KIRK YILDA BİR GİBİSİN....
Çünkü sevmek sana göre çoğalmaydı, kasvetle kapanmış yüreklerin bu içten içe kaynayan, coşan, haksızlıklarla dolu süprizlerin ve sevinçlerin de hiç eksik olmadığı bu karmakarışık ve çelişkilerle parçalanmış dünyaya açılmasıydı"
Gece, yalnızlık, sensizlik, soğuk ve yağmur, göğsümü yırtıp çıkmak isteyen sıkıntılar. Uzun gecelerden biri daha başlayan. Hayalin karşımda oturmuş, meraklı gözler ile seyrediyor beni. Kendi kendime numaraları çevrilmemiş telefona konuşmamı izlerken aradığımın sen olduğunu yasak sözlerimden anlıyor. Sesimde çığlıklar boğulurken bağıramam, ağlayamam, saramam ki seni...
"Yudum yudum, yavaş yavaş yaşamak isityorum seni" sözlerin gecemde. Duvardan duvara yankılanan sesler, geçmişe ait gölgeler, kesişen yollar. Aşkın gibi, sevdan gibi beklenmedik anda ortaya çıkan gel-gitler. Hasretin eksilmeyen, içimde yalnızlık acısı, çenemden akan gizlice döktüğüm gözyaşları.
"Bir gün güzel olacak" saatlerce üzerinde konuştuğumuz gibi olacak değil mi? Kusursuz yaşanacak bu aşk Melekler ağlayacak mutluluğumuza değil mi?
Sensizlikte, gecemin karanlığında üstümü örtecek sözlerin sevgili. Işıkları yaksam da birer birer yokluğunun karanlığını kim yakacak? Garip halimi, içi burkularak kim seyredecek sevgili? Gözyaşlarım anlatacak oysa her şeyi...
Yoksun sevgilim yoksun. Sensizlik hayallerimi çaldı çoktan. Geceler, günler boyu sabrettiğim anlar sabırtaşını aşkın gözyaşları ile deldi geçti.
Satırlarım titriyor sevgilim. Hayalin gözlerimin önünde hala bize ağlıyorum. "Aşk kendi kendine konuşmaktır" ya yapayalnızım şimdi. Sen vaktinden çok sonra gelen sevda, ben geceler boyu seni bekleyen mavi melek bu şehirde.
Dön gel bana, gecemi gündüze çevir yıldızsız gökyüzünde. Yalnızlığımı sen olmaya sürükle de sensizlik geceler boyu biz olsun artık. Sevişsin bedenlerimiz gelmez olduğun soğuk yağmurlu gecelerde. Bitsin bu sıkıntılar, sen gel ve ben seni beklerken seni ne kadar sevdiğimi haykırayım suskunluğunda ask ile, hayal ile, özlem ve imkansızlık ile...