O kadar tatlısınız ki
Vakit ayırıp nasıl da uzun uzun detaylı yazmışsınız herşeyi
o kadar önemli noktalara değinmişsiniz ki bazı yerlerde gözlerim doldu
size kucak dolusu güzel enerjiler gönderiyorum bugün bana böyle iyi hissettirmeniz dilerim en güzel şekilde karşılık bulur çok çok teşekkür ederim gerçekten
işte bu yüzden buraya yazmak istedim. Tamamen objektif yorumlar almak aynı şeyleri tekrar tekrar duymak istemediğim için. Gerçekten iyiki karşıma çıktınız.
Etrafımda kiminle konuşsam saydırıyor ona haklı olarak. Kimse sevdiği değer verdiği birinin acı çektiğini görmek istemez. Yine de kırılıyorum üzülüyorum çünkü karşı taraf tamamen haksız değil ve salt kötü de değil açıkçası. O evliliği ben yaşadım. Seni sevmiyor, sana değer vermiyor diyenlere rağmen aynı sizin gibi bende beni hala sevdiğini ve azıcık da olsa değer verdiğini düşünüyorum. Ben onun beni nasıl sevdiğini tattım, hissettim onunla aynı evi bir hayatı ben paylaştım sonuçta. Şuan iki tarafta köşesine çekilmiş eli kolu bağlı uzaktan izliyor olan biteni. Çünkü artık yapılacak bişey kalmadı. Evliliğin devam etmesine katkıda bulunacak ne saygı ne de güven kaldı. Süren şey sadece sevgi.
Daha önce de söylediğim gibi asla sütten çıkmış ak kaşık değilim. Öfkeyle yaptığım söylediğim bir çok kötü davranış oldu. Fakat bence bir kadını günlerce, aylarca yapayalnız bırakmaya sebep bi hatam yoktu. Elinde bi çiçekle kapıma gelip samimi içten bir özürle çözülebilirdi herşey. Ben biliyorum ki yine herşeyi bi kenara bırakıp dönerdim ona. Çok şey mi istedim? Oturduğu yerden iki mesajla, aramayla bir kısmı öfke ve kin bi kısmı ego ve sadece küçük bi kısmı sevgi barındıran sözlerle ikna çabaları mıydı benim hakkım. Oysa başlarda ne de çok çabalamıştı.
Sevgiliyken ayrılığı ağzına almayan adamın evlendikten sonra en ufak sorunda boşanma meraklısı olup çıkması gerçekten insanı sarsıyor. Ben ne yaparsam yapayım ona olan sevgimi verdiğim değeri yansıtamadığımı düşünür daha çok debelenirdim. Meğer bu çaba hep adamı vazgeçilmez olduğu inancına sürüklemiş. Oysa bu o kadar büyük bi gaflet ki. Kendimi bu evliliği sürdürmeyi başaramadığım için mi suçlayayım, yeterince çaba göstermediğimi düşündüğüm için mi suçlayayım, yeterince anlayışlı olmadığımı düşündüğüm için mi suçlayayım yoksa fazla fedakarlıklarımdan dolayı mı suçlayayım inanın karar veremiyorum. Bunlardan terapistime de bahsedeceğim. Doğru yanlış algımı kaybettiğimi düşünüyorum. Nerde doğru nerde yanlış yaptım hala idrakına varamıyorum. Tam da dediğiniz gibi gidip sabırsızlıkla o imzayı atmayı bekliyorum bi taraftan. Bi taraftan da uzattıkça uzatmak geliyor içimden sırf ona biraz daha zaman tanımak için. Daha ne kadar zaman tanınabilir ki 1 sene oldu..
İnanır mısınız hala işten vakit bulup saatlerce telefona bakamadığım zamanlarda telefonu elime alır almaz acaba mesaj atmış mıdır aramış mıdır diye bakıyorum ekrana hala. Umudu öldürememek o kadar ağır ki. Aslında umudu bitirdiğim an büyük bir yol katedeceğim. Bunun çözümü de gidip o imzayı atmaktır belki de. Ki o da olacak en fazla bi kaç ay sonra. Bazen aman boşver diyorum kurtuldu senden, sende az değildin. Adama hayatı zehir ettiğin zamanlar oldu. Annesini dert ettin, ablasını dert ettin. Saçma insanların saçma davranışlarını evliliğine yansıttın yedin bitirdin adamın kafasını. Kimbilir belki o da benim ondan kurtulduğumu düşünerek rahatlatıyordur kendisini. Kafamı bulandırmak istemiyordur artık. Yine de bazen onda teselli bulduğum günleri çok özlüyorum.. Bu duyguya engel olamıyorum. Gelip yakalıyor beni en savunmasız anlarımda. İşte öyle anlarda canım gerçekten çok yanıyor.
Yine içimi döküp rahatladığım bi cevap oldu. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum
belki bu hislerimden en yakın arkadaşıma bile bahsedemezdim yargılanırım kaygısıyla. Size açık yüreklilikle açtım tüm hislerimi . İyiki varsınız