Pir Sultan Abdal

Gerçekler Bilinmez



Güzeller semtinden bize gel oldu
Varamam şu iller yazlanmayınca
Kalmadı hiç talib ehl-i dil oldu
Gerçekler bilinmez azlanmayınca

Yezid'e verildi cevr ile cefa
Mümine verildi zevk ile sefa
Bunda inanmazlar, lafınız hava
Yalan ile gerçek gözlenmeyince

Ali'yi seversen dilinden koma
Bek sakla sırrını kimseye deme
Bu bir sırr-ullahtır beyan eyleme
Cemiyet kurulup sözlenmeyince

Ali'yi sevenler gönül düşürür
Düşürüben aşk kazanın taşırır
Değme rehber çiğ talib mi pişirir
Ocaklar yanıp ta közlenmeyince

Pir Sultan Abdal'ım demek mi olur
Hercai güzele emek mi olur
Terbiyesiz, ey can semek mi olur
Mürşit huzurunda tuzlanmayınca

Pir Sultan Abdal

Gezdim Seyrettim Dünyayı



Gezdim seyrettim dünyayı
Şu dünyada melamet var
Silindi gönlümün pası
Yüreğimde zılalet var

Ne yolcular izin izler
Ne meşayih sırrın gizler
Ne kadı şer'isin gözler
Ne beylerde adalet var

Ne kız hicap saklar
Ne gelinler usül bekler
Ne kocalar özün yoklar
Ne yiğitte marifet var

Şeriat göğe çekildi
Yüz suyu yere döküldü
Alem zulm ile yakıldı
Kıyametten işaret var

Pir Sultan'ım eyder erlik
İşin bilmektir serverlik
Allah'a yakışır benlik
İnsanda da keramet var

Pir Sultan Abdal

Gönül Arzediyor



Gönül arzediyor dosta gitmeyi
Aman Allah yolun pareler beni
Ölem de kurtulam elin dilinden
Yuyalar kefene saralar beni

Bu dünyada hiçbir eyi kalmamış
Yaralısın ama cerrah gelmemiş
Elif sevdiğine malum olmamış
Yakma yar oy diyor yareler beni

Ben Allahtan gelen gazadan kaçmam
Sürahi dibinden badeler içmem
Alem bir yan olsa ben yardan geçmem
Meğer ahdedeler vuralar beni

Evleri var Gürcüm damda tevekte
Yar gele derdime merhemler kata
Mezarım üstünde bu otlar bite
Meğer çift koşalar süreler beni

Pir Sultan Abdalım can göğe ağmaz
Haktan emrolmazsa ırahmet yağmaz
Bu ellerin sözü hiç bana değmez
İlle dostun gülü yareler beni

Pir Sultan Abdal
 
Hak Bizi Yoktan Var Etti



Hak bizi yoktan var etti
Şükür yoktan vara geldim
Yedl kat arşa asılı
Kandildeki nura geldim

Eyyub ile ten erittim
Lal-ü mercan gevher tuttum
Vuslat ile taş arıttım
Ben bu yolu süre geldim

Yunus'la ummana daldım
Kırk gün balık içre kaldım
Davut'la demirci oldum
Örse çekiç ura geldim

Gurbet elinde çatıldım
Ana rahmine yatıldım
İbrahim'le oda atıldım
Gülistanda nara geldim

Sahabelere uğradım
Kudret lokmasın doğradım
Er bir dedim, Hak bir dedim
Bini saydım bire geldim

Bir muazzam büyük şora
N'istersen bulunur ara
Kapısı on iki pare
İstediğim şara geldim

İçi altın dışı gümüş
Suyu şekerle bal imiş
Böyle bezesten düzülmüş
İstediğim yere geldim

Deniz çaldım asa ile
Göğe ağdım İsa ile
Tur dağında Musa ile
Münacatta dura geldim

Pir Sultan Abdal coşkuna
Gel otur gönül köşküne
On iki imam aşkına
Ben bu seri vere geldim

Pir Sultan Abdal
 
Gözleyi Gözleyi Gözüm Dört Oldu



Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu
Ali'm ne yatarsın günlerin geldi
Korular kalmadı kara yurt oldu
Ali'm ne yatarsın günlerin geldi

Kızılırmak gibi bendinden boşan
Hama'dan Mardin'den Sıvas'a döşen
Düldül eğerlendi Zülfikâr kuşan
Ali'm ne yatarsın günlerin geldi

Mümin olan bir nihana çekilsin
Münafık başına taşlar üşürsün
Sancağımız Kazova'ya dikilsin
Ali'm ne yatarsın günlerin geldi

