öyle yorgun ve çaresizimki...

şaşırmadım erkekler hep inkar eder zaten asla kabul etmezler:23:
peki şimdi kadınlarla yazıştığını biliyormusun belki bu kadar tartışma üstüne artık yapmıyordur:20:
çok mu iyi niyetli oldum

vallahi ister yazışsın ister yazışmasın artık bir önemi kalmadı...
 
vallahi ister yazışsın ister yazışmasın artık bir önemi kalmadı...

böyle deme canım yaa:50:
eşine ister gözümün önünde yap sesimi çıkarmayacağım demişsin böyle evlilik olmaz ki:50:
sen yıpranırsın hem de eşini daha çok arsızlaştırırsın:23:
görmezden geleceksen bile bunu dillendirme kaldı ki bu durumu kabullenme dik dur karşısında bırakamam gidemem durumum yok deme erkeklere zayıf yönümüzü göstermemeliyiz
Allah yardımcın olsun canım
 
ben evliliğini bitirme derim hemde eşini seviyorsun ve daha çok küçük 2 tane bebeğin var bence hallolamayacak bi durum değil eşinle konuşmalisn bi odaya girin ve konuşun ona herşeyi unutacağını onu sevdiğini soyle eğer bide yaparım diyosan gidecek yerim yok öldürüyosan öldür de
seni gerçekten çok iyi anlıyorum çok zor bi durum ben olsam benim de midemi bulandırir bu konular ama bu boşanmanizi gerektirmez çok küçük bebekleriniz Allah bagislasn size yapmayın konuşunca halledilemeyecek hiç bi sorun yok ve eşiniz porno izliyorsa biraz kendinizde de sorun arayın eşinizle konuştuktan sonra sizde değismelisiniz ona karşı daha ilgili olun ve daha bakimli olun inşallah herşey gönlünüzce olur...
 
bir arkadaş fiili aldatma yok yazmış güldüm,,
neren biliyoruz olmadıgını yurt dışına çıkan bir adam cıkmasa bile nette bunları yapanlar gerçekte de yapıyor eyleme geçiyor mutlaka buluyor buluşuyor birlikte oluyordur kadınlarla uzaktan bakıp da çekildigine ihtimal vermiyorum..

ayrıca fiili olmasa bile bakması bile çirkin..
konu sahibi arkadaşım eşinizle zaten netten tanışarak hata yapmışsınız gerçek çevrenizden olsaydı keşke adam sanal şeylere meraklı hadi cahilliğinize geldi anladım ama inanın bu tip evlilikler hiç iyi sonla bitmez ..ikinci çocuk mevzusuna ayakları üzerinde durmayan eşi de böyle bi bayan nasıl cesaret etti o ayrı mesele...

su an maddiyatınız yok bebek var..evde eşinizin parasıyla geçineceksiniz çocukları büyütün aileniz size destek de değilmiş madem başka çare yok adama katlanacaksınız..bir aile dostumuz vardı eşi onu aldatıyordu başka bir kıza ev açmıştı ama adam çok zengindi kadın boşanmadı evde yasadı çocukları büyüttü para pul içinde gezdi yedi içti çocuklarla beraber mecburdu ama çok mutsuzdu ..sanırım siz de para için malesef kalcaksıznı o evde o da sizin gibi eşimi seviyorum diyordu...

eşinizi nasıl seviyorsunuz tehditkar birisi insan olsaydı babalık özlemi duyar ne yapar eder eski eşini ikna eder o zavalla bebeyi görürdü ona baba sevgisi verirdi size tehdidi de boşbence ilk eşinden olan çocuğa özlem bile duymuyor ...bu adamı nasıl seviyorsunuz?
 
