Mor Çatı'dan 14 Şubat mesajı: Bunun adı aşk değil!

katikula

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
15 Eylül 2008
34.741
12.324
Mor Çatı'dan 14 Şubat mesajı: Bunun adı aşk değil!
fft107_mf7069400.Jpeg

14/02/2016
http://www.radikal.com.tr/hayat/mor...nun-adi-ask-degil-1510267&utm_campaign=hayat#



RADİKAL - Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın hazırladığı kampanyada, ‘Sevgilinin bedenine zarar vermesi, seni korkutacak şekilde davranması, başkalarıyla kurduğun ilişkileri kontrol etmesi, ne yapacağını ve nasıl davranacağını söylemesi, flört şiddetidir. Sevgilin bunları yaparak üzerinde egemenlik kurmayı, seni kontrol etmeyi ve gücünü göstermeyi hedefler. Flört şiddetini tanıman, kendini koruyabilmen için büyük önem taşıyor’ denildi.

201602131353_kad%C4%B1n%C5%9Fiddeti.jpg

Mor Çatı’nın hazırladığı Flört Şiddeti rehberi şu şekilde:

Flört şiddeti, flörtün yeni yeni başladığı 13-23 yaş döneminde romantik ilişkilerde yaşanan şiddete işaret ediyor. Bu dönemde, flört etmek “gizli”, ayıp”, “saklanması gereken” bir konu olarak görüldüğü için ilişki içinde şiddetle karşılaşsan bile hiç kimseyle konuşamıyor ve yalnız hissediyor olabilirsin.

Şiddet, genç ya da yetişkin çoğu kadın için kafa karıştıran ve baş edilmesi zor olan bir deneyim. Bu nedenle, şiddetin uyarı sinyallerini tanıman, şiddetin ipuçlarını yakalaman büyük önem taşıyor. Bu sinyalleri tanıyarak, kendini şiddetten koruyabilirsin. Unutma, şiddet “geliyorum” der…

“İlişkin güvenli mi?” öğrenmek istiyorsan, aşağıdaki soruları kendi kendine yanıtla.

Gözlemle ve Dinle!

Gözlemle: Sevgilin toplumsal cinsiyetle ilgili ne düşünüyor?

  • Sevgilin erkeklerin kadınlardan daha üstün, daha güçlü, daha mantıklı, daha zeki vb. olduğunu düşünüyorsa,
  • Sevgilin kadın ve erkeklerin birbirinden farklı işler yapması gerektiğini düşünüyorsa,
  • Sevgilin şiddetin normal ve doğal bir şey olduğuna inanıyorsa,
  • Sevgilin “kadınlar bazen dayak yemeyi hak ediyor” düşüncesine katılıyorsa,
  • Sevgilin “bazı sorunları çözmek için şiddet işe yarar” düşüncesine katılıyorsa,
  • Sevgilin “bir erkek sevgilisini korumalı ve kıskanmalıdır” düşüncesine katılıyorsa,
  • Sevgilin “kız gibi”, “karı gibi”, “saçı uzun aklı kısa” gibi kadınları küçümseyen ifadeler kullanıyorsa,
  • Sevgilin “adam gibi iş yapmak”, “erkek işi”, “namus korumak” gibi erkekleri yücelten ifadeler kullanıyorsa,
  • Sevgilin kadınlıkla ve kadın bedeniyle ilgili küfürler (örn. orospu, yosma) kullanıyorsa,
  • Sevgilin LGBTİ (Lezbiyen, gay, biseksüel, trans, interseks) bireylere karşı saldırgan ve ayrımcı bir tutum sergiliyorsa,
İlişkinde şiddetle karşı karşıya kalabilirsin.

Gözlemle: Sevgilin çevresindekilere nasıl davranıyor?

  • Sevgilin çevresindekilere birden öfkelenip fevri davranıyorsa, ani öfke patlamaları yaşıyorsa,
  • Sevgilin okulda, mahallede, evde arkadaşlarıyla ya da ailesiyle sık sık kavga ediyorsa,
  • Sevgilin bir sorunla karşılaştığında başkalarını suçlama eğilimi gösteriyorsa, davranışlarının ve duygularının sorumluluğunu almaktan kaçınıyorsa (örn. “hoca damarıma bastı”, “annem insanı delirtir”),
  • Sevgilinin senden önceki kız arkadaşlarına zarar verdiğini duyduysan,
  • Sevgilinin arkadaşlarıyla arası sık sık bozuluyorsa ve yeni arkadaşlar edinmeye çalışıyorsa,
İlişkinde şiddetle karşı karşıya kalabilirsin.

Gözlemle: Sevgilin sana karşı nasıl davranıyor?

