- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.557
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #1
Kızlar hu hu, nasılsınız??
Ben, eh... Bir tutam MFÖ şarkıları tadındayım; hatta ruh halim tam olarak şu üçünün karışımı:
Bugün dramların, efkarın dibindeyim ki "Bu da dert mi, drama queen, öff sıktın, çok büyütüyorsun" vb diyecekleri şu tarafa alayım --> "Benim için dert, derdimin kraliçesiyim, baya da büyüktür size dibini anlatmayı tercih etmeyeceğim kadar.
Yazı stilimi "Uzun yazmışsın, hah bi de müziğin eksikti, iyice şeyini çıkardın, okuyamadık, sıkıldım, burası edebiyat forumu mu, kendince espri mi yapıyorsun bla bla" vb. diyecekleri de şöyle alayım --> Saçlarım şekil, önümden çekil
Ve diğer yargılayıcılar ve ayıplayıcılara da alışkınım, sorun yok.
Neyse...
Ben bir yerden atladım-atlayacağım hallerde medcezire tutuldum bildiğiniz. Bunun herhangi bir ruh hastalığı (Depresyon vb.) ile doğrudan ilintisi yok. Bir şeylere çok yakın ve bir o kadar da uzak olmanın; "İsmail abinin gemi beklemesi" durumunun (Bu başlıkla bir konu açmıştım bakabilir dileyen) uzaktan görünen gemi ile, bir olur mu olmaz mı telaşesi... Ki buranın da bir benzerini hüsranla geçmiştim.
Çok üstü kapalı yazıyorum farkındayım; size bir ufak özet geçmek isterim:
Hayatımın aşklarından biri "Resim yapmak" , kendimi bildim bileli bu böyleydi.
Elbette Türkiye şartlarına, klasik yurdum ailesi içine doğunca, bunun hobi olarak devam ettirilebileceği ve 2395462 önemli şeyin ardından ancak başlanabileceği fikri kafama ekildi.
Okul bitti, evlendik, çoluk çocuk derken benim kafaya dank etti, jeton düştü "Laayn hayatını bir kere yaşıyorsun" falan fıstık olayları; resim aşkının da yandan yana depreşmesi, ortam ayarla, onu bunu tamamla, şunu yetiştir, öbürünü geçiştir derken; kurs işine başladım işte geçen sene. Bu sene de devamdan (mecburen) kaldım ama -yemişim sertifikasını, bana teknik lazım- diyerek allem ettim kallem ettim kursa devam etmeyi başardım.
Bir yandan evi elden geçirdim, kendime çalışma odası çıkardım, yarım kalan 3 tablomu 3 günde tamamladım; yeni bir resmi de sıfırdan aynı gün içinde bitirdim (Şaka gibi ama gerçek, böyle delimtrak özelliklerim var, arada kullanmayı bilmek gerek tabi) ...
Bunun öncesinde resim ile ilgili bir iş durumum gelişmişti; adamlar emeği ucuza kapatmaya çalışan tipler mi çıktı desem, vazgeçip sticker yeter buraya ya mı dediler desem... Özetle o iş, sanatın paha biçilen(!) pahası yüzünden hiç oldu. Ben de "Kendimi güldürmem kimseye" tarzı düşünüp "Benim san'atım bu, işinize gelirse"ye bağladım. (Bir sanatçı adayı olarak, sanatçı kaprisini anlıyorum vallahi, haklılar olm ) Neyse, bu başka hikaye...
Tablolar bir bir çıkmaya başladı; eskilere dönmeye bile başladım; tamir-rötuş vb. hepsi elden geçiyor. Sergi için daha çıkarırım diyorum (Sergiye elbette daha vakit var, içim ne zaman tamam derse o zaman olacak, tarih koymadım buradan aldığım tavsiyelere baktım, doğru geldi. Böylece bekliyorum "beyhude" hissimi de ekarte etmiş oldum)
Gel gelelim resimlerimi görmek isteyen bi dernek var; sergi için salon-galeri vb. hep iletişim halindeler ve yabancı sanatçıları da var... Görmek istiyorlar...
Ama şöyle bir durum var; bu annemin bir "Özür dilerim" deme şekli gibi gelişiyor. (Kavga etmiştik evet)
Nasıl anlatsam, annem gezi/tatil vb. işler için bu kişilerle irtibatta biri ve benim resimlerden, sergi hayalimden bahsetmiş. Sanırım "Kızlar nasıl?" filan diye sohbetten ilerlemiş ve elbette konu yine benim -Beni anlamadılarrğğ, sanat yapıyom bennğğ- durumlarıma gelmiş. Resimlerimden bahsetmiş, e merak etmişler görelim diye.
Ya ben mi çok katıyım ya; tamam sevindim ama bir yandan ufacıcık bir miktar da sinirlendim. "Bana sormadan niye sergi istemimden millete bahsediyorsun?" tarzı bir sinirlenme. Ama içime doğru sinirlendim belli etmedim çünkü "Sana da bi şeyi beğendiremiyoruz"dan ana-kız ergenlik atışmalı döngüye girebiliriz, gerek yok. Nasıl anlatsam bilemedim. Babam oturur, annem acele ettirir. Vallahi anlatamıyorum... Eksik çok var, fazlası yok şu yazdıklarımda. İki taraftan pressleniyor gibiyim, kendi kendime ne güzel lay lay lom bi türkü tutturmuştum, yine aklıma bi şeyler soktu; en derin yerimden.
Nolcak? Berbat olacak diyorum... Yine korku damarım hüznüme basıyor.
Anlatmak istedim öyle, dökmek...
Karıştım biraz. Böyle düşününce de boyama isteğim inadına kaçıyor. Kendi kendime ettiğimi zaten bir araya gelse kimse edemiyor orası ayrı...
Ne yapayım, bunu yoluma olumlu bir "İşaret" olarak mı alayım?
Ben, eh... Bir tutam MFÖ şarkıları tadındayım; hatta ruh halim tam olarak şu üçünün karışımı:
Bugün dramların, efkarın dibindeyim ki "Bu da dert mi, drama queen, öff sıktın, çok büyütüyorsun" vb diyecekleri şu tarafa alayım --> "Benim için dert, derdimin kraliçesiyim, baya da büyüktür size dibini anlatmayı tercih etmeyeceğim kadar.
Yazı stilimi "Uzun yazmışsın, hah bi de müziğin eksikti, iyice şeyini çıkardın, okuyamadık, sıkıldım, burası edebiyat forumu mu, kendince espri mi yapıyorsun bla bla" vb. diyecekleri de şöyle alayım --> Saçlarım şekil, önümden çekil
Ve diğer yargılayıcılar ve ayıplayıcılara da alışkınım, sorun yok.
Neyse...
Ben bir yerden atladım-atlayacağım hallerde medcezire tutuldum bildiğiniz. Bunun herhangi bir ruh hastalığı (Depresyon vb.) ile doğrudan ilintisi yok. Bir şeylere çok yakın ve bir o kadar da uzak olmanın; "İsmail abinin gemi beklemesi" durumunun (Bu başlıkla bir konu açmıştım bakabilir dileyen) uzaktan görünen gemi ile, bir olur mu olmaz mı telaşesi... Ki buranın da bir benzerini hüsranla geçmiştim.
Çok üstü kapalı yazıyorum farkındayım; size bir ufak özet geçmek isterim:
Hayatımın aşklarından biri "Resim yapmak" , kendimi bildim bileli bu böyleydi.
Elbette Türkiye şartlarına, klasik yurdum ailesi içine doğunca, bunun hobi olarak devam ettirilebileceği ve 2395462 önemli şeyin ardından ancak başlanabileceği fikri kafama ekildi.
Okul bitti, evlendik, çoluk çocuk derken benim kafaya dank etti, jeton düştü "Laayn hayatını bir kere yaşıyorsun" falan fıstık olayları; resim aşkının da yandan yana depreşmesi, ortam ayarla, onu bunu tamamla, şunu yetiştir, öbürünü geçiştir derken; kurs işine başladım işte geçen sene. Bu sene de devamdan (mecburen) kaldım ama -yemişim sertifikasını, bana teknik lazım- diyerek allem ettim kallem ettim kursa devam etmeyi başardım.
Bir yandan evi elden geçirdim, kendime çalışma odası çıkardım, yarım kalan 3 tablomu 3 günde tamamladım; yeni bir resmi de sıfırdan aynı gün içinde bitirdim (Şaka gibi ama gerçek, böyle delimtrak özelliklerim var, arada kullanmayı bilmek gerek tabi) ...
Bunun öncesinde resim ile ilgili bir iş durumum gelişmişti; adamlar emeği ucuza kapatmaya çalışan tipler mi çıktı desem, vazgeçip sticker yeter buraya ya mı dediler desem... Özetle o iş, sanatın paha biçilen(!) pahası yüzünden hiç oldu. Ben de "Kendimi güldürmem kimseye" tarzı düşünüp "Benim san'atım bu, işinize gelirse"ye bağladım. (Bir sanatçı adayı olarak, sanatçı kaprisini anlıyorum vallahi, haklılar olm ) Neyse, bu başka hikaye...
Tablolar bir bir çıkmaya başladı; eskilere dönmeye bile başladım; tamir-rötuş vb. hepsi elden geçiyor. Sergi için daha çıkarırım diyorum (Sergiye elbette daha vakit var, içim ne zaman tamam derse o zaman olacak, tarih koymadım buradan aldığım tavsiyelere baktım, doğru geldi. Böylece bekliyorum "beyhude" hissimi de ekarte etmiş oldum)
Gel gelelim resimlerimi görmek isteyen bi dernek var; sergi için salon-galeri vb. hep iletişim halindeler ve yabancı sanatçıları da var... Görmek istiyorlar...
Ama şöyle bir durum var; bu annemin bir "Özür dilerim" deme şekli gibi gelişiyor. (Kavga etmiştik evet)
Nasıl anlatsam, annem gezi/tatil vb. işler için bu kişilerle irtibatta biri ve benim resimlerden, sergi hayalimden bahsetmiş. Sanırım "Kızlar nasıl?" filan diye sohbetten ilerlemiş ve elbette konu yine benim -Beni anlamadılarrğğ, sanat yapıyom bennğğ- durumlarıma gelmiş. Resimlerimden bahsetmiş, e merak etmişler görelim diye.
Ya ben mi çok katıyım ya; tamam sevindim ama bir yandan ufacıcık bir miktar da sinirlendim. "Bana sormadan niye sergi istemimden millete bahsediyorsun?" tarzı bir sinirlenme. Ama içime doğru sinirlendim belli etmedim çünkü "Sana da bi şeyi beğendiremiyoruz"dan ana-kız ergenlik atışmalı döngüye girebiliriz, gerek yok. Nasıl anlatsam bilemedim. Babam oturur, annem acele ettirir. Vallahi anlatamıyorum... Eksik çok var, fazlası yok şu yazdıklarımda. İki taraftan pressleniyor gibiyim, kendi kendime ne güzel lay lay lom bi türkü tutturmuştum, yine aklıma bi şeyler soktu; en derin yerimden.
Nolcak? Berbat olacak diyorum... Yine korku damarım hüznüme basıyor.
Anlatmak istedim öyle, dökmek...
Karıştım biraz. Böyle düşününce de boyama isteğim inadına kaçıyor. Kendi kendime ettiğimi zaten bir araya gelse kimse edemiyor orası ayrı...
Ne yapayım, bunu yoluma olumlu bir "İşaret" olarak mı alayım?
Son düzenleme: