.anlatmak istediği birşeylervarmış gibiydi.aldı midyeyi dinledi...denizin derinliklerinden gelmiş derin bir sessizlik vardı midyede;hepsini anlattı,o dinledi...

anladı ki ona gerek kalmamıştı buralarda.midye anlatacak,kaya dinleyecekti...ve artık o'nun gitme vaktiydi...devir yine yalnızlık devriydi...

kalktı,gitti.artık yine kimsesizdi,artık yine çaresizdi...

kumsala çizdiği resim resmi anımsadı,onu yalnız bıraktığını anımsadı.hayallerini içine sığdırdığı resmi,yalnız bırakmaya gönlü razı olmadı...gitti,baktı ve hayal kırıklığına uğradı...bütün hayalleri,umutları,gözyaşları bir dalgayla silinip gitmişti ve o yine kimsesizdi...

gözlerinden silinmeyen hüzün yüreğindeki acıyla birleşti...bir umut ışığı vardı gökyüzünde ve o ışık yakomoz olup denizin ortasına yerleşmişti...o ışığa yetişmesi gerekliydi...hayalleri orada gizliydi...

yaklaştı,yaklaştı,yaklaştııı...

bütün umutlar bir anda karardı...
 
...e yazarım ben şimdi...

bütün kafiyeleri,kuralları bozarım da yazarım...yazılan bütün şiirleri,sana adanan bütün şarkıları unutur da yazarım ! dağa yazarım,taşa yazarım.kağıda kaleme yüklemem de gökyüzüne yıldızlarla yazarım...


...e kanarım ben şimdi...

için için kanarım...suya kanar gibi kanarım...bir bebeğin şekere kandığı gibi,gözlerine,gülüşüne,dudaklarının arasından sızan tek bir harfe kanarım...kalbimde açtığın yarayla,gözlerinin kurşunuyla kanarım...


...e ağlarım ben şimdi...

kendime ağlarım..kurduğum hayallere,vazgeçemeyişlerime,ümitsizliğime ağlarım...yastığıma kapanır,sessizce ama hıçkıra hıçkıra ağlarım...her damla gözyaşım için,durup durup bir daha ağlarım..!


...e sayıklarım ben şimdi...

her gece seni sayıklarım.gökyüzünden yıldızları toplarım,her yıldıza özlemin için bir harf kazırım,o yıldızlarla özlemini anlatırım...rüyamöda bile seni sayıklar,uyandığımda seni anarım...


...e kaybolurum ben şimdi...

karanlıkta kaybolurum...gece el ayak çekilmişken ortadan,seni aramaya çıkarım,gecenin içinde kaybolurum.kendi içimde yolculuğa çıkar,yokluğunda kaybolurum...gözyaşlarımda boğulur,yalnızlığımda kaybolurum...

...e o zaman ölürüm ben şimdi...

sessizliğime ölürüm...sensizliğime ölürüm...seni içimde öldüremem kendimi kendimde öldürürüm...


...gör bak işte,giderim ben şimdi...

seni sana bırakırım da giderim...sensizliğime sarılır,sana "elveda" derim...


...ölürüm ben şimdi...
 
bomboş bir sokakta yürüsem...
bomboş baksam etrafımdakilere...
ve hiçbir şey düşünmesem...
duymasam kimseyi,görmesem,
sadece kendi varlığımı bilsem...
tek ses ayak sesim olsa,
ne kuş ötse,ne bebek ağlasa...
bir tek çocuk bile koşmasa...
hayatın durduğu bir sokak olsa...
o sokakta tekrar başlasam hayata.
başka biri olsam,
yeniden tanısam herkesi.
en baştan sevsem,
kendim seçsem kaderimi...
silsem geçmişteki her şeyi...
başkasını kendimden çok sevmesem,
aldanmasam kimseye,her şeye inanmasam
iyi niyetli olup,kullanılmasam...
sevmekten korkmasam,
aşkı en güzeliyle yaşasam...
o bomboş sokakta,
kaybettiğim benliğimi bulsam...