  • Sevgilinin duygu durumunda ani değişimler oluyorsa, sana birden öfkelenip fevri davranıyorsa,
  • Sevgilin seni aşırı kıskanıyorsa ve sahipleniyorsa; kıskançlık yaparak sevgisini gösterdiğini düşünüyorsa,
  • Sevgilin sana sürekli yapman gerekenleri söylüyorsa,
  • Sevgilin günün her saati sana ulaşmak istiyor, ulaşamadığında öfkeleniyor ya da küsüyorsa,
  • Arkadaşların ya da ailenle vakit geçirdiğinde sevgilin sana öfkeleniyor ya da küsüyorsa,
  • Sevgilin her konuda onu haklı bulman gerektiğini düşünüyorsa,
  • Herhangi bir konuda sevgilinden farklı düşündüğünü söylediğinde öfkeleniyorsa,
  • Sevgilin senden her an onun yanında olmanı, onunla ilgilenmeni bekliyorsa,
  • Sevgilin seni aşırı yüceltiyorsa, dünya üzerinde onu en iyi anlayan kişinin sen olduğunu düşünüyor ve çok “özel” olduğunu söylüyorsa (örn. “bugüne kadar hiçbir kadın beni senin anladığın gibi anlamadı”),
  • Sevgilin senin fikirlerini dikkate almıyor, önemsemiyor ve küçümsüyorsa,
  • Sevgilin sana ait sırları başkalarına söylemekle tehdit ediyorsa,
  • Sevgilin senden izin almadan telefon ya da bilgisayarını karıştırıyorsa,
  • Sevgilin eşyalarına herhangi bir şekilde zarar veriyorsa,
  • Sevgilin bedenine herhangi bir şekilde zarar veriyorsa,
İlişkinde şiddetle karşı karşıyasın.

  • Dinle: Sevgilinin yanındayken nasıl hissediyorsun?
  • Aklından sık sık “acaba sevgilim buna kızar mı?” sorusu geçiyorsa,
  • Kendini sık sık sevgilini yatıştırmaya çalışırken buluyorsan,
  • Kendi isteklerinden ve önceliklerinden sık sık ödün verdiğini hissediyorsan,
  • İlişki içinde kendini suçlu ve bir şeyleri gizlemek zorunda hissediyorsan,
  • Kendini sosyal çevrenden izole etmeye başladıysan,
  • Sevgilinle birlikteyken güvende olmadığını hissediyorsan,
  • İlişkinde şiddetle karşı karşıyasın.
Bu ipuçlarının birkaçını bir arada görüyor olabilirsin. Öyleyse ilişkinde şiddetle karşı kaşıyasın.

Şiddetli ilişki güvensizdir.
Şiddetli ilişki yalnızlaştırır.
Şiddetli ilişki güçsüzleştirir, çaresiz hissettirir.

Şiddetli ilişkiye devam etmeye mecbur değilsin. Şiddete katlanmak zorunda değilsin.

Şiddet varsa, sevgi yoktur.

Flört Şiddeti Nedir?

Flört şiddeti, sevgilinin sana karşı fiziksel, cinsel, psikolojik, sosyal ve dijital şiddet içeren davranışlarda bulunmasıdır. Sevgilin, sana karşı şiddet göstererek senin üzerinde egemenlik kurmayı, seni kontrol etmeyi ve gücünü göstermeyi hedefler. Flört şiddeti, bitmiş ya da sürmekte olan heteroseksüel ya da homoseksüel ilişkilerde ortaya çıkabilir.

Fiziksel flört şiddeti

Fiziksel flört şiddeti, sevgilinin senin bedenine kasıtlı olarak zarar vermesidir. Sevgilinin sana vurması, tokat atması, yumruk atması, bir eşya fırlatması, bıçak ya da silah çekmesi, seni itmesi, tekmelemesi, ısırması, saçını çekmesi fiziksel şiddet örnekleridir.

Cinsel flört şiddeti

Cinsel flört şiddeti, sevgilinin seni cinsel birliktelik veya yakınlık yaşamak için zorlaması, cinsellik konusunda “hayır”ı kabul etmemesidir. Sevgilinin istemediğin halde seni öpmesi ve sana dokunması, sen alkol veya madde etkisi altındayken ya da bilincin yerinde değilken seninle cinsel birliktelik kurması, cinsel birliktelik sırasında, öncesinde veya sonrasında sana karşı küçümseyici ve kaba bir tutum sergilemesi, doğum kontrol yöntemlerini kullanmaması veya senin kullanmana izin vermemesi cinsel şiddet örnekleridir.

Psikolojik flört şiddeti

Psikolojik flört şiddeti, sevgilinin sende korku uyandıracak, senin kendine olan güvenini ve saygını zedeleyecek biçimde konuşması ve davranmasıdır. Sevgilinin sana isim takması, bağırması, iftira, hakaret veya küfür etmesi, ne yapman ve ne giymen gerektiğini söylemesi, seni başkalarının önünde küçük düşürmesi, tehdit etmesi, kötülemesi ve ismini karalaması, suçlaması, yıkıcı bir biçimde eleştirmesi, “koruma altına alma” bahanesiyle yönlendirmesi, sırlarını başkalarına söylemesi psikolojik şiddet örnekleridir.

Sosyal flört şiddeti

Sosyal flört şiddeti, sevgilinin senin sosyal ilişkilerini kısıtlaması, kontrol etmesi ve senin sosyal çevrenden soyutlanmana, yalnızlaşmana neden olacak şekilde davranmasıdır. Sevgilinin ailen veya arkadaşlarınla görüşmene izin vermemesi, kimlerle arkadaş olduğunu kontrol etmesi, “namusunu koruduğunu” söyleyerek erkek arkadaşlarınla konuşmanı yasaklaması, kıskançlık yaparak sosyal ilişkilerini kısıtlamaya çalışması ve kıskançlığı sevgisinin dışavurumu gibi göstermesi, arkadaşlarına zaman ayırdığında seni suçlaması, eleştirmesi veya sana küsmesi, sürekli başkalarıyla flört edip etmediğini araştırması, toplum, aile veya okul karşısında seni “utandırmak” ya da “rezil etmekle” tehdit etmesi sosyal şiddet örnekleridir.

