Mevlana

BenCano

~HürGeneral~
Kayıtlı Üye
17 Aralık 2006
2.221
13
Mevlana, sararmis yüzlü ve ince vücutlu idi. Bu sararmis ve zayif bünyesinde öyle bir nur ve heybet vardi; gözleri o kadar keskin ve çekici idi ki, kimse dikkatle bakamazdi. Mevlana basina, bilginlere mahsus bir sekilde sarik sarar, taylasan (sariktan sarkan uç) birakirdi. Sirtina da bilginlerin giydikleri gibi bol genis kollu bir hirka giyerdi.

Sems'in kaybolmasindan kirk gün sonra, ömrünün sonuna kadar, beyaz sarik yerine duman renkli bir sarik sardi ve Yemen ile Hint kumasindan yaptirdigi fereci (gögsü açik uzun kollu cübbe) giydi.

Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufu

Mevlana'nin tasavvufu, hiçbir zaman bir bilgi sistemi yahut hayali bir idealizm degildir. Onun tasavvufu, irfan tahakkuk, ask ve cezbe aleminde olgunlasmadir. Mevlana, daima hayatin gerçeklerini görür, hayatin bütün gerçeklerini kabul eder, ondan el etek çekmez. Miskinligi, hayattan el etek çekmeyi reddeder, hayati, hayatin içinde yasatir. Onun dünyayi tarifi, bize, onun tasavvufunu açiklar: "Dünya nedir? Allah'tan gafil olmaktir. Kumas, para, ölçüp tartarak ticaret yapmak ve kadin; dünya degildir. Din yolunda sarf etmek üzere kazandigin mala, Peygamber, "Ne güzel mal" demistir. Suyun gemi içinde olmasi geminin helakidir. Gemi altindaki su ise gemiye, geminin yürümesine yardimcidir. Mal, mülk sevgisini gönülden sürüp çikardigindadir ki Süleyman Peygamber, ancak yoksul adini takindi. Agzi kapali testi, içi hava ile dolu oldugundan derin ve uçsuz bucaksiz su üstüne yüzüp gitti. Iste yoksulluk havasi oldukça insan, dünya denizine batmaz, o denizin üstünde durur. Bütün bu dünya, onun mülkü olsa bu mülk, gözünde hiçbir sey degildir."

Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufunda Gaye

Mevlana'nin tasavvufunda gaye, kulluk ve yokluktur. Dolayisiyla hakiki padisahlik, gerçek varlik makamina erismektir. "Asil o Allah mülk ve saltanat sahibidir, kendisine bas egene bu topraktan yaratilan dünya söyle dursun, yüzlerce mülk, yüzlerce saltanat ihsan eder. Fakat, Allah huzurunda bir secde, sana iki yüz devlet ve saltanattan daha hos gelir. Ben ne mal isterim, ne mülk; ne devlet isterim, ne saltanat. Bana o secde devletini ihsan et, yeter diye aglayip sizlanmaya baslarsin..." "Senin taht dedigin sey, tahtadan yapilma tuzaktir. Kondugun yeri bas köse sanmissin ama, kapida kalakalmissin. Igreti padisahligi Allah'a ver de Allah sana herkesin kabul edecegi hakiki bir padisahlik versin." "Yok olmadikça hiç kimseye yüce huzura varmaya yol yoktur." "Kapida dolasan, Ben'den Biz'den dem vuran kapidan sürülür, "La" makaminda dolasip durur." "Kim benlikten kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmadigi için herkese dost kesilir." "Yokluk küheylani, ne de güzel bir buraktir. Yok olduysan seni varlik makamina götürür."

Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufunda Ask

Mevlana'nin tasavvufunda, yaratilisin, hayatin manasi asktir. Ask ise, kimseye niyazi, ihtiyaci olmayan Allah'in vasiflarindandir. Ondan baskasina asik olmak da geçici bir hevestir. Yaratilisin sebebi bütün hastaliklarin takibi, böbürlenmenin, bencilligin devasi, elemlerin merhemi ilahi asktir: "Ask, o suledir ki, parladi mi sevgiliden baska ne varsa hepsini yakar", "Ask, kimseye niyazi ve ihtiyaci olmayan Allah'in vasiflarindandir. Ondan baskasina asik olma, geçici bir hevestir.", "Ey bizim kibir ve azametimizin ilaci, ey bizim Eflatunumuz! Ey bizim Calinusumuz!", "Toprak beden, asktan göklere çikti, dag oynamaya basladi, çeviklesti. Ey asik! Tur'un cani oldu. Tur sarhos, Musa da düsüp bayilmis... Kimin aska meyli yoksa o kanatsiz bir kus gibidir. Vah ona!"

Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufunda Esas

Mevlana'nin tasavvufunda esas, gönül sahibine erismek ve cevher olmaktir. Nitekim söyle buyurur, "Allah ile oturup kalkmak isteyen kisi, veliler huzurunda otursun. Velilerin huzurundan kesilirsen, helak oldun gitti. Çünkü sen, külli olmayan bir cüz'sün. Seytan birisini kerem sahiplerinden ayirirsa onu, kimsiz, kimsesiz bir hale kor, o halde de bulunca basini yer mahvedip gider.", "Velilerin huzurundan uzaklasirsan hakikatte Allah'dan uzaklasirsin.", "Mana ehliyle düs kalk ki hem ata ve ihsan elde edesin, hem de feta (yigit, cömert) olasin.", "Bu cisimde manasiz can, hilafsiz, kilif içinde tahta kiliç gibidir. Kilifta bulundukça kiymetlidir. Çikinca yakmaya yarar bir alet olur.", "Tahta kilici muharebeye götürme, ah u figana düsmemek için önce bir kere muayene et; eger tahtadansa, yürü baskasini ara, eger elmassa sevinerek ileri gel! Elmas kiliç, velilerin silah deposundadir. Onlari görmek size kimyadir. Bütün bilenler, ancak ve ancak bunu böyle demislerdir: Bilen, alemlere rahmettir. Gülen nar bahçeyi güldürür. Erleri sohbeti de seni erlerden eder. Kati tas ve mermer bile olsan, gönül sahibine erisirsen cevher olursun. Temizlerin muhabbetini ta caninin içine dik . Gönlü hos olanlarin muhabbetinden baska muhabbetlere gönül verme. Ümitsizlik diyarina gitme, ümitler var. Karanliga varma, günesler var. Gönül, seni, gönül ehlinin diyarina; ten, seni su ve çamur hapsine çeker. Agah ol, bir gönüldesten gönül gidasini al, onunla gönlünü gidalandir. Yürü, ikbali bir ikbal sahibinden ögren."
 
Hazret-i Mevlana'nin Islami Esaslara ve Hazret-i Muhammed'e (S.A.V.) Bagliligi

Mevlana "Muhakkak ki sizin, Allah'in yaninda en kerim olaniniz Allah'dan çok korkup, günah islemeyeninizdir." Mealindeki ayetin suuruyla daima Kur'an hükümlerinin adabina riayet ederek Allah'in hakim kildigi seylerden çekinmis, nefsinin hazlarini terketmis, olgunlugu elde etmeye mani olan seylerden el çekmis, hülasa Allah'dan kendisini uzaklastiracak seylerin hepsinden daima sakinmis gerçek takva sahibi bir sahsiyettir.

Hazret-i Mevlana Islami Esaslardan Sapmadi

Sems ile karsilastiktan sonra, muhitin hazim ve idrak edemeyecegi bir aleme giren Mevlana bütün vecd (kendinden geçerek ilahi aska dalma) ve istigrak (mana alemine dalarak dünyadan habersiz olma hali) içinde dahi bir an Islam dininin esaslarindan harice bir adim atmamistir.

