Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Adını bu bölgede yetişen "safran" bitkisinden alıyor ama, tarihi evleri ve konakları çoktan safranı geride bıraktı bile. Türkiye'de koruma altında bulunan 40 bin eserden 1200 tanesi, mimari dokusu içindeki evlerin kapı tokmakları da ayrı bir yer tutan Safranbolu'da bulunuyor.
Unesco'nun Dünya Mirası listesinde yer alan "Müze Kent" Safranbolu gezi severlerinde ilk tercihleri arasında yer alıyor. Geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini yansıtan ve çevresel dokusunu koruyarak günümüze kadar yozlaşmadan gelebilen Safranbolu, Dünya Mirası listesine alınan ve Türkiye'de koruma altındaki 40 bin eserden 1200'üne sahip. "Müze Kent", tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Kentin ilk sakinleri Gas'lar. Günümüze ulaşan uygarlıklar ise Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıyor. Adını bölgede yetişen safran bitkisinden alan kent, 18. ve 19. yüzyıl evleriyle turistlerin ilgi odağı. Evlerin yoğun olarak bulunduğu çarşı bölgesinde, han, hamam, çeşitli meslek kuruluşlarına ait çarşılar, köprü ve çeşmelerin bulunduğu kale, saat kulesi ve gezginleri ağırlayan tarihi dokunun yanı sıra, yayla, mağara, kanyonlar ve Safranbolu'ya komşu Yörük köyü, Yenice, Eftani, Ovacık, Eskipazar gibi yerleşim bölgeleri de görülmeye değer güzellikler sergiliyor. Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Sürekli yapılan restorasyon ve düzenlemelerle makyajlanan tarihi kent. Ziyaretçilerini tiyatro dekoru veya dev bir maket gibi karşılıyor. Karabük içinden geçip Safranbolu'ya yöneldiğiniz zaman tepede karşılaştığınız yerleşim alanında günümüz mimarisinin yanısıra tipik Safranbolu evlerine de rastlıyorsunuz ama bozulmadan içine yeni yapı karışmadan kalabilmiş gerçek Safranbolu biraz daha aşağıda yer alıyor. Tarihi kenti tepeden görüp kalbine doğru yaklaşırken, eski fakat bakımlı görüntüsü ile karşılıyorsunuz. Asfalt yol kentin yanından merkeze yakın geçerek uzanırken, mimari doku kendine has özellikler taşıyan tipik evleriyle açık hava müzesi içinde olduğunuzu müjdeliyor. Nereye gideceğinizi, neleri görebileceğinizi, nerelerden geçeceğinizi kısacası kentin genelini uzaktan incelemek istiyorsanız iki yakada iki önemli tepe size gözlerinize sığmayacak bir panorama sunuyor.
Hıdırlık Tepesi kale duvarları ile çevrili, içinde türbe, oturma, dinlenme üniteleri barındırıyor. Girişi ücretli zirveden bakışta, kent sabah ışığını karşıdan alırken tablo gibi seyir zevki yaşatıyor. Bu noktadan Cinci han, tarihi camiler, birbirinden farklı güzellikteki evler omuz omuza vererek eşi benzeri bulunmayan mimari dokuyu oluşturuyor. Bu açı aynı zamanda Hıdırlık Tepesi boyunca devam ederken mezarlık alana kadar çeşitli yerlerden fotoğraf çekmek, resim yapmak için olanak tanıyor. Diğer bir seyir imkanı ise Tarihi Safranbolu saat kulesinin bulunduğu zirveden yapılabiliyor. Parke taş kaplı sokaklar aşılıp çıkılan yokuştan görülen manzarada yine aynı dokunun bu defa karşı yakası seyrediliyor.
Çarşılar, evler camiler
Tarihi Safranbolu merkezi son yapılan düzenlemeyle yeni bir çehreye bürünmüş. Tarihi cami çevresi düzgün parke döşenmiş, oturma üniteleri, banklar ile süslenmişse de yeni kent mobilyaları eski kente uyum sağlayamamış, yani aşı tutmamış. Bu soğuk karşılamalı meydanın etrafı ise son yıllarda sayıları bir hayli artan ve ticari olduğu çok belli olan hediyelik eşya ve Safranbolu lokumcuların işgaline uğramış. Çarşıya doğru yönelirken hediyelik eşya dükkanları vitrin ve tezgahlarında sergiledikleri ev ve pencere maketleri ile renklenirken Safranbolu'ya ait olsun olmasın tüm hediyelik eşya, örtü ve bezlerin, bibloların satıldığı bir çarşı olmuş.