Merhaba Arkadaşlar,

Bu ve benzeri konularda bir çok konu başlığı okudum, çeşitli web sitelerinden -yerli yabancı- bu tarz konularla ilgili davranış ve düşünce biçimimiz ne olmalı diye araştırdım vardığım sonuç halen bu konularda uzman kabul edilebilecek kişilerin bile uzlaşmaya varamadığı. Aldatmak mı değil mi? Bu arzuların sonu neden kesilmiyor? Erkek danışmanla kadın danışmanın yanıtları bile farklı, hepimize enjekte edilmiş bir virüs gibi, sürekli evrimleşiyor ve doğruyu bulmayı imkansız kılıyor, çünkü tam olarak bir doğru da yok. Ahlaki görüşlerin ve kültürel farklılıkların ne yazık ki yorumlaması ne kadar fazla olursa olsun, gerçek budur dedirtmeme gibi bir doğası var. Kimi kültürlerde anneler çocuklarına mastürbasyonu öğretebilirken, kimi toplumlarda mastürbasyonun cinsel uzuvlara fiziki zarar verilmesi ile cezalandırması gibi geniş bir skalası var. Kadınlar olarak ne yapmalıyız; bu konu erkeklerin nefs ya da arzularına hakim olamaması mı, bu konuyu gündeme getimek bile abesle iştigal mi onu bile kestiremiyoruz ancak kesin olan bir şey var, kimi kadını bu uğursuz bir yara gibi rahatsız ediyor. Ne geçmek biliyor, ne de 'Tamam işte bu!' diyebileceğimiz bir zarar veriyor.

Ben de üç buçuk yıllık evliyim, benzer sıkıntılardan üç kez boşanma noktasına geldim. Her gün bu konu, ne kadar engellemeye çalışsam da, ortalama bir rakam veriyorum diyelim, zihnimi beş dakika rahatsız ediyor, haftada otuz beş dakika, bugün yaklaşık bir bir buçuk saattir benzer başlıkları okuyorum ekstradan diyelim, bu haftalık total sürem iki saat; araştırma yapıyorum, eşimle bu konuda tartışıyorum aylık sekiz saat, geri kalan matematiği siz yapın. İçim içimi de yedi, başımdan aşağı kaynar sular da döküldü, sinir krizi de geçirdim, yere düşüp bayıldım da. Eşim beni ikinci boşanma kararından telefonda vazgeçirdikten ve bu kez 'tamam inandım' dedikten bir saat sonra, beni annemlerin evinden almaya gelmeden izlediğini de gördüm(telefon görüşmesinden önce mi sonra mı onu bile bilmiyorum); beş metrelik mesafede ben yarı uyur yarı uyanıkken izlediğini de, bakkala gittiğimde de, kendi iş yerindeyken de.

Ben bu kadar kendimi yedim, kendimi yediğimin bir kısmı kadar onun da kafasını yedim, kavga ettik, ağlaştık, ayrı kaldık, hatta ayrı eve çıktı bir sürü masraf etti,o yıprandı ben yıprandım,o yıkıldı ben yıkıldım, birbirimize hakaret ettik hatta yeri geldi fiziksel şiddete bile başvurduk. Ne oldu? Ne oldu? O kadar yanan dakikaya, o geri alınamaz sözlere ne oldu? Eve çıkma masraflarına giden paralarla tatile gidip inanılmaz eğlenemez miydik? Bu konuda tartışacağımıza kendimizi ya da birbirimizi mutlu edecek şeyler yapamaz mıydık? O değişti mi hayır, evet belki eskisi kadar sık başvuramıyor ben daha dikkatliyim diye,sayesinde bilgisayar karıştırma ustası oldum, ben değiştim mi hayır. Eminim ben eve ondan geç gelsem izleyecek, boşta kalsa izleyecek. Peki karşılıklı bu kadar zarardan sonra ne kattı bu kavgalar bize, kahkahayla aşkla güleceğimiz dakikalardan çalmaktan başka?

