Olga, Tatiana, Maria ve Anastasia,4 güzel prenses ve 4 acı son

PRENSES ANASTASIA
Colin Falconer, çeviren: Nazan Tuncer, ınkılâp Kitabevi, 2006, 432 sayfa.
Colin Falconer'in Prenses Anastasia isimli romanı Romanov ailesinin "hayvanlar gibi bir kamyona tıkılarak" son günlerini geçirmek üzere Nikolai ıpatiev adlı emekli bir mühendisin evine götürülmesiyle başlıyor. Romanovlar, her ne kadar bütün aile bir arada olsalar da "hayatlarının çevrelerindeki önemsiz ve aptal adamların" ellerinde olduğunu bildikleri için huzursuzdurlar ve tahmin edilebileceği üzere son günlerini aşağılanma, hırslarını onlardan çıkartmak isteyen askerlerin iğrenç tavırları ve geleceklerinin belirsizliğinin yarattığı tedirginlikle geçirmek zorunda bırakılırlar.
Ailesinin diğer üyelerinden farklı olarak daha asi bir Anastasia'dır karşımızdaki. Kardeşi Tatiana'nın askerler tarafından tecavüze uğrayışını ve babasının gözlerinin önünde günden güne eriyişini görene kadar durumun vehametini kavramayan bir genç kız.
Ve kader anı gelir, Romanov ailesi evin bodrumuna indirilerek en başta Çar Nicholas olmak üzere kurşuna dizilirler. ışte Falconer'in asıl hikâyesi de bu noktada, Prenses Anastasia'nın bu katliamdan kurtulduğunu iddia eden varsayımla başlar. Yazara göre Anastasia, ablasının cesedi üzerine devrildiği için kurşunlardan ve süngülerden kurtulabilmiş, baygın olduğu için de ölü zannedilerek diğer cesetlerle birlikte gömülmeye götürülmek üzere kamyona konmuştur. Cesetleri gömmekle görevli olan köylülerden biri tren yolu yakınlarında durduklarında onun yaşadığını fark eder ve romanın birinci ve en kısa- bölümü de böylece sona ermiş olur.
Bence yazarın bütün kitap içerisinde yaptığı en güzel tercihlerden bir tanesi birinci ve ikinci bölüm arasındaki olayları yani üç yıllık bir süreyi boş bırakması, hatta köylü/askerin Anastasia'yı bulmasının ardından neler olduğunu anlatmaması. Böylece Amerikalı gazeteci Michael Sheridan, Rus kökenli, hafıza kaybı yaşayan Anastasia isimli bir kadınla tanıştığında okuyucu da gerçeği bulmak konusunda onunla eşit şanslara ve şüphelere sahip oluyor. Anastasia'nın ilk katliamdan kurtulsa da sonradan öldürülüp öldürülmediğini, trene binerek kaçıp kaçamadığını bilmiyoruz. Falconer, Anastasia'nın gerçekten Prenses Anastasia olup olmadığı sorusunu yanıtlamaktan kaçınıyor. Romanın ikinci bölümü 1921 yılının Şangay'ında Sheridan'ın konsomatrislik yaparak hayatını kazanan Rus güzeli Anastasia ile tanışmasıyla başlıyor. Bundan sonra olanları hem gazetecinin ağzından hem de Anastasia'nın tuttuğu günlükten öğreniyoruz. Hafızası boşluklarla olan genç kadının geçmişini bulma çabaları, eski bir fotoğraf ve Kont Andrei Banischevski'yle başlayan Prenses Anastasia olabileceği şüpheleri..
Z. Heyzen Ateş
 
Verdiğin bilgiler için teşk..................ilgiyle takip ediyorum film tadında:::)))))
 
konuyu yarım yamalak biliyordum ama böyle detaylı okumak ilginç oldu...emeğine sağlık )
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…