Hazret-i Mevlana'da Ibadet Suuru

Mesnevi'sinde; "Bizim Rabbimiz "Secde et ki, Allah'in yakinlarindan olasin" buyurmustur. Bizim bedenlerimizin secdesi ruhlarimizin Allah'a yaklasmasina sebeptir." Diyen Mevlana, Allah sevgisini yalniz fikir ve mana olarak kabullenmez, üzerine farz olan ibadetleri askla ifa ederdi. Eflaki söyle naklediyor: Mevlana, Ezan-i Muhammedi'yi isitince, elleriyle dizlerinin üzerine basip, olanca heybetiyle ayaga kalkar, "Ey kendisiyle rusen olan canimiz! Adin ebediyete kadar kalsin" der; bunu üç defa tekrarlar sonra: "Bu namaz, oruç, hac ve cihad, itikadin sahididir. Hediyeler, armaganlar ve sunulan seyler benim seninle hos oldugumun, seni sevdigimin sahididir.", "Eger Allah sevgisi yalniz fikir ve mana olsaydi senin oruç ve namazinin zahiri suretleri de kalmazdi, yok olurdu." Diyerek tam bir tevazu ve niyazla namaza dalardi.

Hazret-i Mevlana Kur'an-i Kerim'e Hayran, Hazret-i Muhammed'e Kurban'dir

Mevlana, su rubaisiyle Kur'an-i Kerim'e ve Hazret-i Muhammed'e (S.A.V.) bagliligini apaçik ilan ederek

"Canim bedenimde oldukça Kur'an-in kuluyum;
Seçilmis Muhammed'in yolunun topragiyim.
Birisi, sözlerimden, bundan baska birsöz naklederse, O nakledenden de bezmisim ben, bu sözden de bezmisim" demektedir.
 
Hazret-i Mevlana'nin Hüviyeti

Mevlana'nin eserleri ve yasayisi dikkatlice tetkik edildiginde, rahatlikla söyle söylenebilir: Mevlana kendi ilmini, Hazret-i Muhammed'in ilminde; irfanini, Hazret-i Muhammed'in irfaninda; benligini, Hazret-i Muhammed'in benliginde; hasili bütün varligini, O'nun varliginda yok ederek manevi hüviyetini, Hazret-i Muhammed'in manevi hüviyetinin parlak mes'alesi nurundan yakip uyandirmistir. Nitekim kendisi de bu hakikati su misralarinda belirtmekterdir.

"Biz Allah'in sayesiyiz, Mustafa'nin nurundaniz.
Sedef içine damlamis çok kiymetli bir inciyiz.
Herkes suret gözüyle bizi nereden görecek?
Biz Kibriya'nin su ve balçik içinde belirmis nuruyuz."

O'nun Insana Bakis Dairesinin Merkezi

Bilinmelidir ki, Mevlana'nin, bir kamil mürsid olarak manevi vazifesi, yaratilisinin gayesi çerçevesinde, insanlarin hidayetine ve ebedi saadetine vesile olabilmektir. Bu ilahi gayenin gayreti ve yüklendigi manevi vazifenin suuruyla: "Biz pergel gibiyiz. Bir ayagimiz Seri'at'de (ayet, hadis, icma-i ümmet ve kiyas-i fukaha üzerine kurulmus olan din kaidelerinde) saglamca durur, öteki ayagimiz yetmisiki milleti dolasir." Demektedir.

O'nun Engin Hosgörüsündeki Sir, Nur, Suur, Huzur: O'nun engin hos görüsünde Tevhid'in sirri, Kur'an'in nuru, imanin suuru ve Muhammedi ahlakin huzuru vardir. Mevlana'nin Tevhid'in nes'esiyle ve Muhammedi feyzin coskunlugu ile özünde olan engin hosgörüsünü yasayisi ile de, nükteli bir biçimde, ortaya koydugunu görmekteyiz. Zaten Mevlana'nin sahsiyetindeki olgunluk ve bariz vasif, söyledigini yasamasidir ve fikrini hareketiyle göstermesidir. Bu hususta bir misal verelim: Bir Sema meclisinde Mevlana, Sema etmektedir. Birdenbire Hiristiyan sarhos Sema'a girer. O sarhos heyecanlar göstererek Mevlana'ya çarpmaktadir. Bunun üzerine dostlar o sarhosu incitirler. Mevlana, o sarhosu incitenlere hitaben, "Sarabi o içmistir, sarhoslugu siz ediyorsunuz" buyurur. Dostlar, o sarhosu tanitmak için cevaben, "Tersadir (Hiristiyan)" dediklerinde, Mevlana, tesanin diger, korkak ve korkan, manasini ima ederek; "O tersa (korkar ve korkan) ise siz niçin degilsiniz?" Der ve dostlar, yaptiklari hatadan dolayi özürler dilerler.

