- 7 Mayıs 2007
- 77
- 1
- 49
Ne konuştuğunuzu bilin, sizi dinleyen bir çocuk var!
Çocuğun kulak misafiri olma eğilimi uygun anlarda eğitim amacıyla kullanılabilir. Çocuğa doğrudan hitap edilmediğinden savunma sistemlerinin alt düzeyde olması önemlidir.Konuşmalarınıza dikkat edin, size kulak veren çocuklarınız olduğunu unutmayın!
Başkalarıyla konuşurken de çocukları eğitebiliriz. Çocuklar, aynı ortamda oldukları ve sesleri duydukları sürece, büyüklerinin sözlerini iyi dinlerler. Tıpkı radyo dinlediğimiz veya başkalarının konuşmalarını duyduğumuz zaman bizim onları duyduğumuz ve özellikle bizimle ilgili konuşmaları takip ettiğimiz gibi, çocuklar da ilgisiz görünseler bile çoğu zaman konuşmaları dinlerler. Çocuğun, kulak misafiri olma eğilimi, çocuklardaki birçok eğilim gibi, iki ucu keskin bir kılıç gibidir. Kulak misafirliği, olumlu yönde kullanılabildiği gibi, yanlış kullanıldığında zarar verebilir.
Başkalarıyla konuşurken çocukları eğitmek yöntemi, "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla." atasözünde anlatılmak istenen şekilde, çocuğa söylemek istediklerimizi başkalarına söylüyormuş gibi onlara duyurmaktır. Örneğin, toplu taşıma araçlarında yaşlılara, hamile ve çocuklu hanımlara yer vermeyen çocuğunun hatasını dolaylı olarak söylemek isteyen anne-baba, bir konuşma esnasında genel olarak bu durumu vurgulayabilir. Ancak çocuğun adını ve yanlışın yer ve zamanını vererek, olayı anlatarak yanlışı söylemek fayda yerine zarar getirebilir.
Başkalarıyla konuşarak çocuklara bir şeyler öğretilirken, dikkat edilmesi gereken önemli nokta, çocuğun yanlışlarını düzeltmek için onu başkalarının yanında eleştirme hatasına düşmemektir. Çünkü büyüklerde olduğu gibi, çocuklar da başkalarının yanında küçük düşmek istemez.
Bazen anne-babalar, farkında olmadan çocuklarının yanında, onların yanlışlarını arkadaşlarına veya birbirlerine anlatırlar. Böyle anne-babalar, çocukların kendileri hakkında söylenilenleri anlayacak psikolojide olmadıklarını zannederler. Bazıları da çocukların oyuna daldıkları zaman orada olup bitenin farkında olmadığını düşünürler. Bazen de anne-babalar, boş bulunarak çocuklarının yanlışlarını söylerler. Görünen aldatıcıdır. Kendileri hakkında söylenilenleri anlama ve kavrama yetenekleri beş altı yaşlarından itibaren gelişmiştir. Ve çocuklar, konuşmaları genellikle dinlerler.
Çocukları başkalarının yanında eleştirmek çok sakıncalıdır. Onların duymadıkları farz edilerek yapılan eleştiri ve şikâyetler çocuk tarafından genellikle duyulmakta ve onları son derece kötü etkilemektedir. Duydukları şikayetleri kelime kelime alma eğiliminde olduklarından, anne-babalarının ağzından dökülen 'dert', 'akılsız', 'yaramaz', 'canavar', 'huysuz', 'durmak bilmez' gibi tanımlardan türlü türlü anlamlar çıkaracaklardır; ama asla gerçekte ne kastettiklerini anlayamayacaklardır. Ne kadar kötü hareket ettiklerini sık sık duyan çocuklar çok geçmeden öyle olduklarına inanmaya başlayacaklar ve eleştirildikleri rolü benimseyeceklerdir. * C.Ü. İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Çocuğun kulak misafiri olma eğilimi uygun anlarda eğitim amacıyla kullanılabilir. Çocuğa doğrudan hitap edilmediğinden savunma sistemlerinin alt düzeyde olması önemlidir.Konuşmalarınıza dikkat edin, size kulak veren çocuklarınız olduğunu unutmayın!
Başkalarıyla konuşurken de çocukları eğitebiliriz. Çocuklar, aynı ortamda oldukları ve sesleri duydukları sürece, büyüklerinin sözlerini iyi dinlerler. Tıpkı radyo dinlediğimiz veya başkalarının konuşmalarını duyduğumuz zaman bizim onları duyduğumuz ve özellikle bizimle ilgili konuşmaları takip ettiğimiz gibi, çocuklar da ilgisiz görünseler bile çoğu zaman konuşmaları dinlerler. Çocuğun, kulak misafiri olma eğilimi, çocuklardaki birçok eğilim gibi, iki ucu keskin bir kılıç gibidir. Kulak misafirliği, olumlu yönde kullanılabildiği gibi, yanlış kullanıldığında zarar verebilir.
Başkalarıyla konuşurken çocukları eğitmek yöntemi, "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla." atasözünde anlatılmak istenen şekilde, çocuğa söylemek istediklerimizi başkalarına söylüyormuş gibi onlara duyurmaktır. Örneğin, toplu taşıma araçlarında yaşlılara, hamile ve çocuklu hanımlara yer vermeyen çocuğunun hatasını dolaylı olarak söylemek isteyen anne-baba, bir konuşma esnasında genel olarak bu durumu vurgulayabilir. Ancak çocuğun adını ve yanlışın yer ve zamanını vererek, olayı anlatarak yanlışı söylemek fayda yerine zarar getirebilir.
Başkalarıyla konuşarak çocuklara bir şeyler öğretilirken, dikkat edilmesi gereken önemli nokta, çocuğun yanlışlarını düzeltmek için onu başkalarının yanında eleştirme hatasına düşmemektir. Çünkü büyüklerde olduğu gibi, çocuklar da başkalarının yanında küçük düşmek istemez.
Bazen anne-babalar, farkında olmadan çocuklarının yanında, onların yanlışlarını arkadaşlarına veya birbirlerine anlatırlar. Böyle anne-babalar, çocukların kendileri hakkında söylenilenleri anlayacak psikolojide olmadıklarını zannederler. Bazıları da çocukların oyuna daldıkları zaman orada olup bitenin farkında olmadığını düşünürler. Bazen de anne-babalar, boş bulunarak çocuklarının yanlışlarını söylerler. Görünen aldatıcıdır. Kendileri hakkında söylenilenleri anlama ve kavrama yetenekleri beş altı yaşlarından itibaren gelişmiştir. Ve çocuklar, konuşmaları genellikle dinlerler.
Çocukları başkalarının yanında eleştirmek çok sakıncalıdır. Onların duymadıkları farz edilerek yapılan eleştiri ve şikâyetler çocuk tarafından genellikle duyulmakta ve onları son derece kötü etkilemektedir. Duydukları şikayetleri kelime kelime alma eğiliminde olduklarından, anne-babalarının ağzından dökülen 'dert', 'akılsız', 'yaramaz', 'canavar', 'huysuz', 'durmak bilmez' gibi tanımlardan türlü türlü anlamlar çıkaracaklardır; ama asla gerçekte ne kastettiklerini anlayamayacaklardır. Ne kadar kötü hareket ettiklerini sık sık duyan çocuklar çok geçmeden öyle olduklarına inanmaya başlayacaklar ve eleştirildikleri rolü benimseyeceklerdir. * C.Ü. İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi