türk televizyonlarının hakkında en çok konuşulan dizilerinden biri kurtlar vadisi pusu. senaristler kimi zaman eleştirilere kulak vererek iyileştirmeler yaptı kimi zaman görmezden gelerek bildiklerini okudular.
yeni sezonun ilk bölümü itibariyle iyi bir başlangıç yaptığını söyleyip takdirlerimizi de olumsuz görüşlerimizi de belirtmiştik. mamafih 44. bölümde iyi yazılmış senaryoyu beceriksizce harcadıklarına tanık olduk.
öncelikle abdülhey'e sıhhatler olsun diyorum. iyi kurgulanmış bir planda o saçların gitmesi adama çok koymazdı, polat alemdar kurtulacaksa feda olsun o sırma, kömür karası, ahenkle dans eden saçlar. gelgelelim XXXXXXXXXXX sebeplerden ötürü fiyaskoyla sonuçlanan operasyon tüm izleyiciyi derinden sarstı. senaristler bu şekilde izleyiciye gözdağı mı veriyor anlamadım. "bu gül gibi planı bile harcattık, bizde daha ne senaryolar var" havası vermeye çalıştılar gibi geldi bana.
iskender büyük hazretlerinin sedyedeyken etrafındakilere emirler yağdırması tüm planı berbat etti hiç kuşkusuz. fakat bu adam daha 10 dakika evvel ölümle cebelleşmiyor muydu arkadaş? bi iğne yapınca bu herif nasıl kendine gelip güzelim saçlarından olan, bere takmış haldeki abdülhey'i tanıyabildi? hadi tanıdı diyelim, bu adbülhey nasıl bir ajanlık eğitimi almış şaşıyorum, herif sedyede götürülürken iskender büyük tanımasın diye sedyeyi iteleyen adamın arkasına mı saklanılır ulan! ortada sıçan mı oynuyorsun birader?
polat alemdar'ın beynine iğneler yediği meşhur sahnenin sonunda israil'den getirtilen doktora tevrat'tan cümleler söylemesi ilginç ve güzel olmuş. devletin, ajanına verdiği eğitimin de ne denli iyi olduğunu görmüş olduk. polat'ın bu jestini anlamayan israil'den teşrif eden doktor geri dönüşü olmayan iğneyi yüreğinde hissederek dizideki görevini tamamlamış oldu.
mahkeme sahneleri facia olmaya devam ediyor, iskender büyük neredeyse mahkeme başkanını pataklayacak, bu ne öfke bu ne celal? yönetimi devirme teşebbüsü ile suçlanan adamı nasıl bu kadar rahat konuşturabiliyorlar anlamış değiliz. pısırık mahkeme başkanı iskender büyük'ü ayakta dikip ifadesini alan savcıyı örnek alsın.
beni rahatsız eden bir diğer husus da şu ihtiyarlar. kardeşim neredesiniz siz allah aşkına? polat alemdar'ın kafası golf oynamaya müsait hale geldi siz hala ortalıklarda yoksunuz. şimdi bu polat oradan kurtulup şu sizin ilginç, mahseni andıran mekandaki huzurunuza gelip yüzünüze tükürse hak değil mi? hiç mi nüfuzunuz yok o adamı arayıp, bulup, kurtarmaya?
entryimin başında 44. bölüm itibariyle senaryoyu beğendiğimi belirtmiştim. evet, polat'ı kurtarmak için iskender'i kaçırmanın mantıklı bir yol olduğu aşikar, kaçırmak için hazırlanan plan da şahane idi. şu güzel ortamı isyan, iskender'in ayılması ve de gerçek astsubayın kel oluşu berbat etti. izleyiciyi bir umutlandırıp bir derinden yaraladılar, heyecanlandırıp, karamsarlığa ittiler. yine dediğim gibi senaristler gelecek bölüm için kendilerine çok güveniyorlar belli ki. hayırlısı bakalım.
son olarak sesleniyorum; ya hu her şeyi bir kenara bıraktım, allah rızası için şu arslan bey'i az da olsa yad edin be flashbacklerle. çok zor iş değil ey yapımcılar. polat'ım o kadar süre cebelleşti olumsuzluklarla. o anlarda arslan bey'in polat'a vermiş olduğu ince taktikleri görseydik ya. eski kurtlar vadisi bölümlerinde sık sık görüyorduk bunları. özlemişken eski diziden esintileri, yapıverseniz şu güzelliği ne olur sanki.