Hazret-i Mevlana'nin Egitimci Yönü

O'nun Insana Bakisi: Mevlana, insana fasik (günahkar) da olsa, kafir de olsa, engin bir görüsle ve rahmet dolu bir nazarla bakmistir. Çünkü o, Mesnevi'sinde de ifade ettigi gibi Allah'in fasik ve putperest de olsa kendisini çagirana icabet edecegini müdriktir. Mevlana, Muhammedi feyze tam mazhar olarak rahmet madeni olmustur, Kur'an-i Kerim'de buyurulan: "Allan'in rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz" mealindeki ilahi müjdenin hakikatine ermis bir Allah dostudur. Onun içindir ki, bütün insanliga coskunlukla;

"Ümitsizlik semtine gitme, ümitler vardir.
Karanlik tarafa gitme; günesler vardir."

Diye haykirir.

Kamil insan olarak, böylesine, ilahi rahmet ve Rahmani ümitlerle dopdolu olan Mevlana'nin hiç kimseye hor bakmayacagi gayet tabiidir ve hassasiyetle su tavsiyede bulunur. "Hiçbir kafiri hor görmeyin. Olur ya, müslüman olarak ölebilir. Ömrünün sonundan ne haberin var ki ondan tamamiyla yüz çeviriyorsun."
 
O'nun Halka Bakisi

Mevlana'nin nazarinda, kim olursa olsun, her seyden evvel insan vardi. Halk tabakasindan olsun, yüksek tabakadan olsun, onun için farketmezdi. Bilakis halka pek merhametliydi. Gariplere karsi daima gönül alici davranirdi.

Mevlana bir gün Ilica'ya gitti. Emir Alim Çelebi, daha önce davranarak hamama vardi ve Mevlana'nin dostlaryla beraber kalabilmesi için bütün insanlari hamamdan disari çikartti, sonra havuzu kirmizi beyaz elmalarla doldurttu. Mevlana içeri girdigi vakit, hamamin soyunma yerinde insanlarin acele ile elbiselerini giydiklerini ve havuzun elmalarla dopdolu oldugunu gördü. emir Alim Çelebi'ye hitaben dedi ki: "Ey Emir Alim! Bu insanlarin canlari elmadan daha mi az kiymetli ki, onlari disari edip havuzu elmalarla doldurdun. Onlardan biri, elmalarin otuz mislidir. Yalniz elmalar degil, bütün dünya ve içindeki seyler, insanlar için degil midir? Eger beni seviyorsan, söyle de hepsi hamama girsinler. Fukarasi, zengini, saglami ve zayifi disarida kalmasin ki, ben de onlarin davetsiz misafiri olarak suya girebileyim, onlarin sayesinde biraz dinlenebileyim."

O, Çevresine Rahmettir

Etrafindakilerin ve kendisi ile oturup kalkmak isteyenlerin, sultanlar, emirler, zenginler ve hep ileri gelen kimseler olmasina ragmen Mevlana, daha çok fakirlerle, zaruret içinde olanlarla düsüp kalkardi. Müridlerin çogu da zaten hor ve hakir görülen kimselerdi. Müridlerini kinayanlara, Mevlana'nin verdigi cevap dikkat çekicidir.
"Benim müridlerim iyi insanlar olsalardi, ben onlarin müridi olurdum. Kötü insan olduklarindan, ahlaklarini degistirip iyi olmalari, iyiler ve iyi amel eden insanlarin arasina girmeleri için müridlige kabul ettim. Allah'in rahmetine mazhar olanlar kurtulmuslardir; fakat lanetine ugramislar tedaviye muhtaç hastalardir. Iste biz bu lanetlikleri rahmetlik yapmak için dünyaya geldik."