Dijital flört şiddeti

Dijital flört şiddeti, sevgilinin teknolojik araçları seni kontrol etmek için kullanması, bu araçlar aracılığıyla seni tehdit etmesidir. Sevgilinin sosyal medya hesaplarının şifrelerini istemesi ve kontrol etmesi, sosyal medyada kimlerle arkadaş olabileceğine karar vermesi, resim ya da video göndermek için seni zorlaması, telefonunu veya bilgisayarını karıştırması, sürekli mesaj atması ve hızlı bir yanıt beklemesi dijital şiddet örnekleridir.

Israrlı takip (Stalking)

Israrlı takip, ayrıldığın ya da halen birlikte olduğun sevgilinin seni sürekli izlemesi ve takip etmesidir. Takip davranışı, sende korku uyandırmayı, sana gözdağı vermeyi ve güvencesiz hissettirmeyi hedefler. Eski sevgilinin haber vermeden veya davet edilmeden evine ya da okuluna gelmesi, gittiğin yerlerde karşına çıkması, sürekli hediye veya çiçek alması veya göndermesi, arkadaş çevrenle iletişim kurması ve seninle ilgili bilgi almaya çalışması, senin eşyalarına zarar vermesi ısrarlı takip davranışı örnekleridir.

Flört şiddetiyle karşı karşıya kaldığını düşünüyorsan, unutma;

Şiddete katlanmak zorunda değilsin. Şiddetle mücadele edebilirsin.

Bir arkadaşının flört şiddetiyle karşı karşıya kaldığını düşünüyorsan, unutma:

Şiddetle mücadele etmesi için ona yardımcı olabilirsin.

İlişkin Güvenli Değilse Ne Yapabilirsin?

Sevgilinden farklı fikirlere, isteklere, önceliklere sahip olabilirsin. Her ilişkide farklılıkların ortaya çıkması, anlaşmazlıkların olması doğaldır. Önemli olan bunları nasıl çözdüğünüzdür. Eğer bir farklılık ya da anlaşmazlık karşısında herhangi bir şiddet türüyle karşılaşıyorsan, güvenli ve eşit bir ilişki kurmak için şunları yapmayı deneyebilirsin:

  • Şiddeti tanıman ve şiddet için kendini sorumlu görmemen çok önemli. Şiddetin sorumlusu sen değilsin!
  • Şiddeti normal bir davranış olarak kabul etmemen çok önemli. Aklından “bunu hak ettim”, “herkesin sevgilisi böyle davranıyor” gibi düşünceler geçebilir. Kendinden şüphe etme! Unutma, haklı şiddet yoktur!
  • Sevgilinin, şiddeti bir problem olarak görüp görmediğini araştır. Sevgilin seninle güvenli ve eşit bir ilişki kurmak için çabalıyor mu? Şiddetsiz bir ilişki kurmak için işbirliği yapıyor mu?
  • Güvenli ve eşit bir ilişki kurmak için kurallar koyarak sınırlarını koruyabilirsin. Kuralları koymak, hangi tür davranışları kabul etmeyeceğini söylemek ve bu kurallara uymadığında ondan uzaklaşmak ya da ayrılmak senin güvende olmanı sağlayacak bir adımdır. Bu sayede şiddetsiz, güvenli, eşit ilişkiler kurabilirsin.
  • Herhangi bir şiddet türüyle karşı karşıya kalıyorsan, şiddet durmadan güvende olamazsın. Sevgilin şiddeti bir problem olarak görmüyorsa ve şiddeti durdurmak için herhangi bir adım atmıyorsa, ilişkiden uzaklaşmalısın. Onu değiştirmeye çalışma. Unutma, şiddeti durdurmak onun sorumluluğu. Eğer o şiddeti durdurmazsa, şiddet artarak devam edecektir. Kendini korumalı ve ilişkiden çıkmalısın.
  • Sevgilinden ayrılmayı düşündüğünde “Bana çok iyi davrandığı oluyor”, “Her zaman böyle sinirli değil”, “Aslında beni çok seviyor” gibi düşüncelere kapılabilirsin. Yalnız kalmaktan korkuyor olabilirsin. Daha önce ayrılmayı deneyip onu affetmiş olabilirsin. Onun istediği gibi biri olmaya çabalıyor olabilirsin. Onunla ileride çok iyi bir ilişki kurabileceğini umut ediyor olabilirsin. Bu durumda şiddet döngüsüne girmişsin demektir. Şiddet döngüsünü tanımalısın.
  • Yakın gördüğün, seni yargılamayacağını düşündüğün bir yetişkinden yardım isteyebilirsin. Yaşadıklarını paylaşmak ve konuşmak, seni güçlendirir.
Unutma, şiddet varsa, sevgi yoktur.


Başvurabileceğin Yerler:

Kadın örgütleri

http://www.siginaksizbirdunya.org/siginaksiz-bir-dunya-kurultay-katilimcilari
http://www.kadinininsanhaklari.org/destek-almak-icin/siddete-karsi/

Polis 155/Jandarma 156
Hürriyet Alo Şiddet Hattı (2) 0212 656 96 96

Alo 183 Kadın, Çocuk, Özürlü, Aile Danışma Hattı
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) - İstanbul 0212 465 21 96 – 97

Alo Baro 444 26 18

(1) Kadın örgütlerini ve Hürriyet Alo Şiddet Hattı’nı aradığında adını söylemeden bilgi alabilirsin.
(2) Sosyal hizmet, psikolojik ve hukuksal danışmanlık konularında destek olur. Acil durumlar için yönlendirme yapar.

Bir Arkadaşın Güvenli Olmayan Bir İlişki İçindeyse Ne Yapabilirsin?

Bir arkadaşının sevgilisiyle ilişkisinde flört şiddetiyle karşı karşıya kaldığına şahit olmuş ya da gözlemlemiş olabilirsin. Aklından “bu, kendi aralarında olan bir sorun”, “karışırsam aramız bozulur”, “bu beni ilgilendirmez” gibi düşünceler geçiyor olabilir. Ne yapabileceğinle ilgili kafan karışmış olabilir ya da korkmuş olabilirsin. Bizim önerilerimiz şöyle:

  • Arkadaşının yaşadığı şiddete müdahale etmen ve ona destek olman çok önemli.
  • Arkadaşınla konuşmayı dene. Nasıl hissettiğini anlamaya çalış. Yargılamadan, suçlamadan dinlemek çok önemlidir. Anlayışın, desteğin ve dayanışman ona güç verecek, yalnız olmadığını hissettirecektir.
  • Arkadaşını başvurabileceği, destek alabileceği yerlerle ilgili bilgilendirebilirsin. Örneğin, Mor Çatı web sitesini onunla paylaş.
    Şiddeti tanıması için şiddetle ilgili bildiklerini onunla paylaşabilirsin.
  • Arkadaşının deneyimlerine ve tercihlerine saygı duyman çok önemli. Unutma, arkadaşın ancak hazır olduğunda şiddet yaşadığı ilişkisinden çıkabilir. Ne zaman ve nasıl ayrılacağına sadece kendisi karar verebilir.
http://www.radikal.com.tr/hayat/mor...unun-adi-ask-degil-1510267&utm_campaign=hayat
 
Gözlemle: Sevgilin toplumsal cinsiyetle ilgili ne düşünüyor?

  • Sevgilin erkeklerin kadınlardan daha üstün, daha güçlü, daha mantıklı, daha zeki vb. olduğunu düşünüyorsa,
  • Sevgilin kadın ve erkeklerin birbirinden farklı işler yapması gerektiğini düşünüyorsa,
  • Sevgilin şiddetin normal ve doğal bir şey olduğuna inanıyorsa,
  • Sevgilin “kadınlar bazen dayak yemeyi hak ediyor” düşüncesine katılıyorsa,
  • Sevgilin “bazı sorunları çözmek için şiddet işe yarar” düşüncesine katılıyorsa,
  • Sevgilin “bir erkek sevgilisini korumalı ve kıskanmalıdır” düşüncesine katılıyorsa,
  • Sevgilin “kız gibi”, “karı gibi”, “saçı uzun aklı kısa” gibi kadınları küçümseyen ifadeler kullanıyorsa,
  • Sevgilin “adam gibi iş yapmak”, “erkek işi”, “namus korumak” gibi erkekleri yücelten ifadeler kullanıyorsa,
  • Sevgilin kadınlıkla ve kadın bedeniyle ilgili küfürler (örn. orospu, yosma) kullanıyorsa,
  • Sevgilin LGBTİ (Lezbiyen, gay, biseksüel, trans, interseks) bireylere karşı saldırgan ve ayrımcı bir tutum sergiliyorsa,
Özellikle toplumsal cinsiyetle ilgili bu kısım beni düşündürdü. Kadınların çoğunluğu bu konuda duvarlarını asamamisken. Bunu erkek için sorgulamak zor olacaktır.
 
Özellikle toplumsal cinsiyetle ilgili bu kısım beni düşündürdü. Kadınların çoğunluğu bu konuda duvarlarını asamamisken. Bunu erkek için sorgulamak zor olacaktır.
Erkek megolamanlığında ve onların düşünceleri doğrultusunda bir dünya var. Özellikle ülkemde kadın erkek eşitliği için Cumhurbaşkanı bile 'kadın erkek eşit değildir' diyerek, onun kopup geldiği parti mensupları evliliği kurtarma politikası olarak börek yapmayı öngörüyorsa ben ne kadının adının olduğunu, ne kadının kendini olması gerektiği kadar ifade edebildiğini düşünüyorum.
Çık ciddi emek gerek bunu anlatabilmek için. Bizim Zamanımız için değil fakat belki 2 kuşak sonrasının yararlanabilmesi adına...
 
Feminizm dininin Türkiye şubesi mor çatı bir ritüelini, bir ayinini de bu şekilde sundu demek... halelulay, amen. Çok da alışıldık bir vaaz.

Gerçekten şaka gibi ya. Koca koca insanları bu saçmalıklarla kandırabiliyor olmalarına şapka çıkartılır ancak. Dogruya dogru, yigidi öldür hakkını yeme demişler. Zehirli şekerleri bir güzel yutturuyorlar vah ki ne vah.

3-4 nesil sonrası bu gün bunları destekleyenlere, kadın haklarını savundugunu zannedenlere, sözüm ona eşitlik için ugraştıgını zannedenlere lanetler yagdıracak. Nasıl yuttunuz ya bunları diyecekler. Özgürlük diye diye özgürlükleri, hak diye diye hakları yok ediyor bu feminist sazanlar, farkında da degiller.

