• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Ölmeden önce keşfetmeniz gereken 5 sır

Ölmeden önce keşfetmeniz gereken 5 sır

Son okuduğum kitabın adını, yazımın başlığı olarak kullanmak istedim. Yazarı Dr. John Izzo. Pegasus Yayınevi’ nden çıkmış. Kitabı çok beğendim. Kitap 235 bilge kişi ile yapılan röportajların sonuçları üzerine yazılmış. Bu 235 kişi 59-105 yaş arasındaki kişilerden seçilmiş. 1000 kişiye sormuşlar, “Çevrenizdeki bilge diye tanımladığınız bir tanıdığınızın ismini söyler misiniz?”. Böylece 235 kişi ile röportaj yapılmış. Bu röportajların sonucunda ortaya hayatın 5 sırrı çıkmış ve bu kitap böylece yazılmış. 59-105 yaş aralığındaki bu kişilere sorulan sorulardan bazılarını yazar okuyucu ile paylaşmış.


Şimdi kitaptan alıntı yaparak bu soruları sizlere sormak istiyorum?


1- Bir akşam partisinde olduğunuzu ve herkesin bir çember etrafında oturduğunu düşünün. Ev sahibi, hayatlarını birkaç dakika anlatması için herkesi davet eder. Eğer partideyseniz ve bu birkaç dakikada hayatınız hakkında insanların mümkün olduğunca çok şey bilmelerini istiyorsanız, ne söylerdiniz? Bu zamana kadar yaşadığınız hayatı açıklayın.

2- Size hayatınızda en büyük anlamı getiren şeyi anlatın. Yaşamanız niçin sizin için önemli?

3- Hayatta size en büyük mutluluğu getiren ve anbean en büyük neşeyi getiren nedir?

4- Hayatınızdaki önemli birkaç dönüm noktasını anlatın. Bir yönelime girdiğiniz ve hayatınızda önemli bir değişiklik yaratan zamanları anlatın.

5- Hayatta başkasından aldığınız en iyi tavsiye nedir? Bu tavsiyeye uydunuz mu? Hayatınız boyunca bu tavsiyeyi nasıl kullandınız?
6- Neyi çok daha önceden öğrenmeyi isterdiniz? Genç bir yetişkin olduğunuz zamana döndüğünüzde ve kendinizle bir sohbete girdiğinizde, hayatınızdaki bu gence ne söylerdiniz?

7- Hayatın sonunda taşıdığınız en büyük korku nedir?

8- Şimdi yaşlandığınıza göre, ölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Soyut olarak ölüm değil, kendi ölümünüz hakkında ne düşünüyorsunuz? Ölmekten korkuyor musunuz?

9- “Keşke, ben……….” cümlesini tamamlayınız.

10- Hayatınızın büyük bir bölümünü yaşadığınıza göre, eğer bir kişi mutluluğu bulmak ve dolu bir hayatı yaşamak istiyorsa, sizin için önemli olan nedir?

11- Hayatınızın büyük bir bölümünü yaşadığınıza göre, mutluluğu bulmada hayatınızda önemli olmayan nelerdir? Daha az özen göstermeyi istediğiniz şey nedir?

12- Hayatta mutluluğu ve anlamı bulmaya dönük olarak sizden daha genç olanlara bir cümle tavsiyede bulunacak olsanız, hangi cümleyi söylerdiniz?



Bu sorulara içtenlikle cevap vermenizi öneririm. Ama bu sorular özellikle 60 yaş üstü olanlar içindir.

Şimdi şöyle bir soru sorduğunuzu duyar gibiyim; “Hayatın 5 sırrı nedir?” Bu sorunun cevabını ana başlıklar halinde yazmak istiyorum:


Birinci sır; KENDİNİZE KARŞI DÜRÜST OLUN
İkinci sır; HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN OLMAYIN
Üçüncü sır; SEVGİ DOLU OLUN
Dördüncü sır; ANI YAŞAYIN
Beşinci sır; ALDIĞINIZDAN DAHA FAZLASINI VERİN

Yazan : Tülay Bilin



Püsküüt Notu : Soruların her ne kadar 60+ yaş için olduğu belirtilse de, olası "keşke" leri şimdiden yok etmeyi öğrenebilmek adına, sorularla tanışmanızı öneririm.. Hatta cevapları burada paylaşmaya başlayabilirsiniz.. İyilikler, a.s.
 