Şah'ın geleceğin bir gün duydular
Yezitler lânet gömleğini giydiler
İmam Aliyyürriza'ya kıydılar
Ali'm ne yatarsın günlerin geldi

Pir Sultan Abdal'ım bu sözüm haktır
Vallahi sözümün hatası yoktur
Şimdiki sofunun Yezit'i çoktur
Ali'm ne yatarsın günlerin geldi

Pir Sultan Abdal

Hazreti Şah'ın Avazı



Hazreti Şah'ın avazı
Turna derler bir kuştadır
Asası Nil deryasında
Hırkası bir derviştedir

Nil deryası umman oldu
Sarardı, gül benzim soldu
Bakışı aslanda kaldı
Dövüşü dahi koçtadır

Nerde Pir Sultan'ım nerde
Özümüz asılı darda
Yemen'den öte bir yerde
Daha Düldül savaştadır

Pir Sultan Abdal

Hayır Mı Gök Turnam



Yüce yüce dağlardan mı gelirsin
Hayır mı gök turnam yardan ne haber
Benim sevdiğimi sen de bilirsin
Hayır mı gök turnam yardan ne haber

Koyuverin ben yarime varayım
Muradıma maksuduma ereyim
Sen bilmezsen ağ kuğudan sorayım
Hayır mı gök turnam yardan ne haber

Benim yarim kıya kıya bakınır
Ak ellere al kınalar yakınır
O da senin gibi güller sokunur
Hayır mı gök turnam yardan ne haber

Benim yarim gezişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
İbrişim kuşaklı ince bellidir
Hayır mı gök turnam yardan ne haber

Pir Sultan Abdal'ım güllerin beştir
Yarimden ayrıldım günlerim hiçtir
Kılavuzun birdir katarın kaçtır
Hayır mı gök turnam yardan ne haber

Pir Sultan Abdal
 
Her Sabah Yüzüme Gülme



Her sabah her sabah yüzüme gülme
Kalbinde Hakk'ın yok dilinden gayrı
Adet eylemişsin dara durmayı
Alnında günah çok terinden gayrı

Dil ile her yola varmak istersin
Varıp o dil ile geri dönmezsin
Hak cemine varıp Hakk'ı görmezsin
Karşında kız ile gelinden gayri

Kız, geline bakan sofu değildir
Kalbinin ecesi safi değildir
Gelme sen Hak ceme yeri değildir
Gelsen de yerin yok külhandan gayrı

Derde düş oluben derman ararsın
Nereden gelip de nere gidersin
Her geldikçe sen yüzüme gülersin
Gerçeğin görmedim yalandan gayri

Pir Sultan Abdal'ım hakkına bakar
Kamil olan çatlar gönlümü yıkar
Kötünün kokusu komşuya sızar
Gelse hayrın görmez şerinden gayrı

Pir Sultan Abdal
 
Karga Konsa Gülistana



Karga konsa gülistana
Gülün kadrin ne bilir
Kendi kadrin bilmeyen
Elin kadrin ne bilir

Hal olunca örgüm işler
Yollara bezirgan işler
Karada yayılan kuşlar
Gölün kadrin ne bilir

Sofra kıyısın bükmeyen
Meydana ekmek dökmeyen
Hakk'ın korkusun çekmeyen
Kulun kadrin ne bilir

Koyun kuzudur meleyen
Yapışacak dal olmasa
Pir Sultan Abdal olmasa
Şalın kadrin ne bilir

Pir Sultan Abdal
 
İkrara Da Bağlanmıyor Neyleyim



Sıdk ile Ali'yi severim dedi
İtikadı beklenmiyor n'eyleyim
Güzel Şah yoluna iverim dedi
İkrara da bağlanmıyor n'eyleyim

Arz edip lokmayı yiyemiyorlar
Günahlı günahın diyemiyorlar
Yuyucular meyti yuyamıyorlar
Söz çok amma söylemiyor n'eyleyim

Hak ile tercüman lokma yenmiyor
Her günah sorulup derman olmuyor
Anınçün nüfuzlar yerin almıyor
Söylesem de dinlenmiyor n'eyleyim

Şab ile şekeri seçemiyorlar
Hak edip dünyadan göçemiyorlar
Günahlı günahın açamıyorlar
Şimdi haber anlanmıyor n'eyleyim

Pir Sultan Abdal'ım özün yoklamaz
Kulum der de pir eşiğin beklemez
Ben sofuyum deyü nefes saklamaz
Şimdi nefes saklanmıyor n'eyleyim

Pir Sultan Abdal
 
Leblerinin Balı İle



Gel güzel yola gidelim
Adı güzel Ali ile
Açlar doyar susuz kanar
Leblerinin balı ile

İçilmez dolu içilmez
Sevgili yardan geçilmez
İkisi birden seçilmez
Has bahçenin gülü ile

