Yönetim planında; bağımsız bölüm, eklenti ve ortak yerlerinde hayvan beslenmesi yasaklanmışsa, kat malikleri kurulunun izin verdiğine dair belge ibraz etmeyenin etrafına rahatsızlık vermemiş olsa bile, bağımsız bölümde köpek beslemesi mümkün değildir.Yönetim planında köpek beslenmesi konusunda bir yasak bulunmadığı haldeyse Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan rahatsız etmeme koşulunun oluşması gerekir.Yönetim planında böyle bir yasak yoksa besleyebilirsiniz.
Kat Mülkiyeti Kanununda, hayvan beslenmesini yasaklayan bir hüküm olmayıp, bu hususta aslolan yönetim planıdır. Yönetim planında ortak mahaller için yasaklama getirilmiş ise ortak mahallerde; bağımsız bölümler için de yasaklama getirilmişse bağımsız bölümlerde de hayvan beslenemez.
Yönetim planındaki yasaklama, hayvanın türüne, cinsine, büyüklüğüne, rahatsızlık verip vermediğine, beslendiği yerin ortak mekan veya bağımsız bölüm olmasına bakılmaksızın uygulanır. Yönetim planında bu hususta herhangi bir yasaklama yoksa, ister ortak mahalde ve isterse bağımsız bölümde olsun, kriter diğer kat malıklerine ve/veya kullanıcılarına rahatsızlık verip vermemesidir. Rahatsızlık somut bir kritere ve/veya kaç kişinin rahatsız olduğuna bağlı olmayıp, uyuşmazlık halinde mahkeme tarafından tespit edilir.
İzmir'de bir apartman yöneticisinin, dairesinde köpek besleyen aileye açtığı dava sonucunda İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesi, apartmanda köpek beslenebileceği yönünde karar verdi.
Apartman yönetimi adına avukatlar ise yerel mahkemenin kararına itiraz etti. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi de kararı bozarak, "Kat maliklerince müsaade edilmedikçe apartmanda köpek beslenemez." dedi.
Köpeğin sahibi Belgin Kayalar, sonuna kadar hukuk mücadelesine devam ettireceklerini belirterek, gerekirse kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götüreceklerini belirtti.Hatay semtindeki Deniz Apartmanı'nın yöneticisi Celal Duran, dairelerinde "Nancy" ismini verdikleri rottweiler cinsi köpek besleyen Hüseyin ile Belgin Kayalar çiftini, apartman yönetimi kararıyla mahkemeye verdi. İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada Belgin Kayalar, oğlunun içine kapanık bir çocuk olduğunu, doktor tavsiyesi üzerine daha sosyal bir kişilik kazanması için köpek beslediklerini ifade etti. Yönetici Duran ise apartman yönetim planı ve köpek beslenmesinden rahatsızlık duyduklarını belirten komşuların ifadelerinin yanısıra altında Hüseyin Kayalar'ın da imzası bulunan apartman kat malikleri kurulunun, 'Apartman içinde ve dairelerinde kedi ve köpek, aşılı da olsa kesinlikle beslenmesi ve barındırılması yasaktır' şeklindeki kararı mahkeme heyetine sundu. Mahkeme, evde bilirkişi incelemesi yaptı. Yargılama sonunda Nisan 2007 tarihinde davanın reddine karar verdi. Gerekçeli kararda ise, 'Kat Mülkiyeti Kanunu'na dayanarak kat malikleri, ortak iradeyle apartmanda hayvan beslenemeyeceğini kararlaştırmış iseler de olayın sosyal boyutu düşünüldüğünde bu durum, toplum ve fertlere sağlayacağı yararlar bakımından apayrı bir önem taşımaktadır. Davalının dairesinde Nancy isimli köpeği beslemesinin ana sebebi, içine kapanık bir kişiliğe sahip olduğu belirtilen oğlunun bir nevi psikolojik terapisini sağlamak olduğu belirtilmiştir. Bu durum dikkate alındığında, köpeğin davalının konutunda beslenmesiyle sağlanacak yarar, tahliyesiyle getirebileceği yararlardan çok daha yüksek olacaktır. Birçok yargı kararında değinildiği gibi günlük hayat içinde, bilhassa metropol şehirlerde insanların, özellikle yaşlı ve çocukların doğadan uzak, kapalı ve gürültülü insan ilişkilerinin çok sınırlı olduğu bir ortam yaşaması, evcil hayvanlarla ilişki kurmaları gibi bir ihtiyacı doğurmuştur. Bu ihtiyaç insanlar için yararlı ve önemli bir ihtiyaçtır. Kesin ve şekli kurallarla insanları bundan yasaklamak Anayasa ve Hayvan Hakları Sözleşmesine, kişinin kendi konutu içinde dilediği şekilde yaşama hürriyetine aykırıdır. Elbette toplu yaşam alanları olan apartmanlarda evcil hayvan beslerken komşuların rahat ve huzuruna zarar vermemeye de özen gösterilmelidir. Somut olayda, tanık anlatımları, keşif ve bilirkişi raporuyla Nancy isimli köpeğin komşuların rahat ve huzurunda rahatsızlık vermediği, evin birinci kat olması sebebiyle diğer kat malikleriyle muhatap olunmadığı saptanmıştır.' ifadeleri yer aldı. Apartman yöneticisi Celal Duran adına avukatı Eda Bekci ise yerel mahkemenin kararına itiraz etti. Yargıtay 18. Sulh Hukuk Mahkemesi, itiraz üzerine yaptığı inceleme sonucunda kararı bozdu. Yargıtay, "Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 28. maddesine göre bütün kat maliklerini bağlayıcı sözleşme niteliğinde olan yönetim planında, bağımsız bölüm ve eklentilerinde kedi, köpek gibi hayvanların beslenmesi açıkça yasaklanmışsa, bağımsız bölümde beslenen köpek çevresine rahatsızlık vermemiş olsa bile uyuşmazlık halinde mahkemece yönetim planının uygulanması zorunludur. Ana gayrimenkulün yönetim planının 9/e maddesinde kat malikleri kurulunca müsaade edilmedikçe, ana gayrimenkulün bağımsız bölüm, eklenti ve ortak yerlerinde köpek beslenmesi yasaklanmış bulunduğundan, mahkemece bu yönetim planının sözü edilen hükmü uygulanarak davanın kabulü gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.' denildi.Hukuk mücadelesine devam edeceklerini belirten köpeğin sahibi Belgin Kayalar, gerekirse AİHM'ye taşıyacaklarını ifade etti. Kayalar, "Biz Nancy'den ayrılmayız." dedi. Kayalar çiftinin avukatı Beyhan Özer'in de düzeltme talebinde bulunacağı öğrenildi.
17.04.2008
Köpek veya kedi geldikten sonra apartman yönetmeliğine eklenen beslenemez maddesi geçersizdir.
Geçtiğimiz haftalarda birkaç kere üst üste komşusunun beslediği hayvandan rahatsız olduğu için tahliye davası açanları duyduk, birçok telefon aldık.
Takip ettiğimiz ve bazısı henüz sonuçlanmayan davalar arasında kendisi zemin katta oturduğu halde 10. kattaki komşusunu şikayet eden de var, artık orada oturmamasına rağmen açtığı davanın peşinde olan da...
İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Hayvan Hakları Yürütücü Başkanı ve Hayvanları Koruma Derneği Avukatı Ahmet Kemal Şenpolat'la apartmanda hayvan besleme hukuku üzerine konuştuk. Hayvan sahiplerini değil, hayvanların haklarını koruduğunu söyleyen Şenpolat pek çok hayvanseverin 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'ndan habersiz olduğu için zor durumda kaldığını söylüyor ve ekliyor: ‘Hayvanlara karşı açılan davaların altında komşuların kişisel problemleri ağırlıkta.'
Apartmanda hayvan beslemeden önce ne yapmak gerekiyor?
- Her apartmanın bir yönetmeliği var, önce buna bakmak işleri kolaylaştırır. Bazı sözleşmelerde, çiftlik hayvanlarının evde beslenmesi yasaktır gibi bir madde yer alıyor. Çiftlik hayvanlarının içine kedi ve köpek de dahil! Bu madde varsa onun kaldırılması için çoğunluğu sağlamanın büyük faydası var. Çünkü bu maddeler değiştirilebilir. Bazen apartmanlarda bir daireye köpek alındıktan sonra komşular bu maddeyi ekleyebiliyor. Sonradan eklenmiş bir maddenin hiçbir geçerliliği yok.
Ev hayvanlarının ne gibi hakları var?
- 5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanunu'nun beşinci fıkrasında bakıma muhtaç olan hayvanların evden atılamayacağına dair bir uyarı var. Yani, ev hayatına alışmış, yaşlı ya da sağlık sorunları olan hayvanları sokağa atmak suç. Ama bırakın hayvan besleyenleri, hálá bu yasadan haberdar olmayan hukukçular bile var! Hayvanın tahliyesine karar verilebiliyorlar ama bir yanda da böyle bir yasa var. Evde baktığı hayvanı sokağa bırakan birine karşı şahitler bulur ve fotoğraf ya da kamera görüntüsü alabilirseniz bu kişi ile ilgili suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
KÖPEĞİN YÜRÜRKEN ÇIKARDIĞI TIRNAK SESİNDEN RAHATSIZ OLAN VAR
Türkiye'de apartmanda hayvan besleyenlere karşı açılan davalar en çok hangi şikayetlere dayanıyor?
- Gürültü ve tüy sorunu görünürde en sık rastlanan sebep. Fakat davalar araştırıldığında aslında komşuluk ilişkilerindeki terslikler ve bambaşka sebeplerden kaynaklanan problemler ortaya çıkıyor. Mesela, bir adam bir sitenin 10. katında köpek besliyor. Ne yandan, ne alttan hiçbir daireden şikayet yok. Fakat blokun zemin katında oturan komşusu köpeğin gürültüsü sebebiyle dava açıyor. Bu gibi davalara çok rastlanıyor ve altından mesela apartmanla ilgili bambaşka bir sorun olduğu çıkıyor. Birbirlerine kafayı takmış komşulardan biri hayvan besliyorsa, diğeri bu durumu hemen aleyhine kullanmaya kalkabiliyor. Bazıları köpeklerin yürürken çıkardığı tırnak sesinden bile şikayetçi olabiliyor.
Hayvan sahibinin şikayetlere karşı zor durumda kalmaması için alabileceği önlemler var mı?
- Kedi ya da köpekle ilgili bir şikayet söz konusu olduğu zaman şikayetçi olan komşu genellikle önce belediyeye telefon açar. Hayvan sahibi olan komşu bilinçsizse, zabıtanın gelip hayvana el koyacağı endişesi taşır. Böyle bir hak yok. Hijyen kurallarını ihlal ediyorsanız zabıtanın sizi uyarma hakkı var. Apartman dairesinde 10'un üzerinde hayvan besleyenlerin elinden bile hayvan öyle el kol sallanarak alınamaz. Normal sayıda hayvan besleyenler içinse zabıtanın eve girip hayvanı dışarıya çıkarması gibi bir şey söz konusu değil. Bu konut ihlaline girer ve cezası var. Zabıta uyarısı alanların yapması gereken tek şey, hayvan ya da hayvanların aşı karnelerini, varsa eğitim sertifikalarını alıp size ait olduklarını göstermek, hepsi bu. Bu yüzden hayvan sahiplerinin ihmal etmemesi gereken en önemli şey aşı karnesine sahip olmak.
Peki iş mahkeme boyutuna geldiğinde hayvan sahibinin aşama aşama ne yapması gerekiyor?
- Apartmanın diğer sakinlerinin hayvandan rahatsız olup olmadığına bakmalı. Sorun gürültüden kaynaklanıyorsa, gürültü tespiti için bilirkişi gelir. Burada köpek sahibinin dikkat etmesi gereken önemli ayrıntılar var. Gürültü tespiti, şikayetçi olanın dairesinden yapılır. Hayvanın havlaması sürekli olmadığı sürece, hayvan sahibi seyrek havlamalara itiraz etme hakkına sahip. Şikayetin geçerli olması için gürültünün sürekli ve belirli bir desibelin üzerinde olması gerekiyor. Mahkemenin temyiz aşaması da bitip, karar hayvanın tahliyesi doğrultusunda çıktığında hayvanın tahliyesi için bir icra kararı çıkıyor ve tabii hayvanla birlikte yıllarca ona bağlanmış olan sahibi de yeni bir ev bakmaya başlıyor.
HAYVANI ÖLDÜRÜLEN NE YAPACAK?
Komşusunun beslediği hayvanı öldüren ya da kendi köpeğini başkasının kedi ve köpeğine saldırtanlar var. Bu şekilde mağdur olan kişinin hakları nedir?
- Bazı köpek sahipleri köpeklerini bilinçli olarak diğer köpek ve kedilerin üzerine salabiliyor, bunların hayvan beslememesi gerek. Ya da hayvan sevmeyen bazıları, komşusunun hayvanını zehirliyor ya da vuruyor. Hayvanı öldürülen biri suç duyurusunda bulunup, öldüren kişinin 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası almasını sağlayabilir. Bu yasada sahipli hayvanları öldürmekle ilgili ciddi yaptırımlar söz konusu. Hayvan sahipleri, öldürülen hayvanları için maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına da sahipler. Unutulmaması gereken, yeterli delile sahip olmak ve davayı söz konusu hayvana değil, sahibine açtığınızı göz ardı etmemek. Ne olursa olsun, suçlu olan saldırgan köpek değil, onun sahibidir. Saldırıya uğrayan ya da saldırıyı gerçekleştiren köpeğin aşı, eğitim durumu, olay esnasında tasmasız olup olmadığı gibi noktalar da oldukça önemli.
Bir genelleme yaparsak, hayvanlar aleyhine açılan davaların ne kadarını hayvan sahibi kazanıyor?
- Bundan 20 yıl öncesine kadar hayvan haklarına lüks gözüyle bakılıyordu. Türkiye'de son 20 yılda kazanılan haklar oldu hayvan hakları. O dönemde genelde tahliye kararları çıkardı, ancak şimdiki eğilim hayvanların tahliye edilmemesi yönünde. Hayvan sahibinin mahkemeye bilinçli çıkması çok önemli. 5199 numaralı kanundan birçok hakimin ve savcının haberi yok. Bu yüzden hayvan sahibinin bu yasayı mutlaka bilmesi lazım.
DAVALAR ÇEŞİT ÇEŞİT
Evcil hayvanlara karşı açılan davalar çoğunlukla köpeklerin evden tahliyesi isteğiyle açılıyor. Davalar içinde oldukça trajikomik olanları da var. Geçmiş yıllarda görülen bir davada, kalça kemiğindeki doğuştan problem yüzünden iki ayağı tutmayan beş kiloluk bir köpekten korktuğu için köpeğin tahliyesini isteyen şikayet sahibi tabii ki davayı kaybetmişti.
SALDIRGAN KÖPEĞİNİZİN HAKKI
Üretimi ve satışı ülkemizde yasaklanmış olan Pittbull'ların bile çok insani şekilde büyütülüp, aile köpeği haline getirilmiş olanları var. Pitbull, Rottweiler ve Japon Tosa ırklarının yeni yasa ile beslenmesi ve üretilmesi yasak. Pittbull'larını yasadan önce almış olanların bunu belgelemeleri gerekli. Ayrıca köpeğin eğitim seviyesini gösteren bir belgeye sahip olmaları da yaşanabilecek sorunlara karşı bir yarar sağlayabilir.Sırma GÜLBAHAR
Apartmanda köpek besleyenler...
Apartmanda köpek beslenmesi ile ilgili malesef istenmeyen durumlar ortaya çıkıyor. Yönetim kararı değil de apartman yönetmeliğinde "evcil hayvan beslenememesi" ibaresi var mıydı?
Aşağıda emsal bir mahkeme kararı var. Fikriniz olsun diye yolluyorum. Ayrıca hayvan hakları yasa tasarısı iç işleri komisyonunda ve rapor verilmiş haberi geldi. Fakat dikkatinizi çekmek istediğim konu, uzun zamandır tartışılan yasa tasarısındaki eksik ve suistimale açık maddeler. Bu konu ile ilgili çalışmalar devam ediyor. İdeal bir yasa tasarısının TBMM’den geçmesi apartman dairelerinde hayvan besleyen kişileri de rahatlatacaktır.
------------------------------
ÖRNEK MAHKEME
Mersin'de ikamet eden Veteriner Hekim Tandan Emek, 2001 senesinde köpeğinin havlaması yüzünden mahkemeye verildiği halde davayı kazanmıştır. Bu veteriner hekimle yapılan kişisel görüşme sonucu, evdeki hayvandan şikayetçi birisi tarafından mahkemeye verilme durumunda uygulanabilecek savunma metotları ile ilgili bilgiler aşağıdadır:
Adana 2. idare mahkemesi
Dosya no: 2001/761 E.
Kurgu: Şikayetçi apartman sakini köpeğinin çok havladığını bahane ederek köpek sahibini Cevre İl Müdürlüğü'ne şikayet eder. Köpek sahibine köpeği uzaklaştırması için uyarı gelir. Köpek uzaklaştırılmazsa para cezası gelir. Ancak eğer ses ölçümü yapılmamışsa bu cezanın hiçbir geçerliliği yoktur, sakın ÖDEMEYİN.
**Öncelikle apartman yönetim planı iyi okunmalı. "Apartman yönetim planı" apartmanın inşası bittikten sonra yapılan ilk toplantıda yapılır. Yani apartman kaç yıl önce inşa edildiyse, o ilk toplantıda "evcil hayvan beslenemez" diye bir karar yönetim planına konulmuş ve kat sahipleri tarafından imzalanmışsa yapılabilecek fazla bir şey yoktur. Sonradan konulan kararların (şikayet öncesi-sonrası) hükmü yoktur.
**Ancak bu karar şikayetçi olunduktan sonra kondu ise şikayetin hiçbir geçerliliği yoktur, dava ilk celsede usul aykırılığı sebebiyle ret olunur. Bu durumda şikayetçi olanın yeniden dava açması gerekir (eğer yeniden para ödemeyi göze alıyorsa). Aşağıda sıralananlar, apartman yönetim planında böyle yazılı bir madde olmaması halinde yapılacaklardır. Buradaki en önemli nokta, şikayet sahibinin şikayetinin tamamen SÜBJEKTİF olduğunun ispatına çalışmaktır:
(1) Temel itaat eğitimi aldığına dair rapor alınır (veterinerler verebilir belki). Köpeğin temel komutlara uyduğunu ve başına buyruk hareket etmediğini ispat etme amaçlı.
(2) Köpekten rahatsız olmayan apartman sakinlerinin beyanları alınır. Örnek: Su apartmanın su no'lu dairesinde oturan Falanca Dedik'in köpeğinin bu apartmanda oturması bizi hiçbir şekilde rahatsız etmemektedir. Şikayetçi değiliz. Toplu imza Muhtardan imza sahiplerinin o apartmanda oturduklarına dair onay.
(3) Mahkemede Savunma: Eğer o apartmanda köpekle beraber eskiden beri oturuluyor ve şikayet son zamanlarda yapılıyorsa, o zaman niye simdi şikayet ediyor? Şikayet sahibinin köpeği bir şekilde taciz ederek havlamasına sebep olduğu söylenebilir. Mesela o dairenin önünden geçerken kapıya vurma, veya üst kattan ayağını yere vurarak gurultu yapma yoluyla köpeğin havlamasını sağlama. Bunların elle tutulur bir kanıtla belgelenmesi gerekmiyor, "ben şahidim" demek bile savunma sayılıyor.
(4) Cevre İl Müdürlüğü’nden gurultu seviyesinin tespiti (fiyatı 20-25 milyon civarı). Yani kendi evindeki köpeğin çıkardığı sesin kamuyu rahatsız edip etmediğinin tespiti. Ses tespiti "desibel" olarak yapılıyor. Bumda birkaç önemli nokta var:
a) Ses tespiti mikrofonu köpeğin ağzına dayayarak yapılmaz. Şikayetçi olan kişinin evinden, yani başka bir daireden yapılır. Ayrıca tek bir kere köpeğin yüksek sesle "hav" demesi, ölçüm için yeterli değildir. Bu isin usulü, MÜHÜRLÜ bir teyp kullanılarak şikayetçi kişinin evinden en az bir gün boyunca sürekli ölçüm yapılmasıdır. Çünkü gurultu kirliliği, "SÜREKLİ ve belli bir düzeyin üzerinde olduğunun tespiti" demektir. Bu konuda ısrar etme hakkına sahipsiniz.
b) Genel çevrenin ses düzeyini de muhakkak ölçtürüyorsunuz.Eğer genel çevrenin ses düzeyi köpeğinkine çok yakınsa köpeği savunma hakkınız doğuyor. Örneğin genel çevrenin sesi 70 desibel çıktı, köpeğinki 75 çıktıysa şu şekilde bir savunma yapılabilir: 'Arada çok az fark var, veya hiç yok, nasıl oluyor da köpeğin sesi bu genel ses düzeyi içinde rahatsız edici boyutlara ulaşabiliyor?' İsin asli, hemen hemen hiçbir köpek gün boyunca yüksek sesle havlamaz, dolayısıyla hayvanin sesi çoğunlukla cevre ses düzeyinin altında kalır. Rahatsız edici ses siniri, kanunlara göre 120 desibelden baslar, bu da yaklaşık 3-4 otomatik yer kazma aletinin ayni anda çıkardığı sese denk gelir ki hiçbir köpek bu sesi çıkaramaz. Yani kanunlar gereği, gurultu sebebiyle hiçbir köpek evden atılamaz.
c) Diğer bir savunma yöntemi: Eğer apartmanda başka havlayan köpek varsa haliyle köpekler haberleşmek için havlayacaklardır. Bundan doğal birsek yoktur, bu köpeğin içgüdüsel bir davranışıdır. Bu durumda neden benim köpeğim şikayet konusu oluyor da diğeri olmuyor? (Bu savunma tamamen şikayet sahibinin taraflı davrandığının ispatına yönelik kullanılabilir).
d) Köpeğin sesi ciddi boyutlardaysa, ama ses tespiti yapılmamışsa eğer, şikayet sahibinin elinde hiçbir delil yok demektir. O zaman savunmada "Neden ses tespiti yapılmadan şikayet ediyor? Gürültülü olduğu nereden belli?" denilebilir.
(5) Köpek sahibinin kusuru olmadığının ispati da gerekli. Yani köpek sahibi olarak ben köpeğimi balkona mi kıtlıyorum? Ya da aç mi bırakıyorum? Köpeğimin havlaması için herhangi bir neden yaratmadığımı ispat edersem eğer, bu durumda tek ihtimal (köpek temel itaat eğitimi de aldığına göre) bir başkasının köpeğin havlamasına sebep olduğudur. Mesela kapıya vurup taciz ederek (3), veya apartmanda başka köpek varsa (4c). Bu beyanı da veteriner hekim ya da yakın bir komşu rahatlıkla verebilir.
Tandan beyin ısrarla üzerinde durduğu üç nokta:
**Şikayet sahibinin SÜBJEKTİF olduğunun ispatına yönelik her turlu savunma ise yarar.
**Yasal belge olmadan (mahkeme emri) hiç kimsenin eve gelip hayvanin sesini ölçemez. Bunun için de sık ayet sahibinin dava açmış olması gerekir.
**Eğer bilimsel bir ses olcumu yapılmamışsa verilen para cezasının hiçbir anlamı yoktur, tamamen geçersizdir.
Simdi bir de veteriner hekimin (Tandan bey) başından gecen olayı tam olarak anlatalım:
Köpeği çok havladığı için şikayet edilmiş. Ses ölçümcüler gelmiş, hayvanin sesini ağzına mikrofonu dayayarak ölçmüşler (ki bu tamamen yasa dışı, mahkeme emri olmadan kimse evinize girme hakkına sahip değildir, bunu kesinlikle unutmayın!). Hayvan da havlamış tabii garip alete. Tandan Bey hiç sesini çıkarmamış. Ama tutanağa hayvanin sesinin ölçüldüğü mesafeyi (10-20 cm gibi) isletmiş!.. Ayrıca cevre ses düzeyini de oracıkta ölçtürerek tutanağa isletmiş. Daha sonra mahkemede gerektiği gibi olcum yapılmadığını kolayca ispat edebilmiş. Tekrar ölçmeye geldiklerinde ise şikayet sahibinin evine mühürlü teyp koydurup gün boyunca hayvanin sesini ölçtürmüş. Ayrıca yukarıdaki maddelerin de çoğunu yapmış. Ve sonuçta hayvanin gurultu kirliliği yaratmadığı ortaya çıkmış. Davayı kazanmış. Simdi havlayan, ama yeterince yüksek havlamayan, uslu köpeğini istediği gibi apartmanda besleyebilecek.. Apartmandaki herkes köpeği sevdiğinden ve "şikayetçi değilim" dilekçesi verdiğinden asla yönetim planında "köpek beslenemez" diye bir maddeyi imzalamayacaklar.