• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Mutlu evlilik için bunları bilin!!!

Cicilikiz

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
24 Ağustos 2009
1.972
10
116
49
Konya
Günümüz de bir çok evli çitfler, evliliklerinden şikayetçiler, aslında evlilikten değil eşlerinden şikayetçiler. Oysa ki insan kendinde de suçu ararsa, eşinden şikayet edecek bir şikayeti kalmaz.

Kim istemez ki mutlu bir evliliğe sahip olsun? Şimdi belki de bazılarınız iç geçirip ”ahh” çektiniz. Ahh çekmenize gerek yok, çünkü şimdi size mutlu evliliğin sırlarını veriyoruz ve sizde uygulayıp, mutlu bir evliliği olan bir kişi oluyorsunuz ve bunun içinde bize tşk ediyorsunuz. Hadi bakalım :)

mutlu1.jpg


Eleştiri
“Sen hep böylesin. Zaten bir gün bile olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Filanın eşinden ibret al. Beni üzmekten zevk alıyorsun” şeklindeki ifadeler, eşi suçlayıcı, yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir. Oysa iletişimde “ben” dilini kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz: “Ben bu sözünden veya davranışından dolayı çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım.” Bu ifade daha yumuşak olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu da olaya yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.



Genelleme
“Hep böylesin. Böyle yaparsın. Zaten senden başkası da beklenmez. Bencilsin. Hiç değişmiyorsun. Bu huyunu annenden, babandan kapmışsın. Bir gün de iyi yanını göremeyecek miyim?” tarzındaki ifadeler, eşi bir kalıba sokan ve damgalayan ifadelerdir. Mantıksal olarak düşündüğümüzde, madem ki eşiniz söylediğiniz gibi “hep öyle”, yıllardır değişmiyor; peki siz ne oranda değiştiniz? İşe kendinizi değiştirmekle başlayın.

Aklını okumak
Evlilikte ilişki bozulmaya ve mutsuzluk ortaya çıkmaya başlayınca araya mesafeler girer. Sürekli kavga, üzüntü, bir noktada çiftleri sessizliğe ve kendi dünyalarına iter. Fakat burada sözlü iletişim yerine sözsüz iletişim, yani davranışlardan anlamlar çıkarıp, eşi yargılama süreci başlar. “Hah yine kızdın. Bakışlarından anladım. Sen öyle demek istemedin. Senin kafanın içinde neler var, çok iyi biliyorum.” Tarzındaki yaklaşımlar, eşin jest ve mimiklerinden, hal ve hareketlerinden anlamlar çıkarmaya yöneliktir.



İşi yokuşa sürmek
Zamanla eşlerden birinde olumlu bir değişiklik olmuştur veya gittikleri doktor dinlenilmiş ve kişi olumsuz bir davranışından vazgeçmiştir; diğer eşin: “10 yıldır sana söyledim, ama beni dinlemezsin; sonunda dediğime geldin. Başkası deyince daha mı kıymetli oluyor?” biçimindeki konuşmaları, eşi üzen ve geriye döndürebilecek tarzdadır. Oysa; “Bu değişiklikten dolayı çok mutluyum, sevinçliyim. Gel beraber plan yapalım; başka nelerimizi değiştirebiliriz, onları konuşalım” tarzında bir diyalog kurulursa olumlu değişiklik pekişir ve devamı için de teşvik edilmiş olunur.

Geçmişi hatırlatmak
Herkesin evliliğinde, geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile kavgaları, kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürmeler ve hayal kırıklıklarıdır. Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sorunları pekiştirir.

mutlu-ask-evlilik.jpg


Hep haklı olmak
Hatalar, yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde “Kim daha haklı?” diye adeta “mahkeme” kurulur. “Evliliğimiz boyunca kavgaları hiç ben başlatmadım. Sen hep bana kötü davrandın, beni aşağıladın. Bütün sorunlar senden kaynaklanıyor.” Bu tarz kalıp sözler, tıkanan evliliklerin klasik sözleridir. Oysa önce kendimize bakmamız ve “Ben nerede hata yapıyorum, yanlışım ne olabilir?” diye düşünmek gerekir. Sürekli karşı tarafı haksız görmek işin kolaycı yönüdür.