Hazret-i Mevlana Ince Ruhlu Nazik Bir Babaydi

Mevlana, ince ruhlu, gayet hassas ve nazikbir baba, gönül almakta, gönül oksamakta ve kadirsinaslikta örnek bir aile reisidir. Gelini Fatma Hatun'a ve oglu Sultan Veled'e gönderdigi mektuplari okudugumuzda, onun ince ruhunu, nezaketini ve kadirsinasligini açikça görmekteyiz. Gelinine hitap ederken kullandigi: "Bizim de gönlümüzün, gözümüzün isigi aydinligi, alemin de gönlünün ve gözünün isigi aydinligi...", "Canim canina karismistir, birlesmistir. Seni inciten her sey beni de incitir... Sizin gaminiz, on kat fazlasiyla bizimdir. Sizin düsünceniz, tasaniz; bizim düsüncemiz, bizim tasamizdir... Aziz oglum Bahaeddin sizi incitirse, gerçekten sevgisini ve gönlümü ondan alirim..." ifadeleri onun hassas ruhunun, nezaketinin ve gönül oksayiciliginin delilidir.

Hazret-i Mevlana Kiymet Bilen Bir Dost

Ogluna hitaben yazdigi mektubundaki su cumleler de onun kadirsinas sahsiyetinin aynasidir: "Padisahimiz Seyh Selahaddin'in kizinin hatirina riayet etmeniz için su birkaç satir yazildi... Allah için su babanizin yüzünü, kendi yüzünü, bütün soyumuzun, sopumuzun yüzlerini ak etmek istersen onun hatirini aziz, ama pek aziz tut, onu can ve gönül tutagiyla avlamak için her günü ilk gün, her geceyi gerdek gecesi say..."

Hazret-i Mevlana Gönül Alici; Örnek Bir Baba

Mevlana'nin, davranislariyla ve tavsiyesiyle, nasil bir baba ve nasil bir ruh terbiyecisi oldugunu anlamak için de Sultan Veled'in su hatirasini okuyalim: "Bir gün bana büyük bir ruh bezginligi ve iç sikintisi geldi. Beni bezgin ve sikintili gören babam:"Birinden mi incindin de böyle sikildin?" dedi. Ben "Bilmiyorum, bu ne haldir?" dedim. Babam kalkip eve gitti ve bir müddet sonra, kurt postunu çevirip basina ve yüzüne geçirmis bir halde ve çocuklari korkuttuklari gibi "Bu! Bu! Bu!" yaparak yanima geldi. Babamin bu hos hareketinden bana bir gülmedir geldi; anlatilamayacak derecede güldüm. Yere kapanarak ayaklarini öptüm. Babam "Bahaeddin! Eger bir güzel sevgili sana siki sikiya baglansa, daima seninle saka, senlik etse ve birdenbire yüzünün seklini degisitirip gelse ve sana "Bu! Bu! Bu!" dese ondan hiç korkar misin?" buyurdu. Ben de hayir, korkmam dedim. Buyurdu ki: "Seni sevindiren, seni sevinç ve nese içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sikinti duydugun ayni sevgilidir. Hep odur, hep ondandir ve ondan feyizlenirsin. O halde neden bos yere üzgün duruyor, sikintinin elinde aciz kaliyorsun?"

"Içinde sikinti görünce onun çaresine bak; çünkü dallarin hepsi kökten biter. Içinde genislik, ferahlik görünce ona su ver. Kalb ferahliginin verdigi meyvayi da, dostlara ve ahbaplara sun."
 

Insani Münasebetlerde Dikkat Ettigi Hususlar

Mevlana, hasimlari tarafindan kendisine reva görülen dil uzatmalara ve uygunsuz lakirdilara hiç aci cevap vermez, yumusaklikla mukabelede bulunurdu.

