Merhaba hanımlar. Uzun süredir yazmıyordum buraya. Nerden başlayacağımı da bilmiyorum işin aslında ama burası bana hep iyi gelmiştir o yüzden yazmak istedim . Uzun olursa affola. Umarım okursunuz.
Öncelikle zor bi hayatım oldu. Babasız büyüdüm küçük yaşlardan itibaren. Babamla hiç sağlam bi ilişkimiz olmadı malesef. Bölük pörçük kırık dökük bi ilişkimiz vardı. Öyle ki babam ölmeden 2 sene öncesinde bi tartışma yaşadık. Annem hakkında yaptığı çirkin ithamlardan sonra babamla görüşmeyi kestim. Ölümünü öğrenmemden bi kaç gün önce sürekli babamı rüyamda görüyorum, babamı özledim, babama gideceğim dedim çevremde bi kaç kişiye. Yetişemedim. Aniden babamı kaybettiğimi öğrendim. Hayatımda yaşadığım en büyük travmaydı. 1 sene geçti üstünden.
O sıralar eşimle aram da kötüydü. Eşimin bana bu ölüm sonrası süreçte destek olduğunu söyleyemem . Ruh halim çok kötüydü. Kavga ettik beni evden kovdu. Yaka paça dışarı atmadı ama defol git dedi. Çektim gittim. Annemler yurtdışında. 6 ay dönmedim. Sonra ikna çabalarıyla bi şans daha vermeye karar verdim. Ama eşimi içimde asla affedemedim.
Evliliğimizden bahsedecek olursam, sevgililik zamanları bana aşıktı. Benim ona karşı herhangi bi duygum yoktu. Evlenmeden önce de tanıyordum hem çocukluk arkadaşım hem eniştemin akrabası. Öyle çok koştu peşimden vazgeçmedi. Hiçte kimse yakıştırmadı bizi bugüne kadar. Aynı yaştayız ama daha büyük görünür. Ben daha küçük gösteririm. Asla kendimi beğenmem ama çok güzel olduğumu söylerler. Velhasıl hep dedikodumuz dönmüştür bu anlamda. Ama ben onun dışına bakmadım. Baba sevgisi eksikliğinden belki. Hayatımda ilk kez öyle sevilmiştim, korunmuştum, kollanmıştım. Biri bana sahip çıkmıştı. Hiç tatmadığım duyguları o tattırdı belki bu yüzden çok sevdim, aşık değildim ama gerçekten çok sevdim.
27 yaşındayız ikimizde. Evliliğin 2. Senesi yeni bitti. Çocuk yok. Tam işe girdim. Türkiye’ye daha yeni yeni adapte olmaya başladım derken yine kapı dışarı edildim. İşe yeni başladım dedim ya. Yanlış anlamayın ama bakıyorum insanlara genel olarak çok göz açıklar. Ben aşırı saf kalıyorum. Ne dedikodular dönüyor kurum içinde ben ağzı açık izliyorum. İnsanlar çok rahat birbirine oynayabiliyor yüzüne gülüp arkasından neler konuşuyor ben asla beceremiyorum. Çalışma hayatına girince bilmiyorum buraya ait olmadığımı anladım sanki. Hiç alışık değilim böyle durumlara.
Neyse konuya dönecek olursam herşeyi göze almıştım. Eşim için çıktım buraya geldim. Ve burda onun için ömrümü de geçirmeyi falan planlıyordum çünkü kendisi asla yerinden kımıldamak istemiyor. Ama 2 ay önce yine bi tartışma yaşadık. İşe yeni girmiştim ve yaptığı işi iş arkadaşlarımdan gizledim. Sadece mesleğini söyledim. Aslında mesleğini icra etmiyor daldan dala serbest işlerde bi anda zengin olma hevesi içinde. Bunu gurur meselesi yaptı ve aynı evin içinde 1 ay küs kaldık. Eve çöp dahi almadı söylediğim halde. Yeme benim paramı madem utanıyorsun dedi. Annem bunu ailesine söyledi. Akabinde bana boşanma dilekçesi getirdi.
Yine kavga ettik. Çok hakaretler ettim inkar etmiyorum. Her haltta boşanma lafı ağzında. Bıktım artık. Zaten hep saygısızlığımdan dem vurur. Ağzın bozuk der. Valla ben aslında çokta sessiz sakin biriyimdir. Ağzım bozuluyorsa burama kadar gelmiştir. Nasıl bi ş….zsin nikahlı karını gözden çıkarmaya her daim hazırsın dedim. Neyse aradan 1-2 hafta geçti, toparladım kendimi, imzaladım dilekçeyi. Maddi anlamda hiç bişey talep etmedim bu arada. Evden de kişisel eşyalarımı alıp çıktım. Birine evden ayrılacağımı söylemiştim tesadüfen ordan duymuş öğrenmiş. Gitmeden 1 gün önce geldi 4-5 saat dil döktü. Dinlemedim, anlamak istemedim, uzlaşmak istemedim çünkü çok kırgınım ve adam uzlaşmak isterken bile sürekli kendi haklılığından benim haksızlığımdan bahsediyor. Benim derdim de bu zaten. Kendini dünyanın en mükemmel insanı olarak görüyor ama değil. En azımdan benden daha masum değil.
Bu arada bunları yazarken bile içimden geçen ne biliyor musunuz “bu adam beni sevmiyor artık.” Söyledim de yüzüne o konuşmaya geldiği gün. Ben çok seviyorum dedi durdu. Kendini mi yoksa beni mi kandırıyor bilmiyorum, anlayamıyorum.
Şuan evi terkedeli 1 ay olmak üzere. Hala ne gidip dilekçeyi veriyor, ne dava açıyor ne de olumlu en ufak bi adımda bulunuyor. Hiç bi iletişimimiz yok. Bense günden güne bitiriyorum içimde herşeyi. Tekrar döneceğim yurtdışına, eski hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim. En azından ailem yanımda olacak artık. Bi süre daha bekleyip davayı ben açacağım sanırım . Onun bi halt edeceği yok çünkü.
Fakat öyle canım yanıyor ki. Öyle değersiz kıymetsiz hissediyorum ki . Öyle mutsuzum ki. Yanılmış hissediyorum. Yenilmiş hissediyorum. Umutlarım, hayallerim öyle yerle bir oldu ki. Ne kadar da basitmişim. Ne kadar kolay gözden çıkarıldım. Nasıl da hiç arkam aranmadı. Söyleyecek çok şey var. İçim çok dolu. Allah’a havale etmekten başka bişey yapamıyorum ama. Biliyorum ki sonu yok bu boşanma tehditlerinin, blöflerinin, evden kovulmaların. Sonra hesap sorunca sinirle yaptım oluyor. Devam edersem mutsuz olacağım hoş devam edelim diyen bi adam da yok zaten karşımda. Böyle bi adımı bile hala benden beklediğine o kadar eminim ki.
Bugün iş arkadaşım çok mutsuz göründüğümü söyledi. Durumumu zaten biliyor. Gerçekten öyleyim hayattan elimi eteğimi çekmiş gibiyim. Ne kadar da havalı bi genç kızdım ben. Ne kadar kendime güvenirdim. Nasıl gülücükler saçardım etrafıma . Onca zorluğa rağmen. Demek yine hayattan bi umudum varmış. Şimdi Halime bakıyorum eser yok. Sessiz, sakin, sinik, ezik, mutsuz, değersiz, kıymetsiz birine dönüşmüşüm. Yalnız bi evin içinde, kapımı çalan yok, kapımı açan yok. Daha fazla ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Bunları yaşamayı hakedecek ne yaptım onu da bilmiyorum. Hayatta hiç tutunacak bi dalım olmadı. Gerçekten anlatmaya ihtiyacım vardı. Anlatırken bile ağlamak istiyorum. Ne kadar güçsüz hissediyorum. Yorumlarınızı can kulağıyla bekliyor olacağım… Sağolun