Mısraaa'yla Yaşama Dair Bir Avuç Samimiyet,Bir Avuç Sevgi,Bir Avuç Dostluk..

Mxixsra

Paşa nın annesi
Kayıtlı Üye
7 Temmuz 2008
12.041
11
206
Antalya
Sevgili dostlar ;benimle yeniden bir dostluk ağacı kurmaya ne dersiniz?
Hayata dair ne varsa sevinç,hüzün,coşku,gülümseme...vs tüm yaşanmışlıklarımızı,öngörülerimizi,tecrübelerimizi paylaşalım çoğalalım koskocaman olalım.
Haydi Yine Yeniden Yarınlarımızı Aydınlatacak Işıklı Yolun bekçileri olalım.
 
Hoşgeldin angelcım.Sana Türk kahvesi yaptım günün yorgunluğunu hafifletsin diye:))))))

Bir fincan kahveninde kırk yıl hatrı olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamamız dileğiyle....
 
SU OL


Bir an için sen su oldugunu düsün. Su denli özel, su denli yararli ve su denli çok, tükenmez... Inaniyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çesmelerden dökül, ister göklerden yag, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayi dolduramazsin. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsin. Unutma daha çok bagirdiginda daha çok dinlenmezsin, gürültünün parçasi olursun yalnizca!... Suyun yaninda olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü"Su nasilsa burada, gerek yok ki suyu kana kana içmeye" diye düsünürler.. Tipki, sesini sürekli duyanlarin seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiçbir hayvan, irmagin gürültüler koparan yerinden su içmeye çalismadi simdiye dek. Hepsi, hep sabahin en sakin anini bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler ve sakin sakin gereksinimlerini giderdiler. Onlar için en uygun olan kendi istedikleri zamandi. Sen hep bir su oldugunu düsün. Su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez... Ve su gibi yasam kaynagi oldugunu düsün. Ama su gibi yasatici ol. Su gibi yikici, sürükleyici ve öldürücü degil!.. Suysan tarlalarini basma insanlarin, yuvalarini yikma, ocaklarini söndürme; sana "felaket" denmesin! Suysan bir bardaga sigabil ki damarlara girebilesin!..


Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi yararli, su gibi gerekli ve su gibi bitmez tükenmez oldugunu da unutma. Ayrica su gibi sakin olabilecegin gibi, su gibi de "kiyametler" koparici olabilecegini unutma... Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayilabilecegin küçük irmaklara ayirabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, yasam verirsin çevrene. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçilan olursun seller, afetler gibi. Tercih elindeydi hep ve hep "senin" ellerinde olacak... Ya tutmayi ögreneceksin dilini ya da hiç durmadan konustugun için, yalnizca bombos ve anlamsiz sesler çikartan birisi oldugunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken su degil mi? Düsüneceksin ne zaman ne söyleyecegini. Düsüneceksin kimin dinleyip dinlemedigini, kimin anlayip anlamadigini.

Düsüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarini anlatabildigini... Hatta anlayanlarin anladiklarinin da senin anlattiklarinin ne kadari oldugunu düsüneceksin... Konusmak için en uygun zamani bekleyecek, en az ama en uygun sözcükleri seçmeye çalisacaksin... Yolcularin, önceden aldiklari biletleri ceplerinde oldugu halde, saatlerini kontrol ederek, zaman yaklastiginda, vapurun kalkacagi iskelede hazir olmalari gibi, sen de fikrini bildirecegin kisinin " kiyiya yanasmasini" bekleyeceksin!.. Demeyeceksin " Ben canim isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!.." Demeyeceksin " Ben aklima geleni geldigi biçimde söylerim. Karsimdaki de degil duymak degil dinlemek, anlattigimdan bile fazlasini anlamak zorunda.." Keske öyle olsaydi. Keske hakli olsaydin, ama maalesef degil... Agzini açip "Selaleden dökülen suyu" içmeye çalisan bir tavsan gördün mü hiç?... Ya da önüne çikan agaçlari bile sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye ugrasan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasini bekler; beyni olan her canli gibi! Hadi... Sen simdi " su oldugunu" düsün ve kendini " su gibi " hisset... Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararli... Su gibi yasam kaynagi ve su gibi bitmez tükenmez oldugunu animsa... Ama yine su gibi " küçük bir bardagin içine" sigdir ki kendini girebilmeyi ögren insanlarin damarlarina. Yasam ver... Vazgeçilmez ol!...