Ali'm bana neler etti
Aldı elim dara çekti
Üstüme yürüyüş etti
Elindeki dolu ile

Ağaç kuru devran döner
Kuş yuvaya bir dem konar
Doldurmuş dolusun sunar
Ali'm kendi eli ile

Erenler lokması nurdur
Lokmaya elini sundur
Pir Sultan'ım doğru yoldur
Ali'm kendi yolu ile

Pir Sultan Abdal



Mürekkebim Yoktur



Mürekkebim yoktur bir defter edem
Yazam da sorayım yarime bari
Halden bilen yok ki halim arz edem
Bir nusha süreyim serime bari

Bari Halil gibi nare atılam
Aşkın ateşiyle yanam ütülem
Elinde yola kul olam satılam
Varam hizmet edem pirime bari

Yusuf gibi kuyulara indirsin
Kenan gibi şerbetinden kandırsın
Sadık dostum beni hem inandırsın
Sığınayım Gani kerime bari

Çoşkun sular gibi akam çağlayam
Sadık dostum yoktur gönül eyleyem
Güzel Şah'ı tenha bulam ağlayam
Belki derman ede derdime bari

Pir Sultan Abdal'ım niyazım Hakk'a
Hak cömerttir belki çırağımız yaka
Güzel Şah gelmez ki urganım çeke
Varam sallanayım darıma bari

Pir Sultan Abdal
Ölüm İle Ayrılığın Elinden



Gelmiş iken şu dağları gezeyim
Ölüm ile ayrılığın elinden
Dertsiz bulamadım derdim yanayım
Ölüm ile ayrılığın elinden

Yaz gelince bulanayım coşayım
Elim ile mezarımı eşeyim
Beri gel sevdiğim helallaşayım
Ölüm ile ayrılığın elinden

Ölüm geldi yolun bize uğrattı
Firkat geldi yana yana ağlattı
Kesti ciger pare pare doğrattı
Ölüm ile ayrılığın elinden

Günahsız kardaşlar günahım tartar
Hasretlik yüzünü yüzüme sürter
Her kime söylesem yakasın yırtar
Ölüm ile ayrılığın elinden

Pir Sultan Abdal'ım dertlerim firak
Alışmış yanıyor şu dertli yürek
Bir dahi gelemem menzilim ırak
Ölüm ile ayrılığın elinden

Pir Sultan Abdal
 
Ötme Bülbül

Ötme bülbül ötme şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim eridi yağım
Dost senin derdinden ben yana yana

Deryadan bölünmüş sellere döndüm
Ateşi kararmış küllere döndüm
Vakitsiz açılmış güllere döndüm
Dost senin derdinden ben yana yana

Haberin duyarsın peyikler ile
Yaramı sarsınlar şehidler ile
Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
Dost senin derdinden ben yana yana

Abdal Pir Sultan'ım, doldum eksildim
Yemeden içmeden sudan kesildim
Zülfün kemendine kondum asıldım
Dost senin derdinden ben yana yana

Pir Sultan Abdal


Padişah Katlime Ferman Dilese

Padişah katlime ferman dilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Cellatlar karşımda satır bilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

On yedi yerimden vursalar yara
Cerrahlar derdime kılmasa çare
Kemendi bend ile çekseler dara
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Karadır kaşları benzer kömüre
Münafıklar zarar verir ömüre
İk'ellerim bağlasalar demire
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Eğer beni katsa kervan göçüne
Götürseler Hindistan'a Maçin'e
Urganım atsalar dar ağacına
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Ahiri katlime ferman yazılsa
Çıksam teneşire tabut düzülse
Kefenim biçilse mezar kazılsa
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Pir Sultan Abdal'ım derim vallahi
Ölsem terk eylemem piri billahi
Huzur-ı mahşerde dilerim Şah'ı
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan

Pir Sultan Abdal


Pir Sultan Deyi

Dün gece dün gece seyrim içinde
Seyrim ağlar ağlar Pir Sultan deyi
Gündüz hayalimde, gece düşümde
Düş de ağlar, ağlar Pir Sultan deyi

Uzundu, usuldu dedemin boyu
Yıldız'dır yaylası, Banaz'dır köyü
Yaz bahar ayında bulanır suyu
Sular da ağlaşır Pir Sultan deyi

Pir Sultan kızıydım ben de Banaz'da
Kanlı yaş akıttım baharda güzde
Koç babam astılar kanlı Sıvas'ta
Darağacı ağlar Pir Sultan deyi

Kemendimi attım dara dolaştı
Kafirlerin eli kana bulaştı
Koyun geldi, kuzuları meleşti
Koçlar da ağlaşır Pir Sultan deyi