 
ümidi kalmamıştı artık,
zeytin gözleri hüzünlüydü...
bakmıyordu artık neşeyle.
rüzgarda uçan saçları bile ağlıyordu,
yolladığı,dönmeyecek olan sevdiğine...
ne kuş cıvıltısını duyuyordu,
ne de baharda açan çiçeğin kokusunu.
zaten herşey onu hatırlatıyordu!
şiirlerini ona yazıyor,
şarkıları onun için dinliyordu...
ne yaparsa yapsın unutamıyordu!!!
deliler gibi sewiyordu.
aşkı hiç sönmeyecekti,
hergün biraz daha büyüyecekti,
çığ gibi büyüyen bir özlemdi...
sevgiydi bu!hatta sevgiden de öteydi!
zeytin gözlü kızın;
dinmeyecek hasretiydi...
 
seni seviyordum ve senin haberin yoktu...
senin haberin yokken şiirler yazıyordum. yokluğunda her gece yıldızları sayıyordum. senin için şarkılar mırıldanıyordum. seni uzatan seyredip,uzanıp dokunamayışlarıma ağlıyordum. masum gülüşünü izleyemiyordum,parlayan gözlerine pakamıyordum,ellerine dokunamıyordum,dizlerinde uyuyamıyordum...
ben seni seviyordum da sen hiç bilmiyordun...

seni sevmek mi daha zor,uzaktan seyretmek mi ???
BİLMİYORUM...



zordu seni uzaktan sevmek...
göz göre göre acı çekmek...
artık sadece hayalin kaldı yanımda. geceleri hayalin dost oldu bana. korktuğumda hayaline sarılıp uyudum. hayalinle paylaştım sensizliğimi. şiirlerimi hayaline okudum. hayalin silmişti gözümden akan yalnızlıkları...


hayalinle avunmak mıydı zor olan yoksa yokluğuna alışmak mı ???
BİLMİYORDUM...



benim için herhangi biri olman gerektiğini fark ettim...
sana yazılan şiirleri yırttım,sana yapılan resimleri yaktım,hayalini yüklediğim oyuncak bebeğimi attım... ama yüreğimde kocaman bir yara bıraktım !

seni silmek mi zor yoksa beklemek mi ???
BİLMİYORUM...



her gözyaşımla bie damla daha kan sızdı dışarıya. adını her anışımda, gözlerini her hatırlayışımda biraz daha sızladı göğsümün tam ortası... yokluğun kor oldu düştü yüreğime...

yaraya kabuk bağlatmak mı zor acıyan yarayı daha da kanatmak mı ???
BİLMİYORUM...



ve anladım ki;dar geliyor artık bu beden ruhuma... dar geliyor yüreğim artık sevdana...anlatamam bu acıyı ellere.. bir daha nefes alamam ben bu şehirde !

gitmek mi zor yoksa kalmak mı ???
peki ölmek mi zor yoksa sensiz yaşamak mı ???
BİLMİYORUM...

 
ne kadar çok şiir yazılmış adına,kıskandım...
yerinde olmak istedim;senin tarafından sevilmek...
istedim ki; "O"na değil,bana adansın şiirlerin...
yok hayır şiir de istemedim; istedim ki, "O"nu beklemesin,beni görsün gözlerin...

ağlıyorum dersin ya sen;ben istedim ki sen hiç yalnızlık akıtma...
senin gözünden akan yaşlar,tuz olu yaralarıma...
ben istedim ki;sen hiç ağlama.
"O"nun için süzülmesin yanaklarından bir damla mutsuzluk...
ben bütün mutsuzlukları toplamak istedim kendimde,sana kalmasın diye...

bir şarkı dinlersin ya;"benzemez kimse sana"... ben istedim ki; biraz olsun benzeyeyim "O"na...

ben istedim ki;gülüşünü göreyim
istedim ki;sevileyim...

hani konuşursun ya benimle;"O"nu anlatırsın durmadan.
hani beklersin ya hiç usanmadan...
ben istedim ki;sen artık usan!
istedim ki;beni bana anlat bıkmadan...

hani konuşurum ya seninle;birisini anlatırım...
ben anlatırım da sen anlamazsın...
istedim ki;bir kere anla beni.
istedim ki;gör sevgimi...

senin bir kalemin vardır ya;ona dokunmak istedim.
senden izler taşıyor diye...
sonra yastığını koklamak istedim;hani "sen" kokuyor diye...

ben bunları oku istedim...sadece istedim...
sevdim ben...çok sevdim...


ama
"beni sevmezdin,bilirdim...
bir sevdiğin vardı,duyardım..."
ve
"hayırsızın biriydi fikrimce..."


üstat Atilla İlhan'a saygınla =)
 
Sustuklarımı büyüttüm içimde... Sustuklarımla kocaman bir aşk inşa ettim yüreğimde ve inandım hep, sırf sen inanıyorsun diye...

