Mevlana türbesinin sırrı!..

vay beee ilk defa böle bişey duydum oraya gitmiştim ve zaten çok etkilenmiştim mevlananın naaşı geldiğinde oraya ölen hocası ayağa kalkmış onunda mezarı dik duruyo saygıdan ölü bile kalkmış bence batıl değildir
 
konyaya her gittiğimde ziyaret etmeden dönmem asla ve her seferinde aynı ürperti aynı huzur duygusu herşeyi bir arada yasıorsunuz.. bu yasanan herşeye iinanırım doğrudur.
 
Arkadaşlar,bayağı araştırdım ama bu kez de başka bilgilere ulaştım.Bir göz atın derim!...

Mevlana'nın mezar odası da 731 yıldır sırrını koruyor. Konya Mevlana Müzesi içinde bulunan mezar odası, 4 metrekarelik bir yer. Mevlana'nın 1273 yılında defnedilmesinden sonra hiç kimse mezar odasına inmemiş. Ancak, inmek isteyenler, bunu aklından geçiren hatta uygulamaya koyan ama girişimi başarısızla sonuçlananlar olmuş. Mesela, merakını yenemeyen Sultan Dördüncü Murat, mezar odasına inmeyi istemiş; ancak, Mevlevilerin ileri gelenleri tarafından engellenmiş. Bunun üzerine, IV. Murat elindeki tespihi mezar odasının içine atmış. Sultanın tespihini almak için içeriye 7-8 yaşlarında bir kız çocuğunu indirmişler. Çocuk tespihi çıkarmış ama o günden sonra gözleri görmemiş. Kız çocuğunun içeride çok güçlü bir ışıkla karşılaştığı veya o şokla gözlerinin kör olduğu rivayet ediliyor.

1930'lu yıllarda ise müze müdürlüğü yapan Yusuf Akyurt, mezar odasının sırrını çözmeyi istiyor. Müdür, aklından aşağıya inmeyi geçirirken evinin yandığı haberini alıyor. Arkasından tayin emri geliyor ve tayin yerine giderken oğlunu trafik kazasında kaybediyor. Kimilerine göre Akyurt, sadece mezar odasına inmeyi düşündüğü için başına bu trajik olaylar gelmişti. Ancak, Mevlana'nın postunda oturan son Postnişin Faruk Çelebi, müdürün müzede bulunan değerli bir Kuranı Kerim'i evine götürdüğünü, çıkan yangında Kuran'ın yarısının yanmış olarak bulunduğunu söyledi. Anlatılanlara göre müze müdürü Yusuf Akyurt, oğlunun cesedini alıp Konya'ya döndüğünde Mevlana'nın huzuruna çıkıp "Yetmedi mi? Affet artık" diyerek, yaptığı ve aklından geçirdikleri için af diler.




Mezar odasının sırrı
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün bir pazar yazısına konu olan Mevlana'nın mezar odası sırrı, okuyanların tüylerini diken diken etti. Yazılanlar, merakımızı biraz daha katmerledi. Bugün Mevlana'nın postunda oturan Faruk Çelebi'ye, rivayetlerin doğruluğunu, başka olayların vuku bulup bulmadığını sorduk. Gördük ki, Mevlana'nın mezar odası sırrı 21. yüzyılda başka bir olayın yaşanmasına neden olmuş. Hem de bir valinin başını yiyerek...

Faruk Çelebi, 1996-97 arasında yaşadıkları olayı anlatırken, hem tarih hem de isim vermekten itinayla kaçındı. Tüm ısrarlarımıza rağmen valinin ismini; ismine ulaşırız diye olay tarihini söylemedi. Birkaç günlük bir araştırmanın ardından valinin adına ulaştım: Mevlana'nın türbesinin etrafını turistler için düzenlemek amacıyla proje hazırlatan dönemin Konya Valisi Ziyaeddin Akbulut. Bir yıl üç ay Konya valiliği yapan Akbulut, bugün AKP Edirne milletvekili.


Mevlana mumyalandı
Mevlana'nın mezar odasıyla ilgili rivayetleri, çocukluğundan itibaren, başta babası Celaleddin Çelebi olmak üzere, Mevlevi büyüklerinden dinlediğini belirten Faruk Çelebi, IV. Murat döneminde mezar odasına inen küçük kızın dilinin tutulduğunun söylendiğini; fakat, küçük kızın gördüğü ışık nedeniyle bir daha göremediğini anlattı.

Sandukaların yukarıda, mezarların aşağıda olduğunu; bu geleneğin Selçuklular'dan itibaren devam ettiğini söyleyen Faruk Çelebi, Mevlana'nın mumyalanarak mezar odasına konulduğunu bildiklerini de dile getirdi.

Faruk Çelebi, köy enstitüleri kurucularından ve eski Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ile ilgili bir anıyı şöyle anlattı; "Hasan Ali Yücel, esas olarak Yenikapı Mevlevihanesi'nden yetişen biridir. Yücel, bir gün rüyasında Hz. Mevlana'yı görüyor. Hz. Mevlana 'Dervişine sahip ol' diyor. Eski müze müdürü Yusuf Akyurt'a 'Sakın oraya inmeyi aklından geçirme' diyen Mehmet dedeye de aynı gün emekliye ayrılacağı söyleniyor. Hasan Ali Yücel, rüyayı gördüğü gecenin sabahı müdür Aykurt'a telefon edip neler olduğunu soruyor. Müdür, günlük olan biteni anlatıyor. Yücel 'Daha daha neler var?' diye sorunca müze müdürü 'Bizim Mehmet dedeyi de emekliye ayırıyoruz' yanıtını veriyor. Hasan Ali Yücel 'Aman hiç dokunma' talimatından sonra hemen Konya'ya gidiyor. Mehmet dedeye özel bir oda tahsis ediliyor, hayatının sonuna kadar orada yaşıyor."


'Mevlana'ya dua ettim'
Faruk Çelebi, Mevleviler olarak Tekke ve Zaviyeler Kanunu'ndan itibaren manevi hizmet için çalıştıklarını belirterek, Mevlana'nın maneviyatına saygı duyulması gerektiğini söylüyor. Çelebi, kendi başından geçen olayı anlatıyor: "Bir dönem Konya'da valilik yapan kişi bir proje hazırlatıyor. Vali, zamanında Rotelio'da bulunmuş. Konya'dan önce valilik yaptığı yerde de çok büyük değişiklikler yapmış. Mesela, muhterem bir zatın yattığı yerin etrafını çarşı olarak düzenletmiş. Turistlerin parasını alabiliriz diye düşünüyor. Ben de bunun yanlış olduğunu, türbenin Rotelio ile mukayese edilemeyeceğini, insanların Konya'ya manevi bir zenginlik için geldiğini söyledim. Kendisi dinlemedi. İl Özel İdaresi'nden buraya büyük paralar ayırttı. Projeye başlayacağının haberini aldığımda Hz. Mevlana'ya dua ettim. 'Ya Hz. Mevlana, benim elim devlete yetişmez, bunu engellemeye yetmez. Ben sana havale ediyorum' dedim. Amerika'ya gittikten bir hafta sonra hükümetin değiştiğini ve yeni gelen hükümetin o valiyi görevden aldığını öğrendim. Bu yaşadığım olayın yılını söylersem valinin kim olduğunu bulursunuz. Adını söylemesem daha iyi olur."

Çelebi, Hz. Mevlana'nın cenazesi türbeye getirildiğinde babasının mezarının kalktığı yolundaki rivayetin doğru olmadığını da vurguluyor. Çelebi, "Mevlana'nın ilk sandukası yerine yeni bir sanduka yapılıyor. O sanduka da babasının üzerine konuyor. Doğal olarak, tam yerine oturmadığı için biraz dik görünüyor. İnsanlar bunu 'babası oğlunu görünce ayağa kalktı' şeklinde yorumluyor, ama doğru değil" diyor.

Son postnişin Faruk Çelebi, mezar odasına girilmemesinin gerekçesini ise şu sözlerle açıklıyor: "Tarihe mal olmuş bir kişiyi rahatsız etmenin bir manası yok. Oraya giren kişi ne yakalayacak? Ben ruh çağıranlara da karşıyım. Ruhları da rahat bıraksınlar. Onları rahatsız etmenin ne alemi var? Artık onlar sırlanmışlar. Dünyanın her tarafından gelen insanlar Mevlana'nın türbesinden çok etkilendiklerini 'Biz Hindistan'a da gittik. Her türlü meditasyonu yaptık, ama türbenin içinde aldığımız o havayı hiçbir yerde bulamadık' sözleriyle dile getiriyorlar. İnsanları çeken bir kuvvet var orada. İnsanlar orada huzuru buluyorlar. Bu manevi bütünlüğü saygı duyulmalı."



---
Nilüfer KAS
 
Son düzenleme:
paylaşımlar gerçekten çok güzel,ellerinize sağlık..uzun zaman konyada bulundum ve her dönem bunlarla ilgili efsaneler dolaşır ortalıkta...bir tanesini de ben anlatayım.tğrbede görevli kişilerden biri gece geç vakitte türbe içerisinden sesleer geldiğini duyar,kulak verdiğinde içerden birilerinin hadi artık yapalım daha ne kadar bekleyeceğiz gibi şeyler söylediğini ve Mevlana hazretlerine ait olduğu sanılan sesin de henüz zamanı gelmedi halkım buna hazır şimdi onlara bunu yapamayız gibi şeyler söylediğini duyar.adam o günden sonra çıldırır.doğruluğnu bilemem ama o adamın hayatta olduğunu duymuştum,yani çok eski bir olay değil.bunlardan hareketle konyayı bir felaketin beklediği söylenir.hatta sanırım 2 sene öncesiydi ki bu söylemler ayyuka çıkmıştı...yok efendim türbenin etrafına bi komyonla bilmem kaç bin kefen bırakılmış gibi....dönemim üniversite öğrencileri olan bizler de çıldırma noktasına gelmiştikkafamçokkarıştı.gülebilirsiniz belki ama yolda yürüyen insanları biraz dinlediğinizde bile bununla ilgili konuştuklarını duyabilirdiniz o hale gelmişti yani.:1shok:
 
bende okumuştum bu hikayeleri gerçekten çok etkileyici. Paylaşimin için çok teşekkurler.
İnsanın aklına çok çeşitli şeyler geliyor. Ben de Mevlana Müzesini görmeyi çok istiyorum inşallah günün birinde kısmet olur.

Bazı şeyleri kurcalamamak gerekir saygı duymak ve korumak gerekir.
Dünya gönlü ve gözüyle ne görmeyi umuyorlar ki zaten değil mi ama....a.s

Ben de Aksaray'da çok evliyalar ve yatırlar varmış diye duydum. Çok evliya hikayeleri anlattılar.
Bilenler bilir Aksaray Konya Kayseri Nevşehir Niğde Kırşehir.. Bunlar hep birbirlerine yakın şehirler.
 
Son düzenleme:
X