Pir Sultan Abdal'ım ey yüce Gani
Daim yediğimiz kudretin hanı
Hakka teslim etti ol şirin canı
Dostlar da ağlaşır Pir Sultan deyi

Pir Sultan Abdal


Sarı Tambura

Gel benim sarı tamburam
Sen ne için inilersin
İçim oyuk derdim büyük
Ben anınçün inilerim

Koluma taktılar teli
Söylettiler binbir dili
Oldum aynı cem bülbülü
Ben anınçün inilerim

Gel benim sarı tamburam
İster üstüme yatıram
Yine kırıldı hatıram
Ben anınçün inilerim

Sarı tamburadır adım
Göklere ağar feryadım
Pir Sultanımdır üstadım
Ben anınçün inilerim

Pir Sultan Abdal

Sefasına Cefasına Dayandım



Sefasına cefasına dayandım
Bu cefaya dayanmayan gelmesin
Rengine hem boyasına boyandım
Bu boyaya boyanmayan gelmesin

Rengine boyandım meyinden içtim
Nice canlar ile didar görüştüm
Muhabbet eyleyip candan seviştim
Muhabbeti küfür sayan gelmesin

Muhabbet eyleyip yokla Pirini
Yusun senin namus ile arını
Var bir gerçek ile kıl pazarını
Kıldığın pazardan ziyan gelmesin

Pir Sultan’ım eydür dünya fanidir
Kırkların sohbeti aşk mekanıdır
Kusura kalmayan kerem kanidir
Gönülden karası olan gelmesin

Pir Sultan Abdal
 
Serseri Girme Meydana

Serseri girme meydana
Aşıktan ahval isterler
Kallaşlık ile urma dem
Tasdik ehli kal isterler

Uyan bu gaflet habından
İsbat isterler batından(*)
Her aşıka sohbetinden
İkrar ile yol isterler

Erenler oynar utulmaz
Bu yola hile katılmaz
Burda harmühre satılmaz(*)
Ya gevher ya lâ'l isterler

Kılı kırk pare ederler
Birin yol tutup giderler
Dile n'itibar ederler
Hâl içinde hâl isterler

Pir Sultan Abdal n'eylersin
Muşkil halledip söylersin
Arısın çiçek yaylarsın
Yarın senden bal isterler

*************************

Sabahtan Uğradım Ben Bir Figana

Sabahtan uğradım ben bir figana
Bülbül ağlar ağlar güle getirir
Bakın şu feleğin çürük işine
Her bir cefasını kula getirir

Depreştirme benim dertlerim tamam
Muhabbet şirindir vermiyor aman
Üstümüzde dönen çarh ile devran
Felek bizi halden hale getirir

Pir Sultan Abdal'ım sözlerim haktır
Hakk diyen kullardan hiç süphem yoktur
Cehennemde ateş olmaz nar yoktur
Herkes ateşini bile götürür

Pir Sultan Abdal


Sevda Çekmek Şanlarıdır

Sevda çekmek şanlarıdır
Gizlice erkanlarıdır
Hak yoluna canlarıdır
Kurbanı bektaşilerin

Onlar Horasan'ı gezer
Demkeş olur bade süzer
Seyyah olup daim gezer
Sultanı Bektaşilerin

Sırlarına güç erilir
Remizleri geç bilinir
Üstat olan pir seçilir
Hünkarı Bektaşilerin

Arifler arifi gelir
Arife tarif vız gelir
Uzak yakın hep bir gelir
Hassına Bektaşilerin

Pir Sultan'ım bu ne demek
Yerde insan gökte melek
Hiç cahile çekme emek
Devranı Bektaşilerin

Pir Sultan Abdal
 
Sordum Sarı Çiğdeme

Sordum sarı çiğdeme
-Sen nerede kışlarsın
-Ne sorarsın hey derviş
Yer altında kışlarım

Sordum sarı çiğdeme
-Yer altında ne yersin
-Ne sorarsın hey derviş
Kudret lokması yerim

Sordum sarı çiğdeme
-Senin benzin ne sarı
-Ne sorarsın hey derviş
Hak korkusun çekerim

Sordum sarı çiğdeme
-Anan baban var mıdır
-Ne sorarsın hey derviş
Anam yer babam yağmur

Sordum sarı çiğdeme
Asacığı elinde
Hak kelamı dilinde
Çiğdemde dervişlik var

Pir Sultan'ım erlerle
Yüzü dolu nurlarla
Ak sakallı pirlerle
Çiğdemde dervişlik var

Pir Sultan Abdal
 
Tövbe Günahıma Estağfurullah

Hatalar eyledim noksandır işim
Tövbe günahıma estağfurullah
Muhammet Ali'ye bağlıdır başım
Tövbe günahıma estağfurullah