Hani diyorsun ya; aşk içinde kalanlardan ibarettir diye.
Öyle çok biriktirdim ki seni içimde...
bir tek gözyaşlarımla birlikte çıkabildin dışarı.Yağmur gibi düştü yaşlar yüreğime..her seferinde çarpardı ya şu minik kalbimin duvarına ah ne çok acırdı bir bilsen..
...ve geceler o ayaz mı ayaz geceler..
el ayak çekilmişken etraftan çıkıveriyorsun hayata..
Gözlerinle konuşuyorum...
İçimde kalanları, sustuklarımı gözlerine anlatıyorum.
Sonra bakıyorum ki, dışarıda güneş dağların arasından haylazca doğmaya hazırlanıyor; tekrar içime hapsediyorum seni...
Seni, hayalini, sevgini ve o gözlerini...
Yüreğime yüklüyorum seni ve sana dair her şeyi,
ve susuyorum hep yaptığım gibi..

Her gece aynı yara aynı hüzün baz zamanlar tüketiyorum
Yokluğuna ağlayış ve varlığını arayışla geçiyor ömür.
Haykıramadığım o iki kelimeyi içimde saklamak ve dilimin ucundan sana bırakıyorum;

"SENİ SEVİYORUM"...

Ve sana dair tek bir şey biliyorum..senin dudaklarının arasından kaçan tek cümleyi..
"aşk söyleyebildiklerin değil söyleyemediklerin, yani içinde kalanlardır..."

offff bu şiire bayıldım bittim yüreğine eline sağlık canım tşklera.s.
 
dün gözlerine bakışımın bilmem kaçıncı yıl dönümüydü...
bugün sesini duyuşumun bilmem kaçıncı yıl dönümü...
yarın hangi takımı tuttğunu öğrendiğim bilmem kaçıncı yıl dönümü olacak...
haftaya salı doğum tarihini öğrendiğimin...
2hafta sonra perşembe aynı arabada oluşumuzun...
1ay sonra cuma bana gülümseyişinin...


sen hatırlamazsın; o gün ilk defa "merhaba" demiştin bana. sesini duyduğumda nasıl da titremişti yüreğim...gözlerimin içine akmıştın,hatırlamazsın ama;bir de gülümsemiştin...ya adımı söylediğin o ilk gün...kim bilir nasıl parlamıştı gözlerim. ama tabi sen farketmedin,farkedemezdin...

hani yağmurluydu ya hava,yerler su içindeydi ? yanından geçen araba ıslatmıştı ya seni,kızmıştın...aynı araba beni de ıslatmıştı ve ben kızamamıştım...rengi ve modeli hala aklımda...


tuttuğun takımın maçı vardı,ortalarda sloganlar atarak dolaşıyordun. ama yenilmiştiniz...sen unutmuşsundur ama ben maçın hakemini bile hala hatırlıyorum.seni mutsuz eden her anı ben ezbere biliyorum...


bir mont vardı üstünde,gri...çok seversin ya o rengi...çay damlamıştı ya üstüne,duruyor mu hala lekesi ? aman nereden hatırlayacaksan...


hani ben teşlefonla konuşuyordum da sen çıkmıştın ya karşıma,aniden...elim ayağım birbirine dolanmıştı ve telefonu düşürmüştüm yere...eğildin,aldın ve telefonu verdin ya elime...hani o ellerin değdi ya ellerime...

bir kitap vardı elinde; Murathan Mungan okurdun... o günden sonra ezberledim tüm kitaplarını...


sonra bir şarkı dinlerid. defalarca dinledim ve her kelimesine seni yükledim.


kaç yıl geçti ? üç ? beş ? on ? saymadım... sayamadım...


hayatımın her anına hapsolmuş,seninle,yaşlanmaya hazırlanıyorum...


bir kere de kağıtlara hapsolmaya var mısın ???


varsın...
 
Dur ! Korkarım ben sessizlikten … Ürkütür beni gecenin vurdumduymazlığı. Böyle zamanlarda çare olamam, çoğunun anlam veremediği, huzursuzluğuma…


Dur ! Korkarım ben sensizlikten… Canımı yakar ay ışığıyla birlikte yüzüme çarpan bu düşünce. Hele sessizlikle birleşmişse bu sensizlik… adı olur; “ çaresizlik” …


Dur ! Korkarım ben çaresizlikten… Sessizlik yaralar, sensizlik parçalar. Yaralı ve param parçayım… Çaresizlikten oluştu yüreğimde ki yaralarım… Şimdi bir de kocaman bir “hiç”lik var ki bende… Tarifi zor…


Dur ! “hiç” olmak korkutuyor beni… Gecenin karanlığına saklanmış, korkutmak için bekler gibi… Çaresizlik var “hiç” olmanın esasında. Çaresizlikte de sessizlik,en önemlisi sensizlik…


