- 12 Temmuz 2006
- 35.024
- 30.394
- 60
Öğrenme güçlüğü tanımında, çocukların belirli alanlarda yetersizlikler gösterdikleri belirtilmektedir. DSM-IV ‘e göre öğrenme bozukluğu, matematik bozukluğu, okuma bozukluğu, yazılı anlatım bozukluğu ve başka türlü adlandırılamayan öğrenme bozukluğu şeklinde tanımlanmaktadır.
Matematik bozukluğunda, kişinin kronolojik yaşı, zeka düzeyi ve yaşına göre aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, matematik becerisi, beklenenin önemli ölçüde altındadır. Bu çocuklar, işlem yapmakta zorlanırlar, işlem yaparken yavaştırlar, sayı kavramını algılamakta, sembolleri ve çarpım tablosunu öğrenmekte zorlanırlar.Problemi çözerken bağlantıları kurmakta zorlanırlar.Bu duruma eşlik eden sorunlar olsa bile matematik becerisi sorunları çok daha fazladır.
Okuma bozukluğunda, kişinin kronolojik yaşı, zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önüne alındığında okuma başarısı, beklenenin önemli derecede altındadır.Yine yaşam etkinlikleri bozulur ve okuma zorluğu, eşlik eden problemlerden daha ön plandadır. Okumada yanlışlıklar, okuma hızında yavaşlık, sesleri okumakta ve bazı harfleri öğrenmede güçlük, hecelemede ve harflere ayırmada zorluk, yanlış sözcük kullanma ve sözcük-hece atlamaları olmaktadır.
Yazılı anlatım bozukluğunda ise; yazma becerileri, ölçülen zeka düzeyi, alınan eğitim göz önünde tutularak beklenenin önemli derecede altındadır.El yazısı yaşıtlarına oranla okunaksızdır ve yaşıtlarına göre daha yavaş yazdığı görülmektedir. Bazı harf ve sayıları ters yazarlar ( b-d, d-t, m-n, g-y, 2-5 gibi ), bazı harf ve heceleri atlarlar, ters yazarlar ( ab- ba) veya harf ve hece eklemeleri ( gider- gideri gibi ), sıkça imla hataları yaparlar.
Belli alanlarda yetersizlik yaşayan çocuk, dolayısıyla ders çalışmayı, ödev yapmayı, kitap okumayı sevmez, kolay sıkılır, dikkat süresi kısadır, çalışırken birisinin yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar.Genellikle eşya-oda düzeni konusunda sorun yaşarlar, zaman( bugün-yarın), yön kavramında (sağ-sol-kuzey-güney ), saati öğrenmekte güçlük yaşarlar.Dili kullanma becerisi zayıftır.Hikaye anlatma, bir olayı anlatma, kendi duygu-düşüncelerini ifade etmede, soyut kavramları anlamada zorlanırlar.Motor becerileri zayıftır.Sık sık sakarlık yapabilirler.
Bu yetersizlikler, bu çocukların toplumda farklı ve başarısız algılanmalarına sebep olmakta, kişinin eğitimini, meslek hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.Dolayısıyla sosyal ilişkiler bozulmakta ve kendine güven azalmaktadır.
Öğrenme bozuklukları, genellikle çocuk okula başladığı zaman, kendisinden beklenen akademik performansı gösteremediği durumda farkedilmektedir. Bazı kişilerde davranım bozukluğu, karşıt olma-karşı gelme bozukluğu,dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu, majör depresif bozukluk veya distimik bozukluklarla birlikte öğrenme bozukluğu da bulunabilir.Dil gelişimindeki gecikmeler, öğrenme bozukluklarıyla birlikte görülebilmektedir.
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların öğrenme süreçleri farklıdır.Erken dönemde teşhis edilip, gereken tedavi ve eğitim alınması gereklidir. Tanı koymada değerlendirmenin temel taşı psikometrik testlerdir.Çocuğun hangi alanda yetersizlik yaşadığı klinik ortamda birtakım test ve tetkiklerle belirlendikten sonra çocuğa özgün özel eğitim programı yapılarak, aile- öğretmen işbirliği ile tedavi yürütülmelidir.Tedavide tıbbi boyut ve özel eğitim önem taşımaktadır.