çok kafamı karıştırdın... İşlemiş olduğum günahlar için milyonalrca kez pişmanlık duyup tövbe etmiş olmama rağmen hep içimde bunların hesabını nasıl vericem korkusu var...
 
püsküütüm öncelikle saolasın derinlere dalıp düşünme fırsatı verdiğin için. şunu söyleyim sorular oldukça zor daha doğrusu insanı alıp götürüyor.. cevabı verince düşünceye dalıyor insan geçmişe geleceğe yöneliyor.. paylaşabilirsiniz cevapları demişsin aslında cevaplarımla sınıfta kalacağımı biliyorum ama yinede dürüst olmak hayat felsefemiz olacağına göre burdan başlayabilirim.. yapamadım işte olmadı sildim yazdıklarımıda.. ama pişman değilim bende saklı kaldı cevaplarım ..
 
hic bir seyden pisman olmayina katilmiyorum..

pismanlik duygusu islamin bir "simgesi"dir.. bazen yaptgimiz hatalar yanlislar günahlar gercekten cok agir ve yanlis olabilir.. pismalik duygusu insanda vicdan oldugunun bir "simgesi"dir..

umarim ne demek istedigimi anlatabildim..

paylasim icin tskler..

Rabbim yardimcimiz olsun insallah..

60 yasina kadar gelecekmiyiz bakalim..

a.s.
 
pişmanlık duygusuda çok insani bir duygu ama nedense ben yaptıklarımdan değil yapamadıklarımdan pişman oluyorum birde anı yaşama konusu bana hiç uymuyor istediğim birşeye öylesine odaklanıyorumki ondan başka birşey düşünemiyor ve anı ıskalıyorum oysa o anlar öyle değerliki diğer şıklar bana tam olarak uyuyor güzel bir paylaşım teşekkürler canım
 
ayyy bayıldım ben bu yazıya canımmmŞeniz
hemen bu kitabı alıp okuyasım geldi hatta


Birinci sır; KENDİNİZE KARŞI DÜRÜST OLUN
İkinci sır; HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN OLMAYIN
Üçüncü sır; SEVGİ DOLU OLUN
Dördüncü sır; ANI YAŞAYIN
Beşinci sır; ALDIĞINIZDAN DAHA FAZLASINI VERİN

kendime karşı yeterince dürüst olduğumu ,hatta fazlasıyla dürüst olduğumu düüşünüyorum
ayrıca bu yanımla da gurur duyuyorum.gerektiğinde kendimi acımasızca eleştirmesini de bilirim yani..kısaca 1.sır en azından şimdilik uygulayabildiğim bir sır

hiçbir zaman,yaşadığım hiçbirşey için pişman olmadım..her zaman keşkeler yerine iyi ki'leri kullandım..çünkü biliyorum ki yaşadığım her olay(yaşadığım çok çok kötü olaylar da dahil) yaşamam gerektiği için yaşandı ve yaşadığım her şey beni olgunlaştırdı,deneyim kazanmamı sağladı...yaşadığım her kötü gün için keşke yaşamasaydım demeyi değil de, iyi ki daha kötüsünü yaşamadım demesini öğrendim..biliyorum ki bu 2. sır hayatım boyunca benim için sır olarak kalmayı başaramıycak

sevgi dolu olmakkk....kendimim diye söylemiyorum ama :1rolleyes:ben çok iyi niyetli,çok sevgi dolu, bir o kadar da saf bir aptalım...evet evet aynen böyleyim...insanları çatlatacak derecede sevgi ışığımı yayabiliyorum etrafa..yani bu kıskanmak anlamında değil yanlış anlaşılmasın..bana kötülük yapan birine bile hoşgörüyle yaklaşabilip herşeye rağmen o insanı olduğu gibi sevmesini becerebiliyorum.yargılamadan,kızmadan,bıkmadan....bence gerçek sevgi zaten herkesi,herşeyi olduğu gibi sevebilmektir..ben sokakta bulduğum bir kedi yavrusunu,kanadı kırılmış bir kuşu,yolda yürüyen travestiyi biile sevebiliyorum.en önemlisi ben kendimi seviyorum ..evreni seviyorum....ay eşim çok kızıyo ama benim herkesi bu kadar sevip durmama:roflol:...kısaca 3. sır diye birşey yok benim hayatımda

anı yaşamak konusunda maalesef henüz başarılı olamadım
bunu başarabileceğimi pek de sanmıyorum açıkcası..özellikle de bir ailem ,bir yavrum olduktan sonra anı yaşayabilmek daha bir mümkünsüz oldu benim için...ay gelecekte ne olacak,robin bizim gibi rahat yaşayabilecek mi,ay şuraya gitmeyelim ,para biriktirelim,robine tahsili için para lazım vs vs vssssskafamçokkarıştı...sanırım gelecekle ilgili endişeler oldukça anı yaşayabilmek de pek mümkün olmuyor:sm_confused:ama şu bakımdan asla ertelemem hayatı...herhangi biriyle;bu temizlikçim olsun,arkadaşım olsun,bakkal hüseyin olun hiç farketmez asla ama asla dargın kalmam ve sevdiğim insanlara bunu her zaman söylerim ya da hissettiririm....biri beni mutlu ettiyse teşekkür etmesini ,ben birini kırdıysam,üzdüysem anında,hiç zaman kaybetmeden özür dilemesini de bilirim...bence bunlar ertelenmemesi gereken önemli anlar......demek ki 4. sır benim için hala sır