Şimdilerde bir sızı oluştu bende ki, sorma… Tarif edilemiyor. Anlatmayı bırak, anlamayı bile başaramıyorum ki…
Dur! Tarif etmemi bekleme benden! Hani kabuk bağlayan yarayı tekrar kanatmak gibi bu. Ya da unutulmaya yüz tutmuş bir şarkının sözlerini tekrar hatırlamaya çalışmak gibi… Belki de seneler önce izlenilmiş bir filmin en acıklı sahnesini gözünün önüne getirebilme çabası… Ama bu yarayı tarif etmek hepsinden acı…


Dur! Anımsatma bana gözyaşlarımı… Gülüşlerimin arkasına saklayalı, hiç çıkartmadım gün yüzüne… Sessizliğimde de sensizliğimde de… Çaresizliğime bile öyle alıştılar ki… Ne “hiç” olmak etkiliyor artık ne “boş” olmak…


Gece el ayak çekilmişken ortadan hani hayalin dolaşmaya başladığında odamda, bir tek o zaman yastıklarla buluşuyor gözümden akıttıklarım… Gözyaşı mı dersin, yüreğime sakladığım senin gözbebeklerimden dışarıya çıkışı mı, sen bilirsin…


Ama ben biliyorum… Bunlar, herkesten sakladığım zehrin, kendimden saklayamadığım izleri… Onları silmek, sana haksızlık…


Kalemimden kaybolsan, gözlerimden çıksan, yüreğimden çıkamayacaksın… Damlalar tüketmez seni… Silemez izleri…
 
Sustuklarımı büyüttüm içimde... Sustuklarımla kocaman bir aşk inşa ettim yüreğimde ve inandım hep, sırf sen inanıyorsun diye...

Hani diyorsun ya; aşk içinde kalanlardan ibarettir diye.
Öyle çok biriktirdim ki seni içimde...
bir tek gözyaşlarımla birlikte çıkabildin dışarı.Yağmur gibi düştü yaşlar yüreğime..her seferinde çarpardı ya şu minik kalbimin duvarına ah ne çok acırdı bir bilsen..
...ve geceler o ayaz mı ayaz geceler..
el ayak çekilmişken etraftan çıkıveriyorsun hayata..
Gözlerinle konuşuyorum...
İçimde kalanları, sustuklarımı gözlerine anlatıyorum.
Sonra bakıyorum ki, dışarıda güneş dağların arasından haylazca doğmaya hazırlanıyor; tekrar içime hapsediyorum seni...
Seni, hayalini, sevgini ve o gözlerini...
Yüreğime yüklüyorum seni ve sana dair her şeyi,
ve susuyorum hep yaptığım gibi..

Her gece aynı yara aynı hüzün baz zamanlar tüketiyorum
Yokluğuna ağlayış ve varlığını arayışla geçiyor ömür.
Haykıramadığım o iki kelimeyi içimde saklamak ve dilimin ucundan sana bırakıyorum;

"SENİ SEVİYORUM"...

Ve sana dair tek bir şey biliyorum..senin dudaklarının arasından kaçan tek cümleyi..
"aşk söyleyebildiklerin değil söyleyemediklerin, yani içinde kalanlardır..."

Tek kelime ile 'HARİKASINIZ' alkisalkisalkis
 
sevmiyorum geceyi...buram buram yalnızlık kokuyor...her köşe başında sessiz çığlıklar,kulaklarımı sağır ediyor...


karanlıkta bütün yollar uçsuz bucaksız.gitmek istediği yere varamıyor hiç biri...hüzün dolaşıyor kaldırımlarda,ayak sessleri çok sert...ve kimsesizlik oturuyor sıkı sıkı kapatılmış dükkanların önünde...her evin kapısında ayrı bi çaresizlik...


karanlıkta bütün hayaller yorucu...karanlıkta daha bir yanıyor gözler,akıttıkları uğruna...daha bir çabalıyor kalem,kağıtla buluşmak uğruna... hesaplaşmalar çoğalıyor karanlıkta...bütün yarımlar,çıkmış yarısını arıyor sokaklarda...


ve ben korkarım karanıktan...

güneşim;nerdesin ???

 
sevgi nedir bilirsin...bilirsin de, sevilmeyi bilmeden sevmeyi bilmezsin...


bilir misin bir isimden ne denli nefret edilebilir ? bir isim bir hayatı nasıl yıkar,hayaleri nasıl parçalar ? bilir misin sevdiğinin dudaklarından dökülen bir isim nasıl yürek yakar ?


bilir misin bir yüreğe sığamamanın acısını ? bilir misin yüreğini sevgisiyle tıka basa doldurduğun bir yüreğin,başka bir yürekle tıka basa dolu oluşunuizlemenin sancısını ?