Anlattığım kişilere hep aynı örneği veriyorum, arkadaş diyelim ben domates sevmiyorum, görünce tüylerim diken diken oluyor, tuhaf bir rahatsızlığım var, ufak bir şey ama domates yemesen ölmezsin, yemeyi tercih edersin ama bu kadar ufak bir şey için de olay çıkarıp evin her gizli köşesine domates saklamazsın değil mi ? Madem benim için bu domatesten vazgeç. Kazın ayağı öyle değil ama şuuraltlarına bir şekilde işlemiş bu, engellemeleri pek mümkün görünmüyor, sanki beyinlerine ufak ufak sızdırılmış gibi, sanki hipnotize olmuşlar gibi tuhaf bir ayin, sebeplerini birazdan kendimce açıklamaya çalışacağım. Bugün düşündüğümde belki de o zıkkım domatesi saklar diyorum, insan doğası yasaklanana hasret yasaklanana özlem. Ama bu ne yazık ki aptalca bir domates fobisi değil kadının cidden aşağılandığı bir şey. Diyorum ki, neyse ki bizim kadar detay düşünmeden biraz abandone bir şekilde izliyorlar. Kadın imgesi zihinlerinde nesnelleşiyor evet, ama bu biz kadınların da ne yazık mazur kaldığı bir şey, reklamda kadın bedeninin şişe gibi sunulması, kliplerde paraya ve lükse tapan kadınlar, aptal kadınlar, parmakları sürekli hafif aralık ağızlarında konuşma yoksunu gibi fotomodeller.. vesaire. Biz kadınlar aslında tuhaf ve önlenemez bir savaş veriyoruz. Belki şu anda eşlerimizle sınırlı kalıyor bu savaşımız ki çoğu zaman onda bile yenik düşüyoruz, çünkü bulunduğumuz ailedeki (ilişkideki) tek kadın ve tek erkek figürlerin kahramanları bizleriz. Belki de bu figürlere çok anlam yüklüyoruz. Porno sektörünün bütün yükünü bilmeden eşlerimize mi atıyoruz onu da kestiremiyorum. Bir yerlerde bir hata var hem de huzursuz edici büyük bir hata: uygunsuz ilişkilerin meşruluğu, kadın erkek eşitsizliğinin tekrar tekrar kabullenilmesi. Beş dakikalık haz değil bizi rahatsız eden, o yaratılmış, o photoshoplanmış, o fiziksel olarak var olması asla mümkün olmayan, olsa bile zaman içerisinde ister istemez anatomik koşullara yenik düşecek olan, manen de ne idüğü belirsiz (çünkü bize yansıtılan eksik kadın figürünün tam bir karakteri çizilmemiş erkeğe itaati dışında) kadın olamayacak olmamız ve karşımızdakinin de idealize edilen, başarılı, sağlıklı, olgun, ya da en uç örnek doğal yollarla o kadar uzun sürekli erekte olabilen vesaire vesaire yapay erkek olamayacak olması.

Siz kadın olarak eşiniz sevgiliniz porno izlediğinde kendinizi ne kadar özgüveni kırık, içi buruk hissediyorsanız; çoğu erkeğin de hem doyumsuzluktan, hem bunu normalleştiren film,dizi ve görüşlerin internet ve medya üzerinden sürekli pompalanmasından, hem de kendi yansımalarından memnun olmadıkların oralara kaçıyorlar gibi geliyor bana. O filmlerdeki erkeklere bakıp bir de kendilerine baktıklarında kendilerini eksik ve yetersiz hissediyor olamazlar mı? Eskiden kadınların başları ağrırdı, şimdi erkekler yorgunlar; çünkü o filmleri izlediklerinde performanslarını sergilemek zorunda oldukları bir kadın yok karşılarında, ilişkilerini zinde tutmak için çaba harcalamaları gereken, cinsel uzuvlarının şekillerini, orgazm olma sürelerini yadırgayacak, eleştirecek ya da daha kısası hesap verecekleri kimse yok. Her şey hesapsız ve basit. Tıpkı internet kültürünün bize aşıladığı diğer öğeler gibi. Önce uzun ve duygulu mektuplar gitti diye üzüldük, sonra mailler uzun geldi ruh halimizi facebookta yansıtmayı denedik, o bile uzun geldi kısacık cümlelerle tweeterle ' bakın biz yaşıyoruz' demeye başladık. Oyuncağı aldırana kadar zırlayıp alınca üç dakika geçmeden yenisini isteyen çocuklar olduk hepimiz. Evlilik ve cinsellik arada kaynadı gitti. Evet, eşlerimiz porno filmler izliyor, ve evet ne yazık izlemeye devam edecekler, yarın öbür gün çocuklarımız izleyecekler ve tüm sınırlamalara rağmen bunu kıracak yıkacak yeni bir şey çıkacak. Hepimiz yoz ve hızlı bir kültürün içinde ruhlarımızı ve inançlarımızı elimizden geldiğince korumaya çalışacağız, ilişkilerimiz ve özellikle iç dünyamız zarar görecek, kadın erkek farketmeksizin. Ne yapmalıyız bilmiyorum ama işin eşlerimizin porno izlemesiyle sınırlı olmadığını biliyorum.

