Nuri Can Şiirleri

.





Başka Söz Demedim Bilmedi dilim



Başka söz demedim bilmedi dilim
başka el tutmadım ermedi elim
başka saz vurmadım çalmadı telim
ömrümce bir seni sevdim bilesin

ey sevdalı bohçam, al güllü bağım
ey gönül bülbülüm, dumanlı dağım
ruhuma can katıp akan ırmağım
kalbimi bir sana serdim bilesin

hep seni bekledim gelirsin diye
bir gün sevdiğimi bilirsin diye
gelip gözyaşımı silersin diye
bir ömür seni bekledim bilesin

bahar yeşil yeşil al bahçelerde
mehtap ışıl ışıl bak gecelerde
sular pırıl pırıl akar derede
gönlümü bir sana verdim bilesin

sen yoksan sevdiğim, gönül divane
sen yoksan sevdiğim, hanem virane
sen yoksun sümbülden, gülden bana ne
hasretinden çile derdim bilesin

sen ki, aşkın, ateşin, hasretin adı
şu garip gönlümün bitmez feryadı
çeker mi bu aşkı bir kuş kanadı?
kalbimi bir sana gerdim bilesin

sazında inleyen tele yaz beni
türkünü söyleyen dile yaz beni
saçını okşayan ele yaz beni
ömrümce bir seni sevdim bilesin

Can Nuri sevdikçe sen uzak durdun
şu seven yüreğe hep tuzak kurdun
en son kurşununla kalbimden vurdun
dünyada yenilmez devdim bilesin



Nuri CAN​
 
Son düzenleme:







Benimde Hayallerim Vardı



Benimde hayallerim vardı bir zamanlar, ümitlerim vardı herkesin olduğu gibi. Mutluluk düşleri saklamıştım kalbime. Büyüyünce hep güzel günlerin geleceğini hayal ederdim kendi hayatımın kahramanı olarak. Aşka, sevgiye, dostluğa, mutluluğa yürüyecektim küçücük adımlarla kendi hesabıma...

Benimde hayallerim vardı bir zamanlar herkesin olduğu gibi. Sevdalarım, sevinçlerim vardı. bir güvercin sıcaklığı taşırdım çocuk yüreğimde hep. Dağlı çocuklarla pınarlara, esip geçen rüzgarlara güler geçerdim. En çok kuşları, çiçekleri, beyaz yeleli atları ve menekşe gözlü bir kızı severdim. Güller açardı ne zaman ellerimi uzatsam ellerine. Serin serin yeller eserdi saçlarımda...

Benimde hayallerim vardı sizin olduğu gibi. Kendime göre küçük bir yuva kuracaktım, Neşesiyle güleceğim, hüznüyle hüzünleneceğim ve beni en iyi anlayacak bir eşim olacaktı. Doğacak çocuklarımlarımla sorunsuz yaşayacaktım. Mutlu yaşayıp, hiç üzülmeyecektim hep gülecektim. Kin, nefret, intikam, yalan olmayacaktı benim hanemde. Strese girmeyecek, kırılmayacaktım, kırmayacaktım kimseyi...

Bir dünyam olacaktı küçücük, herkesin içinde dost olduğu, dostça geçindiği. Mutlu, küçücük bir dünya. Herkesin biribirini kardeşçe sevdiği...
...../
Hayat bir türküdür sanardım dağ eteklerinde söylenen, güneş atarken karşı yamaçlara ve gülerken pınarlara kırmızı benekli çiçekler. Hayat bir türküdür sanardım, dağ rüzgarlarının çocuklara söylediği her seher vakti.

Benimde hayallerim vardı bir zamanlar, ümitlerim vardı sizin olduğu kadar. Hayallerdeki gibi sanardım yaşamı, oyunlardaki gibi. Hani bir pınar başında kurulan düşler yada çocukken oynanan oyunlar gibi. Nasıl ki, size rolünüz biçiliyorsa ve siz buna bütün yeteneğiniz, gücünüz ve azminizle sarılıp oyununuzu ve size verilen rolü başarıyla bitirmek istiyorsanız.

