üniversite zamanları, belediye otobüsünde yaşanmış bir olay.
ikinci öğretim okuduğum için dersler akşam 10 gibi biterdi. okul çıkışı otobüse binip arka beşli koltukta eve doğru gidiyorum. yan koltukta daha önce hiç görmediğim cici bir hatun oturuyor. birkaç durak sonra otobüse, yüzündeki çizgilerden hayatın onun için yorucu, dertli geçtiği anlaşılan 70 yaşlarında bir amca bindi ve yanımıza oturdu.
amcanın üzerinde havanın sıcak olmasına rağmen kareli kalın bir oduncu gömleği, elinde de kocaman bir simit sepeti var. akşam 11 olduğu halde simitlerin çoğunu satamamış, belli ki keyifsiz bir şekilde evine doğru gidiyor.
aradan bir on dakika geçtikten sonra cici hatun amcaya dönüp, satamadın mı simitleri diye sordu.
kırık bir sesle
- satamadım kızım.
kız cebinden para çıkartarak amca dedi, ver 10-15 tane simit.
amca şaşırdı, gülümsedi, gülümsedikçe yüzündeki çizgiler daha da biliriyordu.
- kızım ne yapacaksın o kadar simidi.
- ver amca sen, evdeki arkadaşlarıma götürürüm, severiz biz simidi.
amca ufak bir poşete 15 tane simidi koyup verdi. kızda simitlerin karşılığı olan parayı tam verdi, ne eksik nede fazla.
amca bir iki durak sonra iyi akşamlar kızım, allah razı olsun senden deyip otobüsten indi.
peşinden o cici kız bana ve yanımdakilere dönüp sonra ön koltuklara gidip, alın lütfen ziyan olmasın diyerek teker teker simitleri dağıttı. artık kızın yüzünde iyilik yapmanın verdiği tebessüm ve neşe vardı.
o kızın yanına oturduğumda kim bu ya, daha önce hiç görmedim, acaba bizim bölümden mi, güzelmişte... gibi düşünceler geçiyordu. ben bunları düşünürken kızın yaptığı bu olayı görünce kendimden utandım, nefret ettim, adeta tiksindim!
bir ansiklopediyle anlatılacak hayat dersini o cici kız 10 dakikada yaşatmıştı bana.
sonraki günler gözüm o kızı çok aradı. her otobüse bindiğimde onun gelmesini bekledim ama hiç gelmedi, birdaha onu hiç göremedim. kim bilir, belki de o bir melekti...
(Alıntı)
ikinci öğretim okuduğum için dersler akşam 10 gibi biterdi. okul çıkışı otobüse binip arka beşli koltukta eve doğru gidiyorum. yan koltukta daha önce hiç görmediğim cici bir hatun oturuyor. birkaç durak sonra otobüse, yüzündeki çizgilerden hayatın onun için yorucu, dertli geçtiği anlaşılan 70 yaşlarında bir amca bindi ve yanımıza oturdu.
amcanın üzerinde havanın sıcak olmasına rağmen kareli kalın bir oduncu gömleği, elinde de kocaman bir simit sepeti var. akşam 11 olduğu halde simitlerin çoğunu satamamış, belli ki keyifsiz bir şekilde evine doğru gidiyor.
aradan bir on dakika geçtikten sonra cici hatun amcaya dönüp, satamadın mı simitleri diye sordu.
kırık bir sesle
- satamadım kızım.
kız cebinden para çıkartarak amca dedi, ver 10-15 tane simit.
amca şaşırdı, gülümsedi, gülümsedikçe yüzündeki çizgiler daha da biliriyordu.
- kızım ne yapacaksın o kadar simidi.
- ver amca sen, evdeki arkadaşlarıma götürürüm, severiz biz simidi.
amca ufak bir poşete 15 tane simidi koyup verdi. kızda simitlerin karşılığı olan parayı tam verdi, ne eksik nede fazla.
amca bir iki durak sonra iyi akşamlar kızım, allah razı olsun senden deyip otobüsten indi.
peşinden o cici kız bana ve yanımdakilere dönüp sonra ön koltuklara gidip, alın lütfen ziyan olmasın diyerek teker teker simitleri dağıttı. artık kızın yüzünde iyilik yapmanın verdiği tebessüm ve neşe vardı.
o kızın yanına oturduğumda kim bu ya, daha önce hiç görmedim, acaba bizim bölümden mi, güzelmişte... gibi düşünceler geçiyordu. ben bunları düşünürken kızın yaptığı bu olayı görünce kendimden utandım, nefret ettim, adeta tiksindim!
bir ansiklopediyle anlatılacak hayat dersini o cici kız 10 dakikada yaşatmıştı bana.
sonraki günler gözüm o kızı çok aradı. her otobüse bindiğimde onun gelmesini bekledim ama hiç gelmedi, birdaha onu hiç göremedim. kim bilir, belki de o bir melekti...
(Alıntı)