aldığımdan fazlasını vermek....bu konuda kararsız kaldım..aslında eşim her zaman insanlara hakettiklerinden daha fazla değer veriyorsun der...ama sanırım bu benim yapımla ilgili birşey..bana ihtiyacı olan biri varsa ben hep ordayımdır.o adam isterse beni öncesinde bıçaklamış olsun..hani iyi olucam ya ben:roflol:herşeye burnumu sokucam.sonra ben olmazsam ne yapar ne eder o adam:roflol:böyle bir takıntım var maalesef.iyi mi kötü mü bilinmez...ama benim için canı gönülden birşeyler yapmaya çalışan bir insan varsa karşımda,ben onun için 10 katını yaparım..kötü günlerimde hep yanımda olan bir dostum var mesela...ben biliyorum ki 100 sene de geçse onun bendeki hakkı ödenmez.iki elim kanda da olsa onun için herşeyi yapabilirim..değer bilmekle alakalı birşey sanırım bu....ve değerlerime sahip çıkmay becerebildiğim için de kendimi daha çok seviyorum:teytey:5.sırra nda sanırım sahibim yani

ay ben kendimi çok sevdim bu gece püsküüt'cüm.senin bu yazın kendimi birşey sanmama sebep oldu sanırım:roflol:

diğer sorulara gelince mümkünse 60 yaşıma geldikten sonra yanıtlamak istiyorum.eminim ki 60 ımda da kk da olucam nasıl olsa..ayrıca topu topu 5 tanecik sır için bu kadar uzun bir yazı yazdıysam büyük bir ihtimalle yukarıdaki soruları cevaplamak için bir kitap filan yazmam gerekecektir
okuyan arkadaşlarımı daha fazla sıkmamak adına yazıma bir son vereyim artık

çok teşekkür ediyorum bu güzel yazılar için
öpüyorum seni
sevgiyle kala.s.
 
Son düzenleme:
hic bir seyden pisman olmayina katilmiyorum..

pismanlik duygusu islamin bir "simgesi"dir.. bazen yaptgimiz hatalar yanlislar günahlar gercekten cok agir ve yanlis olabilir.. pismalik duygusu insanda vicdan oldugunun bir "simgesi"dir..

umarim ne demek istedigimi anlatabildim..

Benim çıkarırım sizinkinden oldukça farklı.. Eğer pişmanlığı, vicdanla ilişkilendirirsek yazının özü değişir. Benim anladığım ise şu; pişmanlık bana göre vicdandan ziyade karamsarlığı, kendine güvensizliği ve belki de bedbahtlığı da getirecektir ardından..
Oysa yazının bütününü ele alarak bakarsak, insanın kendini hatalarıyla sevmesi gerektiğini çıkarabiliriz.
İnsanız, hata da yaparız. Hataları da pişmanlıktan ziyade, önümüzdeki engebelere, yollarımızdaki olası çukurları aydınlatacak fener olarak bakmalıyız.
Pişmanlık bizi stabilize eder.

Benim de hayat felsefemin temellerinden biri budur.. Kendimi hatalarımla severim. Geçmişte yaptığım bir hatanın, gelecekteki davranışlarımıza ışık tutmasını sağlamanın yolu budur.

Vicdanla ilişkilendiremiyorum. Çünkü; yazıda anlatılandan "amaan yaptıysam yaptım, bana ne!" mesajını çıkartmıyorum.

İyilikler dilerim. a.s.
 
pişmanlık duygusuda çok insani bir duygu ama nedense ben yaptıklarımdan değil yapamadıklarımdan pişman oluyorum birde anı yaşama konusu bana hiç uymuyor istediğim birşeye öylesine odaklanıyorumki ondan başka birşey düşünemiyor ve anı ıskalıyorum oysa o anlar öyle değerliki diğer şıklar bana tam olarak uyuyor güzel bir paylaşım teşekkürler canım
Barçmanım ben de senin gibiydim.. Sonra komik bir şey oldu.. Komik diye nitelendirdiğim bir olay değil aslında.. Sıradan bir kitap okurken karşılaştığım cümle beni şaşkına çevirdi.
Şöyleydi cümle.. (biraz amiyane olacak, özürlerimi kabul et lütfen)

"Bazı insanların bir ayakları gelecekte, bir ayakları da geçmiştedir. İşte bu yüzden bugünlerine işerler."

Şok etkisi yaptı, şoke oldum bu cümleyi okuyunca..
Yaşam işte.. Hemen ardından ölümün soğuk nefesiyle tanıştım.. Ölüm, hayatı "değerli" kıldı benim için.

Ve sonra dedim ki kendi kendime..

Kişiliğin; geçmişinden oluşuyor. Geleceğin; hayallerinden..
Ama hayat "an" da oluşuyor..

Hani ne derler?

carpe diem :içelim:
 
..diğer sorulara gelince mümkünse 60 yaşıma geldikten sonra yanıtlamak istiyorum.eminim ki 60 ımda da kk da olucam nasıl olsa..ayrıca topu topu 5 tanecik sır için bu kadar uzun bir yazı yazdıysam büyük bir ihtimalle yukarıdaki soruları cevaplamak için bir kitap filan yazmam gerekecektir...
Ben de, yazacağın kitabı sabırsızlıkla bekliyor olurum herhalde..
Talincim öncelikle sana yürek dolusu teşekkür etmek istiyorum. 1. sırda dediği gibi, sadece kendine karşı değil, hepimize karşı bu kadar açıkyürekli ve dürüst olmayı başardığın için..
Pamuğum da yukarıda söylemiş ya; önce yazmış sonra silmiş.. Ben de cesaret edemezdim doğrusu..
Ama sayende cesaretlendim. (az da olsa)
Benim 3. ve 5. konularda ciddi problemim var. Bir gün aşabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim bilemiyorum. Sana bir sır (yok yok altıncı sır değil bu) ben daha eşime "seni seviyorum" bile demedim. Düşün yani.. Birisi bana söylediğinde de hemen kaçmak isterim.
Bir Rapunzel'im ben.. Kulenin en tepesinde saçlarını tarayan.. Üstelik en kötüsü sevgilisini bekleyen bir Rapunzel türü değil.. :roflol:
5. de de açıkçası "ne kadar ekmek, o kadar köfte" demişimdir. Vermek için beklemem, ilk adımı atarım. Ama sonrasında gözlemlemeye başlarım...

Neyse.. Sana, o güzel paylaşımına bir yönlendirme yapmak istiyorum izninle..

Yine başka bir kitap.. Yine başka bir söz..

"Olayları değil ama bakış açımızı değiştirebiliriz."

Anı yaşa / carpe diem sözcüğünü iki şekilde ele alabiliriz bana göre;
1- Anı yaşa, vurdum duymaz ol, bırak hayat seni nereye götürüyorsa götürsün -ki bu tamamen nihilist bir yaklaşımdır ve yine bana göre kişisel gelişime hiçbir etkisi olmadığı gibi, hepimizin bir şekilde içinde bulunduğu sosyal statümüzdeki iletişimimizi de bozar..

2- Anı, bir dakika sonra olmayacak gibi yaşa.. İçine çek hayatı, ciğerlerine kadar, midene kadar.. Beynindeki bütün hücrelerin karşılıklı elektrik gönderimini hissedene kadar..
Kızgınsın.. O an.. Karşındakinin kalbini kırmak üzeresin.. Ya, o an son ansa.. Anı yaşa.. Sanki bir daha olmayacakmış gibi..
Çocuğun halının üzerinde oynuyor.. Oyuncaklarını dağıtmış her bir yere.. Kızgınsın... Daha evi yeni topladın ve az sonra misafirlerin gelecek..
Anı yaşa.. Oyuncaklarını dağıtabilen yeterlikte, sağlıklı bir oğlun var.. Bırak dağınık kalsın..

İşte.. demem o ki; eğer söyleneni "gelişmek" için değerlendireceksek ikinci şıkta karar kılmalıyız..

Beğenmene sevindim, katkın için teşekkürler talincim.. a.s.
 
Bayıldım ben bu kitaba püsküüt'üm.
Ayrıca şu âmiyane özdeyişe de bittim.:roflol:
Hakkaten de bugün'ler kimsenin gözünde hakettiği değeri bulmuyor.
Oysa ki o "bugün"ler değil mi dünümüzü de,bugünümüzü de oluşturan.:)

Soruları bu gece fırsat bulursam cevaplıycam ben de..
Belki bu konuya yazacak kadar cesur olamam ama en azından seninle paylaşacağımdır. Şeniz
 
Ben de, yazacağın kitabı sabırsızlıkla bekliyor olurum herhalde..
Talincim öncelikle sana yürek dolusu teşekkür etmek istiyorum. 1. sırda dediği gibi, sadece kendine karşı değil, hepimize karşı bu kadar açıkyürekli ve dürüst olmayı başardığın için..
Pamuğum da yukarıda söylemiş ya; önce yazmış sonra silmiş.. Ben de cesaret edemezdim doğrusu..
Ama sayende cesaretlendim. (az da olsa)
Benim 3. ve 5. konularda ciddi problemim var. Bir gün aşabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim bilemiyorum. Sana bir sır (yok yok altıncı sır değil bu) ben daha eşime "seni seviyorum" bile demedim. Düşün yani.. Birisi bana söylediğinde de hemen kaçmak isterim.
Bir Rapunzel'im ben.. Kulenin en tepesinde saçlarını tarayan.. Üstelik en kötüsü sevgilisini bekleyen bir Rapunzel türü değil.. :roflol:
5. de de açıkçası "ne kadar ekmek, o kadar köfte" demişimdir. Vermek için beklemem, ilk adımı atarım. Ama sonrasında gözlemlemeye başlarım...

Neyse.. Sana, o güzel paylaşımına bir yönlendirme yapmak istiyorum izninle..

Yine başka bir kitap.. Yine başka bir söz..

"Olayları değil ama bakış açımızı değiştirebiliriz."

Anı yaşa / carpe diem sözcüğünü iki şekilde ele alabiliriz bana göre;
1- Anı yaşa, vurdum duymaz ol, bırak hayat seni nereye götürüyorsa götürsün -ki bu tamamen nihilist bir yaklaşımdır ve yine bana göre kişisel gelişime hiçbir etkisi olmadığı gibi, hepimizin bir şekilde içinde bulunduğu sosyal statümüzdeki iletişimimizi de bozar..

2- Anı, bir dakika sonra olmayacak gibi yaşa.. İçine çek hayatı, ciğerlerine kadar, midene kadar.. Beynindeki bütün hücrelerin karşılıklı elektrik gönderimini hissedene kadar..
Kızgınsın.. O an.. Karşındakinin kalbini kırmak üzeresin.. Ya, o an son ansa.. Anı yaşa.. Sanki bir daha olmayacakmış gibi..
Çocuğun halının üzerinde oynuyor.. Oyuncaklarını dağıtmış her bir yere.. Kızgınsın... Daha evi yeni topladın ve az sonra misafirlerin gelecek..
Anı yaşa.. Oyuncaklarını dağıtabilen yeterlikte, sağlıklı bir oğlun var.. Bırak dağınık kalsın..

İşte.. demem o ki; eğer söyleneni "gelişmek" için değerlendireceksek ikinci şıkta karar kılmalıyız..

Beğenmene sevindim, katkın için teşekkürler talincim.. a.s.

cesaret edemeyecek birşey yok bence püsküütcüm ya
sonuçta hepimiz insanız yanlışıyla doğrusuyla
ben biliyorum ki kendimizi her yönümüzle sevebilmeyi öğrendiğimizde işte o zaman herşey çok ama çok çok güzel olacak
benim de yaptığım sadece bua.s
ben mükemmel değilim,kimse değil
ben kendimi yanlışlarımla da seviyorum
çünkü yanlışlarımız,hatalarımız da bizi olgunlaştırıyor

tekrar tekrar teşekkürlera.s.
 
Hayat bizim için her zaman değerli olmalı.Yaşadığmız sıkıntılar da gelip geçici .Yeter ki güçlü olalım ayaklarımızı sağlam basalım bir gün nasılsa öleceğiz o zaman bu stres niye bencede carpe diem:))))))))
 
Bayıldım ben bu kitaba püsküüt'üm.
Ayrıca şu âmiyane özdeyişe de bittim.:roflol:
Hakkaten de bugün'ler kimsenin gözünde hakettiği değeri bulmuyor.
Oysa ki o "bugün"ler değil mi dünümüzü de,bugünümüzü de oluşturan.:)

Soruları bu gece fırsat bulursam cevaplıycam ben de..
Belki bu konuya yazacak kadar cesur olamam ama en azından seninle paylaşacağımdır. Şeniz

Şeniz selicim sana tamamen katılıyorum arkadaşım.. "Bugün" lerdir dünü ve yarını oluşturan..

Cesaret konusunda aynı paydadayız zaten.. Aslında kelimeler bozuyor duyguları.. İllaki tanımlama merakımız var ya.. Hani zaman çok değerli ve kısa yoldan (!) anlatacağız ya.. İşte o yüzden karışıyor her şey..
Duygunun adı "cesaret" değil..

Kendi görüşümü anlatayım, bakalım aynı mı düşünüyoruz..

Ben şimdi çıkıp 3-5 cümle yazıyorum.. Internet uzayına fırlatıyorum. Sonra geliyor biri, benim hakkımda fikri olmayan biri.. O iki üç cümlede bir kanaate varıyor.

Sonra ben başlıyorum zıplamaya.. Bir dakika, işin aslı o değil diye..

Yani cesaret demeyelim de.. anlaşılamama korkusu sanırım.

Anlaşılabilmenin yolu, biz ne kadar uzun uzadıya yazarsak yazalım, karşımızdakinin empati yeteneğine ve en önemlisi de geçmişte, benzer köşebaşlarında tökezleme birikimine sahip olması lazım.. O da olamıyor kolay kolay..