Molla Cami, söyle naklediyor: Mevlana'ya düsmanlik güden Konyali Siraceddin'e Mevlana'nin: "Ben yetmisiki milletle beraberim" dedigini söylediler. Siraceddin de düsmanligindan, Mevlana'yi huzursuz etmek ve kismetten düsürmek niyetiyle, yakinlarindan olan bir alime ona gönderdi. O alim, Siraceddin'in talimatina göre, büyük bir kabalik içinde Mevlana'ya sen böyle mi söyledin, diye soracak, sayet ikrar ederse kendinine edep disi sözlerle incitecek, insanlar arasinda mahcup edecekti. O alim, Mevlana'nin huzuruna geldi ve sordu. "Sen yetmisiki milletle beraberim diye söyledin mi?" Mevlana da cevaben: "Evet demisim" deyince, o alim agzina geleni söyledi, asiri derecede ileri geri konustu. Mevlana tebessüm ederek dedi ki: "Senin bu söylediklerine ragmen, seninle de beraberim."

Hizmetkarlara Karsi Davranisi

Mevlana, cariyelere, hizmetkarlara karsi muamelesinde ve anlayisinda da güzel ahlaklidir. O daima gönül verdigi Hazret-i Muhammed'in güzel ahlakiyla ahlaklanmis bir sahsiyettir. Hazret-i Muhammed'in "onlara giydiginizden giydiriniz, yediginizden yediriniz." Hadisinin suurundadir. Mevlana'nin kizi Melike Hatun, bir gün cariyesine sert davranmis, onu azarlamistir. Kizinin bu durumunu gören Mevlana, ona: "Onu neden incitiyorsun? Acaba, o hanim; sen de cariye olsaydi ne yapardin? Ister misin ki, bütün dünyada Allah'dan baska kimsenin kölesi yoktur, diye fetva vereyim. Hakikatte onlarin hepsi bizim kardeslerimizdir."

Suçlulara Karsi Muamelesi

Mevlana, güzel ahlakiyla hep affedici olmus, suçlulara karsi gösterdigi hos anlayis ve muamelesiyle, onlari cemiyete, insanliga kazandirmistir.
Mevlana, bir gün odasinda namaz kiliyordu. Birisi içeri girdi ve fakirim, hiçbir seyim yoktur, dedi. Sonra Mevlana'yi namazin huzuruna dalmis, kendisinden habersiz oldugunu anlayinca ayaginin altindaki haliyi çekti ve alip gitti. Hoca Mecdeddin bu durumu ögrenir ögrenmez, o sahsi aramaya basladi ve onu bit pazarinda haliyi satarken yakaladi, sonra eziyet ede ede o fakiri Mevlana'nin huzuruna getirdi. Mevlana, Hoca Mecdeddin'e söyle dedi. "Ihtiyacindan ötürü bunu yapmistir, ayip degildir. Onu mazur görüp ondan haliyi satin almak lazimdir."

Çocuklara Karsi Sefkati

Mevlana, çocuklara karsi çok merhametli ve sefkatli idi: Bir gün Mevlana, mahalleden geçiyordu. Çocuklar da yolda oynuyorladir. Uzaktan Mevlana'yi görünce hepsi birden kosarak saygi ile huzurunda durdular. Yalniz çocuklardin biri uzakta idi. Ben de geliyorum diye bagirdi. Mevlana, çocuk isini bitirip gelinceye kadar bekledi.

Hazret-i Mevlana Sevgi ve Baris'in Sembolü

Mevlana, daima birlestiricidir, baristiricidir, sevginin ve barisin adeta sembolüdür. Iki ulu kisi birbirlerine düsmanlikta bulunuyor, münasebetsiz sözler söylüyorlardi. Onlardan biri ötekine, "Eger yalan söylüyorsan, Allah senin canini alsin" diyor, digeri ona: "Eger yalan söylüyorsan, Allah senin canini alsin" diyordu. Mevlana, onlarin arasina girip: "Hayir, hayir. Allah ne senin, ne de onun canini alsin. O, benim canimi alsin. Çünkü cani alinmaya ancak biz layikiz." Dedi. Her ikisi de baristi.