Demirciler bir tarafta, hediyelik eşya dükkanları diğer tarafa uzanırken çarşı bir zamanların çalışarak yaşanan çarşısından çok satış yapılan turistik pazara dönmüş. Araç trafiğine kapalı parke sokaklarda yapılan yürüyüş sırasında Güneş saati, Kanyon, Cinci Hanı, 1796 yapım tarihi taşıyan İzzetpaşa camiyigeçerek çarşının sonuna Musalla mahallesine ulaşıyorsunuz. Bu bölümde boncuklarla süslü dekoratif bir saraç diğerlerine göre farklılık gösteriyor.Hüsnü Yıldırım 47 no lu dükkanın dekoru için yıllarca uğraşmış. Dünyanın her yerinden gelenlerin fotoğraf çekmeden geçemedikleri dükkanında, kendi imalatı keçe terlikler, çarıklar, deri fişeklik, kılıf, kemerler, Çerkezeğeri, halı heybeler, At koşumu, at dizgini, kırbaç, nazar boncukları, çanlar ve bert denilen el dikişi bel kemerleri satıyor. Kentte gezilecek yerlerin sayısı bir güne sığmayacak kadar fazla.
Safranbolu da Hıdırlık Tepesi, Mezarlık,Kale, Hasandede Kayası, Şahbalı Tepesi Gümüş Tepesi, Hastane Altı ve Şelale, Küpçü Tepesi seyir tepeleri olarak gösteriliyor. Kaya Mezarları, Hacılarobası Köyü, Karakoyunlu Köyü, Üçbölük Köyü, Akören köyü, Gümüş Tepesi Höyüğü arkolojik alanları oluşturuyor. Harmanlar Gavur Meşeliği, Kirkille Çamlığı,Güleryik, Sarıçiçek Yaylası, Göl yaylası, Uluyayla ormanlar ve yaylalar olarak tanınıyor. Doğa yürüyüşleri ise Düzce Köyü Kanyonu, Tokatlı- Gümüş Deresi Boyu, Aşağı Tabakhane- Dereköy Değirmeni, Yukarı Tabakhane- Akpınar Sokak, Dere sokak- Akçasu Kaçak Camisi-Uzunkır, Gümüş-Dibanoz- Dışkale Altı, Misaki Milli-Kanlıkaya-Topçu Köprüsü- Akseki yolunda yapılıyor. İncekaya Su kemerleri, Konarı Gölü, Konarı Taşköprü Su Değirmeni, hafta sonları geziye açılan Tarihi Saat Kulesi ve son ayların gözde gezi yeri Bulak Mağarası diğer çekiçilikler olarak kendinden söz ettiriyor.
Kapı tokmakları
iki veya üç katlı olarak inşa edilen Safranbolu evlerinin bazıları "Gezi Evi" olarak ziyaret edilirken, bir kısmı pansiyon olarak hizmet veriyor. Tahta panjurlu evlerin pencereleri kadar salonlarındaki havuzları da hayranlık uyandırıyor. Bir çok evde asılı bulunan "Satılık Ev" ilanları ise dikkat çekiyor. Tarih ve kültür hazinesi olan Anadolu'nun mimaridokusu içinde, yöresel Türk evlerinin kapı tokmakları ayrı bir özellik ve anlam taşıyor. Kullanım amaçlarınagöre şekillenmiş tokmaklar ev sahibinin varlığı hakkında bilgi verirken, Selçuklu ve Osmanlı dönemi demir işçiliğiyle de ilgi çekiyor. Konak ve evlerin kapılarında çoğu kez iki tür tokmak bulunuyor. Bunlardan tok ses çıkaran büyük olanını beyler kullanıyor ve dışardan gelenin erkek olduğunu haber vererek, içerdeki hanımların toparlanmaları için ikaz niteliğini taşıyor. Çalınan küçük tokmak ise gelenin veya içeri girmek isteyenin, bir kadın olduğunu haber veriyor ve erkeklerin avluyu boşaltmalarını sağlıyor. Çocuklar için bile bir tokmağı bulunan kapıların yanı sıra, iki tokmak arasına bağlanan ip "Şimdilik evde yokum!", tokmaktan aşağı sarkan ip ise "Evdeyim, kapıyı çalabilirsiniz..." anlamını taşıyor. Yuvarlak ayna üzerinde halkalar, gaga ağızlıklar, çengeller, hayvan başları ile hepsi ayrı bir sanat eseri olan kapı tokmaklarıyla, evleriyle ünlü Safranbolu'yu gördükten sonra gezi severler, Kastamonu yolu üzerinde bulunan Yörük Köyünü, bir başka gezi yeri olan bastonlar diyarı Devrek'i de geziyorlar.
