Karnındaki ikizlerle bağıra bağıra can verdi

Bakamayacak olan aldırsın mantıgı nedır ya
Kimin garantisi var
Saglam cocugun hastalanınca kim bakıcak derdıyle bırakımıverıyorlar
Saglıklı cocugun da senın arkana kalabılır perişan olabilir
Down sendromu yasamla bagdasmayan bır rahatsızlık degıl
Sporla ugrasan down sendromluları gordum bugun yuzlerındekı mutlulugu gorunce , daha dogmadan yasam haklarının ellerınden alınması içimi acıttı
Cok zordur emınım herkes saglık ıster ama kadere ınanıyorsanız kader ne getırır bılınmez
Bu olay benı cok etkıledı
Kadıncagıza elbette uzuldum ne hayallerı vardı kimbilir
Ama saglıklı bebege ok dıgerıne hayır ve sonra down sendromlu bebegın kalbnın durdurulmadı ile annenın kalbının durması
Bılemıyorum
Her seyın hayırlısıını istemek lazım
 
önce şirk nedir onu TAM öğrenin, sonra tartışalım sizinle.

yazdıklarımın zerresini anlamadan sırf dini karıştırmayın kısmını gördünüz diye cevap yazma hakkınız doğmuyor, çünkü cımbızla çekip, ana fikrini atıp gitmişsiniz.

madem öyle, isimlerini unuttum ama yurt dışında bir gruba bağlı insanlar var. asla hastahaneye gitmiyorlar, doktor çağırmıyorlar, ilaç almıyorlar. hiç bir hastalık için hem de. duayla iyileşeceklerini düşünüyorlar, iyileşemezlerse allahın takdiri diyerek ölüyorlar. kolaysa onlar gibi yaşayın o zaman???

ne demek istediğimi anlamadan, muhalefet olmak için yazmayın rica ederim.

Haklısın ama tek bir konuda şirk kelimesini yanlış kullanmış oldum. Ama senin yaptığında Allahın Kuranda açıkça yasakladığı şeyi burda MEŞRULAŞTIRMAK. Sen bilmezmisin Kuranda yazılanları değiştirmeye çalışanların (eskiden Kuranı muhafaza etmeye çalışılırken bu tür sorunlarla karşılaşılırdı) istediği kadar tövbe etsinn ASLA ve ASLA müslüman olarak ölemeyeceğini? Seninde şuan yaptığın onlardan çok farklı değil. Ayrıca bana saçma sapan cahil insanların doktora gitmemesi gibi örnekler vermeyin. Kim ne yaparsa kendine yapar. Senin çocuk aldırmanda kendine aldırmamanda kendine. Ebedi mutluluğu yakalamak için dilediğini yapmakta serbestsin. Ama hala soruma cevap alamadım Sen sağlıklı çocuğun olursa ve Allah korusun başına bişey gelse felç olsa, kafasına bişey düşüp sipastik olsa onu öldürecekmisin??????
 
Son düzenleme:
Haklısın ama tek bir konuda şirk kelimesini yanlış kullanmış oldum. Ama senin yaptığında Allahın Kuranda açıkça yasakladığı şeyi burda MEŞRULAŞTIRMAK. Sen bilmezmisin Kuranda yazılanları değiştirmeye çalışanların (eskiden Kuranı muhafaza etmeye çalışılırken bu tür sorunlarla karşılaşılırdı) istediği kadar tövbe etsinn ASLA ve ASLA müslüman olarak ölemeyeceğini? Seninde şuan yaptığın onlardan çok farklı değil. Ayrıca bana saçma sapan cahil insanların doktora gitmemesi gibi örnekler vermeyin. Kim ne yaparsa kendine yapar. Senin çocuk aldırmanda kendine aldırmamanda kendine. Ebedi mutluluğu yakalamak için dilediğini yapmakta serbestsin. Ama hala soruma cevap alamadım Sen sağlıklı çocuğun olursa ve Allah korusun başına bişey gelse felç olsa, kafasına bişey düşüp sipastik olsa onu öldürecekmisin??????

son kez yazıcam, bu sefer madde madde, madde madde yazılmayınca anlaşılmıyor demek.

1. bu durumda olanlar aldırsın demedim/demiyorum.
bu tarz durumlarla karşılaşıp hayatının şartlarının dolayı aldırmak zorunda kalan kadınlar var. burada yazılanlar onları rencide ediyor. iyi müslüman böyle yapmaz mesajı verilip, o kadınlar kötü müslüman ilan ediliyor.

2. aldırılması gerekir diyen insanlar şirk işlemiş olmaz, o zaman doktorlar hayatları boyunca ara ara şirk mi işliyor?

3. anlattığım insanlara cahil diyorsunuz ama o da onların inancı. o zaman sizin düşünce tarzınızdan yola çıkarsak, siz de bir inancı küçümsemiş olmuyor musunuz? bir insanın inancını başka bir insanın küçümseme hakkı var mı?

4. soru sormuşsunuz, daha önce de sormuşsunuz dediğinize göre (görmedim gerçi), biz eşimle çocuk sahibi olmayı düşünmüyoruz, planlarımız dahilinde değil. diyelim kaza eseri hamile kaldım, planlarımda yok çocuk, diye aldırmam. hayatımı tehlikeye atıyorsa aldırırım, bedenen değil zeka açısından engelli olacak derlerse aldırırım.

5. hepimiz engelli adayıyız ama benim bahsettiğim engel el-kol-bacak engeli değil, hayatını bir başkası olmadan idam ettiremeyecek bir engel. anne baba ölünce ne olacak? o çocuğa kim bakacak? sokaklara düşüp, cinsiyeti ne olursa olsun tecavüze mi uğrasın? bu açıdan bakacak olursak, zeka engelli bir çocuğu, çocuğun ömrü boyunca koruyamamak da günah olmaz mı?

tu-kaka demeden önce enine boyuna düşünmek lazım her şeyi. en baştan beri anlatmaya çalıştığım,

1. aldırır-aldırmaz kişinin kararıdır, kimse karışamaz.
2. aldırmış olanları-aldıracak olanları müslümanlıkla, rabbimin verdiğine karşı çıkmak ne demek gibi laflarla rencide etmenin ayıp olduğu,
3. eğer rabbimin verdiğine dayandırıyorsa bir insan, her şeyi ona göre yaşaması gerektiği, dir.

daha fazla yazacak değilim. ne kadar anlatılırsa anlatılsın, bazı şeyler karşı tarafın anlamak istediği ile sınırlıdır.
 
son kez yazıcam, bu sefer madde madde, madde madde yazılmayınca anlaşılmıyor demek.

1. bu durumda olanlar aldırsın demedim/demiyorum.
bu tarz durumlarla karşılaşıp hayatının şartlarının dolayı aldırmak zorunda kalan kadınlar var. burada yazılanlar onları rencide ediyor. iyi müslüman böyle yapmaz mesajı verilip, o kadınlar kötü müslüman ilan ediliyor.

2. aldırılması gerekir diyen insanlar şirk işlemiş olmaz, o zaman doktorlar hayatları boyunca ara ara şirk mi işliyor?

3. anlattığım insanlara cahil diyorsunuz ama o da onların inancı. o zaman sizin düşünce tarzınızdan yola çıkarsak, siz de bir inancı küçümsemiş olmuyor musunuz? bir insanın inancını başka bir insanın küçümseme hakkı var mı?

4. soru sormuşsunuz, daha önce de sormuşsunuz dediğinize göre (görmedim gerçi), biz eşimle çocuk sahibi olmayı düşünmüyoruz, planlarımız dahilinde değil. diyelim kaza eseri hamile kaldım, planlarımda yok çocuk, diye aldırmam. hayatımı tehlikeye atıyorsa aldırırım, bedenen değil zeka açısından engelli olacak derlerse aldırırım.

5. hepimiz engelli adayıyız ama benim bahsettiğim engel el-kol-bacak engeli değil, hayatını bir başkası olmadan idam ettiremeyecek bir engel. anne baba ölünce ne olacak? o çocuğa kim bakacak? sokaklara düşüp, cinsiyeti ne olursa olsun tecavüze mi uğrasın? bu açıdan bakacak olursak, zeka engelli bir çocuğu, çocuğun ömrü boyunca koruyamamak da günah olmaz mı?

tu-kaka demeden önce enine boyuna düşünmek lazım her şeyi. en baştan beri anlatmaya çalıştığım,

1. aldırır-aldırmaz kişinin kararıdır, kimse karışamaz.
2. aldırmış olanları-aldıracak olanları müslümanlıkla, rabbimin verdiğine karşı çıkmak ne demek gibi laflarla rencide etmenin ayıp olduğu,
3. eğer rabbimin verdiğine dayandırıyorsa bir insan, her şeyi ona göre yaşaması gerektiği, dir.

daha fazla yazacak değilim. ne kadar anlatılırsa anlatılsın, bazı şeyler karşı tarafın anlamak istediği ile sınırlıdır.

Öncelikle şunu söyleyim lütfen daha fazla okuyup ilim öğrenin ondan sonra dilediğiniz kadar madde yazın ki okuduğumuza deysin. Bana örnek gösterdiğiniz insanlar hastahaneye gitmeyen kaderine boyun eğen insanlar ki Allah bizlerden bunu istemiyor. Rabbim çalışın çabalayın sonra bana tevekkül edin diyor. Önce eşeğini sağlam kazığa bağlıycaksın sonra dua edeceksin ama senin örnek verdiğin insanlarda var mı bu özellik ki ben onları örnek alayım? Hastahaneler ilaçlar neden var?? Tabikide tedavi olmak için ve Rabbimde bizlerden bunu istiyor. Zira öyle olmasaydı ilaç kullanmak haram olurdu. Önce tedavini ol çabanı göster ondan sonra duanı et ve iyileşmeyi bekle. Ayrıca sırf sakat olacak diye aldırmayı düşünme gerekçelerin o kadar komik ki kusura bakma sanki sen değil NEFSİN konuşmuş. "Sakat doğacak bi çocuğun ileriki hayatını düşünmek, anne baba ölümünden sonra ne yapar tecavüze mi uğrar sokaklara mı düşer bunları düşünmek şeytan kandırmacalarından başka bişey değil. (Bunlar sadece onların değil herkesin başına gelebilir.) Sizin asıl düşündüğünüz çocuğun anne baba öldükten sonraki yaşamı değil çünkü ölüm herzaman en son akla gelen şeydir. Sizin düşündüğünüz muhtemelen ben öyle çocukla nasıl başederim,insanların içine nasıl girerim,ne derler vs vs. dir. Ama nefsiniz size o şekilde söylüyor ki bir günahı meşrulaştırabilsin. Ayrıca sadece doğuştan gelmez bu tarz olaylar. İleriki hayatınızda sizde alzheimer olabilirsiniz yada başınıza bir inşaat demiri düşebilir Allah korusun ondan sonra aklınızı yitirirseniz size kim bakar? Evinizin yolunu bulabilirmisiniz? Tek başına yardımsız yaşayabilirmisiniz? Yoksa anneniz de mi sizin gibi düşünüyor? Allah korusun o da sizin gibi düşünüyorsa sizin haliniz çok vahim olur. Ne devlet bakar ne anne :KK43:
Hayatta herşey bizim için dua edinde Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin.
 
Allahın kuranda açık ve ne emri vardır.rızık korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz.sakatlık vs. bu riskler yaşamını sonlandırmaya yetecek sebebler değildir..dini karıştırmayın vs. bunlar gereksiz..çocuğun anne karnında olup dünyaya gelen bebek gibi ağlamayıp,yiyip içebilecek yetilere sahip olmaması onun canlı bi bebek olmadığı anlamına gelmiyo.doğan bir bebek nasılsa anne karnındakide aynısıdır..maalesef bir çocuk engelli dünyaya gelirse ve tedavisi yoksa bu onun yaşam hakkını elinden alma hakkımız olduğunu göstermez.alacağımız önlem sizin deyişinizle tedavi onu öldürmekse çok mantıksız bi mecraya kaymış bu konu.eğer Allah tedavisi imkansız bi şekilde dünyaya gelmesini arzu etmişsse buna tevekkül etmekten başka ne yapılabilir.bazen eşimizle bazen çocuklarımızla,bazen maddiyatla imtihan oluruz.mühim olan imtihanı verebilmek.dinimizdeki yeri budur hatırlatmakta faide var.Allah kimsenin başına vermesin.dünyadaki en zor imtihanlardan biri belirtmek isterim.
 
Son düzenleme:
kızlar Rabbim en güzelini bilir ama ecel günü değişmez biz ne yaparsak yapalım demekki bu bayanında ömrü buraya kadarmış rabbim zor imtihanlarla denemesin imtihanı bayanın zor olmuş. ne ile sınandığımızı bilmiyoruz bu fani dünyada. büyük lokma yiyelim büyük söz söylemeyelim. bebek öldürme konusuna gelince vicdan muhasebesi herkesin başka başkadır. başkalarından bizdeki duyarlılığı ya da duyarsızlığı beklemek yanlış olur yaratılış mayamız karakterimiz bile farklı çünkü. en zor imtihanlar ne çok hastalık ana baba evlat daha neler neler doğruyu gösterirkende yapıcı olalım.benim eşimin amcası sağlıklı doğmuş sağlıklı doğduktan sonra ateşli hastalık geçirmiş ve şu anda engelli çok şükür diyorlar yinede 5 yaşında bir çocuk kadar zihni çünkü açım diyor tuvalete gidicem diyor ve bu adam 50 yaşında. ne diyelim bakmasıda zor ama garantisi yok işte karnında değil hastahanede olmuş kadının. pamuk ipliğine bağlı yaşıypruz bu hayatta ne malum merdivenden inerken düşüp engelli olamyacağımız. üzüntüden bile gözlerini kaybeden insanlar var. Allahım bu dünyada kimseyi kimseye muhtaç etmesin insan yükü çok ağır:KK50::KK50::KK50::KK50:
 
Etiket : adana, Hatice Demet Buzpınar, Down Sendromu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi

Adana'da bir fabrikada dış ticaret uzmanı ve 5.5 aylık hamile 36 yaşındaki Hatice Demet Buzpınar'ın ikiz erkek bebeklerinden Down Sendromlu olduğu belirlenen bebeği kalbine iğne yapılarak yaşamına son verilmesinin ardından diğer bebek ve anne de yaşamını yitirdi. Eşini ve bebeklerini kaybeden acılı eş Eren Buzpınar (38), eşinin doktoru Prof.Dr. Cüneyt Evrüke ve hastane hakkında şikayetçi olurken, "Eşim bağıra bağıra öldü. Kendisini ameliyat öncesi gördüğümde kurtar beni, çok acı çekiyorum demişti. Eşim doktorun ihmali sonucu öldü" dedi.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi de, inceleme başlatırken hakkında suç duyurusunda bulunulan Prof. Evrüke, "Benim 5 aydır takip ettiğim bir hastaydı. Aileye riskten bahsettim. Her şey prosedüre uygun yapıldı. Yıllardır bu işi yapıyoruz, bu kez kötü gitti. İstenmeyen bir komplikasyon oluştu. Üzgünüm" dedi.

İKİZ BEBEĞE HAMİLE OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE SEVİNDİ
Buzpınar, 18 haftalık hamileliği sırasında Türkiye'de ve Adana'da tanınan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi olan ve üniversitenin Balcalı Hastanesi'nde de özel statüde görev yapan Prof. Dr. Cüneyt Evrüke'ye muayene gitti. Prof.Dr. Evrüke de, bebeklerde 'engellilik' durumu olup olmadığının belirlenebilmesi için 'amniyosentez' testi yaptırmasını istedi. Yapılan testte ikiz erkek bebeklerden birinde Down Sendromu olduğu belirlendi.

Buzpınar çifti zor bir karar verip, Down Sendromlu bebeğin kalbinin durdurulmasını istedi. 13 Şubat'ta Balcalı Hastanesi'nde yapılan operasyonla Down Sendromlu bebeğin kalbine iğne yapılarak yaşamı durduruldu, rahimde zamanla küçülerek yok olmaya bırakıldı.

Yapılan ameliyatın ardından Buzpınar'ın ağrıları ve ateşi çıkmaya başladı. 18 Şubat'ta Balcalı Hastanesi'ne kaldırılan genç kadının kalbi durdurulan Down Sendromlu bebeği ile ikizi ve kendisinin rahmi alındı. Ameliyat sonrası reaminasyon servisine kaldırılan talihsiz anne bebeklerinin ardından yaşamını yitirdi.

Eşinin ölüm haberi üzerine Eren Buzpınar ve yakınları şoke olup, sinir krizi geçirdi. Adli Tıp Kurumu'nda ölüm nedeninin belirlenmesi için yapılan otopsinin ardından Hatice Demet Buzpınar gözyaşları arasında toprağa verilirken acılı eşi Eren, Prof. Evrüke ve hastane hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na 'ihmal, yanlış teşhis' suçlarından suç duyurusunda bulundu. Anne ve ikiz bebeklerinin ölümüyle ilgili hastane de inceleme başlattı.

Eşinin ve ikiz bebeklerinin ölümüyle ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla Fatih Polis Merkezi'nde ifade veren Eren Buzpınar, eşinin ihmal sonucu öldüğünü söyledi. Bebeklerden birinin Down Sendromlu olduğunu öğrendikten sonra dünyalarının yıkıldığını belirten Buzpınar, "Doktor ya gebeliğe devam edip doğuracaksın ya da Down Sendromlu gebeliği sonlandıracağız dedi. Bizim için çok zor bir karardı. Eşim, Down Sendromlu bebeği istemedi. Durumu doktora bildirdik. Ameliyatla bebeğin kalbine iğne yapıldı. Doktor, ameliyat sonrası her şeyin normal olduğunu söyledi. Bir gün sonra eşim taburcu edildi. Ancak iki gün boyunca ateşi ve ağrısı oldu. Doktorumuzu her durumdan haberdar ettik. Hastaneye yatış yapmamızı istedi. Yapılan muayenede bebeğin ve eşimin sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi. Pazar günü eşim yine rahatsızlandı. O gün hoca özel hastanede ameliyatı olduğunu söyleyip gelmedi" dedi.

