- 16 Ağustos 2010
- 293.103
- 603.051
- 43
Doç. Dr. Hakan Atalay, Ramazan’da tutulan orucun insanın manevi yönü kadar ve bundan dolayı psikolojik ve biyolojik yönleri için de iyileştirici etkileri olabileceğini belirtti.
İnsan biyo-psiko-sosyal bir varlık olduğuna göre, yaşadıklarından etkilenme ve etrafını etkileme biçimi de bu çok yönlü yapısına uygun olacaktır.
Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Hakan Atalay, "Ramazan’da tutulan orucun insanın manevi yönü kadar ve bundan dolayı psikolojik ve biyolojik yönleri için de iyileştirici etkileri olabileceği açıktır, çünkü kendisini iyi hisseden, görevini yerine getirmiş olmanın huzurunu duyan kişinin sağlığının da belli ölçülerde düzelmesi beklenir" dedi.
Ancak, her olgunun olumlu ve olumsuz yönleri vardır, bu nedenle de olguları değerlendirirken en az iki açıdan bakmak yararlı olabilir. Örneğin, oruç ayı zarar verici biçimde kullanılan alkol, keyif verici maddeler, vb. alışkanlıklara ara verilmesi, böylece biyolojik yapının, psikolojinin, hatta çevreyle ilişkilerin düzelmesi için bir vesile olarak değerlendirilebilirken, aynı zamanda bu alışkanlıkların ortadan kalkmasının yarattığı yoksunluk belirtilerinin öne çıkmasıyla tam tersine huzursuz ve sağlıksız bir döneme dönüşebilir. Aynı şekilde, ilacını düzenli bir şekilde kullanırken hastalığı düzelme halinde olan depresyondaki bir hastanın oruç nedeniyle tedavisini aksatması, hastalığının depreşmesi için tetikleyici bir etken olabilir.
Dr. Hakan Atalay, "İlke olarak orucun tamamen sakınılması ya da mutlaka tutulması gereken bir ibadet olarak değerlendirilmesi yerine, tıbbın 'hastalık yoktur, hasta vardır' düşüncesine uygun olarak, hastanın durumuna göre karar verilmesi gerektiği söylenebilir’’ dedi.
Genel hatlarıyla bakılırsa, bazı psikiyatrik hastalıklar oruç ayında özel dikkat gerektirirler. Örneğin, başta değinildiği gibi, alkol ve çeşitli madde bağımlılıklarında oruç nedeniyle kullanıma ara verme ya da azaltılma nedeniyle yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
Doç. Dr. Hakan Atalay, "Şizofreni, iki-uçlu hastalık, depresyon, hatta kaygı bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıkların çoğu uzun süreli ve düzenli ilaç kullanmayı gerektirirler. Bu dönemde ilaç kullanımının beslenme düzenine göre ayarlanması önerilir. Sözgelimi, gün içinde su alımının kısıtlanması nedeniyle kanda ortaya çıkan yoğunlaşma, bazı ilaçların kan düzeyinin artmasına ve beyin dahil, bazı organlarda zararlı etkilere neden olabilir" dedi.
Daha önemlisi, oruç ayında uyku düzeninin değişmesiyle birlikte insanın biyolojik ritminde de değişmelerin ortaya çıkması ve bu durumun da biyolojik ritimle doğrudan ilgili psikiyatrik hastalıklarda depreşme riskini artırmasıdır. Örneğin, iki-uçlu hastalık, uyku düzeni değişmelerinden doğrudan etkilenir ve değişen uyku-uyanıklık döngüsü yeni bir manik ya da depresif atağın gelişmesine zemin hazırlayabilir.
Kimi zaman da oruca bağlı ortaya çıkan metabolik değişiklikler psikiyatrik durumlarla karışabilir. Örneğin, açlığa bağlı olarak ortaya çıkan kan şekeri düzeyindeki değişiklikler, bedensel işaretlere karşı aşırı duyarlı bazı hastalarda kaygı (anksiyete) belirtileriyle karıştırılabilir ve panik hissine yol açabilirler.
Doç. Dr. Atalay, daha önce psikiyatrik hastalık geçirmiş olanların ve o sırada psikiyatrik tedavi altında olanların oruç döneminde doktorlarına danışarak oruç tutmanın olası sonuçlarını hekimle birlikte değerlendirmeleri, oruç tutma yönünde karar verdilerse, tedavilerini nasıl düzenleyeceklerini belirlemeleri ve gene muhtemel riskler konusunda bilgi almaları önerilebilir.
Kaynak:habertürk