önce şirk nedir onu TAM öğrenin, sonra tartışalım sizinle.
yazdıklarımın zerresini anlamadan sırf dini karıştırmayın kısmını gördünüz diye cevap yazma hakkınız doğmuyor, çünkü cımbızla çekip, ana fikrini atıp gitmişsiniz.
madem öyle, isimlerini unuttum ama yurt dışında bir gruba bağlı insanlar var. asla hastahaneye gitmiyorlar, doktor çağırmıyorlar, ilaç almıyorlar. hiç bir hastalık için hem de. duayla iyileşeceklerini düşünüyorlar, iyileşemezlerse allahın takdiri diyerek ölüyorlar. kolaysa onlar gibi yaşayın o zaman???
ne demek istediğimi anlamadan, muhalefet olmak için yazmayın rica ederim.
Haklısın ama tek bir konuda şirk kelimesini yanlış kullanmış oldum. Ama senin yaptığında Allahın Kuranda açıkça yasakladığı şeyi burda MEŞRULAŞTIRMAK. Sen bilmezmisin Kuranda yazılanları değiştirmeye çalışanların (eskiden Kuranı muhafaza etmeye çalışılırken bu tür sorunlarla karşılaşılırdı) istediği kadar tövbe etsinn ASLA ve ASLA müslüman olarak ölemeyeceğini? Seninde şuan yaptığın onlardan çok farklı değil. Ayrıca bana saçma sapan cahil insanların doktora gitmemesi gibi örnekler vermeyin. Kim ne yaparsa kendine yapar. Senin çocuk aldırmanda kendine aldırmamanda kendine. Ebedi mutluluğu yakalamak için dilediğini yapmakta serbestsin. Ama hala soruma cevap alamadım Sen sağlıklı çocuğun olursa ve Allah korusun başına bişey gelse felç olsa, kafasına bişey düşüp sipastik olsa onu öldürecekmisin??????
son kez yazıcam, bu sefer madde madde, madde madde yazılmayınca anlaşılmıyor demek.
1. bu durumda olanlar aldırsın demedim/demiyorum.
bu tarz durumlarla karşılaşıp hayatının şartlarının dolayı aldırmak zorunda kalan kadınlar var. burada yazılanlar onları rencide ediyor. iyi müslüman böyle yapmaz mesajı verilip, o kadınlar kötü müslüman ilan ediliyor.
2. aldırılması gerekir diyen insanlar şirk işlemiş olmaz, o zaman doktorlar hayatları boyunca ara ara şirk mi işliyor?
3. anlattığım insanlara cahil diyorsunuz ama o da onların inancı. o zaman sizin düşünce tarzınızdan yola çıkarsak, siz de bir inancı küçümsemiş olmuyor musunuz? bir insanın inancını başka bir insanın küçümseme hakkı var mı?
4. soru sormuşsunuz, daha önce de sormuşsunuz dediğinize göre (görmedim gerçi), biz eşimle çocuk sahibi olmayı düşünmüyoruz, planlarımız dahilinde değil. diyelim kaza eseri hamile kaldım, planlarımda yok çocuk, diye aldırmam. hayatımı tehlikeye atıyorsa aldırırım, bedenen değil zeka açısından engelli olacak derlerse aldırırım.
5. hepimiz engelli adayıyız ama benim bahsettiğim engel el-kol-bacak engeli değil, hayatını bir başkası olmadan idam ettiremeyecek bir engel. anne baba ölünce ne olacak? o çocuğa kim bakacak? sokaklara düşüp, cinsiyeti ne olursa olsun tecavüze mi uğrasın? bu açıdan bakacak olursak, zeka engelli bir çocuğu, çocuğun ömrü boyunca koruyamamak da günah olmaz mı?
tu-kaka demeden önce enine boyuna düşünmek lazım her şeyi. en baştan beri anlatmaya çalıştığım,
1. aldırır-aldırmaz kişinin kararıdır, kimse karışamaz.
2. aldırmış olanları-aldıracak olanları müslümanlıkla, rabbimin verdiğine karşı çıkmak ne demek gibi laflarla rencide etmenin ayıp olduğu,
3. eğer rabbimin verdiğine dayandırıyorsa bir insan, her şeyi ona göre yaşaması gerektiği, dir.
daha fazla yazacak değilim. ne kadar anlatılırsa anlatılsın, bazı şeyler karşı tarafın anlamak istediği ile sınırlıdır.