Oysa hiçte öyle olmadı, hiçte öyle değil yaşamında acımasızlığın farkına varanlar için. Anladım ki, insan olmak, insan kalmak başlı başına bir eziyet. Vefası yok bu nankör zamanın, ayağın kaymayıp bir kere düşmeyi gör, her yerden bir darbe gelir.

Hayatta kazandıklarımdan çok kaybettiklerim oldu. Kazandıklarım bir dal yaprak, kaybettiklerim koca bir ormandı. Ne geldiyse başıma iyi niyetliliğimden, sevmekten, dürüstlükten, olduğum gibi görünmekten geldi. Ama kendimden utanmadım hiç bir zaman, başı dik gezdim gezdiğim yerde, birileriyle karşılaşınca önüne bakan olmadım hiç. Kırmadım kırdılar, üzmedim üzdüler. Hayatta edindiğim o kadar çok yaram var ki anlatamam.

Kimsenin bilmediği, düşünmediği, anlamadığı bir yarayla kanıyorum şimdi. Ama hiç bir acı, ihanetin acısı kadar acı vermiyor insana. Kırdılar artık en kötüsü. Kırıldık ve kırılanda artık yerine konmuyor. İnsanın yüreğinde açılan yaralar kolay kapanmıyor. Asıl yaşamımdaki, rolüm benim için zor, ağır ve kahredici…


Öyle bir ateş yakıyor ki içimi... Sevince uzanan bütün yollar kapalı... Sevdasına yandığım dünyada, içinde suskun volkanlar taşıyan bir derviş gibi boynu bükük geziyorum gönül ülkemi her gece...

Hayallerim vardı benim de sizin gibi, umutlarım vardı benim de. Suya düştü hepsi. Şimdi acılar toplayan bir huma kuşuyum bu vefasız dünyada.
Kimseye soru sormuyorum artık, cevapta vermiyorum...
Gül döküp yaralarıma susuyorum öylece...


.

Nuri Can
 
.




Bir Şiir'in Dizesine Göm Beni Şair Bilmesin


Yüreğin nereye denk düşerse, oraya koy beni gülüm. Oraya götür nereye giderse… Ey gül, ey güller güzeli gül…

Dikenli de olsa da sevda yolları... Kanasa da yüreğin, gözyaşı olup aksa da gözlerinde damla damla hasret… Yalnızda kalsan kalabalıkların ortasında, üşüse de sesin, yüreğinin en sıcak yanına koy beni gülüm...
Özlem düğümlenirse gözlerine, bırak yeşersin sevda göğsünde... Bırak gül kokusuyla yıkansın gül tenin…

Sevgiden başka silahım yok benim. Silahsızım kuşları vurulmuş bir gökyüzünde… Ben öleceğim gülüm kimse bilmesin, eski ve derin bir anıya göm beni, kimse görmesin…

Üşümesin gözlerimde umudu sokakta kalmış kimsesiz çocuklar, susuz kalmış ayışığı tomurcukları…

Yaralıyım.. karakıştayım, odam soğuk, aşım yok, suyum yok. Yaralarımı saracak kimsem yok senden başka...
Ben öleceğim gülüm kimse görmesin, bir çınar ağacının gölgesine göm beni bahçe bilmesin…

Gecelerime yağmurlar damladı, ıslandı duygularım, üşüdüm, yağmur oldum kendime, kar oldum uzak dağlara düştüm. Hangi bahara tutunduysam alıp götürdü umutlarımı kış. Ardından gozlerimi de alıp gitti zemheriler, kör kaldım…

Yüreğinin yangınında incecik yağmurlara al götür beni gülüm… Sevdalara, bulutlara, rüzgarlara götür…
Ben öleceğim gülüm kimse görmesin, bir gül bahçesinin en gizli yanına göm beni, bağban bilmesin…