bilir misin sevdiğinin gözlerinin parlaması bazen nasıl da mutsuz eder insanı ? sevdiğinin,kendi sevdiğini düşündüğünü gözlerinden okumak nasıl sızlatır bilir misin ?


bilir misin bir hayal uğruna bir ömür vermeyi ? küçücük bir umuda saplanıp beklemeyi ?


bilir misin yarayı ? bir gülüşün yaraya tuz olmasını... yanmayı...


bilir misin bir ismi oluşturan harfler nasıl süslenir ? ama saklı gizli...


bilir misin,şarkılarını başkasına adayana şiirler yazmayı ?


bilir misin başka bir çift göze bakan gözleri içinde barındıran hayaller kurmayı ?


bilir misin canının yarısının başka yerde var olmasını... ?


sevmek nedir bilirsin de...

sevilmeyi bilmeden sevmeyi bilir misin ?

bilmezsin...
bilemezsin...


...ben bilirim...
 
Kış yavaşça yaklaşmaktaydı yeryüzüne… Sonbahar bekli de son kez hissettiriyordu kendini kurumuş dallara… Ve belki de son yaprak kopmuştu dalından… Nereden bilebilirdim, asıl kışın yüreğime yaklaşmakta olduğunu?


İlk bakıştı o,sıcacık… Dışarıda esmekte olan rüzgarın serinliğine inat, sıcacık! İlk tebessümdü o,sakin… Dışarıda ki kalabalığa inat! Ve kalbime düşen ilk kıvılcımdı o… Önce kahkahalarımı gördün sonra gözyaşlarımı… Ve bir gece daha sabaha aydı…

Ansızın geldin bana… Umudum oldun, ışığım oldun… Varlığım dedim, sarıldım hayaline… Günler geçti. Her Pazartesi, her Salı, her Çarşamba… Her gün sensizlik kokmaya başladı bana… Hayaller kurdum ben hep, senin yokluğunda… Şarkılar tuttum, yıldız kaydı seni diledim ve şiirler yazdım sana…

Sen de beyaz bir kağıt vardı. Yaşamını yazdığın o kağıt… Almak istedim elinden. Alsam ve yırtıp atsam dedim… Bembeyaz başka bir kağıda yazsak yepyeni bir hayat… Sana ve bana dair… olmaz değil mi sevdiğim, olmaz? Ellerin yazar da yüreğin yazamaz…

Ne çok şey öğrendim senden… Delicesine sevmeyi, beklemeyi, umut etmeyi, hayaller kurmayı, kurduğum hayallere inanmayı, acılara gülebilmeyi… Nefes almayı öğrendim ben senden… Yaşamayı öğrendim, hayalinle… Sonra hayal kırıklığını öğrendim, yastıklara kapanıp ağlamayı… Büyüdüm ben seninle!


Ansızın geldin bana… Sen ansızın geldin de, bu yürek bilemedi seni böylesine seveceğini. Bak yine zindan gecemde, zifiri sensizliğimde, sana dökülen onlarca yazıdan biri…


Üşüyorum ben senden beri… Artık hiçbir yaz sıcağı ısıtamaz beni. Tıpkı başka bir yüreğin, yüreğimi ısıtamayacağı gibi…


Gecem zindan, sensizliğim zifiri…
 
Tubacım nekadar guzel yazmıssın ve nekadar yakın benım solemek ıstedıklerıme. Duygularıma tercuman olmussun cnım
 
bomboş bir sokakta çınlıyor ayak seslerim. . . hayalini aldım yanıma. etrafımda akıp giden zamana aldırmadan gidiyorum. . .


bir resim tutuyorum elimde.baktım da;ikimiz fazlaymışız bu resme.ya sen çıkmalıymışsın ya ben . . . biri gitmeliymiş,arkasında bıraktığını hiç umursamadan; biri kalmalı. . .


yağmur mu yağdı da ıslandım yoksa katreler mi süzülen gözbebeklerimden ? bu ıslaklık fazla bu şehre. . .


biri gitmeliydi biri kalmalı ! kalan ağlamalı !


düşündüm. . . düşünmekti insanın en büyük armağanı ve düşünmek en büyük çilesi.

gözlerimin karardığını hatırlıyorum ve bir kaç telaşlı ses.

gerisi hayal. . .


birbirine kenetlenmiş iki el ve mutluluk saçan yürekler !


ve sonrası gerçek . . .

etrafımda kuru bir kalabalık , bir kaç damla gözyaşı ve içimde tarifsiz bir sızı. . .


adını sayıklıyorum bir hastane odasında
ve
adın tuz oluyor yaralarıma. . .



 
Back