Ama zaten en başından beri yapacak bir şey yoktu. Bir musibet bin nasihatten iyidir derdim... ama maalesef bugün yaşayanlar çekmeyecek o musibeti, gelecek nesiller çekecek. Tarih tekerrürden ibaret ne de olsa.
 
Feminizm dininin Türkiye şubesi mor çatı bir ritüelini, bir ayinini de bu şekilde sundu demek... halelulay, amen. Çok da alışıldık bir vaaz.

Gerçekten şaka gibi ya. Koca koca insanları bu saçmalıklarla kandırabiliyor olmalarına şapka çıkartılır ancak. Dogruya dogru, yigidi öldür hakkını yeme demişler. Zehirli şekerleri bir güzel yutturuyorlar vah ki ne vah.

3-4 nesil sonrası bu gün bunları destekleyenlere, kadın haklarını savundugunu zannedenlere, sözüm ona eşitlik için ugraştıgını zannedenlere lanetler yagdıracak. Nasıl yuttunuz ya bunları diyecekler. Özgürlük diye diye özgürlükleri, hak diye diye hakları yok ediyor bu feminist sazanlar, farkında da degiller.

Ama zaten en başından beri yapacak bir şey yoktu. Bir musibet bin nasihatten iyidir derdim... ama maalesef bugün yaşayanlar çekmeyecek o musibeti, gelecek nesiller çekecek. Tarih tekerrürden ibaret ne de olsa.
Mervecik,
Bu sacmaliklar dedigin yazida bir cok ayrinti var. Tumune birden mi karsisin, yoksa ozellikle hosuna gitmeyen cumleler mi var icinde? Hangisi?
Mesela, kadinin zorla opulmesi, veya asagilanmasinin siddet sayilmasi sence sacmalik mi? Sevdigin erkek tarafindan telefonunun karistirilmasi, sirlarinin istemedigin yerde paylasilmasi, sana surekli ne yapman gerektigini soylemesi senin hosuna mi giderdi? Ondan mi bu uyarilari "yutmuyorsun" sen?

Yoksa yaziyi okumaya bile gerek duymadan sirf anti-feminism duygularin costugu icin mi yazdin bu yorumu?
 
Mervecik,
Bu sacmaliklar dedigin yazida bir cok ayrinti var. Tumune birden mi karsisin, yoksa ozellikle hosuna gitmeyen cumleler mi var icinde? Hangisi?
Mesela, kadinin zorla opulmesi, veya asagilanmasinin siddet sayilmasi sence sacmalik mi? Sevdigin erkek tarafindan telefonunun karistirilmasi, sirlarinin istemedigin yerde paylasilmasi, sana surekli ne yapman gerektigini soylemesi senin hosuna mi giderdi? Ondan mi bu uyarilari "yutmuyorsun" sen?

Yoksa yaziyi okumaya bile gerek duymadan sirf anti-feminism duygularin costugu icin mi yazdin bu yorumu?

Hayır, yazının tamamını okudum ve bu cümleleri ilk defa da görüyor degilim.

''hoşuna gitmeyen hangisi?'' diye soracaksan illa, yazının büyüüüük bir bölümüne katılmıyorum hatta aşırı saçma buluyorum. Tek tek de eleştirebilirim bu yazıda saçma buldugum neredeyse tüm maddeleri. Ama buna girmeyecegim şimdilik.

Ben genel konuştum. Kadın hakları, kadın cinayetleri, kadına şiddet, eşitlik, feminizm, özgürlük... vs. hepsi slogan, hepsi propaganda, hepsi zehirli şekerler. Hepsini yüksek sesle bagırıyor insanlar, hepsinin sesi birbirine karıştı. Her şeyi bu kadar son ses açarsan dogal olarak hiç kimse hiçbir sesi tam anlamıyla duyamaz ve aslında ortalıkta ne döndügünü anlayamazlar. Genelde sert yazıyorum zannederler de aslında yumuşak yazıyor halim bu benim, yoksa baya baya sert yazardım ama işte.... neyse...

Feminizm; özgürlüge, kadının sözde kurtuluşana, eşitlige, cinseytçiligin bitmesi safsatasına... falan götürmeyecek toplumu. Sorgulanamaz, mutlak devlet diktatörlügüne götürecek bizi. Hani şu an AKP diktatör diyorsunuz ya, asıl 3-4 nesil sonrası diktatörlügün gerçekte ne demek oldugunu anlayacak.

Gelecek hakkında kehanet uyduruyorum zannetme; aslında ben geçmişi anlatıyorum. Geçmişte oldu ve yarın yine olacak.

Ama tabi ki yazsam da bir şey degişmez, ben buraya arada gelirim, ortalık malı gibi bir şeyler yazar giderim, sonra da millet bana kadın düşmanı falan der :KK70: Yani bir şey yazsam da her şey aynı şekilde devam edecek. Çünkü insanlar aksini düşünemez haldeler şu anda. Kelimeler, kavramlar iyice degiştirildi insanların kafasında ve sorgulanamaz hale geldiler. Hatta düşünce özgürlügü diyenlerin hakaretlerini yiyoruz aslında ama onlara göre normal şeyler bunlar. Ve saygısız olan yine benim gibi düşünenler oluyor, çünkü medya iyi beyin yıkadı, aksini düşünemiyorlar.

Neyse... Uzun lafın kısası; feminizm zannettiginiz şey aslında feminizm degil. Feminizm = Marxism.
 