Sorumluluk
Aile yükünün tek tarafa yüklenmesi kişiyi aşırı strese sokup gergin ve öfkeli yapabilir. Bu yüzden hiçbir cinsiyet ayırımı gözetmeksizin yapılacak işleri ortaklaşa yapmaya gayret etmek gerekir. Diğer yandan, ilişkideki bozulmadan dolayı “Sen beni zorluyorsun, çıldırtıyorsun; bu yüzden öfkeleniyorum” yerine, “Seninle ilişkimde zorlanıyor ve bazen öfkemi kontrol edemiyorum” tarzında konuşulsa, kişi kendisini de ortaya koyuyor ve sorumluluğu paylaşmış oluyor; böylece eşi suçlamıyor, soruna dikkat çekip, üzerinde düşünülmesi gerektiği mesajını veriyor.





Mantıksal yaklaşım
“Ya bana iyi bir neden göster, söylediklerimi çürüt, ya da beni kabul et.” Yaklaşımı evlilikle iş ilişkisini karıştırma yaklaşımıdır. Evlilikte roller, duygular, cinsellik ve birçok değişken rol oynar. Kendimizi “temize çıkarma”da mantık olayını ileri sürmek kendi kendimizi aldatmaktan ibarettir.

Sözünü kesmek
İletişimde en önemli husus, konuşan insanı sonuna kadar dinlemek, çok gerekliyse aralarda girmektir. Dinlememiz, anlamamız ve kendimizi anlatmamız gerekiyor. Bunun yolu da saygıyla dinlemek ve ses tonunu yükseltmemektir.



Terapist yaklaşımı
Eş, ne kadar ilgili ve tecrübeli olursa olsun, kendisini doktor yerine koymamalı; çünkü bir şey değişmez, eşi kendisini dinlemez ve dirençle karşılaşır. Bu yüzden “iyi bir eş, arkadaş” nasıl olursa, ona öyle davranmalıdır.

”Eskiden evlilikler” diye hayıflanan çiftler…



İşte eski evliliklerden bir kare, eski ama hala yeni değil mi Melek’ler ?



Ve yine eski bir evlilikden aşk kokan, tutku kokan bir kare, hala heyecanlı değil mi Melek’ler ?

Eskiden evlilikler daha güzeldi. Kaldı ki biz insanlar ağzımızı açtığımız andan itibaren sürekli şikayet eder bahaneler buluruz. ”Eski”den eskideni yenideni yok ki. Hayat hep aynı değişen bizleriz ve hayatı da zamanı da değiştiren bizleriz. Sürekli eskidenleri dilimize dolayacağımıza, eskisi gibi olsak, eski insanlar gibi, atalarımız gibi… İşte o zaman günümüzün bir aylık evlilikleri boşanmayla sonuçlanmaz ve bizde sürekli eskiden diye düşünmez, hayıflanmayız…
 
ben evlendim ve çok pişmanım.yıllardır hem arkadsş olarak hem sevgili olarak tanıdığım insan tamamen değişti.ne çalışmamı istiyor ne de arkadaslarımla gorusmemi.tüm hayatım ondan ibaret olsun istiyor.kendimi evde köle gibi hissediyorum.dısardan bakılınca cok lüks bir eve,iyi imkanlara sahibim ama hiç öle diil.
 
ben evlendim ve çok pişmanım.yıllardır hem arkadsş olarak hem sevgili olarak tanıdığım insan tamamen değişti.ne çalışmamı istiyor ne de arkadaslarımla gorusmemi.tüm hayatım ondan ibaret olsun istiyor.kendimi evde köle gibi hissediyorum.dısardan bakılınca cok lüks bir eve,iyi imkanlara sahibim ama hiç öle diil.

canim ne kadar oldu evleneli? cocugunuz varmi?
 
canim ne kadar oldu evleneli? cocugunuz varmi?