Bu mudur? yerimseniben

Neyse.. cevaplarını bütün iletişim kanallarımda bekliyor olacağım. :teselli:
 
cesaret edemeyecek birşey yok bence püsküütcüm ya
sonuçta hepimiz insanız yanlışıyla doğrusuyla
ben biliyorum ki kendimizi her yönümüzle sevebilmeyi öğrendiğimizde işte o zaman herşey çok ama çok çok güzel olacak
benim de yaptığım sadece bua.s
ben mükemmel değilim,kimse değil
ben kendimi yanlışlarımla da seviyorum
çünkü yanlışlarımız,hatalarımız da bizi olgunlaştırıyor

tekrar tekrar teşekkürlera.s.

talinim Şeniz
az önce seliciğime de yazdım.. Cesaret sözcüğünü, izninizle kaldırıyorum..
Yanlış anlaşılma riskini göze almamak dersem, daha doğru olacak.
Kendini sevme konusuna gelince.. "İyi ki varım" diye, yanağından makas alan ve aynada kendine öpücük gönderen bir narsistim ben :roflol: :roflol:
 
Şeniz selicim sana tamamen katılıyorum arkadaşım.. "Bugün" lerdir dünü ve yarını oluşturan..

Cesaret konusunda aynı paydadayız zaten.. Aslında kelimeler bozuyor duyguları.. İllaki tanımlama merakımız var ya.. Hani zaman çok değerli ve kısa yoldan (!) anlatacağız ya.. İşte o yüzden karışıyor her şey..
Duygunun adı "cesaret" değil..

Kendi görüşümü anlatayım, bakalım aynı mı düşünüyoruz..

Ben şimdi çıkıp 3-5 cümle yazıyorum.. Internet uzayına fırlatıyorum. Sonra geliyor biri, benim hakkımda fikri olmayan biri.. O iki üç cümlede bir kanaate varıyor.

Sonra ben başlıyorum zıplamaya.. Bir dakika, işin aslı o değil diye..

Yani cesaret demeyelim de.. anlaşılamama korkusu sanırım.

Anlaşılabilmenin yolu, biz ne kadar uzun uzadıya yazarsak yazalım, karşımızdakinin empati yeteneğine ve en önemlisi de geçmişte, benzer köşebaşlarında tökezleme birikimine sahip olması lazım.. O da olamıyor kolay kolay..

Bu mudur? yerimseniben

Neyse.. cevaplarını bütün iletişim kanallarımda bekliyor olacağım. :teselli:

ben şu düzeltmeye izninle bir cevap vereyim o zaman:1rolleyes:
benim hakkımda fikri olmayan biri çıkıp da yazdığım 2-3 cümleyle benim hakkımda bir kanaate varıyorsa o da onun problemi.zerre kadar umurumda olmaz doğrusu:roflol:
ben kendimi bildikten sonra:dilcikar:
ayrıca şöyle de birşey var ki biz birşeyleri nasıl anlatmaya çalışırsak çalışalım anlattıklarımız karşımızdakinin anlama kapasitesine göre değişiyor:1rolleyes:
bilmem anlatabildim mi:roflol:
öpüyorum seni en kocamanındanŞeniz
 
Şeniz selicim sana tamamen katılıyorum arkadaşım.. "Bugün" lerdir dünü ve yarını oluşturan..

Cesaret konusunda aynı paydadayız zaten.. Aslında kelimeler bozuyor duyguları.. İllaki tanımlama merakımız var ya.. Hani zaman çok değerli ve kısa yoldan (!) anlatacağız ya.. İşte o yüzden karışıyor her şey..
Duygunun adı "cesaret" değil..

Kendi görüşümü anlatayım, bakalım aynı mı düşünüyoruz..

Ben şimdi çıkıp 3-5 cümle yazıyorum.. Internet uzayına fırlatıyorum. Sonra geliyor biri, benim hakkımda fikri olmayan biri.. O iki üç cümlede bir kanaate varıyor.

Sonra ben başlıyorum zıplamaya.. Bir dakika, işin aslı o değil diye..

Yani cesaret demeyelim de.. anlaşılamama korkusu sanırım.

Anlaşılabilmenin yolu, biz ne kadar uzun uzadıya yazarsak yazalım, karşımızdakinin empati yeteneğine ve en önemlisi de geçmişte, benzer köşebaşlarında tökezleme birikimine sahip olması lazım.. O da olamıyor kolay kolay..

Bu mudur? yerimseniben

Neyse.. cevaplarını bütün iletişim kanallarımda bekliyor olacağım. :teselli:

Budur püsküüt'üm,kesinlikle budur.:asigim:

Önce, anlaşılabilmenin yolları'ndaki maddelere iyiniyet'i de eklemek lazım diye düşündüm..
Ama sonra, empati de zaten aynı yere çıkıyor kararına vardım.
Neticede empati yapabiliyorsa sana olan bakış açısında da yeterince iyiniyet mevcut demektir diye düşündüm..