Kırıp incittiklerini görseler keşke evet ama bana kalırsa onlar da kırgın ve incinmiş durumdalar. 'Yeterince iyi' değiller çünkü ve olmaları da mümkün değil. Bilgi ve bilimin bu kadar ulaşılabilir olduğu bir dönemde bize ahlaksız gelen her şeyin de hızla artması çok mu büyük bir tesadüf? Dizilerde bile olmayacak şeyler meşrulaştırılmakta, ki özellikle Amerikan dizilerinde. İnsan doğası gereği absürd ve tatminsiz bir varlık ancak bilgiye en hızlı şekilde ulaşabilecekken, okumayı unutturmak bile bireyi daha da yalnızlaştıran ve iç çatışmalara itecek en parlak örnek belki de. Siz de eşlerinizin bu aptal şeylerle vakit öldürmek yerine kendini geliştirmesini istemez miydiniz? Peki biz kadınlar ne yapıyoruz, yeterince okuyor muyuz, kedimizi geliştirmek için 'yeterince vakit ayırıyor muyuz', şahsi kanaatim yanıtın olumsuz olduğu yönünde. Biz de olduğumuz yerde kalıveriyoruz ister istemez, koca koca adımlar atabilecekken kocalarımızın yanlış adımlarına takılıp kalıyoruz.

Yazının bir sonu yok çünkü bu konudaki düşüncelerimin bir netliği yok, emin olduğum tek bir şey var ki belki çok klişe bulacaksınız, hayatımız gerçekten çok kısa, gece eşimize sarıldığımızda bu bizi hala iyi hissettiriyorsa ya da hiç beklemediğiniz bir anda sizi gülümsetiyorsa, yani özünde ruhen yanınızda olduğunu hissediyorsanız ayrılmamayı bir kez daha düşünebiliriz ve değişimi önce kendimizden başlatabiliriz. Ben saatlerimi eşimin bilgisayarını kurcalamak yerine kendimi daha iyi hissettirecek bana daha faydalı olabilecek şeyler yaparak geçirebilirdim ama bir dürtü işte kurcaladım artık o saatler geri gelmez ,tıpkı oturup boş diziler izlediğim anlamsız saatlerin geri gelmeyeceği gibi. Konu dağılmış gibi gelebilir ancak bu huzursuz edici hissiyattan bir an önce uzaklaşıp kendimiz için daha fazla şey yapmalıyız belki de, bu kadar kendimizi üzüp zamanı saçıp savurmamalıyız...

Yine de oturtup bana bu kadar şey yazdırıyorsa bu konu, içinde hala beni yaralayan bir şey mutlaka olmalı, ama dedim ya, içimden bir ses bunun sorumlusunun eşimin umursamazlığı ya da kabalığı değil de çok daha büyük, planlı, bireyin iç huzuruna direkt bir saldırı olduğu için bireysel mücadelenin güç olduğu bir konu gibi geliyor fakat aynı ses bunun ne denli kuvvetli olursa olsun ben izin vermezsem de kendimi ve eşimi tüm kusurlarımızla kabullenip, sevmekten alıkoyamayacağını söylüyor.

Not:Görüşlerim birebir canlı bir kadınla internet üzerinden de olsa görüşme hakkında değil, sadece erkeklerin porno izlemesinin eşlerini rahatsız etmesi hakkındadır.
 
Son düzenleme:
böyle deme canım yaa:50:
eşine ister gözümün önünde yap sesimi çıkarmayacağım demişsin böyle evlilik olmaz ki:50:
sen yıpranırsın hem de eşini daha çok arsızlaştırırsın:23:
görmezden geleceksen bile bunu dillendirme kaldı ki bu durumu kabullenme dik dur karşısında bırakamam gidemem durumum yok deme erkeklere zayıf yönümüzü göstermemeliyiz
Allah yardımcın olsun canım

Mihriban eğer içimde zerre kadar umut kalsaydı çaba gösterirdim ama hiç kalmadı...

sadece bu yazdıklarım değil beni bu hale getiren,bu yara derin anlayacağınız deştikce irin akıyor...
 
ben evliliğini bitirme derim hemde eşini seviyorsun ve daha çok küçük 2 tane bebeğin var bence hallolamayacak bi durum değil eşinle konuşmalisn bi odaya girin ve konuşun ona herşeyi unutacağını onu sevdiğini soyle eğer bide yaparım diyosan gidecek yerim yok öldürüyosan öldür de
seni gerçekten çok iyi anlıyorum çok zor bi durum ben olsam benim de midemi bulandırir bu konular ama bu boşanmanizi gerektirmez çok küçük bebekleriniz Allah bagislasn size yapmayın konuşunca halledilemeyecek hiç bi sorun yok ve eşiniz porno izliyorsa biraz kendinizde de sorun arayın eşinizle konuştuktan sonra sizde değismelisiniz ona karşı daha ilgili olun ve daha bakimli olun inşallah herşey gönlünüzce olur...