O'nun Anlayisinda Çalisma ve Insan

"Insanin elde ettigi sey, zararsa çalismamasindan ileri gelmistir, karsa çalisip çabalamasindan.", "Kazanmak da ekin ekmeye benzer, ekmedikçe ona sahip olmaya hakkin yoktur." "Hiç bugday ektin de arpa verdigini gördün mü?" Sözleriyle Mevlana, dostlarina çalismayi emrederdi. Miskinligi reddeden Mevlana derdi ki: "Tevekkül ediyorsan, çalismak hususunda da tevekkül et, kazan da sonra Allah'a dayan", "Birisi bir define buluverir, ben de onu istiyorum dükkanla alisverisle ne isim var der. Baht isi bu, fakat nadirdir. Tende kudret oldukça çalisip kazanmak gerek. Çalisip kazanmak, define bulmaya mani degil ya. Sen isten kalma da, nasibinde varsa define de arkadan gelsin."

O, Dostlarina, Helal Kazanç ve Helal Lokmayi Tavsiye Ederdi

Mevlana, dostlarina, ne olursa olsun helal lokmayi tavsiye ederdi. "Nur ve kemali arttiran lokma, helal kazançtan elde edilen lokmadir. Ilim ve hikmet helal lokmadan dogar, ask ve rikkat (gönül inceligi) helal lokmadan meydana gelir."

Mevlana, dostlarina dilenmeyi yasaklamis ve "Biz, kendi dostlarimiza dilencilik kapilarini kapattik. Dostlarimiz, ticaret, kitabet veya herhangi bir el emegi ve alin teri ile geçimlerini temin etsinler. Biz Hazret-i Peygamber'in "Gücün yettikçe, istemekten sakin." Emrini yerine getirdik. Bizim müridlerimizden kim bu yolu tutmaz ise, onun bir pul kadar degeri yoktur." Buyurmustur.

Hazret-i Mevlana'nin Kainati Kucaklayan Degeri, Insan Sevgisi ve Hosgörüsü

Mevlana'nin kainati kucaklayan degeri, insan sevgisi ve hosgörüsü, Allah'a olan hudutsuz askinin ve Muhammedi feyze tam mazhar olarak rahmet madeni olusunun tabii neticesidir. Tasidigi ilahi ask, eristigi Muhammedi feyz, onu mahviyet sahibi yapmis, benligini, kibrini almistir. Mevlana'nin islerinde kendini begenmisligin zerre kadar görülmemesi bundandir. O, kibirden ve nefretten arinmis, mahviyet ve muhabbetle bezenmistir.

Mevlana, alçak gönüllükte büyüklük, büyüklükte alçak gönüllük, varlikta yokluk, yoklukta varlik, hiçlikte kemal, kemalde hiçlik gösterirdi.

Mevlana'nin hudutsuz insan sevgisinde ve hosgörüsündeki temel esaslardan bir digeri de, müslümanligin üzerinde hassasiyetle durdugu, "Insan yaratilmislarin en sereflisidir" düsturudur. Mevlana bu serefin suuruyla insanlari kucaklar, yaratilmislari, asik oldugu yaratandan ötürü, herhangi bir nefis mücadelesine girmeden, rahatlikla hos görüverir.

Mevlana'nin, kim olursa olsun insanlari hos görüsü, insanlara hos davranisi, kendisini daima küçülterek insanlara hayirli dualar etmesi, kendi önünde kapananlara, kafir de olsa, mukabelede bulunmasi, onun ilahi askla, ilahi cezbelerle ve Allah'in cemal nurlarina gömülmüs olarak yasamasindandir.
 

güzellik çok küçük yazmışsın
ama çok güzel bir yazı
Mevlananın bir sözü var hiç unutmam
''cahillerle oturduğum bütün sohbet ,tartışmalardan hep yenik kalkmışımdır der''
Mevlana gibi düşünebilmek günümüzde imkansız gibi
onu anlamak anladıkca aydınlanmak ...
keşke hepimiz okusak
 
caNo paylaşım için teşekkürler canım susininde yazdığı gibi daha nice firkirlerini benimseyip kendimize yakın bulduklarımız var emeklerine sağlık
 
yazıları biraz büyüttüm isterseniz büyüteyim dahaa, ne olursan ol gel mıyop ol hipermetrop ol yine ggel:))
 
Bir Konyalı olarak nasıl cümle kuracağımı şaşırdım,çok duygulandım.

