PANİK BOZUKLUĞU, PANİK ATAKLARI VE HASTALIK HASTALIĞI (HİPOKONDRİ)

Mune

Nirvana
Yönetici
Super Moderator
12 Temmuz 2006
55.539
213.122
52
Panik bozukluğu süreli kaygılar bunlara eşlik eden panik ataklar, fiziksel ve bilişsel belirtiler ve onlara dair duyulan olumsuz beklentiler nedeni ile günlük yaşamını normal koşullarda idame ettirememe olarak karşımıza çıkar. Kadim Yunancadaki orjinal hali ile ” göğüs kafesinin altındaki” demek olan hastalık hastalığı (daha doğru, tıbbi bir tanımlama ile hipokondriya hastalığı) ise bir hastalığı olduğuna inanma, bir hastalığa tutulacağına inanma ve bu kaygı ile günlük yaşamını normal koşullarda idame ettirememe olarak karşımıza çıkar.

İki durumda ortak olarak gözlenen şey, bazı belirtilerin hastalanmaya yorulması, hastalanmaya karşı duyulan yoğun korku ve kaygı ve böylelikle artan doktor ve hastahane ziyaretleridir.

Panik bozukluğu çeken bireyler için sevindirici olan hastalık kaygısının hipokondriklerdeki kadar saplantı haline gelmemiş olmasıdır. Kitabımda ve daha önceki yazılarımda belirttiğim bir husus, dünya sağlık örgütü verilerine göre, ayak üstü doktor ziyareti ve ilaç kullanım oranı açısından üst sıralarda yeraldığımız ve ne yazık ki sağlıklı yaşam sıralamasında ise altlarda bulunmamızdır.

Sonuçsuz doktor ziyareti bir işe yaramıyor tam tersine kişide engellenemez utanç, kaygı, ekonomik kayıp gibi olumsuzluklar yaratıyor, toplumsal açıdan gereksiz kaynak sarfiyatı, artan sıralar, çoğalan iş hacmi gibi karmaşaya neden oluyorsa ne yapmalı?

Panik bozukluğu (ve buna bağlı olarak panik atak) ve hastalık hastalığının bıilinen en kolay, toplum ve biray açısında en ucuz, en hızlı ve en kalıcı sağaltım sağlayan yöntemin Bilişsel Davranışçı Psikoterapi olduğu bir çok bilimsel araştırma ile kanıtlanmıştır.

Sağlığı için makul düzeyde endişelenmek, daha sağlıklı bir yaşam için çabalamak elbette iyidir. Yorucu ve kötü olanı, bunu günlük yaşamı etkiler düzeyde yaşamaktır. Bunu zamanla bir güvenlik arama davranışı ve nihayetinde bir kaçınma davranışı haline getirmektir.

Panik bozukluğu ve hastalık hastası olanların ortak korkusu, bedensel belirtilere karşı yaşanan yoğun korkudur. ”Kalp krizi geçiriyorum. Bu sefer kesin ciddi bir şey olmalı. Ne olursa olsun o doktoru göreceğim, valla o benim halimden anlıyor…” gibi sanılar zamanla kaçınma, kanıksama ve boşverme davranış ve düşüncelerine götürür. Hastalık yaratma riski taşıyan bölge ve durumlardan kaçınmaya, bunu hatırlatacak aktiviteteleri yapmamaya götürür. Her iki tipteki hastalar durumun mantıksız ve gerçek olmadığını bilmektedirler.

O yüzden bilişsel değişim, yeni alışkanlıklar edinme alıştımaları, yakınların kaçınma davranışlarından ziyade olumlu alışkanlıkları desteklemesi çok önemlidir. Unutmayın, iki hastalık türü de psikoterapi ile tedavi edilebilir.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
X