H.KOLÇAK
 
AH O MASKELER
İnsanca olan her şeyden korkuyoruz.Duygularımızın açığa çıkaçağı fikri uykularımızı kaçırıyor. Perdenin arkasına saklanıyoruz. Sisli havaları çok seviyoruz. Kendimizi göstermemek için türlü türlü maskeler icad ediyoruz. Sonra o maskelerle yaşamaya başlıyoruz. Maske öylesine yapışıyor ki yüzümüze, bir süre sonra tenimizden ayrılmaz hale geliyor. Olgunluk maskesi ciddiyet maskesi bir gün birini bir gün diğerini takıp çıkıyoruz ortalığa.. Aklımız sıra güvendeyiz artık.

Maskemizi düşürmeye kalkışanlara şiddetle karşılık veriyoruz. Ya kırıcı oluyoruz ya da arkamıza bakmadan kaçıyoruz. Zaman sa deli bir ırmak gibi akıp gidiyor önümüzden. Biz hayatımızı ''Bugün hangi maskeyi taksak'' sorularıyla tüketirken duygular bir bir yok oluyor içimizde.. Bir kez daha elimize asla geçmeyecek mutluluk fırsatlarını teperken yüreğimiz kıpırdamıyor bile. Öyle donmuş kanımız, öyle kanıksamışız ki maskeli yaşama etrafmızda tek tek gördüğümüz maskesiz insanları küçümsüyoruz. Küçümsemekle kalmıyor ayıplıyoruz da üstelik.

Oysa onlar oldukları gibiler. İçleri neyse dışları da o. Sevinçleri hüzünleri çoşkuları, aşkları oldukları gibi yansıtabiliyorlar. Ve buu yapabildikleri için o kadar şanslılar ki. Peki kim zayıf şimdi? Yüzlerinde maske ile dolaşanlar mı. Duygularını saklamayan, dilediğince yaşayan içinde ki çoçuğu öldürmeyenler mi? Duygularımızın açığa çıkmasından korktuğumuz için biz zayıfız elbette. Dilimizin ucuna kadar gelen sözcükleri bir söyleyebilsek, bu zayıflığın üstesinden gelebileceğiz. İşte o zaman cesur olacağız , işte o zaman mutlu edeceğiz içimizde ki çoçuğu. Öylesine bir huzur yayılacak ki içimize, anlatamıyacağız, anlatacak sözcük bulamıyacağız.

Mutluluğun gerçek adı gerçek kaygı duymadan hissettiğini dilediğince söyleyebilmek olmalı.

Alıntıdır
 
kızlar bende geldim sizler önceden tanışıyosunuz galiba ama benimde konuşacak dertleşecek zaman zaman ağlayacak zaman zaman gülücek arkadaşlara ihtiyacım var yada öylesine konuşacak benide alırmısınız aranıza
 
Butterfly cım,mutlucum,mecbue hoşgeldiniz topiğime canlarım.
Umarım sürekli vede kalıcı oluruz.

Son haber;çakırgözlü yü aradım,bebeğin diyaframı gelşmemiş bu yüzden (6 aylıktı)bebek dün normal doğumla alınmış.Sunni sancı vermişler iki gün çok zor olmuş doğum.Şimdi annesigilin yanındaymış,2 hafta kadar sonra kendi evine geçecekmiş.Soranlara selamları var.

Mecbue,evet biz önceden tanışıyoruz tabiki bu bir kriter değil.Daimi olarak bu topikte sohbet edecek tüm dostlarımıza kapımız açık.

Biraz kendinden söz eder misin?
 
Son düzenleme:
Mısracım hoşbuldum kendi adıma a.s.

Allah çakırgözlüye sabır versin... Allah kimseyi sınamasın evlat acısı ile..:Saruboceq:
 
16 aylık evliyim bursada yaşıyorum ama bursalı deyilim burada kimsem yok çok yalnızlık çekiyorum oturup adam akıllı konaşacağım bi arkadaşım yok bende 28 haftalık doğum yaptım prematüre bebek annesiyim erken doğum beni çok yıprattı ölümle burun buruna geldim ben ve bebyimde öyle ne bileyim işte şimdi bütün dünyam önce kızım sonrada eşim aklıma geldikçe yazarım daha sizler pekikaydirigubbakcemile5
 
Mecbue,Allah uzun ömürler versin inşallah bebişine.
Ben Antalya da yaşıyorum,resmi bir kurumda çalışıyorum,33 yaşındayım 9 aylık evliyim.
 

aa erken doğummu bebek nasılmış
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…