Doktorun Hatası Allahında Takdiri ilahisi Böyle İmiş. Rabbim Mekanlarını Cennet Eylesin.. Suçlularda İnsallah En Kısa Sürede Yargıya Hesap Versin. Ailesinede Baş Sağlığı Dilerim.Etiket : adana, Hatice Demet Buzpınar, Down Sendromu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi
Adana'da bir fabrikada dış ticaret uzmanı ve 5.5 aylık hamile 36 yaşındaki Hatice Demet Buzpınar'ın ikiz erkek bebeklerinden Down Sendromlu olduğu belirlenen bebeği kalbine iğne yapılarak yaşamına son verilmesinin ardından diğer bebek ve anne de yaşamını yitirdi. Eşini ve bebeklerini kaybeden acılı eş Eren Buzpınar (38), eşinin doktoru Prof.Dr. Cüneyt Evrüke ve hastane hakkında şikayetçi olurken, "Eşim bağıra bağıra öldü. Kendisini ameliyat öncesi gördüğümde kurtar beni, çok acı çekiyorum demişti. Eşim doktorun ihmali sonucu öldü" dedi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi de, inceleme başlatırken hakkında suç duyurusunda bulunulan Prof. Evrüke, "Benim 5 aydır takip ettiğim bir hastaydı. Aileye riskten bahsettim. Her şey prosedüre uygun yapıldı. Yıllardır bu işi yapıyoruz, bu kez kötü gitti. İstenmeyen bir komplikasyon oluştu. Üzgünüm" dedi.
İKİZ BEBEĞE HAMİLE OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE SEVİNDİ
Buzpınar, 18 haftalık hamileliği sırasında Türkiye'de ve Adana'da tanınan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi olan ve üniversitenin Balcalı Hastanesi'nde de özel statüde görev yapan Prof. Dr. Cüneyt Evrüke'ye muayene gitti. Prof.Dr. Evrüke de, bebeklerde 'engellilik' durumu olup olmadığının belirlenebilmesi için 'amniyosentez' testi yaptırmasını istedi. Yapılan testte ikiz erkek bebeklerden birinde Down Sendromu olduğu belirlendi.
Buzpınar çifti zor bir karar verip, Down Sendromlu bebeğin kalbinin durdurulmasını istedi. 13 Şubat'ta Balcalı Hastanesi'nde yapılan operasyonla Down Sendromlu bebeğin kalbine iğne yapılarak yaşamı durduruldu, rahimde zamanla küçülerek yok olmaya bırakıldı.
Yapılan ameliyatın ardından Buzpınar'ın ağrıları ve ateşi çıkmaya başladı. 18 Şubat'ta Balcalı Hastanesi'ne kaldırılan genç kadının kalbi durdurulan Down Sendromlu bebeği ile ikizi ve kendisinin rahmi alındı. Ameliyat sonrası reaminasyon servisine kaldırılan talihsiz anne bebeklerinin ardından yaşamını yitirdi.
Eşinin ölüm haberi üzerine Eren Buzpınar ve yakınları şoke olup, sinir krizi geçirdi. Adli Tıp Kurumu'nda ölüm nedeninin belirlenmesi için yapılan otopsinin ardından Hatice Demet Buzpınar gözyaşları arasında toprağa verilirken acılı eşi Eren, Prof. Evrüke ve hastane hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na 'ihmal, yanlış teşhis' suçlarından suç duyurusunda bulundu. Anne ve ikiz bebeklerinin ölümüyle ilgili hastane de inceleme başlattı.
Eşinin ve ikiz bebeklerinin ölümüyle ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla Fatih Polis Merkezi'nde ifade veren Eren Buzpınar, eşinin ihmal sonucu öldüğünü söyledi. Bebeklerden birinin Down Sendromlu olduğunu öğrendikten sonra dünyalarının yıkıldığını belirten Buzpınar, "Doktor ya gebeliğe devam edip doğuracaksın ya da Down Sendromlu gebeliği sonlandıracağız dedi. Bizim için çok zor bir karardı. Eşim, Down Sendromlu bebeği istemedi. Durumu doktora bildirdik. Ameliyatla bebeğin kalbine iğne yapıldı. Doktor, ameliyat sonrası her şeyin normal olduğunu söyledi. Bir gün sonra eşim taburcu edildi. Ancak iki gün boyunca ateşi ve ağrısı oldu. Doktorumuzu her durumdan haberdar ettik. Hastaneye yatış yapmamızı istedi. Yapılan muayenede bebeğin ve eşimin sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi. Pazar günü eşim yine rahatsızlandı. O gün hoca özel hastanede ameliyatı olduğunu söyleyip gelmedi" dedi.
"KURTAR BENİ ACIDAN DURAMIYORUM"
Eşini ameliyata girmeden önce son kez gördüğünü ifade eden Eren Buzpınar, "Acı içinde kıvranıyordu. Kurtar beni, acıdan duramıyorum dedi. Hoca geldi, ameliyata alacaklarını söyledi. Ameliyat sonrası hoca, ameliyatın iyi geçtiğini söylerken, ameliyatta hazır bulunan doçent, dürüst bir şekilde, 'Elimizden gelen her şeyi yaptık' diyerek ameliyatın iyi geçmediğini anlattı. Kısa süre sonra, kalp ritminin bozuk olduğunu rahatsızlandığını söylediler. 15 dakika aradan sonra anonsla çağrıldık, eşimin öldüğünü söylediler. Eşim, ihmal ve yanlış teşhis sonucu acı içinde bağıra bağıra öldü"diye konuştu. Balcalı Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yeşim Taşova da üzücü olayla ilgili soruşturma başlattıklarını söyledi.
Habertürk
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?