Anlaşılamama kaygısı veya yanlış anlaşılma korkusu bende de mevcut..
Yazdığım birşey,bir kerede anlaşılsın;üstüne soru sorulmasın,
yanlış anlaşılıp kurcalanmasın,başka bir yöne çekilmesin diye en anlaşılır şekilde yazmaya çalışıyorum.
Çünkü bu tür diyaloglar beni yoruyor..
Hele ki dediğim şey üstünkörü,öylesine okunmuş ve -aslında anlaşılmadığı halde- saygısız bir üslupla yorumlanmışsa kendimi anlatmaya çalışmak da yorucu ve gereksiz bir hâle geliyor..
Bu bakımdan cümlelerimi en anlaşılır şekilde kurduktan sonra internet uzayına fırlatmayı tercih ederim ben de.Şeniz
 
Benim çıkarırım sizinkinden oldukça farklı.. Eğer pişmanlığı, vicdanla ilişkilendirirsek yazının özü değişir. Benim anladığım ise şu; pişmanlık bana göre vicdandan ziyade karamsarlığı, kendine güvensizliği ve belki de bedbahtlığı da getirecektir ardından..
Oysa yazının bütününü ele alarak bakarsak, insanın kendini hatalarıyla sevmesi gerektiğini çıkarabiliriz.
İnsanız, hata da yaparız. Hataları da pişmanlıktan ziyade, önümüzdeki engebelere, yollarımızdaki olası çukurları aydınlatacak fener olarak bakmalıyız.
Pişmanlık bizi stabilize eder.

Benim de hayat felsefemin temellerinden biri budur.. Kendimi hatalarımla severim. Geçmişte yaptığım bir hatanın, gelecekteki davranışlarımıza ışık tutmasını sağlamanın yolu budur.

Vicdanla ilişkilendiremiyorum. Çünkü; yazıda anlatılandan "amaan yaptıysam yaptım, bana ne!" mesajını çıkartmıyorum.

İyilikler dilerim. a.s.


ben böyle düsünmüyorum.. pismanlik duygusu en azindan beni karamsarliga itmiyor.. daha cok "bir daha ki sefer daha dikkatli olacagim daha emin adimlar atacagim.. vs" gibi düsündürüyor..

ama düsüncelerimiz farkliymis demek ki buda güzel.. cok kez söyledigim gibi tekrar söylüyorum.. herkesin sogan dogramasi farklidir..

ha bu arada tabiki hatasiz kul olmaz.. fakat bazi hatalari gercekten hata oldugunu bilerek yapiyoruz.. ve insan neden kendini bilerek atese atsin ki yerimseniben

herneyse.. düsüncenize saygim sonsuz cünkü güzle bir aciklama ile yaklasiyorsunuz.. yani düsüncenizi anliyorum..

amma velasil anlasilan o ki ben farkli bir yoldayim siz farkli bir yoldasiniz..

a.s.
 

Birinci sır; KENDİNİZE KARŞI DÜRÜST OLUN
İkinci sır; HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN OLMAYIN
Üçüncü sır; SEVGİ DOLU OLUN
Dördüncü sır; ANI YAŞAYIN
Beşinci sır; ALDIĞINIZDAN DAHA FAZLASINI VERİN

Yazan : Tülay Bilin



Püsküüt Notu : Soruların her ne kadar 60+ yaş için olduğu belirtilse de, olası "keşke" leri şimdiden yok etmeyi öğrenebilmek adına, sorularla tanışmanızı öneririm.. Hatta cevapları burada paylaşmaya başlayabilirsiniz.. İyilikler, a.s.


buyrun cevaplarim :)

1- Bir akşam partisinde olduğunuzu ve herkesin bir çember etrafında oturduğunu düşünün. Ev sahibi, hayatlarını birkaç dakika anlatması için herkesi davet eder. Eğer partideyseniz ve bu birkaç dakikada hayatınız hakkında insanların mümkün olduğunca çok şey bilmelerini istiyorsanız, ne söylerdiniz? Bu zamana kadar yaşadığınız hayatı açıklayın.

25 senenin özeti zaten kisa olur ya :) deneyelim bakalim :D

10 yasindan beri tek cocuk olan ben suan 25 yaşinda 1.5 senelik evli bilgisayar mühendisi aslan burcu (hani biraz karakterimi belirtsin diye burcuda soktum :D ) 2 kedisi 1 köpeği olan gördügünüz cüsseye sahip bir bayanim derim herhalde :)))


2- Size hayatınızda en büyük anlamı getiren şeyi anlatın. Yaşamanız niçin sizin için önemli?

islam..ebedi hayatta istedigim gibi yaşamam için bu hayatta yapmam gerekenler oldugu için yaşamam şart şuan..işte bu yüzden önemli :)