Çok olmuş bu konu açılalaı ama bende aynı durumdayım. Daha küçük bir şehirdrn grldimm evlenip İstanbul a. Böyle bir metropolde bu kadar geri kafaların olduğuna inanamıyorum. Resmen zengin adamlar iyi imkanlar vererek köleleri sanıyor kadınları. Hem de çalkışan eğitimli ve kültürlü kadınları. Nasıl aşacaklar bunu ve biz ne hale gelicez ...
 
ne yalan diyeyim 10 yıla yakın evliyim ama son bir yıl hayatımın dönüm noktası oldu eşimin beni aldattığını öğrendim önceleri başının etini yedim ama baktım olmuyor ne hali varsa görsün diyorum hiç bir sey için değmezmiş

Günümüz de bir çok evli çitfler, evliliklerinden şikayetçiler, aslında evlilikten değil eşlerinden şikayetçiler. Oysa ki insan kendinde de suçu ararsa, eşinden şikayet edecek bir şikayeti kalmaz.

Kim istemez ki mutlu bir evliliğe sahip olsun? Şimdi belki de bazılarınız iç geçirip ”ahh” çektiniz. Ahh çekmenize gerek yok, çünkü şimdi size mutlu evliliğin sırlarını veriyoruz ve sizde uygulayıp, mutlu bir evliliği olan bir kişi oluyorsunuz ve bunun içinde bize tşk ediyorsunuz. Hadi bakalım :)

mutlu1.jpg


Eleştiri
“Sen hep böylesin. Zaten bir gün bile olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Filanın eşinden ibret al. Beni üzmekten zevk alıyorsun” şeklindeki ifadeler, eşi suçlayıcı, yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir. Oysa iletişimde “ben” dilini kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz: “Ben bu sözünden veya davranışından dolayı çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım.” Bu ifade daha yumuşak olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu da olaya yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.


Genelleme
“Hep böylesin. Böyle yaparsın. Zaten senden başkası da beklenmez. Bencilsin. Hiç değişmiyorsun. Bu huyunu annenden, babandan kapmışsın. Bir gün de iyi yanını göremeyecek miyim?” tarzındaki ifadeler, eşi bir kalıba sokan ve damgalayan ifadelerdir. Mantıksal olarak düşündüğümüzde, madem ki eşiniz söylediğiniz gibi “hep öyle”, yıllardır değişmiyor; peki siz ne oranda değiştiniz? İşe kendinizi değiştirmekle başlayın.

Aklını okumak
Evlilikte ilişki bozulmaya ve mutsuzluk ortaya çıkmaya başlayınca araya mesafeler girer. Sürekli kavga, üzüntü, bir noktada çiftleri sessizliğe ve kendi dünyalarına iter. Fakat burada sözlü iletişim yerine sözsüz iletişim, yani davranışlardan anlamlar çıkarıp, eşi yargılama süreci başlar. “Hah yine kızdın. Bakışlarından anladım. Sen öyle demek istemedin. Senin kafanın içinde neler var, çok iyi biliyorum.” Tarzındaki yaklaşımlar, eşin jest ve mimiklerinden, hal ve hareketlerinden anlamlar çıkarmaya yöneliktir.



İşi yokuşa sürmek
Zamanla eşlerden birinde olumlu bir değişiklik olmuştur veya gittikleri doktor dinlenilmiş ve kişi olumsuz bir davranışından vazgeçmiştir; diğer eşin: “10 yıldır sana söyledim, ama beni dinlemezsin; sonunda dediğime geldin. Başkası deyince daha mı kıymetli oluyor?” biçimindeki konuşmaları, eşi üzen ve geriye döndürebilecek tarzdadır. Oysa; “Bu değişiklikten dolayı çok mutluyum, sevinçliyim. Gel beraber plan yapalım; başka nelerimizi değiştirebiliriz, onları konuşalım” tarzında bir diyalog kurulursa olumlu değişiklik pekişir ve devamı için de teşvik edilmiş olunur.