canım yaptıklarını kabul etmiyorki artık bu durumda konuşmakta imkansız hale geliyor...

hatta kendisine iftira attığımı söyleyecek kadar arsız...
 
bir arkadaş fiili aldatma yok yazmış güldüm,,
neren biliyoruz olmadıgını yurt dışına çıkan bir adam cıkmasa bile nette bunları yapanlar gerçekte de yapıyor eyleme geçiyor mutlaka buluyor buluşuyor birlikte oluyordur kadınlarla uzaktan bakıp da çekildigine ihtimal vermiyorum..

ayrıca fiili olmasa bile bakması bile çirkin..
konu sahibi arkadaşım eşinizle zaten netten tanışarak hata yapmışsınız gerçek çevrenizden olsaydı keşke adam sanal şeylere meraklı hadi cahilliğinize geldi anladım ama inanın bu tip evlilikler hiç iyi sonla bitmez ..ikinci çocuk mevzusuna ayakları üzerinde durmayan eşi de böyle bi bayan nasıl cesaret etti o ayrı mesele...

su an maddiyatınız yok bebek var..evde eşinizin parasıyla geçineceksiniz çocukları büyütün aileniz size destek de değilmiş madem başka çare yok adama katlanacaksınız..bir aile dostumuz vardı eşi onu aldatıyordu başka bir kıza ev açmıştı ama adam çok zengindi kadın boşanmadı evde yasadı çocukları büyüttü para pul içinde gezdi yedi içti çocuklarla beraber mecburdu ama çok mutsuzdu ..sanırım siz de para için malesef kalcaksıznı o evde o da sizin gibi eşimi seviyorum diyordu...

eşinizi nasıl seviyorsunuz tehditkar birisi insan olsaydı babalık özlemi duyar ne yapar eder eski eşini ikna eder o zavalla bebeyi görürdü ona baba sevgisi verirdi size tehdidi de boşbence ilk eşinden olan çocuğa özlem bile duymuyor ...bu adamı nasıl seviyorsunuz?

bulunduğu ülkede fiili olarak yapması biraz zor,zira savaştan henüz çıkmış bir arap ülkesinde ki artık umurumda bile değil...

netten tanışıp evlenme mevzuu kaderin ve cüz-i irademin cilveleri diyelim...

ilk çocuğu konusunda sizinle aynı şeyleri düşünüyorum,yüzüne hiç söyleyemedim ama bir anne-baba evladını görmeden nasıl durur benimde aklım almıyor...içten içe bu duruma çok üzüldüğünü hissediyorum ki yine kaybederim korkusundanmıdır ne benimle olan çocuklarına çok düşkün...
 
Merhaba Arkadaşlar,

Bu ve benzeri konularda bir çok konu başlığı okudum, çeşitli web sitelerinden -yerli yabancı- bu tarz konularla ilgili davranış ve düşünce biçimimiz ne olmalı diye araştırdım vardığım sonuç halen bu konularda uzman kabul edilebilecek kişilerin bile uzlaşmaya varamadığı. Aldatmak mı değil mi? Bu arzuların sonu neden kesilmiyor? Erkek danışmanla kadın danışmanın yanıtları bile farklı, hepimize enjekte edilmiş bir virüs gibi, sürekli evrimleşiyor ve doğruyu bulmayı imkansız kılıyor, çünkü tam olarak bir doğru da yok. Ahlaki görüşlerin ve kültürel farklılıkların ne yazık ki yorumlaması ne kadar fazla olursa olsun, gerçek budur dedirtmeme gibi bir doğası var. Kimi kültürlerde anneler çocuklarına mastürbasyonu öğretebilirken, kimi toplumlarda mastürbasyonun cinsel uzuvlara fiziki zarar verilmesi ile cezalandırması gibi geniş bir skalası var. Kadınlar olarak ne yapmalıyız; bu konu erkeklerin nefs ya da arzularına hakim olamaması mı, bu konuyu gündeme getimek bile abesle iştigal mi onu bile kestiremiyoruz ancak kesin olan bir şey var, kimi kadını bu uğursuz bir yara gibi rahatsız ediyor. Ne geçmek biliyor, ne de 'Tamam işte bu!' diyebileceğimiz bir zarar veriyor.

Ben de üç buçuk yıllık evliyim, benzer sıkıntılardan üç kez boşanma noktasına geldim. Her gün bu konu, ne kadar engellemeye çalışsam da, ortalama bir rakam veriyorum diyelim, zihnimi beş dakika rahatsız ediyor, haftada otuz beş dakika, bugün yaklaşık bir bir buçuk saattir benzer başlıkları okuyorum ekstradan diyelim, bu haftalık total sürem iki saat; araştırma yapıyorum, eşimle bu konuda tartışıyorum aylık sekiz saat, geri kalan matematiği siz yapın. İçim içimi de yedi, başımdan aşağı kaynar sular da döküldü, sinir krizi de geçirdim, yere düşüp bayıldım da. Eşim beni ikinci boşanma kararından telefonda vazgeçirdikten ve bu kez 'tamam inandım' dedikten bir saat sonra, beni annemlerin evinden almaya gelmeden izlediğini de gördüm(telefon görüşmesinden önce mi sonra mı onu bile bilmiyorum); beş metrelik mesafede ben yarı uyur yarı uyanıkken izlediğini de, bakkala gittiğimde de, kendi iş yerindeyken de.

Ben bu kadar kendimi yedim, kendimi yediğimin bir kısmı kadar onun da kafasını yedim, kavga ettik, ağlaştık, ayrı kaldık, hatta ayrı eve çıktı bir sürü masraf etti,o yıprandı ben yıprandım,o yıkıldı ben yıkıldım, birbirimize hakaret ettik hatta yeri geldi fiziksel şiddete bile başvurduk. Ne oldu? Ne oldu? O kadar yanan dakikaya, o geri alınamaz sözlere ne oldu? Eve çıkma masraflarına giden paralarla tatile gidip inanılmaz eğlenemez miydik? Bu konuda tartışacağımıza kendimizi ya da birbirimizi mutlu edecek şeyler yapamaz mıydık? O değişti mi hayır, evet belki eskisi kadar sık başvuramıyor ben daha dikkatliyim diye,sayesinde bilgisayar karıştırma ustası oldum, ben değiştim mi hayır. Eminim ben eve ondan geç gelsem izleyecek, boşta kalsa izleyecek. Peki karşılıklı bu kadar zarardan sonra ne kattı bu kavgalar bize, kahkahayla aşkla güleceğimiz dakikalardan çalmaktan başka?

Anlattığım kişilere hep aynı örneği veriyorum, arkadaş diyelim ben domates sevmiyorum, görünce tüylerim diken diken oluyor, tuhaf bir rahatsızlığım var, ufak bir şey ama domates yemesen ölmezsin, yemeyi tercih edersin ama bu kadar ufak bir şey için de olay çıkarıp evin her gizli köşesine domates saklamazsın değil mi ? Madem benim için bu domatesten vazgeç. Kazın ayağı öyle değil ama şuuraltlarına bir şekilde işlemiş bu, engellemeleri pek mümkün görünmüyor, sanki beyinlerine ufak ufak sızdırılmış gibi, sanki hipnotize olmuşlar gibi tuhaf bir ayin, sebeplerini birazdan kendimce açıklamaya çalışacağım. Bugün düşündüğümde belki de o zıkkım domatesi saklar diyorum, insan doğası yasaklanana hasret yasaklanana özlem. Ama bu ne yazık ki aptalca bir domates fobisi değil kadının cidden aşağılandığı bir şey. Diyorum ki, neyse ki bizim kadar detay düşünmeden biraz abandone bir şekilde izliyorlar. Kadın imgesi zihinlerinde nesnelleşiyor evet, ama bu biz kadınların da ne yazık mazur kaldığı bir şey, reklamda kadın bedeninin şişe gibi sunulması, kliplerde paraya ve lükse tapan kadınlar, aptal kadınlar, parmakları sürekli hafif aralık ağızlarında konuşma yoksunu gibi fotomodeller.. vesaire. Biz kadınlar aslında tuhaf ve önlenemez bir savaş veriyoruz. Belki şu anda eşlerimizle sınırlı kalıyor bu savaşımız ki çoğu zaman onda bile yenik düşüyoruz, çünkü bulunduğumuz ailedeki (ilişkideki) tek kadın ve tek erkek figürlerin kahramanları bizleriz. Belki de bu figürlere çok anlam yüklüyoruz. Porno sektörünün bütün yükünü bilmeden eşlerimize mi atıyoruz onu da kestiremiyorum. Bir yerlerde bir hata var hem de huzursuz edici büyük bir hata: uygunsuz ilişkilerin meşruluğu, kadın erkek eşitsizliğinin tekrar tekrar kabullenilmesi. Beş dakikalık haz değil bizi rahatsız eden, o yaratılmış, o photoshoplanmış, o fiziksel olarak var olması asla mümkün olmayan, olsa bile zaman içerisinde ister istemez anatomik koşullara yenik düşecek olan, manen de ne idüğü belirsiz (çünkü bize yansıtılan eksik kadın figürünün tam bir karakteri çizilmemiş erkeğe itaati dışında) kadın olamayacak olmamız ve karşımızdakinin de idealize edilen, başarılı, sağlıklı, olgun, ya da en uç örnek doğal yollarla o kadar uzun sürekli erekte olabilen vesaire vesaire yapay erkek olamayacak olması.

