Distopik bir kitap olan Otomatik Portakal benim için farklı bir kitaptı. Bir kere nadsat diliyle yazılmış çok çok fazla bir sokak jargonu vardı. Çok değişik farklı bir anlatım... Okurken gerçekten leş bir Alex buluyorsunuz karşınızda

" N'aber seni ucuz, leş kokulu, toparlak patates kızartması yağ şişesi?"
Ilk bölüm Alex'in yaptığı tecavüzlerle, ölçüsüz şiddet uygulamalarıyla, hırsızlık ve birçok içinizi sıkacak olaylarıyla geçiyor ve sonra Alex'in hapis, ıslah ve tahliye süreçlerini anlatıyor.
Ilk basta kızdığım hatta nefret ettiğim Alex şu cümlesi ile beni çok düşündürdü:
- Tanrının istediği iyilik mi yoksa iyiliği seçebilme şansına sahip olabilmek mi? Kötülüğü seçen biri gerçekte iyiliğe zorlanan birinden daha mı geçerli Tanrının gözünde?
Acaba gerçekten Alex'e acımışmıydım hala tam olarak bilemiyorum
Daha çok bir kitap yorumu olarak düşünebiliriz.