Şah Hasan Hüseyin balkır nur ise
İmam Zeynel sır içinde sır ise
Özümüzde benlik kibir var ise
Tövbe günahıma estağfurullah

Muhammet Bakır'ın izinden çıkmam
Şah İmam Cafer'den gayrıya bakmam
Hatıra değip de gönüller yıkmam
Tövbe günahıma estağfurullah

Musa-yı Kazım'a daim niyazım
Ali Irıza'ya bağlıdır özüm
Eksiklik noksanlık hep kusur bizim
Tövbe günahıma estağfurullah

Taki ile Naki benziyor aya
On'ki İmam kusurlara kalmaya
Ettiğimiz kötü işler bed-huya
Tövbe günahıma estağfurullah

Hasan Askeri'nin gülleri bite
Mehdi gönlümüzün gamını ata
Söylenen yalana kova gıybete
Tövbe günahıma estağfurullah

Pir Sultan Abdal'ım Bağdat Basıra
Böyle güne kaldık böyle asıra
Sen keremkanısın kalma kusura
Tövbe günahıma estağfurullah

Pir Sultan Abdal


Var Git Arap Var Git



Yedi yıldır hasta düştüm yatarım
Var git arap var git bende nen kaldı
Okurum ayeti virdim dilimde
Var git arap var git bende nen kaldı

Anama babama hata mı dedim
Pirim rehberime öte mi dedim
Musahipten uğrun lokma mı yedim
Var git arap var git bende nen kaldı

Haramilik ettim beller mi kestim
Nefis mi öldürdüm avret mi bastım
Ali'nin yoluna üstü düştüm
Var git arap var git bende nen kaldı

Mağrip tarafında saban mı sürdüm
Meşrik tarafında gülün mü derdim
Gök ekinine hem sürü mü saldım
Var git arap var git bende nen kaldı

Pir Sultan Abdal'ım gördüm duşumda
Ali'nin hırkası tacı başımda
Özerlik göğerdi didem yaşında
Var git arap var git bende nen kaldı

Pir Sultan Abdal
 
Ya Eceldir Ya Didardır Ya Nasip

Kısmet verip bizi salan çöllere
Ya eceldir ya didardır ya nasip
Felek bizi saldı özge hallere
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Kısmet verip çevre çevre yeldirdi
Bilmediğim hikmetlere daldırdı
Çekip ayrılığın okun doldurdu
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Felek arka vermiş çerhin devine
Arıt kalbin evin iman sevine
Türlü dalga geldi gönlüm evine
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Muhannettir dünyasını kayıran
Şol Gani Settar'dır açlar doyuran
Beni de sevgili yardan ayıran
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Pir Sultan Abdal'ım der ki vardığım
Ulu dergahtır yüzler sürdüğüm
Bilmediğim hikmetleri bildiğim
Ya eceldir ya didardır ya nasip

Pir Sultan Abdal

Varıp Yoldaş Olma Sen Uğursuza

Varıp yoldaş olma sen uğursuza
Komşu olma namussuza arsıza
Sabah selâmını verme pîrsize
Adamın başına belâ getirir

Muhib yolldaş olma kalleş yâr ile
O yâr da durmadı bir ikrar ile
Sakın sohbet etme münkir kör ile
Altının adını pula getirir

Pir Sultan Abdal'ım derdim ziyade
İçilir mi yârsız yad ile bade
Yâr odur ahrette şefaat ede
Sadık yâr insanı yola getirir

Pir Sultan Abdal

Yad Avcılar Urdu Telli Turnamı



Dün mü burda idin bugün mü geldin
Ötme garip bülbül bağrımı deldin
Eşimden ayrıldım ben burda kaldım
Yad avcılar urdu telli turnamı

Aşk eseri düştü kaynadım çoştum
Yüksekten uçarken alçağa düştüm
Eşimden ayrıldım ben burda şaştım
Yad avcılar urdu telli turnamı

Gitme turnam gitme dağlar dumandır
Bizi derde salan ikrar imandır
Eşinden ayrıldın halin yamandır
Yad avcılar urdu telli turnamı

Turnam ne gezersin dağlar salında
Hak Muhammet Ali virddir dilinde
Musahibim kaldı Kenan ilinde
Yad avcılar urdu telli turnamı

Pir Sultan Abdal'ım bile mi olur
Vadeye sala yok akıbet gelir
Herkesin gönlünü kendisi bilir
Yad avcılar urdu telli turnamı

Pir Sultan Abdal
 
Zinhar Kötü Kelam Söylemeyesin



Arzulayıp Hak demine gelince
Gönülde kin kibir eylemiyesin
Hakikatın kubbesine girince
Zinhar kötü kelam söylemeyesin