Matematik bozukluğunda, kişinin kronolojik yaşı, zeka düzeyi ve yaşına göre aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, matematik becerisi, beklenenin önemli ölçüde altındadır. Bu çocuklar, işlem yapmakta zorlanırlar, işlem yaparken yavaştırlar, sayı kavramını algılamakta, sembolleri ve çarpım tablosunu öğrenmekte zorlanırlar.Problemi çözerken bağlantıları kurmakta zorlanırlar.Bu duruma eşlik eden sorunlar olsa bile matematik becerisi sorunları çok daha fazladır.
Okuma bozukluğunda, kişinin kronolojik yaşı, zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önüne alındığında okuma başarısı, beklenenin önemli derecede altındadır.Yine yaşam etkinlikleri bozulur ve okuma zorluğu, eşlik eden problemlerden daha ön plandadır. Okumada yanlışlıklar, okuma hızında yavaşlık, sesleri okumakta ve bazı harfleri öğrenmede güçlük, hecelemede ve harflere ayırmada zorluk, yanlış sözcük kullanma ve sözcük-hece atlamaları olmaktadır.
Yazılı anlatım bozukluğunda ise; yazma becerileri, ölçülen zeka düzeyi, alınan eğitim göz önünde tutularak beklenenin önemli derecede altındadır.El yazısı yaşıtlarına oranla okunaksızdır ve yaşıtlarına göre daha yavaş yazdığı görülmektedir. Bazı harf ve sayıları ters yazarlar ( b-d, d-t, m-n, g-y, 2-5 gibi ), bazı harf ve heceleri atlarlar, ters yazarlar ( ab- ba) veya harf ve hece eklemeleri ( gider- gideri gibi ), sıkça imla hataları yaparlar.
Belli alanlarda yetersizlik yaşayan çocuk, dolayısıyla ders çalışmayı, ödev yapmayı, kitap okumayı sevmez, kolay sıkılır, dikkat süresi kısadır, çalışırken birisinin yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar.Genellikle eşya-oda düzeni konusunda sorun yaşarlar, zaman( bugün-yarın), yön kavramında (sağ-sol-kuzey-güney ), saati öğrenmekte güçlük yaşarlar.Dili kullanma becerisi zayıftır.Hikaye anlatma, bir olayı anlatma, kendi duygu-düşüncelerini ifade etmede, soyut kavramları anlamada zorlanırlar.Motor becerileri zayıftır.Sık sık sakarlık yapabilirler.
Bu yetersizlikler, bu çocukların toplumda farklı ve başarısız algılanmalarına sebep olmakta, kişinin eğitimini, meslek hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.Dolayısıyla sosyal ilişkiler bozulmakta ve kendine güven azalmaktadır.
Öğrenme bozuklukları, genellikle çocuk okula başladığı zaman, kendisinden beklenen akademik performansı gösteremediği durumda farkedilmektedir. Bazı kişilerde davranım bozukluğu, karşıt olma-karşı gelme bozukluğu,dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu, majör depresif bozukluk veya distimik bozukluklarla birlikte öğrenme bozukluğu da bulunabilir.Dil gelişimindeki gecikmeler, öğrenme bozukluklarıyla birlikte görülebilmektedir.
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların öğrenme süreçleri farklıdır.Erken dönemde teşhis edilip, gereken tedavi ve eğitim alınması gereklidir. Tanı koymada değerlendirmenin temel taşı psikometrik testlerdir.Çocuğun hangi alanda yetersizlik yaşadığı klinik ortamda birtakım test ve tetkiklerle belirlendikten sonra çocuğa özgün özel eğitim programı yapılarak, aile- öğretmen işbirliği ile tedavi yürütülmelidir.Tedavide tıbbi boyut ve özel eğitim önem taşımaktadır.