Bil ki, ne ağlamak için yağmuru bekliyorum artık ne de yaşamak için baharı. Sevinmek, gülmek unuttuğum eski bir şarkı şimdi, her gece dudaklarımda sızlayıp üşüyen…
Ben öleceğim gülüm kimse bilmesin, yüreğinin gül yanına koy beni, kimse görmesin…

Bir zamanlar gökmavisi bir çiçekti yüzün yüzümde, ıssız dağbaşlarında bir rüzgarın sesini duyardım, bir de senin… Neye dokunsam tenindi, nereye tutunsam ellerin… Nereye sığınsam yüreğindi…
Her seher yağmurun yağmadığı ülkelere sevda rüzgarlarıyla gözyaşlarından inci taneleri getirirdin yanan yüreğime damla damla…

Şimdi aynalarda saklı bir gölge gibi, içimizde saklı kaldı o sevdanın derin izleri...

Nereye baksak gözlerimiz biraz esrik, biraz hercai, nereye gittiğimizi ne yaptığımızı bilmeden dolaşıyoruz eski anıların geçtiği yerleri.

Ben öleceğim gülüm kimse bilmesin, yüreğinin gül yanına koy beni kimse görmesin…

Acılar savuruyor şimdi anılarımızı, bilmediğimiz yolculuklara çıkıyoruz her gece... Rüzgarlara bırakıp hayallerimizi, şiirler savuruyoruz karanlığa. Umutsuzca bir uçurum kenarından kendimizi boşluğa bırakarak... Öldürüyoruz içimizde kalan ne varsa aşktan,sevgiden, yarından yana...

Tut ki, hiç yaşamadık biz, türküler söylemedik esen rüzgarlara… Bırak ak çiğdemler düşsün saçlarımıza elem renginde, kimse bilmesin...

Söylenecek son birkaç sözdür belki dilimizde düğümlenen ve duyguların çözüldüğü yerden telleri kırık bir kemanın göksünden inleyip sızarak ve sızlayarak içimize gömülen zifiri gecelerde..
Lacivertlerin üstünü siyah düşlerle örttüğü yalnızlığımızın, içimizde saklı sesleri vururken yorgunluğumuzu…

Her keman sesi biraz kederlidir gülüm inleyen tellerinden... Belki bıkmıştır bizim gibi eskimiş, esrimiş yorgun kederli sesinden....

Sonbaharın soluk yanaklarına
şarkılarını üflerken rüzgar
kırık bir keman telinde
bırak sızlayıp dursun ömrümüz

Ben öleceğim gülüm kimse bilmesin, bir sonbahar yaprağının ürpertisine koy beni, oğlunu yitirmiş bir babanın gözlerindeki derin hüzne, yüzümdeki küskün kedere, bir kemanın acıklı iniltisine koy beni, rüzgar duymasın…..

Ben öleceğim gülüm kimse bilmesin, bir dağbaşı yanlızlığının ıssızlığına göm beni, sular bilmesin.

Bir şiir'in sıcak yüregine bırak sevgimi, şair görmesin...


Nuri CAN

.​
 





Ömür Nazlı Bir Ceylandır Küçüğüm



Bersu Dilse'ye


Ver sesini rüzgar konuşsun
umudu sevdalara bölen yüreğin
bergüzar olsun yarınlara
gül ki, gül açsın gülüşün
elif gözlerinin ışığıyla doğsun gün
şavkın vursun aynalara küçüğüm

Sabahın gözleri güneş kokuyor
gecenin gözleri korku
sorma nedir diye umut?
al bu gül desenli baharı
yaşamın kilimine doku
gül ki, gül açsın gökyüzü
sevinç sana yakışıyor küçüğüm

Özlediğinde,
ölümüne özle sevdiklerini
sevdiğinde ölümüne sev
ki, hayatın bütün renkleri duygu duygu,
nakış nakış yüreğine işlesin ...
ömrün sonsuzluk kadar uzun
mutluluk kadar güzel olsun küçüğüm...

