MİRAÇ'ta Peygamberimizin Gördüğü Kendine Zulmedenlerin Hali

askitotomsu

Yiğit Aras_SMA destek
Kayıtlı Üye
31 Mart 2012
10.869
7.479
Miraç'ta Rasûlullah (asm), melekler, insanların ruhları ve o sırada orada hazır bulunan büyük şahsiyetlerle tanıştırıldı. Ayrıca burada mükemmel ve ihtiyar bir insan ile de tanıştırıldı. Bu zat, boyu, posu ve vücut yapısı itibarıyla eksiksiz bir insandı. Cebrail kendisinin Hz. Adem (a.s.) olduğunu söyledi; "Yani sizin atanız." Bu zatın sağın.da ve solunda pek çok kişi vardı. Hz. Adem (as), kendi sağına baktığı zaman seviniyor, soluna baktığı zaman da üzülüyor ve ağlıyordu. Rasûlullah (asm), "Mesele nedir?" diye sordu. Cebrail dedi ki "Bunlar insan ırkıdır. Hz. Adem sağındaki iyi ve dürüst insanları görerek seviniyor, ama solundaki kötü ve sapık evlatlarını görerek ağlıyor." (2)

Bundan sonra Rasûlullah (asm)'a her şeyi ayrıntılı bir biçimde inceleme imkânı verildi. Rasûlullah (asm) bir yerde çiftçilerin tarlalarda çalıştığını gördü. Bu çiftçiler ne kadar mahsul devşiriyorlar idiyse mahsul o kadar büyüyor.du. Rasûlullah (asm), bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar Allah yolunda cihad edenlerdir.

Rasûlullah (asm) daha sonra bazı kimselerin başlarının ezilmekte olduğunu gördü. Bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar namaz için ağır hareket ediyorlardı ve namaz için başlarını kaldırmıyorlardı.

Rasûlullah (a.s.m) yamalı elbiseler giymiş olan bazı kimseleri gördü. Bunlar hayvanlar gibi ot yiyorlardı. Rasûlullah (a.s.m) bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar mallarından zekât veya sadaka vermiyorlardı.

Hz. Peygamber (a.s.m) bir kişinin ağaç ve tahtalar toplamakta olduğu.nu ve bunları kaldırmakta güçlük çektiği zaman bunlara daha çok tahta eklemekte olduğunu gördü. Rasûlullah (asm), bu kişinin kim olduğunu sordu. Dediler ki, bu adam zaten emanet ve mesuliyetin yükünü taşıyamıyordu, fakat bunları azaltmak yerine daha da artırdı.

Hz. Peygamber (asm) bundan sonra bazı kimselerin dil ve dudaklarının ma.kaslarla kesilmekte olduğuna tanık oldu. Bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar dedikoduculardır ki serbestçe konuşuyor ve fitne çıkarıyorlardı.

Rasûlullah (asm) bir yerde, bir taşta küçük bir delik gördü. Bu delikten ko.caman bir boğa çıktı, daha sonra aynı deliğe dönmek istedi, ama giremedi. Rasûlullah (asm), meselenin ne olduğunu sordu. Dediler ki, bu fitne yaratan sorumsuz bir kişidir, ki önce düşünüp taşınmadan bir şey söylüyor veya fit.ne yaratıyor, ama sonra pişman olup hatasını telafi etmek istiyor, ama edemiyor.

Bir başka yerde adamlar hep kendi vücutlarının etlerini kesip yiyorlardı. Rasûlullah (a.s.m) bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar başkalarına dil uzatıyor ve onlarla alay ediyorlardı.

Bu adamların yanında bazı diğer kimseler vardı. Bunların tırnakları bakırdandı ve ağız ve göğüslerini dövüyorlardı. Rasûlullah (a.s.m) bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar insanların arkasından konuşuyor ve namuslarına leke sürmek istiyorlardı.

Bazı diğer kimseler vardı ki, dudakları develer gibiydi ve bunlar ateş yiyordu. Rasûlullah (a.s.m) bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar yetimlerin mallarını yiyorlardı.

Bir süre sonra Rasûlullah (asm) karınları şişmiş ve yılanlarla dolu kişileri gördü. Gelip geçenler onları eziyordu, fakat onlar yerlerinden kıpırdayamıyorlardı. Rasûlullah (asm) bunların kimler olduğunu sordu, dediler ki, bunlar faiz ve haram yiyenlerdir.

Bundan sonra bazı diğer kimseler görüldü. Bu adamların bir tarafında gayet güzel ve temiz et vardı, ama diğer tarafta çürümüş ve kokuşmuş et vardı. Bu adamlar iyi eti bırakıp kötü eti yiyorlardı. Rasûlullah (a.s.m) dedi ki, bunlar kimlerdir? Dediler ki, bunlar kendilerine helâl olan koca veya karılarını bırakıp zina yapan ve haram olanlarla nefislerini tatmin eden erkek ve kadınlardır.

Rasûlullah (a.s.m) bundan sonra göğüsleriyle asılı kadınları gördü. Rasûlullah (asm) bunların kim olduğunu sordu. Dediler ki, bunlar kocalarına onlardan olmayan çocukları musallat eden -zina eden ve çocuklarını öldüren- kadınlardır. (3)

Dipnotlar:
2. Buhârî, Müslim, Müsned-i Ahmed, İbni Cerir, Beyhaki, İbni Ebi Hâtim, İbni İshâk, Hâkim, Taberânî, Bezzâr (Muhtelif râviler).
3. Bütün bu gözlem ve incelemeler topluca anlatılmamıştır. Biz hepsini bir arada topladık. (bk. Müsned-i Ahmed, İbni Mâce, İbni Cerîr, Beyhakî, Hâkim, İbni Ebî Hâtim, Taberânî, Bezzâr, İbni İshâk, İbni Merdûye, Ebû Dâvûd. Râviler: Hz. Ebû Hureyre, Hz. Ebû Sa'id Hudrî ve Hz. Enes bin Mâlik).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Son düzenleme:
35:32 - Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta yolu tutan var, Allah'ın izniyle hayırlarda ileri geçenler var. İşte bu büyük lütuftur.
 
27:11 - "Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim."

3:135 - Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler.
 
Son düzenleme:
22:48 - Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır.
 
22:10 - Ona "Bunlar, senin ellerinle kazandığın günahlar sebebiyledir" denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir.
 
3:182 - "Bu, kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır". Allah kullar(ın)a asla zulmetmez.
 
4:10 - Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar.
 
4:110 - Kim bir kötülük işler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur.
 
7:23 - Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!"
 
2:57 - Ve üstünüze o bulutu gölge yaptık, ve size ihsan ettiğimiz hoş rızıklardan yiyin, diye üzerinize kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Onlar, bize zulmetmediler, lakin kendi nefislerine zulmediyorlardı.
 
2:165 - İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.
 
2:254 - Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir.
 
2:270 - Her ne çeşit nafaka verdinizse veya ne türlü bir adak adadınızsa, Allah onu kesinlikle bilir. Ve zalimlere hiçbir şekilde yardım olunmayacaktır.
 
2:279 - Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.
 
3:86 - İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalimler güruhunu doğru yola iletmez.
 
3:117 - Onların bu dünya hayatında harcadıklarının durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup da mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın hali gibidir. Allah onlara zulmetmedi. Fakat kendileri, kendilerine zulmediyorlar.
 
37:22 - Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.
 
36:54 - Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
 
X