Siz kadın olarak eşiniz sevgiliniz porno izlediğinde kendinizi ne kadar özgüveni kırık, içi buruk hissediyorsanız; çoğu erkeğin de hem doyumsuzluktan, hem bunu normalleştiren film,dizi ve görüşlerin internet ve medya üzerinden sürekli pompalanmasından, hem de kendi yansımalarından memnun olmadıkların oralara kaçıyorlar gibi geliyor bana. O filmlerdeki erkeklere bakıp bir de kendilerine baktıklarında kendilerini eksik ve yetersiz hissediyor olamazlar mı? Eskiden kadınların başları ağrırdı, şimdi erkekler yorgunlar; çünkü o filmleri izlediklerinde performanslarını sergilemek zorunda oldukları bir kadın yok karşılarında, ilişkilerini zinde tutmak için çaba harcalamaları gereken, cinsel uzuvlarının şekillerini, orgazm olma sürelerini yadırgayacak, eleştirecek ya da daha kısası hesap verecekleri kimse yok. Her şey hesapsız ve basit. Tıpkı internet kültürünün bize aşıladığı diğer öğeler gibi. Önce uzun ve duygulu mektuplar gitti diye üzüldük, sonra mailler uzun geldi ruh halimizi facebookta yansıtmayı denedik, o bile uzun geldi kısacık cümlelerle tweeterle ' bakın biz yaşıyoruz' demeye başladık. Oyuncağı aldırana kadar zırlayıp alınca üç dakika geçmeden yenisini isteyen çocuklar olduk hepimiz. Evlilik ve cinsellik arada kaynadı gitti. Evet, eşlerimiz porno filmler izliyor, ve evet ne yazık izlemeye devam edecekler, yarın öbür gün çocuklarımız izleyecekler ve tüm sınırlamalara rağmen bunu kıracak yıkacak yeni bir şey çıkacak. Hepimiz yoz ve hızlı bir kültürün içinde ruhlarımızı ve inançlarımızı elimizden geldiğince korumaya çalışacağız, ilişkilerimiz ve özellikle iç dünyamız zarar görecek, kadın erkek farketmeksizin. Ne yapmalıyız bilmiyorum ama işin eşlerimizin porno izlemesiyle sınırlı olmadığını biliyorum.

Kırıp incittiklerini görseler keşke evet ama bana kalırsa onlar da kırgın ve incinmiş durumdalar. 'Yeterince iyi' değiller çünkü ve olmaları da mümkün değil. Bilgi ve bilimin bu kadar ulaşılabilir olduğu bir dönemde bize ahlaksız gelen her şeyin de hızla artması çok mu büyük bir tesadüf? Dizilerde bile olmayacak şeyler meşrulaştırılmakta, ki özellikle Amerikan dizilerinde. İnsan doğası gereği absürd ve tatminsiz bir varlık ancak bilgiye en hızlı şekilde ulaşabilecekken, okumayı unutturmak bile bireyi daha da yalnızlaştıran ve iç çatışmalara itecek en parlak örnek belki de. Siz de eşlerinizin bu aptal şeylerle vakit öldürmek yerine kendini geliştirmesini istemez miydiniz? Peki biz kadınlar ne yapıyoruz, yeterince okuyor muyuz, kedimizi geliştirmek için 'yeterince vakit ayırıyor muyuz', şahsi kanaatim yanıtın olumsuz olduğu yönünde. Biz de olduğumuz yerde kalıveriyoruz ister istemez, koca koca adımlar atabilecekken kocalarımızın yanlış adımlarına takılıp kalıyoruz.