Ellerin buz tutsa, donsa da gülücüğün
üşüse de yüreğin karda - kışta
dayanamayıp rüzgarlara kırılıp savrulsanda
ne kadar soğuk olursa olsun dünya
ne kadar karanlık olursa olsun
umut,
en umutsuz gecelerde öten bir kuştur küçüğüm
sen yine şiirler yaz mutlu, aydınlık yarınlar için
şiirler oku karanlığa inat,
karşılayıp hayatı en güzel gülücüğünle...

Korkma, güneş her sabah yeniden doğar
yeniden açar çiçekler her bahar...
umudu dost tutup yüreğine,
kırılmadan, küsmeden, yılmadan, yıkılmadan
var meydan oku hayata
kuş uçmaz, çiçek açmaz,
karanlığın en kuyulaştığı yerde de kalsan.

Ömür ki, nazlı bir ceylandır küçüğüm
ölüm iz süren bir avcı
sen bir gül dalısın unutma
yol yol düşlere uzanan
aysız da olsa geceler
titreme
üşür, üzülür anan...

Ey benim nazlı kızım, sevgi pınarım
bir elin güneşe selam dursun
bir elin özlem yoğursun
umudu dik bahçene
gülü senin
dikeni benim olsun...



Nuri CAN
 
.




Bir gece alıp başını çekip gitmeli bu şehirden


Bir gece alıp başını çekip gitmeli bu şehirden
gecenin parmaklarından sızarken karanlık
yorgun ve yalnız
şafak sökmeden
kimseler görmeden
dönüp bakmadan ardındaki uçurumlara
alıp sırtına dertleri, kederleri çekip gitmeli bu şehirden

bir gece çekip gitmeli bu şehirden kar yağarken
bilinmez uzaklara yelken açmalı
insanlardan uzak yerlere
denizi mavi bir adaya mesela
ya da ıssız bir dağbaşına

bütün anıları yakıp
bütün köprüleri yıkıp
aldırmadan önündeki uçurumlara
dönüp bakmadan geride kalanlara
takıp koluna gölgeni
yüreğini de alıp yanına
ağlamadan
sessiz
sedasız
vedasız
alıp başını çekip gitmeli bu şehirden

çekip gitmeli bu şehirden kar yağarken
insanlardan uzak bir yere gitmeli
uzak bir dağbaşına mesela
ya da denizi mavi ıssız bir adaya
ayın şavkı vurduğunda sulara
bir ceylanın ruhu kadar özgür olmalı ruhun

her gece yıldızlar dökülmeli üzerine
gözlerinde doğmalı güneş her sabah
kuş sesleriyle uyanmalı
çiçeklerin kokusu doldurmalı içini
kirli, ucuz ilişkilerden uzak
bir damla huzur bulmalı gökkuşağı renginde

kapatıp kapıları, sürgüleri çekip
son bir hüzünlü gülüş serperek odalara
uykusuz geçen bir gecenin ardından
yorgun, yaralı ve yalnız
örtüp üstüne geceyi
yıldızları da alıp koynuna,
vurup sırtına yalnızlığını çekip gitmeli bu şehirden


Nuri CAN

.​
.
 
Son düzenleme:
.







Bir Sen Değişmedin Şu Yüreğimde


Yıllar gelip geçti zaman değişti
Bir sen değişmedin şu yüreğimde
Dağlara kar düştü duman değişti
Bir sen değişmedin sevdiğim bende

Ovalar nehirler düzler değişti
Baharlar rüzgarlar güzler değişti
ınsanlar nesiller yüzler değişti
Bir sen değişmedin şu yüreğimde

Sen hala içimde incecik sancı
Biricik sevdiğim başımın tacı
Sevenler eskidi herkes yabancı
Bir sen eskimedin şu yüreğimde