İşte kedi köpek olmadıklarını, kendi karar mekanizmaları olan bireyler olduklarını fark etseler...

Bak mesela bu aslında benim gibi düşünenlere hakarettir, ama içeriginde samimiyetsizlik de var. Ve bu samimiyetsizligi benim yazmama gerek bile yok, herkes gayet iyi biliyor, ama kabul etmek agırlarına gidiyor çogunun. Neyse...

Ben şahsen femniist kafasındakilere ''siz yaban hayvanı mısnız da sahiplenilmekten bu kadar korkuyorsunuz?'' demedim hiç, diyeni de pek görmüş degilim, çünkü hakaret olurdu bu. Ama feminist, sözde modern, sözde entellerden bunu epey duydum. ''siz barınak hayvanı mısınız ki sahiplenilmek istiyorsuuuuooooonnnnuuuzzz?'' gibisinden...

Ama size hakaretmiş gibi gelmiyor işte, çünkü size göre bu modernlik.
 
Bak mesela bu aslında benim gibi düşünenlere hakarettir, ama içeriginde samimiyetsizlik de var. Ve bu samimiyetsizligi benim yazmama gerek bile yok, herkes gayet iyi biliyor, ama kabul etmek agırlarına gidiyor çogunun. Neyse...

Ben şahsen femniist kafasındakilere ''siz yaban hayvanı mısnız da sahiplenilmekten bu kadar korkuyorsunuz?'' demedim hiç, diyeni de pek görmüş degilim, çünkü hakaret olurdu bu. Ama feminist, sözde modern, sözde entellerden bunu epey duydum. ''siz barınak hayvanı mısınız ki sahiplenilmek istiyorsuuuuooooonnnnuuuzzz?'' gibisinden...

Ama size hakaretmiş gibi gelmiyor işte, çünkü size göre bu modernlik.
Mervecik her feminizm konusunda bunu yazmaktan sıkıldım artık.
Ben feminist değilim. Bir çok sloganlarını da saçma ve insan doğasından uzak bulurum. Erkek şiddetini, kadının toplumda ötekileştirildiğini kabul etmek bir şey, feminizm külliyatını yekten savunmak başka bir şey.
Ve evet bir insanın diğeri tarafından "sahiplenilmesi" hastalıklı bir fikir. Çağdışı mı, modernizim mi oralarda değilim.
Kullandıkları kelime "sahiplenilme" olduğu için bu kelimeyi kullanıyorum.
Bu kelimeyle kastettikleri de adamların görüştükleri kişilerden, giyecekleri eteğe kadar karar vermesi.
Yoksa iki insanın birbirini sevip kendilerini bir diğerine ruhen ve fiziken ait ve sahip hissetmelerini kastetmediğim ortada.
Gören gözler için o cümlede ne hikmetler gizlidir, diyor ve seninle yeni bir polemiğe girmiş olmanın derin üzüntüsünü taşıyorum.
 
Hayır, yazının tamamını okudum ve bu cümleleri ilk defa da görüyor degilim.

''hoşuna gitmeyen hangisi?'' diye soracaksan illa, yazının büyüüüük bir bölümüne katılmıyorum hatta aşırı saçma buluyorum. Tek tek de eleştirebilirim bu yazıda saçma buldugum neredeyse tüm maddeleri. Ama buna girmeyecegim şimdilik.

Ben genel konuştum. Kadın hakları, kadın cinayetleri, kadına şiddet, eşitlik, feminizm, özgürlük... vs. hepsi slogan, hepsi propaganda, hepsi zehirli şekerler. Hepsini yüksek sesle bagırıyor insanlar, hepsinin sesi birbirine karıştı. Her şeyi bu kadar son ses açarsan dogal olarak hiç kimse hiçbir sesi tam anlamıyla duyamaz ve aslında ortalıkta ne döndügünü anlayamazlar. Genelde sert yazıyorum zannederler de aslında yumuşak yazıyor halim bu benim, yoksa baya baya sert yazardım ama işte.... neyse...

Feminizm; özgürlüge, kadının sözde kurtuluşana, eşitlige, cinseytçiligin bitmesi safsatasına... falan götürmeyecek toplumu. Sorgulanamaz, mutlak devlet diktatörlügüne götürecek bizi. Hani şu an AKP diktatör diyorsunuz ya, asıl 3-4 nesil sonrası diktatörlügün gerçekte ne demek oldugunu anlayacak.

Gelecek hakkında kehanet uyduruyorum zannetme; aslında ben geçmişi anlatıyorum. Geçmişte oldu ve yarın yine olacak.

Ama tabi ki yazsam da bir şey degişmez, ben buraya arada gelirim, ortalık malı gibi bir şeyler yazar giderim, sonra da millet bana kadın düşmanı falan der :KK70: Yani bir şey yazsam da her şey aynı şekilde devam edecek. Çünkü insanlar aksini düşünemez haldeler şu anda. Kelimeler, kavramlar iyice degiştirildi insanların kafasında ve sorgulanamaz hale geldiler. Hatta düşünce özgürlügü diyenlerin hakaretlerini yiyoruz aslında ama onlara göre normal şeyler bunlar. Ve saygısız olan yine benim gibi düşünenler oluyor, çünkü medya iyi beyin yıkadı, aksini düşünemiyorlar.

Neyse... Uzun lafın kısası; feminizm zannettiginiz şey aslında feminizm degil. Feminizm = Marxism.

