Suçlanacak bir yer, bir aile, bir ülke, bir toplum mutlaka vardır. Oysa biliyoruz ki hayat acıtır, acıtmıyorsa hayat değildir. Bu acıyla sarıp sarmalanır, sürekli onu yeniden yaşar, gelecekten korkar ve geçmişe yazıklanırsan kendini kurbanlaştırmış olursun. Başkaları seni incitir ama ancak sen kendini kurbanlaştırırsın. Ve eğer kendi kurbanlığından zevk almaya başlarsan bütün hayatını bunun üzerine kurarsın.
İnsanın terini, emeğini, varoluşunu katmadığı, kendi ruhuyla yoğurmadığı bir hayat ona bir anlam ve yön duygusu veremez. İnsan ruh sağlığının temelinde yatan şeylerden birisi, seçim yapabilmektir. Hayat zalim olabilir ama önümüzde seçim yapabileceğimiz fırsatlar varsa her zaman umut da var demektir.
Umut insana bağışlanmış en büyük armağandır, her şey yıkılıp gitse bile, umut varsa insan vardır.
Svgiyle kalın...
a.s.