Mevsimler takvimler yıllar eskidi
Resimler kavimler kullar eskidi
Gelenler gidenler yollar eskidi
Bir sen eskimedin sevdiğim bende

Şaşsa da yollarım kesilsede hız
Gözlerin gönlümde sönmeyen yıldız
Hala yavuklumsun o nazenin kız
Bir sen değişmedin şu yüreğimde

Kurallar töreler bazlar değişti
Sevdalar sevgiler hazlar değişti
Kadınlar gelinler kızlar değişti
Bir sen değişmedin şu yeryüzünde

Eserken başımda kavak yelleri
Bağlanmıştı gönlüm öyle serseri
Sen hala sevecen nazlı cilveli
Hiç mi değişmedin sevdiğim bende

Bakışlar işmarlar gözler değişti
Şarkılar duygular sözler değişti
Saçlara ak düştü yüzler değişti
Bir sen değişmedin sevdiğim bende

Şehirler sokaklar evler değişti
Bahçeler tarlalar köyler değişti
Ağalar köleler beyler değişti
Bir sen değişmedin şu yeryüzünde

Can Nuri’yim yıllar ne çabuk geçti
Avurtlarım çöktü şeklim değişti
Doldu vadem ölüm çağım erişti
Bir sen değişmedin durursun öyle


Nuri CAN


.​
 
Son düzenleme:
.




Aşk Bir Masal mıydı?


Ey pecereme konan kınalı kuş
rüzgarda ürperen dağlı gelincik
nazlı nazlı akan ırmak
alıp götürün yüreğimi ona
bırakıp gitmeyin beni burda bir başıma
bırakıp gitmeyin n'olur anlayın işte
ben onu çok seviyorum

Biz onunla birer martıydık aynı denizde
umuda savrulan gemide aynı yolcuyduk
aşk bir masal
kavuşmak hayal miydi?
anlayın işte bir çöl kadar yalnızım şimdi
ben onu çok özlüyorum

İstedimki toprak olayım
yaprak olayım rüzgarın önünde
beyaz bulutlara yükleyip sevgimi her sabah
ona yollayayım
bir rüzgara açayım kalbimi bir de sulara

Biz onunla bir tomurcuktuk hayatın nazlı kollarında
birer çiğ damlasıydık aynı gül yaprağına düşmüş
anlayın işte çok yalnızım şimdi
şimdi bir hasret çölünde kan ağlar gözlerim

istedim ki, onu sevmek gülüm,
gülaydınım, sabahım olsun
istedim ki, onu sevmek yeşil bahçem,
nazçiçeğim, baharım olsun
İçtiğim her suda onu bulayım
kokladığım her çiçekte onu koklayayım
ona dökülsün yüreğim damla damla

istedim ki,
umudum, ekmeğim, cançiçeğim
zülfü yarim olsun
serin bir meltem gibi saçlarıma
soğuk pınar gibi. umutlarıma dolsun her sabah
sevgisi aksın içime damla damla

ey pecereme konan kınalı kuş
rüzgarda ürperen dağlı gelincik
nazlı nazlı akan ırmak
bırakıp gitmeyin beni burda bir başıma
bırakıp gitmeyin n'olur anlayın işte
ben onu çok seviyorum

Nuri CAN
.​
.
 







Darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim


Aşk yolunda cefa verip yorsanda
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim
binbir okla yüreğimden vursanda
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Giderken son kez dönüp baksan da öyle
içimi ateş - alev yaksan da öyle
önümde sel gibi aksan da öyle
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Gönlüme kış düşse mevsim baharken
çöle dönse bahçem yağmur yağarken
ecelim gelse de vakit varken
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Seni özlemekten kahrolsamda
yollara bakmaktan usansamda
ah edip başımı taşa vursamda
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Ülkeden ülkeye kovsanda sürgün
yağmurla gözyaşım aksada her gün
kalpte mekan tutsa da çile-i vurgun
gücenmem, darılmam, küsmem sevdiğim

Sen bir güneş olsan aşkım kar olsa
aksa damla damla kalbime dolsa
sevda sana göre yalanda olsa
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Güneş gökyüzünde insede yere
ardından sürünsemde hep yara - bere
gecelerim mahşere dönse de gene
gücenmem, darılmam, küsmem sevdiğim

Can Nuri'yim bin dert versende bana
bilki yine darılmam, gücenmem sana
aşk ile tutuşsamda hep yana yana
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim


Nuri CAN
 
.