3- Hayatta size en büyük mutluluğu getiren ve anbean en büyük neşeyi getiren nedir?

gene islamiyet..cünkü bana göre inançtan öte..yaşam tarzi..dolayisiyla ona göre olan her türlü şey bana neşe verir..bu kimi zaman bizatihi yasadigin neşe olur,kimi zaman vesilelerle olur..sevdiklerin olur,evcil hayvanlarin olur,hava olur su olur,bir müzik olur vs vs..ama baslangici ve bitişi ona dayaniyor ;)

4- Hayatınızdaki önemli birkaç dönüm noktasını anlatın. Bir yönelime girdiğiniz ve hayatınızda önemli bir değişiklik yaratan zamanları anlatın.

ilk dönüm noktam: canim abimin vefati..
2.dönüm noktam: cidde'de elimde bavullarimla ucuş hostesi olmaktan vazgeçişim..
3.dönüm noktam: tamamen aklimdan cikardigim üniversiteye giriş..
4.dönüm noktam: eşime evet demek..

5- Hayatta başkasından aldığınız en iyi tavsiye nedir? Bu tavsiyeye uydunuz mu? Hayatınız boyunca bu tavsiyeyi nasıl kullandınız?

annemden aldim tavsiyelerimi..
bu hayatta ölümden baska herşeye care var..asla ümitsiz olma..imtihanlar bizim için,elbet birgün biter..

25 senelik hayatım boyunca uydum bu tavsiyeye :)

6- Neyi çok daha önceden öğrenmeyi isterdiniz? Genç bir yetişkin olduğunuz zamana döndüğünüzde ve kendinizle bir sohbete girdiğinizde, hayatınızdaki bu gence ne söylerdiniz?

oku okuyabildigin herşeyi..

güven verilmez alinir..birak insanlar güvenini bileginin hakkiyla kazansin..armut piş agzima düş gibi ellerine verme güveni..

sigara içme :)

yabanci dillerini geliştir..geliştirebildigin kadar..


7- Hayatın sonunda taşıdığınız en büyük korku nedir?

imansiz gitmek :S

8- Şimdi yaşlandığınıza göre, ölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Soyut olarak ölüm değil, kendi ölümünüz hakkında ne düşünüyorsunuz? Ölmekten korkuyor musunuz?

insan nasil yaşarsa öyle ölür..nasil ölürse öyle dirilir..nasil dirildiyse öyle muamele görür..sanirim bu herşeyi özetliyor..

9- “Keşke, ben……….” cümlesini tamamlayınız.

keskelerimi saymaktansa ders alip unutmayi yegliyorum :)

10- Hayatınızın büyük bir bölümünü yaşadığınıza göre, eğer bir kişi mutluluğu bulmak ve dolu bir hayatı yaşamak istiyorsa, sizin için önemli olan nedir?

islamiyeti ögrenmeye ve yasamaya calişmali insan..eger ona mensupsa tabi..cünkü bu sadece namaz kil,oruc tut vs degildir islam..hayata bakiştir..insana sevdikleriyle, sevmedikleriyle, toplumda, tek başinayken nasil mutlu olabilcegini,her türlü canliya,kendine nasil davranacagini ögretir..daha fazla bişey yazmaya gerek yok :) bana göre bu boyle :)

11- Hayatınızın büyük bir bölümünü yaşadığınıza göre, mutluluğu bulmada hayatınızda önemli olmayan nelerdir? Daha az özen göstermeyi istediğiniz şey nedir?

hayatimda mutlulugumu bulmakta önemli olmayanlar sevdiklerim dişindaki insanlar..bu insanlara daha az özen gösteriyorum zaten :) inşaAllah 60 yaşindaykende daha az özen gösteriyor olurum :D

12- Hayatta mutluluğu ve anlamı bulmaya dönük olarak sizden daha genç olanlara bir cümle tavsiyede bulunacak olsanız, hangi cümleyi söylerdiniz?

bugun ölmekle hiç ölmemek arasinda denge kur ;)

*****************

Birinci sır; KENDİNİZE KARŞI DÜRÜST OLUN

sadece kendime karşi degil size karşi dürüst oldum sanirim :)) zaten herzaman kendime karşi dürüstüm çok şükür :)

İkinci sır; HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN OLMAYIN

biraz değiştirmek lazim bana göre bu sırrı..hiçbirşeyden pişman olmamak için çaba sarf ediyorum..umarim 60 yaşinda pişman olmamiş olurum :)

Üçüncü sır; SEVGİ DOLU OLUN

kesinlikle ;) herzaman her canliya diye ekliyim :)

Dördüncü sır; ANI YAŞAYIN

bencede :) ama dününü unutmadan :)

Beşinci sır; ALDIĞINIZDAN DAHA FAZLASINI VERİN

inşaAllah 60 yasina geldigimde bunu yapmiş olurum ;)
 
Back
X