Yazının bir sonu yok çünkü bu konudaki düşüncelerimin bir netliği yok, emin olduğum tek bir şey var ki belki çok klişe bulacaksınız, hayatımız gerçekten çok kısa, gece eşimize sarıldığımızda bu bizi hala iyi hissettiriyorsa ya da hiç beklemediğiniz bir anda sizi gülümsetiyorsa, yani özünde ruhen yanınızda olduğunu hissediyorsanız ayrılmamayı bir kez daha düşünebiliriz ve değişimi önce kendimizden başlatabiliriz. Ben saatlerimi eşimin bilgisayarını kurcalamak yerine kendimi daha iyi hissettirecek bana daha faydalı olabilecek şeyler yaparak geçirebilirdim ama bir dürtü işte kurcaladım artık o saatler geri gelmez ,tıpkı oturup boş diziler izlediğim anlamsız saatlerin geri gelmeyeceği gibi. Konu dağılmış gibi gelebilir ancak bu huzursuz edici hissiyattan bir an önce uzaklaşıp kendimiz için daha fazla şey yapmalıyız belki de, bu kadar kendimizi üzüp zamanı saçıp savurmamalıyız...

Yine de oturtup bana bu kadar şey yazdırıyorsa bu konu, içinde hala beni yaralayan bir şey mutlaka olmalı, ama dedim ya, içimden bir ses bunun sorumlusunun eşimin umursamazlığı ya da kabalığı değil de çok daha büyük, planlı, bireyin iç huzuruna direkt bir saldırı olduğu için bireysel mücadelenin güç olduğu bir konu gibi geliyor fakat aynı ses bunun ne denli kuvvetli olursa olsun ben izin vermezsem de kendimi ve eşimi tüm kusurlarımızla kabullenip, sevmekten alıkoyamayacağını söylüyor.

Not:Görüşlerim birebir canlı bir kadınla internet üzerinden de olsa görüşme hakkında değil, sadece erkeklerin porno izlemesinin eşlerini rahatsız etmesi hakkındadır.

çok kapsamlı her satırı çokca düşünülmüş ve sorunu sadece porno olan hanımlara oldukça faydalı olacağına inanıyorum yazdıklarınızın

yüreğinize sağlık...dilerim eşiniz ve bu illete müptela olmuş bütün erkekler kurtulur...
 
bulunduğu ülkede fiili olarak yapması biraz zor,zira savaştan henüz çıkmış bir arap ülkesinde ki artık umurumda bile değil...

netten tanışıp evlenme mevzuu kaderin ve cüz-i irademin cilveleri diyelim...

ilk çocuğu konusunda sizinle aynı şeyleri düşünüyorum,yüzüne hiç söyleyemedim ama bir anne-baba evladını görmeden nasıl durur benimde aklım almıyor...içten içe bu duruma çok üzüldüğünü hissediyorum ki yine kaybederim korkusundanmıdır ne benimle olan çocuklarına çok düşkün...

valla canım son karar senin allah yardımcın olsun inş.her sey umdugundan cabuk düzelir.
 
Bu adam adam değil sevgili kardeşim. Paranız olsa durmayın kendinizi yıpratmayın diyeceğim.

Para biriktirmeye bakın, bana bu işin ömrü çok uzun olur gibi gelmedi. Bankaya kendi adınıza ayrı bir hesap açın ve oraya birikim yapın ki artık dayanamayacak noktaya geldiğinizde kolayca kaçın.

Bana bu adam daha çooook naneler yer gibi geldi , umarım adam olup düzelir ama beter olursa da kendinizi sağlama almaya çalışın.

Sizin için bu gece dua edeceğim, inşallah mutlu olursunuz.
 
tehtitlerin ciddi olduğunu düşünmüyorum ki zaten ciddi olsaydı diğer görüşmeler olmazdı.kalp kırıldığında iyileşmesi zor oluyor.sana tavsiyem önemli ve değerli olduğunu unutma.biraz akışına bırak.prenslerinle vakit geçir.kendine iyi bak.
 
Bir kere cocuklarinizi elinizden alamazcok kücükler mahkeme ona vermez.kuru siki atiyor
yalniz önemli olan sizsiniz.güclü olun.güclü oldukca size saygisi artacaktir.porno olayina gelnce hic basima gelmdi o yüzden bir sey diyemeyecegim..Bence sabredinallah sabredenlerle beraberdir.bol bol dua edininanin ben bir sürü derdimin üstesinden dualar sayesinde geldim.onu bilir onu söylerim
 
Back