Seni bin yıllık hasretle sevdim



Bir garip yolcuyum
uzak
çok uzak diyarlardan geldim
asırlar ötesinden
yorgunum
ellerim boş, boynum bükük
gözyaşı dolu heybemde
yalnızca kalbimi alıp getirdim sana
ayrılıklarla delik deşik kalbimi
başka bir şeyimde yoktu getirecek

Bir mecnunum
yüreğimde Leyl-i yollar
koynumda ayrılık türküleri
saçlarımda kızıl çöl rüzgarı
ve dudağımda kırık dökük şiirlerle
yalnızlıklar boyu özlemlere akan nehirler gibi
bad-ı saba ile geçip Leyl-ü Bahar’ı
tanımadığın memleketlerden
bilmediğin kentlerden hasret getirdim sana
her adımda ağlayarak...
türkü türkü koklayarak hayalini...

Yıllar yılı
bir seni, bir de hasretini mühürledim yüreğime
kilit üstüne kilit , zincir üstüne zincir vurdum
bir damladan derya yaptığım gözyaşlarıma
sattım anahtarını
yıldızlar dizerek hasretin ak saçlarına
her adımda ağlayarak geldim...

Bülbülüm
gönlünün altın kafesine tutsak
bir kanadım ateşler içinde
bir kanadım gülistan
aç pencereni
sana demet demet hasret
bulut bulut yağmur getirdim gözlerimden
al sevdamı sevdana kar
ömrünü ömrüme
sarıl bir öpümlük gül gibi...
kokla...

Bir göçmen kuşum ben
göğünü yitirmiş kelebek
bir kanadım aşk dolu
bir kanadım hasret
gör ki, yürek pare pare,
gör ki, ayrılık tane tane gözlerimde
dinmek bilmeyen bir özlemle
al kat yalnızlığımı yalnızlığına…
hasretimi hasretine ekle
türkü kokulum...

Uzak
çok uzak diyarlardan geldim
yüküm ağır…
yıkıldım kapına yorgun
tut elimden kaldır beni
düşsüzüm, düşlerine al
soluksuz sevişmelerine sakla
gel uzan yanıma sarıl bir asır
bin yıl hasretini çektim
bir güle sığdır beni...



Nuri CAN





.​
 
.





Bir gün ben ölürsem



Bir gün ben ölürsem
yüreğime sevgi
gözlerime güneş
toprağıma çiçekler ekin renk renk
çocukların gülüşünü serpin üzerime bir de
kokusunu çekeyim içime her sabah

Bir gün ben ölürsem
bütün ağrılarımla bırakın bedenimi toprağa
çevirip güneşe yüzümü
suyun ağladığı bir çeşme başında
sevgiden, düşten, şiirden bir mezar yapın

Bir gün ben ölürsem
mezarıma güller bırakın
turnalar selam getirsin uzak diyarlardan
selam götürsün uzak diyarlara
rüzgar nasıl inlerse dalında ağaçların
nasıl çırpınırsa bir yıldız düştüğünde boşluğa
bir duman gibi kaybolup gitti deyin

Bir gün ben ölürsem
derin nehirlerde yıkayın beni
akan sularda, yağan yağmurlarda
bir çiçeğin kokusuna gizleyip öksüz ruhumu
nazlı bir çocuğun gülüşüne karın
rüzgar acılara vursun
acılar gönlümün karanfillerine
beceremedi ne yaşamayı ne de gülmeyi deyin

Bir gün ben ölürsem
gerçekleşmeyen hayallerimle gömün beni
özlemlerimle, yüreğimdeki acıyla
bilirim yoktur dili derin acıların
en acıyan yerimden öpsün deli rüzgarlar
ve öylece bırakın beni toprağa,
bendekilerle beraber...