Evliya cemidir sayılmaz hatır
Eğer isterlerse bir kelam yetir
Ağır ol sakin ol postunda otur
Her yerde ataklık eylemeyesin

Yeğlicelik edip gerine bakma
Delil çağrılırken gerine bakma
Aşnan musahibin odlara yakma
Yükünü günahla toplamayasın

Sen seni gör elin aybını görme
Tarikat ateştir tamuya girme
Sen de bu anlığın kimseye deme
Bu sözlerim garaz anlamayasın

Pir Sultan Abdal'ım mana bilemez
Kibrine yedirip haber alamaz
Kılavuzsuz giden yolu bulamaz
Bulunmaz yolda yola aramayasın

Pir Sultan Abdal

Yürü Bre Yalan Dünya



Yürü bre yalan dünya
Yalan dünya değil misin
Hasan ile Hüseyin'i
Alan dünya değil misin

Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz Kurt ile kıyamete
Kalan dünya değil misin

Tanrı'nın Arslan'ın alan
Düldül'ü dağlara salan
Yedi kere ıssız kalan
Kalan dünya değil misin

Bak şu kışa, bak şu güze
Ciğer kebap oldu köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya değil misin

Pir Sultan'ım ne yatarsın
Kurmuş çarkını dönersin
Ne konarsın. ne göçersin
Kalan dünya değil misin


Pir Sultan Abdal

Yine Yeşillendi Dağlar



Yine yeşillendi dağlar
Kararıp kocamaz bağlar
Her nereye varsam ağlar
Felek, senden gülen kimdir

Ateşim yanıp pişmeden
Ruh girip bu ten koşmadan
Ana rahmine düşmeden
Bu dünyaya gelen kimdir

Yiğit ister yaranlığa
Baykuş konar viranlığa
On sekiz yıl karanlığa
Hızır ile duran kimdir

Pir Sultan'ım der varalım
Anda günahlar görelim
Azrail'den bir soralım
Kendi canın alan kimdir

Pir Sultan Abdal
 
Yine Tamam Oldu Senenin Başı

Yine tamam oldu senenin başı
Aktıkça akıyor gözümün yaşı
Mümin olanlara veriyor cüşu
Münkir Yezit kıymetini bilmedi

İnşallah Yezid'in nesli kırılır
Mümin olan Hak cemine derilir
Bir orucun bin bir hacca yazılır
Oruç tutan ebed mahrum olmadı

Peygamberin vasisini kodular
Adına da Mervan adın dediler
On iki imamı bir bir yediler
Mazlumların ahı yerde kalmadı

Hasan'la Hüseyin Ali'nin oğlu
Yezid'in elinden ciğeri dağlı
Mümin olan Şah'a ikrarla bağlı
İkrarı bend olan yoldan dönmedi

Ne dilersen Hak'tan dile dileği
Muhammet Ali'nin yanar çırağı
Pir Sultan'ın Mevla ile durağı
Pire ikrar veren geri dönmedi

Pir Sultan Abdal


Yürekte Yaralar Türlü Türlüdür

Gönül niçin ahvalimi bilmezsin
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümü almazsın
Yürekte yaralar türlü türlüdür

Esme zülüflerin yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni ağlatma illere karşı
Yürekte yaralar türlü türlüdür

Ah n'eyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalim var
Ne ağlayıp ne gülecek halim var
Yürekte yaralar türlü türlüdür

Pir Sultan Abdal'ım ben de böyleyim
Emir Hak'tan geldi kime ne deyim
Derdim çoktur hangi birin söyleyeyim
Yürekte yaralar türlü türlüdür

Pir Sultan Abdal


Yine Kısmetimiz Kaldırdı Bizi

Yine kısmetimiz kaldırdı bizi
Ne yaman uzağa düştü yolumuz
İneyim gideyim Şam'dan aşağı
Nerde kaldı ana ata ilimiz

Kan olur garibin gözü yaşından
Haber almaz yareninden eşinden
Ağular da sızar canım aşından
Belki pire malum ola halimiz

Urum'un dağları İşçil ovası
Issız kalmaz yavru şahin yuvası
Urum'dan da Şam'a erler duası
Erler olsun kanadımız kolumuz

Pir Sultan Abdal'ım uzak yollardan
Helal olduk yücelerden bellerden
Bir zamanlar biz de gurbet illerden
Ne yaman gurbeti söyler dilimiz

Pir Sultan Abdal
 
Yanlış Fetva İle Yola Gidilmez

Yanlış fetva ile yola gidilmez
Arif isen bu manadan fark eyle
Eğri hacet ile metah dokunmaz
Üstat isen endazeni derk eyle