Geçmişi hatırlatmak
Herkesin evliliğinde, geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile kavgaları, kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürmeler ve hayal kırıklıklarıdır. Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sorunları pekiştirir.

mutlu-ask-evlilik.jpg


Hep haklı olmak
Hatalar, yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde “Kim daha haklı?” diye adeta “mahkeme” kurulur. “Evliliğimiz boyunca kavgaları hiç ben başlatmadım. Sen hep bana kötü davrandın, beni aşağıladın. Bütün sorunlar senden kaynaklanıyor.” Bu tarz kalıp sözler, tıkanan evliliklerin klasik sözleridir. Oysa önce kendimize bakmamız ve “Ben nerede hata yapıyorum, yanlışım ne olabilir?” diye düşünmek gerekir. Sürekli karşı tarafı haksız görmek işin kolaycı yönüdür.

Sorumluluk
Aile yükünün tek tarafa yüklenmesi kişiyi aşırı strese sokup gergin ve öfkeli yapabilir. Bu yüzden hiçbir cinsiyet ayırımı gözetmeksizin yapılacak işleri ortaklaşa yapmaya gayret etmek gerekir. Diğer yandan, ilişkideki bozulmadan dolayı “Sen beni zorluyorsun, çıldırtıyorsun; bu yüzden öfkeleniyorum” yerine, “Seninle ilişkimde zorlanıyor ve bazen öfkemi kontrol edemiyorum” tarzında konuşulsa, kişi kendisini de ortaya koyuyor ve sorumluluğu paylaşmış oluyor; böylece eşi suçlamıyor, soruna dikkat çekip, üzerinde düşünülmesi gerektiği mesajını veriyor.





Mantıksal yaklaşım
“Ya bana iyi bir neden göster, söylediklerimi çürüt, ya da beni kabul et.” Yaklaşımı evlilikle iş ilişkisini karıştırma yaklaşımıdır. Evlilikte roller, duygular, cinsellik ve birçok değişken rol oynar. Kendimizi “temize çıkarma”da mantık olayını ileri sürmek kendi kendimizi aldatmaktan ibarettir.

Sözünü kesmek
İletişimde en önemli husus, konuşan insanı sonuna kadar dinlemek, çok gerekliyse aralarda girmektir. Dinlememiz, anlamamız ve kendimizi anlatmamız gerekiyor. Bunun yolu da saygıyla dinlemek ve ses tonunu yükseltmemektir.



Terapist yaklaşımı
Eş, ne kadar ilgili ve tecrübeli olursa olsun, kendisini doktor yerine koymamalı; çünkü bir şey değişmez, eşi kendisini dinlemez ve dirençle karşılaşır. Bu yüzden “iyi bir eş, arkadaş” nasıl olursa, ona öyle davranmalıdır.

”Eskiden evlilikler” diye hayıflanan çiftler…



İşte eski evliliklerden bir kare, eski ama hala yeni değil mi Melek’ler ?



Ve yine eski bir evlilikden aşk kokan, tutku kokan bir kare, hala heyecanlı değil mi Melek’ler ?

Eskiden evlilikler daha güzeldi. Kaldı ki biz insanlar ağzımızı açtığımız andan itibaren sürekli şikayet eder bahaneler buluruz. ”Eski”den eskideni yenideni yok ki. Hayat hep aynı değişen bizleriz ve hayatı da zamanı da değiştiren bizleriz. Sürekli eskidenleri dilimize dolayacağımıza, eskisi gibi olsak, eski insanlar gibi, atalarımız gibi… İşte o zaman günümüzün bir aylık evlilikleri boşanmayla sonuçlanmaz ve bizde sürekli eskiden diye düşünmez, hayıflanmayız…
 
on yıl soeamı aldattıı,,gerçekten bu erkeklerede güvenilmiorki,,,bende korkuorum ilerisini hep düşünürüm,,kadın nekadar fedakar olsada yine erkek değer bilmezse tek taraflı olmuo,,arakadaşımız bu mutluluk sırlarını anlatmış ama malesef tek taraflı olmadığını atlamaış,,sadece biz kadınlarda bitse iş ne ala....
 
vallahi burayı okuduktan sonra evlilikten korktum yaa :26:
ciddi ciddi değişiyolar onu biliyorum ama bu kadar aldatma yada bezdirme noktasına gelmesi çook kötü yaa :26:
 
Back