Nisan yağmurları düşsün üzerime
yaprağını döksün üstüme her sonbahar bir çınar
bir çiçek boyun büksün,
bir pınar çağlayıp gitsin yanıbaşımda
her sabah uzak dağlara bakıp ağlasın benimle
gençliğine doymayan oğlum için...

Bir gün ben ölürsem
yıldızlara saklayın gözyaşımı
en acılı halimle hatırlayın beni
en perişan halimle
üzerime şiir serpin
gözlerime yağmur
oğlumun acısını gömün benimle
acısın yüreğim sonsuza

..../
Sığındığın şiir yok artık
ışığı söndür kalbim
şimdi uyku vakti...
uyku vakti...
uyku vak...
uyku v...
uyku...



Nuri CAN


.​
 





.

Bu Rüya Hiç Bitmesin

şarkı sözü

Bitmesin bu hayal
bitmesin hülya
gitme hep yanımda kal
bir ömür sürsün rüya

Sensin sevincim neşem
sensin derdim kederim
Lale sümbül menekşem
yazgım bahtım kaderim

Batmasın gün,solmsın gül
umutlar yitmesin
ısterimki hep sürsün
bu rüya hiç bitmesin

Seninle döner dünyam
sensin sıcak güneşim
Seninle dolu hülyam
sensin yegane eşim

Esmesin yel, akmasın sel
bulutlar inmesin
ısterimki hep sürsün
bu sevda hiç bitmesin

Gözümün bebeğisin
canımın ta içisin
Tanrım bana yaratmış
yalnız benim içinsin

Batmasın gün, solmasın gül
bülbüller ötmesin
ısterimki hep sürsün
bu şarkı hiç bitmesin


Nuri CAN


.
 
Son düzenleme:
sustumsenağlama
ne giysek yakışmıyor hüzünden başkasenağlama

resimleride şiirleride harikadır nuri can'ın.teşekkürler..
 

.




Yorgun bir dağ LaLe'si


Dağ başında yapayalnız boynu bükük bir çiçeğim işte
yapayalnız bir çiçek.. başı eğik, kalbi kırık...
yorgun kelebekler uçuyor kalbimin üzerinden
dönüp bakma,
boynumun büküklüğünü sorma sakın
karlı dağlar kadar yalnızım işte

Beni anlayabilir misin karlıdağ, ceylan pınar
haykırsam duyar mısın sesimi?
her sabah rüzgar vurur yamaçlarıma
yamaçlar kalbimin sızılarına
gizli yaralarım var acıtan
kanadığımda yaramı bağlar mısın ?
her yağmur sonrası,
yaprağımdan süzülen damlalara bakıp
benimle ağlar mısın?..

Beni anlatabilir misin karlıdağ, çoban çeşmesi, kırklar tepesi
yolundan gelip geçenlere, soğuk suyundan içenlere
ulu ağaçlara, uçan kuşlara, gözdeki yaşlara, kederli başlara
sarı sonbahar yorgunu gözlerimle
bakışlarımdaki hüznü anlatabilir misin?

Yorgun bir dağ lale'siyim işte kıyısız yamaçlarda
ışık sızmayan bir mağaranın rahminde doğdum
acıyla yoğruldu toprağım
yangınlarla büyüdü yaprağım
gölgem bile yok
karlı dağlar kadar yalnızım işte
tek dostum kınalı keklikler
ve yaban geyikleri,
asil rüzgarlarda kayadan kayaya süzülen...

Beni saklayabilir misin karlı dağ, teyran tepe, Munzur yaylası
yalnız akşamlarda kaybolan bir ses gibi
tükenmemiş bir nefes gibi
beni saklayabilir misin?

Avcılar peşinde ömrümün
yaralı bir ceylandır gönlüm sarp kayalarda seken
kalbimin üstünde yorgun kelebekler,
her an ölümü bekler...
yükleyip dalıma inceden, inceden sızılar
beklerim öyle her sonbahar...

Karlı dağlar kadar yalnızım ben de
üşüyen papatyayım kar ortasında
başım duman duman bulut
avuçlarımda yayla gülleri
elimde nazlı bir umut
ve yüreğimde ateş, dilimde yanık türkülerle
kanayan bir gökyüzü şarkısıdır dudağım

Beni saklayabilir misin karlı dağ?
kır düşmüş saçlarımı,
hüzün yüklü bakışlarımı anlayabilir misin?
her türlüsünü tattım aşkın, acının, ayrılığın
hayatın ve aşkın mağlubuyum, anla
unutulmuş aşklara, derin sevdalara yaz beni...

Nice arzular saklayıp gecelere
bir nefes dağ kokusuna karıp ömrümü
beklerim öyle her bahar
büyüsün diye gözlerimdeki kar çiçekleri...


Nuri Can


"Ceylan pınar, Teyran tepe, Munzur yaylası, Çoban çeşmesi, Kırklar tepesi"
Erzincan Caferli köyüne ait yayla ve dağ isimleri



.​
 
.





Aşkın Çeşmeleri


Aşkın çeşmeleri
pırıl pırıl akmalı sevgilim
pırıl pırıl
duru gözelerden
güzel sözlerden
yalan olmamalı...

Bir bahar saflığında olmalı Aşk
su gibi yudum yudum
hava gibi nefes nefes
yayılıp seherlerden
gönüllere dolmalı...

Aşkın çiçekleri
duygu duygu açmalı sevgilim
duygu duygu
taze baharlardan
temiz arzulardan
şehvet kokmamalı...

Bir su saflığında olmalı Aşk
dağ gibi nefes nefes
toprak gibi yağmur yağmur
bahar kokmalı sevgilim,
sevgi kokmalı...

Her yağmur yağdığında
düşmeli yüreğe tane tane
aşkla çarpmalı kalpler
sevmek ucuz olmamalı...

Bir rüzgara açmalı kalbini insan
bir de dağlara
akıp giden bir ırmak gibi
bir su saflığında olmalı hayat
her bahar sevgi sunaklarında
aşkı içmeli kana kana
sonsuz bir pınar gibi...

Bir ütopya
evrensel ruh
gönül bilimi
sevgi ülkesi
yürekte şiir,
dudakta mühür
ölümsüzlüğün adı olmalı aşk ...

çilesini
acısını
hasretini de çekmeli insan
gerektiğinde ölmeli aşk için...

bir güle
bir gelinciğe
bir de aşk üstüne yeminler etmeli...

Nuri CAN

^(İlk gençlik şiirleri)

.​
 
Son düzenleme:




Sen bir gül olsaydın


sen bir gül olsaydın
ben bülbül olurdum
dolanır dururdum başında
üşüdüğünde kanatlarımla sarardım
gözyaşı olur akardım kopardıklarında
kaybettiğimde,
bıkıp usanmadan arardım
dağlara, taşlara, kuşlara, ağaçlara,
dünya döndükçe seni sorardım

sen yağmur olsaydın
ben bulut olurdum
şimşek olur çakardım
tufan olur fırtınalar koparırdım
dalga olur savrulurdum derya - deniz
ateş olup yakardım dünyayı
dokunduklarında sana

sen bir gül olsaydın
meltem olur yaprağını okşardım
rüzgar olur ardınsıra koşardım
seninle güler, seninle ağlardım
seninle ölür, seninle yaşardım
ecel geldiğinde ömrümü bağışlardım


Nuri Can​
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…