Maşuk olan aşıkına düş gelir
Aşıkın başına olmaz iş gelir
Her dem böyle kalmaz bir gün kış gelir
Yapı yap da üzerini berk eyle

Kulak ver de dinle arşta horoza
Belki erişesin ilm-i arıza
Kunduru buğdayı ekme harıza
Çiftçi isen var tarlanı herk eyle

Şu dünya bulandı hiç durulmuyor
Arif olmayınca fark olunmuyor
Kürekle tarlaya su verilmiyor
Muhabbet bendinden kaldır hark eyle

Pir Sultan Abdal'ım ihlas yar olsa
Mecnun da gözlüyor Leyla gelirse
Bir ca n a nın meyli sende yok ise
Ahir fayda etmez anı terk eyle

Pir Sultan Abdal

Yanımızda İki Melekler Gezer

Yanımızda iki melekler gezer
Bin hayır biri şerrimiz yazar
Kahbe felek bizi aldatır üzer
Nerede seyreder andan haber ver

Cümlemizin başı Allah'tan ferman
İsmail Peygambere indi bir kurban
Bir ot biter bütün dertlere derman
Ol ot nerde biter andan haber ver

Sabahtan gün doğar gün dile doğar
Dal boynun eğdikçe rahmetler yağar
Bin bir gün içinde bir yıldız doğar
Yıldız nerde doğar andan haber ver

Musa Peygamber de atına bindi
Can cesetten çıktı nerede durdu
Peygamber uğrunda bir delil yandı
Delil nerde yanar andan haber ver

Pir Sultan Abdal'ım geldik de gittik
Gelirken giderken ne kazanç ettik
Yükünü yükletip kül olduk bittik
Yurdunda ne kalır andan haber ver

Pir Sultan Abdal
 
Alçakta Yüksekte Yatan / Pir Sultan Abdal

Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetişin imdada aldı dert beni
Başımı alıp hangi yere gideyim
Gittiğim yerlerde buldu dert beni


Oturup benimle ibadet kıldı
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalın kılıç olup üstüme geldi
Çaldı bölük bölük böldü dert beni


Üstümüzden gelen boran kış gibi
Yavru şahin pençesinde kuş gibi
Seher çağı bir korkulu düş gibi
Çağırta çağırta aldı dert beni


Abdal Pîr Sultan'ım gönlüm hastadır
Kimseye diyemem gönlüm yastadır
Bilmem deli oldu bilmem ustadır
Söyle bir sevdaya saldı dert beni


Açılın Kapılar Şaha Gidelim / Pir Sultan Abdal

Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şaha Gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar şaha gidelim

Gönül çıkmak ister, şahın köşküne
Can boyanmak ister, Ali müşküne
Pirim Ali on ik'imam aşkına
Açılın kapılar şaha gidelim

Her nereye gitsem, yolum dumandır
Bizi böyle kılan, ahd-ü amandır
Zincir boynum sıktı hayli zamandır
Açılın kapılar şaha gidelim

Yaz selleri gibi akar çağlarım
Hançer aldım, ciğerciğim dağlarım
Garip kaldım, şu arada ağlarım
Açılın kapılar şaha gidelim

Ilgın ılgın eser seher yelleri
Yare selam eylen urum erleri
Bize peyik geldi, şah bülbülleri
Açılın kapılar şaha gidelim

PİR SULTAN'ım eydür mürvetli şah'ım
Yaram baş verdi, sızlar ciğergahım
Arşa direk direk olmuştur ahım
Açılın kapılar şaha gidelim
 
Sürüye Saydılar Bizi

Uyur idik uyardılar
Diriye saydılar bizi
Koyun olduk, ses anladık
Sürüye saydılar bizi

Sürülüp kasabaya gittik
Kanarada mekan tuttuk
Didar defterine yettik
Ölüye saydılar bizi

Halimizi hal eyledik
Yolumuzu yol eyledik
Her çiçekten bal eyledik
Arıya saydılar bizi

Aşk defterine yazıldık
Pir divanına dizildik
Bal olduk, şerbet ezildik
Doluya saydılar bizi

PİR SULTAN'ım Haydar şunda
Çok keramet var insanda
O cihanda, bu cihanda
Ali'ye saydılar bizi


Pir Sultan Abdal


Üfürdüm Çerağı



Üfürdüm çerağı yandıramadım
Gönlümü yüksekten indiremedim
Aç doyurup susuz kandıramadım
Ben nice varayım Hak divanına

Ulu yol üstünde köprü çatmadım
Hatırlar hoş edip gönül yapmadım
Hakk'ın emrettiği yola gitmedim
Ben nice varayım Hak divanına

Yeşil pınarlarda parlayıp akar
Asilzade olan aslına çeker
Pervaneler aşkın oduna yanar
Ben nice varayım Hak divanına

Ben yükümü tuttum kaba söz ile
Günahlar kazandım ela göz ile
Ya nasıl çıkayım kara yüz ile
Ben nice varayım Hak divanına

Pir Sultan'ım eyder kılarım ben zar
Yüküm la'l ü gevher Şah damgası var
Eğer aşık isen gel yaramı sar
Ben nice varayım Hak divanına

Pir Sultan Abdal
 
Ağ Gül İle Kırmızı Gül

Cem-i çiçeklerin hası
Ağ gül ile kırmızı gül
Deli gönül eğlencesi
Ağ gül ile kırmızı gül

Demi demi şirin demi
Gelir geçer dünya gamı

Talip olmak pirindendir
İrenk almak gülündendir
Muhammed' in terindendir
Ağ gül ile kırmızı gül

Demi demi şirin demi
Gelir geçer dünya gamı

Pir Sultan'ım ey gaziler
Alnımızda al yazılar
Talip de Pir'in arzular
Ağ gül ile kırmızı gül

Demi demi şirin demi
Gelir geçer dünya gamı

Pir Sultan Abdal


Ali'nin Düldül'ün Bin De Göreyim

Ali'm gelir diye karşı giderler
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim
Bindiği Düldül'ün mehdin ederler
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Ayağına altın nallar çaktırmış
Gözlerine yeşil sürme çektirmiş
Üzengisin cevahirden yaptırmış
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Kuduretten gem vurulmuş başına
Lezzet vermiş dudağına dişine
Bir nur doğmuş eğerinin kaşına
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Üstüne binersen yükseğe basar
Bir dizgin eylesen yel gibi eser
Nice kafirlerin kellesin keser
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Pir Sultan Abdal'ım dengi bulunmaz
Bin konaklık yere gitse yorulmaz
Kısmet olsa havalarda görünmez
Ali'nin Düldül'ün bin de göreyim

Pir Sultan Abdal



Be Hey Acayip Adem



Be hey acayip adem
Öldüğünü bilemezsin
Korlar bir karanlık dama
Kapı baca bulamazsın

Yağmur yağar yeller eser
Mezarı başına yıkar
Seksen bin canavar sıkar
Hiç birine vuramazsın

Gel bu öğüdü al benden
Yarın fırsat gider elden
Hak saklasın cehennemden
Karanlıktır çıkamazsın

Yer pamuk olur atılır
Cümle deryalar katılır
Dilin damağın tutulur
Doğru cevap veremezsin

Pir Sultan'ım der ki deli
Elden koymaz doğru yolu
Ne yanarsın dünya malı
Birin alıp gidemezsin

Pir Sultan Abdal
 
Bir Çocuk Da Anasından Doğunca



Bir çocuk da anasından doğunca
Bedenini pişirmeye tuz ister
Üryan büryan ortalıkta kalınca
Setirini örtünmeye bez ister

Konla sudan gelir anın gıdası
Nasibini veren Barı Huda'sı
Beşiklere beler onun anası
Akşam sabah emzirmeye yüz ister

Bir yaşında ürüm ürüm ürünür
İkisinde sürüm sürüm sürünür
Üç yaşında adım adım yürünür
Dört yaşında söylemeye söz ister

Beş yaşında dili civan sevişir
Altısında uşağınan döğüşür
Yedisinde dişlerini değişir
Sekizinde her gediğin düz ister

Dokuzunda olur bir tosun maya
Onunda da benzer kaşları yaya
Onbirinde başı girer sevdaya
Onbeşinde ala gözlü kız ister

Yirmisinde akıl baştan savrulur
Otuzunda vursa dağa devrilir
Kırk yaşında akıl başa çevrilir
Ellisinde avın olmış baz ister

Altmışında iner bir merdivenden
Yetmişinde binse düşer duvardan
Sekseninde su getirmez pınardan
Doksanında döşeğini düz ister

Pir Sultan Abdal bu söz hepimize
Tonus girinceye belki de yaza
Yüz yaşında ölümünü gözede
Zemheriyi çıkarmaya yaz ister

Pir Sultan Abdal
 
Derdim Çoktur Hangisine Yanayım / Pir Sultan Abdal

Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde nerden derman bulayım
Meğer şah elinden ola çaresi

Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle gelir gelir canlar paresi

Benim uzun boylu serv-i çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası

Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çirağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası

Pir Sultan'ım kati yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşık muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir ilimizin töresi



Dönen Dönsün / Pir Sultan Abdal

Koyun beni hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte başım keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Bir gün mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz varsa orda bulunur
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

PİR SULTAN'ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…