"KURTAR BENİ ACIDAN DURAMIYORUM"

Eşini ameliyata girmeden önce son kez gördüğünü ifade eden Eren Buzpınar, "Acı içinde kıvranıyordu. Kurtar beni, acıdan duramıyorum dedi. Hoca geldi, ameliyata alacaklarını söyledi. Ameliyat sonrası hoca, ameliyatın iyi geçtiğini söylerken, ameliyatta hazır bulunan doçent, dürüst bir şekilde, 'Elimizden gelen her şeyi yaptık' diyerek ameliyatın iyi geçmediğini anlattı. Kısa süre sonra, kalp ritminin bozuk olduğunu rahatsızlandığını söylediler. 15 dakika aradan sonra anonsla çağrıldık, eşimin öldüğünü söylediler. Eşim, ihmal ve yanlış teşhis sonucu acı içinde bağıra bağıra öldü"diye konuştu. Balcalı Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yeşim Taşova da üzücü olayla ilgili soruşturma başlattıklarını söyledi.

Habertürk
Doktorun Hatası Allahında Takdiri ilahisi Böyle İmiş. Rabbim Mekanlarını Cennet Eylesin.. Suçlularda İnsallah En Kısa Sürede Yargıya Hesap Versin. Ailesinede Baş Sağlığı Dilerim.
 
Bu konuda okadar hararetli yorumlar yapılmış ki yazmadan edemedim.
Konu belki eski olabilir fakat fikirlerimi paylaşmak istiyorum kısa da olsa.
Öncikle vefat eden bayana ve evlatlarına da Allah rahmet eylesin.
Kaderde bu varmış bu olmuş.. Yavrucaklar melek olup uçmuş daha dünyaya gelemeden..
Çok acı.. Hele ki eşi için. Yaşasa bile bir şok bir tramva ile devam ettirirdi hayatını kadın zaten..
Hem bebekleri hem rahmi alınıyor.. Uzun süre ve belki de hiç gelemezdi kendine..
Her açıdan fena bir durum.. Rabbim mekanını cennet eylesin..
Benim dikkatimi çeken bir konu var. Bu ikili üçlü testler çoğul gebeliklerde yapılmıyor diye duymuştum çünkü kesin sonuç veremiyormuş.
Nasıl bi cesaretle hem de amniyosentez(düsük riski olan) testi yaptı doktor ikiz gebeye?
Bunun araştırılması lazım.
İkinci olarak bayana bebeğin kalbinin durdurulmasının teklifi yapılırken bu ameliyatın riskleri; diğer bebeğe ve anneye verebileceği zararlardan bahsedilmemiş mi eşine? Bahsedildiyse bu riski nasıl göze alıp da ameliyata girmiş bu bayan? Sorulacak tonla soru var ve de ihmaller..
Ama benim dikkatimi çeken bu konunun bi grupla başka bir grubun atışması şekline dönüşmesi.
Bizler yaradılışda farklı yaratılan karakterde insanlarız. Òzümüz aynı olsa da fikirlerimiz farklı ve bize özel. Yanlış veya doğru. Bize göre ve ahlaki açıdan yanlış olabilir ama bayan eğer sırf engelli olacak diye kendi bebeğinin kalbini durduruyorsa; nekadar acı bir durum olursa olsun bu onun kararıdır ve onu ilgilendirir. Herkes kendi kalemiyle çizer hayatını. Karışamayız. Zaten karışmaya kalksak nereye kadar kime karışabiliriz ki? Dünyada milyarlarca insan var. Herkesin doğrusu kendine. Sen dinsizsin sen dindarsın demek bizim ne haddimize? Allah hepimize özgür irade vermiştir doğruyu ve yanlı§ı seçebilme konusunda.. Ama kimin doğru kimin yanlış olduğuna da ancak Allah karar verebilir, biz değil..
Bana soracak olursanız. Elbette ben de bebeği öldürmeye karşıyım. Benim nezlimde bunun adı cinayettir. Ama benim nezlimde. Farkındaysanız "bence" dedim. Yani bu benim fikrim. Elbette ki farklı düşünenler de olabilir. Bu çok hassas bir konu. Acımasız eleştiriler yakışmıyor buraya. Sonuçta ortada bir ailenin yaşamış olduğu büyük bir acı var.. Lütfen konuları saptırmayalım fikirlere saygı duymaya gayret edelim arkadaşlar..
 
X