Yazida bir sacmalik yok, cogu maddeler de yasanmis, yasaniyor, cogu kadin yasadiklarinin farkina varamadan ya kocasinin emrine tabi bir kole hayati yasiyor, ya kasi gozu patlayip sokaga atiliyor, ya da olduruluyor. Bu yazinin amaci da bunlari onlemek. Neyse..

Senle biz daha once de feminizmi tartismistik ve bir sonuc alamamistik. Tekrar tartismanin geregi yok bence. Feminism ile Amazonlar kabilesi senin gozunde ayni anlama geliyor cunki. Diktatorlukle feministligi ayni kefeye koymandan bile bu cok belli. O yuzden bu kadar uclarda dolasan fikirlerini tartismak da anlamsiz bence..
 
Mervecik her feminizm konusunda bunu yazmaktan sıkıldım artık.
Ben feminist değilim. Bir çok sloganlarını da saçma ve insan doğasından uzak bulurum. Erkek şiddetini, kadının toplumda ötekileştirildiğini kabul etmek bir şey, feminizm külliyatını yekten savunmak başka bir şey.
Ve evet bir insanın diğeri tarafından "sahiplenilmesi" hastalıklı bir fikir. Çağdışı mı, modernizim mi oralarda değilim.
Kullandıkları kelime "sahiplenilme" olduğu için bu kelimeyi kullanıyorum.
Bu kelimeyle kastettikleri de adamların görüştükleri kişilerden, giyecekleri eteğe kadar karar vermesi.
Yoksa iki insanın birbirini sevip kendilerini bir diğerine ruhen ve fiziken ait ve sahip hissetmelerini kastetmediğim ortada.
Gören gözler için o cümlede ne hikmetler gizlidir, diyor ve seninle yeni bir polemiğe girmiş olmanın derin üzüntüsünü taşıyorum.

Sana feministsin demedim ki şu anda.Daha çok ''işime geldigi kadar eşitlikçiyim'' cilerdensin.

Sen kocanın ne giydigine karışırsın, kaçta geldigine, nereye kiminle gittigine... ve sana da karışmasını istersin. Karışmasaydı garip olrudu zaten, ev arkadaşı gibi hatta daha başka bir şey derdim ya neyse. Bitti. Demek ki sahiplenmek ve sahiplenilmek senin de içinde var, kabul edemesen de...

Digeri de kocasının kendisine bi tık daha fazla karışmasını seviyordur, neresi hastalıklı acaba? BDSM'nin bile normal görüldügü dünyada bu mu hastalıklı düşücne yani? ilahi...

Ama bu hakaret tipi degişmiyor, sürekli var. Mesela başka bir hali de şu; ''sizin gibiler tecavüzcü erkek çocuklar yetiştirir...vs'' gibi. Bu da hakarettir ama bazılarına göre modernlik ne hikmetse.

Madem polemige girmek derin üzüntülere saldı seni, kesiyorum burada.
 
Sana feministsin demedim ki şu anda.Daha çok ''işime geldigi kadar eşitlikçiyim'' cilerdensin.

Sen kocanın ne giydigine karışırsın, kaçta geldigine, nereye kiminle gittigine... ve sana da karışmasını istersin. Karışmasaydı garip olrudu zaten, ev arkadaşı gibi hatta daha başka bir şey derdim ya neyse. Bitti. Demek ki sahiplenmek ve sahiplenilmek senin de içinde var, kabul edemesen de...

Digeri de kocasının kendisine bi tık daha fazla karışmasını seviyordur, neresi hastalıklı acaba? BDSM'nin bile normal görüldügü dünyada bu mu hastalıklı düşücne yani? ilahi...

Ama bu hakaret tipi degişmiyor, sürekli var. Mesela başka bir hali de şu; ''sizin gibiler tecavüzcü erkek çocuklar yetiştirir...vs'' gibi. Bu da hakarettir ama bazılarına göre modernlik ne hikmetse.

Madem polemige girmek derin üzüntülere saldı seni, kesiyorum burada.
mervecik agresif ve tartışma adabını bilmeyen bir insansın.
Ben kocamın ne giydiğine karışmam. Ben doğrudan hoşlanmadığım şekilde giyinen ya da davranan adamlarla birlikte olmama yolunu kullanıyorum. Daha kesin bir çözüm.
BDSM iki tarafın rızasıyla olduğu sürece bir fantezidir ve yetişkinlerin kapalı kapılar ardından yaptığı bizi alakadar etmez. Eğer bir erkek ya da kadın ilişkinin diğer tarafının istediği bir şeyi engelleme yoluna gidiyorsa bunun adı şiddettir.
Bir insana ağzını burnunu dağıtmadan da şiddet gösterebilirsin.
Ya da dur göstermezsin.
Keşke KK'ya yazmanı kıskanan bir sevgilin olsa da hepimiz rahata ersek, sen de feminizm zırvaları olmadan medeni erkeğinle hayatını yaşasan.
 
Yazida bir sacmalik yok, cogu maddeler de yasanmis, yasaniyor, cogu kadin yasadiklarinin farkina varamadan ya kocasinin emrine tabi bir kole hayati yasiyor, ya kasi gozu patlayip sokaga atiliyor, ya da olduruluyor. Bu yazinin amaci da bunlari onlemek. Neyse..

