Kimse düşlerinin terkine uğramadı!
Nedense; benim etrafımda, hayatlarının karnına basıp canlarının acıdığından yakınan, anlaşılmaz trajedilere alışmış veya alıştırılmış binlerce insan vardır.
Bir okul kapısında umut arayışı, bir gece mavisinde renk arayışı, bir deniz sahilinde huzur arayışı, bir dostun sesinde özlem arayışı, iki damla gözyaşında çare arayışı, bir annenin kucağında şefkat arayışı, bir sigara dumanında yalnızlık arayışı olan bu insanlara benim de hayatımın da garip bir sempatisi vardır. Onların hayatlarındaki bütün kapıların açma kollarının arkada olduğunu ve bütün kapıların onların yüzlerine kapalı durduğunu düşünürüm. Onları görmezden geldiğim zamanlar, günlerce acı çeker, acaba benim yüzümden mi diye kendimi suçlarım.
Yine de, bir bahar sabahı pembe hayalleriyle, hayatın ortasında dimdik durup, kader çizgilerinde umut gözleyen bu insanlara ne zaman baksam, gözbebeklerinde kendimi görürüm. Bazen düşünürüm; yoksa ben de onlardan birimiyim.
…
Kalbimin bütün kapılarının çıkmaz sokaklara açıldığı tezatlıkları vardır hayatımın. Zamanı tersinden yaşadığım, kelimeleri tersinden yakaladığım, başım döndüğünde dünyanın tersine döndüğüne inandığım çıkmazları vardır hayatımın. Bu yüzden midir; yoksa bilemediğim başka bir nedeni mi vardır anlayamadım ama yaşadığım sürece, en iyi arkadaşım olduğuna inandığım hayat, ruhumun içinde, henüz kazananı belli olmayan ve harp sahnesini andıran bu kördüğüm olmuş tersliklerimden dolayı, beni memnun edemediğini düşünüp, dayanılmaz sancılar çekmektedir. Her şeye rağmen, benim ve hayatımın dümeni kırılmış bir gemi gibi sürüklenip, bilinmez derinliklerde alabora olmamızı engelleyen kaçamayacağımız bir gerçek vardır. O da ölümün benimle birlikte hayatımı da; hep açık duran kapısından istediği an içeri çağırıp ilmek ilmek dokunabileceği gerçeğidir! ...
…
Hayat bana, kendisine bir düşün değil, binlerce düşün penceresinden bakıp, gerçeğe hangisinin daha yakın durduğunu keşfetmemi söyledi. Ben ona bir düşün penceresinden baktım, hiçbir gerçek göremedim. O ise; aldırmaz tavrıma bakmadan, beni memnun edemediği için ağır sancılar çekti! Çektiği sancıları bana hissettirmemek için baharlarda gül oldu gülümsedi, dallarda yaprak oldu yeşerdi, kırlarda çiçek olup renklendi. Ben onu dalından koparıp soldurdum, O iki damla gözyaşı döktü...
— Ağlıyor musun? Dedim
- Bunlar sevinç gözyaşları, dedi.
Hayat bana yalan söyledi! Ben ona küstüm, o bana hâlâ küsmedi. Şimdi de, baharla birlikte kapımda bekliyor. Düşünüyorum; alsam mı onu içeri? O zaten hep içimde değil mi? Şimdi git sonra gel desem, o benimle gelip, benimle gidecek değil mi? Kış örtüsünü çekmeden, kardelenler açmadan gelme desem, onlar zaten hayata merhaba demek için açan, onu yeşertmek için örtüsünü çeken değil mi? Aklımın ve yüreğimin kapılarından girmeden benim olamayacaksın desem, o zaten; aklım ve yüreğimden de içerde değil mi? Ben mi onu yaşıyorum, yoksa hayat mı beni yaşıyor?. Ben mi onun içindeyim, yoksa hayat mı benim içimde? O galiba, gözlerim kapalıyken görebileceğim bir suret, kulaklarım kapalıyken sevebileceğim bir ses ve her aynaya bakışımda, bana bakan bir yüzdür. .
…
Kimse, düşlerinin terkine uğramadı! Ben de...
Hayatım zaten bir düş, bir gün düşeceğim toprağa ve gözlerimi sonsuz hayatın kapılarından girmek için kapatacağım. İşte o zaman, hayat denen bu düşten ilk kez uyanmış olacağım!
ALINTI