Bütün övgü dolu kelimeleri bir araya getirsem,yine de,verdiğin şu emeğin karşılığı olamaz...Emeğin en güzel karşılığı,onunla aynı değerde teşekkür etmektir!
Ben bu değer de teşekkür cümlesi kuramadım!!!
Emeğin karşılık bulsun....
 
13. yüzyilin basinda simdi afganistan sayilan topraklarda dogmus, sonra hem mogol baskisi, hem babasinin zamane yönetimiyle pek uyumlu olmayan fikirleri yüzünden ailecek iltica etmisler, biraz gezdikten, gördükten, arada mekke'ye gidip haci olduktan sonra konya'ya yerlesmislerdir. konya o dönemde kozmopolitanlik, multikültürellik olayini asmis bir sehirdir ve celaleddin'in felsefesi bundan çok etkilenir. mevlana kendisine sonradan yakistirilmis bir ünvandir (gandhi'ye mahatma-yüce ruh denmesi gibi); yol gösterici, efendi gibi anlamlari vardir.
kendisini hayatta en fazla etkilemis insan tebrizli şemseddin'dir. şems günes manasina geldigi için (mevlana farsça yazmistir bu arada, türkçesi kittir) ona hep "günesim" diye seslenmis, hatta bir dizesinde "ona öldü diyorlar/ama günes nasil ölebilir ki?" diye sormustur. mevlana ve şems arasindaki iliski sadece bir ruhun digerine duydugu çok kuvvetli bir his bütünü, uhrevi bir ask midir, yoksa bu yatay düzlemlere de tasinmis midir? bilmiyorum. bilen var mi onu da bilmiyorum. su var ki şems'in ölümünden sonra kendini ask yoluna, sevgi yoluna, hak yoluna vermis, love is all, omnia vincit amor gibi söylemleri benimsemistir.
şems ona ruhun akla olan üstünlügünü göstermis, gerçegi kitaplarda, akilda, fikirde degil sevgide, kendi içuzaylarimizda aramamiz gerektigi düsüncesini asilamistir.
organize dine bütünüyle karsidir mevlana, orucu iskence diye tanimlamaktan çekinmemis, bütün camiler yok olmali gibi ortodoks islamla asla bagdasmayacak seyler söylemistir.
dine kattigi estetik boyutla, dansi, müzigi, siiri dinsel ritüellere katmasiyla islam rönesansini yasatmistir. sema dansi onun siirlerini bir diregin etrafinda dönerek söylemesinden gelismis ve felsefi anlamlar yüklenmistir. hegel olsun, goethe olsun, rembrandt olsun, hepsi mevlana'yi saygiyla anmis, ondan ilham almis insanlardir. pek ünlü iran şairi jami "o bir peygamber degil, ama yazdigi kutsal bir kitap" demistir mesnevi'si hakkinda.
ölümü de kötü, ümitsizlik verici bir sey degil, tanriyla birlesme olarak algilamistir, o yüzden konya'da her 17 aralik gecesi şeb-i arus, "dügün gecesi" olarak kutlanir.
 
teşekkürler kızlar ilginiz için
vanilya resim harika canımm
kıllbıll gifler tam uymuş:)
 
cano eline sağlık

mevlana bir derya umarım biraz da olsa bişeyler kazanmak bize de nasip olur
 
çok gzl bi yazı olmuş canım emeğine sağlık inş bende en yakında zamanda Konyaya gitmek istiyrm çook istyrmm
 
http://video.google.com/googleplayer.swf?docId=-2324211759523335474

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!


nnasill muhtesemmm dizeler
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…