Senle biz daha once de feminizmi tartismistik ve bir sonuc alamamistik. Tekrar tartismanin geregi yok bence. Feminism ile Amazonlar kabilesi senin gozunde ayni anlama geliyor cunki. Diktatorlukle feministligi ayni kefeye koymandan bile bu cok belli. O yuzden bu kadar uclarda dolasan fikirlerini tartismak da anlamsiz bence..

Yazıdaki maddelerin bir çogu sadece erkeklerde degil, kadınlarda da olan şeyler, bu 1.

Bazıları erkekler bazıları ise kadınlar tarafından çokça yapılan şeyler bu 2.

Ama yazı tamamen şu mantık üzerinde ; Kadın = otomatik kurban, erkek = otomatik zanlı, bu 3.

Tartışmayı hatırlıyorum, ve feminizmi bilmedigini de... Amazonla falan ilgisi yok bunun. Feminizm bir kadın hareketi degil, marxismin kadın kıyafeti giydirilmiş hali sadece. Aynı diyalektik ama nesneler başka, özne ise aynı, fiil de...

Diyalektik materyalizm bu, marksizm bu, başka bir şey degil yahu. Özgürlük deegil bu, diktatörlük, hem de mutlak ve sorgulanamaz.

Rusya'da aynı diyalektik vardı. Nesneler farklıydı, kullanılan araçlar... İşçi-Fabrikatör diyalektigi vardı. İşçiler magdurdu, her konuda haklılardı; fabrikatörler ise kan emici canavardılar ve her konuda haksızdılar. İşçilere sürekli haklar verildi, ve sonra devrim yapıldı. Fabrikatörler öldürüldü, mallarına el konuldu. Güya işçileri kurtardı Marksistler dimi? İşçileri kurtarmak için onları kandıran marksistler yüzmilyonlarcasını öldürdüler yahu hem de açlıktan! İşçiler bunlar bize özgürlük verecek diye inandı, sonunda kabak onların başına patladı.

Aynı deney şu an aynı diyalektik üzerinden nesneler degişerek ilerliyor. Kadın-erkek diyalektigi. Kadınları silah olarak kullan, erkeklerin (daha dogrusu babaların) otoritesini yık, aileyi parçala. Kadınlara sürekli haklar ver ki boşansınlar, erkekler de evlenmek istemesinler artık, kendi hayatlarını yaşamak için cırmalayıp dursunlar. Kadınları daha çok çıplaklıga alıştır ki, cinsel meta olamasınlar artık; erkeklerin gözü de alışsın istek duymasınlar. Sonra babalıktan azledilmiş amaçsız erkekelri savaşa gönder ve milyonlarcasını birbirine öldürt. Sonra da sıra kadınlara gelecek. Kadınların küçük bölümü devlet memurlugu yapacak geri kalanı agır işlerde eşşek gibi çalıştırlacaklar, ne de olsa artık cinsel meta olmayacaklar. Ya cinsel emtasındır, ya da gider mecburen çalışırsın). Ve bu da ortadogu kafasıyla aynı uçta oldugu için, çok eşlilik başlayacak. Ama o sistemde evlilik yooook. Yani kadınlar metreslik ve fahşielik yapmaya başlayacaklar o dönemin yönetici devlet memurları için.

Bunlar daha önce oldu, yine olacak. Şu anda bile bu fahişelik Küba'da mevcuttur halen. Küba'da okumuş etmiş doktor 25 dolar aylık maaş alırken, fahişeler günde 50 dolar kazanır, ya da sahilde turistlere öpücük dagıtıp tanesi için 2-3 dolar alıp yine günde epey kazanırlar. Marksist düzen bu işte.

İyi zehirlediler ama toplumu. Zamanında işçileri kurtaracagız diye yola çıkıp işçileri mahvettikleri gibi, şimdi de kadınları kurtaracagız deyip kadınları mahvedecekler. Bak şu anda işçi partisinin aldıgı oylara :) İnsanlar salak degil ne de olsa, biliyorlar o sosyalist kafalıların ne haltlar yediklerini, akıllandılar.

Her neyse zaman gerçekte kimin kadın düşmanı, kimin erkek, çocuk, medeniyet, aile düşmanı oldugunu gösterecek. Hiç merak etmeyin.
 
mervecik agresif ve tartışma adabını bilmeyen bir insansın.
Ben kocamın ne giydiğine karışmam. Ben doğrudan hoşlanmadığım şekilde giyinen ya da davranan adamlarla birlikte olmama yolunu kullanıyorum. Daha kesin bir çözüm.
BDSM iki tarafın rızasıyla olduğu sürece bir fantezidir ve yetişkinlerin kapalı kapılar ardından yaptığı bizi alakadar etmez. Eğer bir erkek ya da kadın ilişkinin diğer tarafının istediği bir şeyi engelleme yoluna gidiyorsa bunun adı şiddettir.
Bir insana ağzını burnunu dağıtmadan da şiddet gösterebilirsin.
Ya da dur göstermezsin.
Keşke KK'ya yazmanı kıskanan bir sevgilin olsa da hepimiz rahata ersek, sen de feminizm zırvaları olmadan medeni erkeğinle hayatını yaşasan.

Hop, o kadar da degil. Tartışma adabını falan bana anlatma lütfen. Agresiflik başka, tartışma adabı başkadır. O konuda karar mercii falan degilsin sen.

Neyse madem benle yazışmaktan bu kadar rahatsızsın, bu yazdıklarına cevap vermem gerektigi halde vermiyorum, adiyos. Düşünce özgürlügünü savunuyordun ya bir de sen :) Amen.
 
X