Unesco'nun Dünya Mirası listesinde yer alan "Müze Kent" Safranbolu gezi severlerinde ilk tercihleri arasında yer alıyor. Geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini yansıtan ve çevresel dokusunu koruyarak günümüze kadar yozlaşmadan gelebilen Safranbolu, Dünya Mirası listesine alınan ve Türkiye'de koruma altındaki 40 bin eserden 1200'üne sahip. "Müze Kent", tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Kentin ilk sakinleri Gas'lar. Günümüze ulaşan uygarlıklar ise Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıyor. Adını bölgede yetişen safran bitkisinden alan kent, 18. ve 19. yüzyıl evleriyle turistlerin ilgi odağı. Evlerin yoğun olarak bulunduğu çarşı bölgesinde, han, hamam, çeşitli meslek kuruluşlarına ait çarşılar, köprü ve çeşmelerin bulunduğu kale, saat kulesi ve gezginleri ağırlayan tarihi dokunun yanı sıra, yayla, mağara, kanyonlar ve Safranbolu'ya komşu Yörük köyü, Yenice, Eftani, Ovacık, Eskipazar gibi yerleşim bölgeleri de görülmeye değer güzellikler sergiliyor. Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Sürekli yapılan restorasyon ve düzenlemelerle makyajlanan tarihi kent. Ziyaretçilerini tiyatro dekoru veya dev bir maket gibi karşılıyor. Karabük içinden geçip Safranbolu'ya yöneldiğiniz zaman tepede karşılaştığınız yerleşim alanında günümüz mimarisinin yanısıra tipik Safranbolu evlerine de rastlıyorsunuz ama bozulmadan içine yeni yapı karışmadan kalabilmiş gerçek Safranbolu biraz daha aşağıda yer alıyor. Tarihi kenti tepeden görüp kalbine doğru yaklaşırken, eski fakat bakımlı görüntüsü ile karşılıyorsunuz. Asfalt yol kentin yanından merkeze yakın geçerek uzanırken, mimari doku kendine has özellikler taşıyan tipik evleriyle açık hava müzesi içinde olduğunuzu müjdeliyor. Nereye gideceğinizi, neleri görebileceğinizi, nerelerden geçeceğinizi kısacası kentin genelini uzaktan incelemek istiyorsanız iki yakada iki önemli tepe size gözlerinize sığmayacak bir panorama sunuyor.
Hıdırlık Tepesi kale duvarları ile çevrili, içinde türbe, oturma, dinlenme üniteleri barındırıyor. Girişi ücretli zirveden bakışta, kent sabah ışığını karşıdan alırken tablo gibi seyir zevki yaşatıyor. Bu noktadan Cinci han, tarihi camiler, birbirinden farklı güzellikteki evler omuz omuza vererek eşi benzeri bulunmayan mimari dokuyu oluşturuyor. Bu açı aynı zamanda Hıdırlık Tepesi boyunca devam ederken mezarlık alana kadar çeşitli yerlerden fotoğraf çekmek, resim yapmak için olanak tanıyor. Diğer bir seyir imkanı ise Tarihi Safranbolu saat kulesinin bulunduğu zirveden yapılabiliyor. Parke taş kaplı sokaklar aşılıp çıkılan yokuştan görülen manzarada yine aynı dokunun bu defa karşı yakası seyrediliyor.
Çarşılar, evler camiler
Tarihi Safranbolu merkezi son yapılan düzenlemeyle yeni bir çehreye bürünmüş. Tarihi cami çevresi düzgün parke döşenmiş, oturma üniteleri, banklar ile süslenmişse de yeni kent mobilyaları eski kente uyum sağlayamamış, yani aşı tutmamış. Bu soğuk karşılamalı meydanın etrafı ise son yıllarda sayıları bir hayli artan ve ticari olduğu çok belli olan hediyelik eşya ve Safranbolu lokumcuların işgaline uğramış. Çarşıya doğru yönelirken hediyelik eşya dükkanları vitrin ve tezgahlarında sergiledikleri ev ve pencere maketleri ile renklenirken Safranbolu'ya ait olsun olmasın tüm hediyelik eşya, örtü ve bezlerin, bibloların satıldığı bir çarşı olmuş.
Demirciler bir tarafta, hediyelik eşya dükkanları diğer tarafa uzanırken çarşı bir zamanların çalışarak yaşanan çarşısından çok satış yapılan turistik pazara dönmüş. Araç trafiğine kapalı parke sokaklarda yapılan yürüyüş sırasında Güneş saati, Kanyon, Cinci Hanı, 1796 yapım tarihi taşıyan İzzetpaşa camiyigeçerek çarşının sonuna Musalla mahallesine ulaşıyorsunuz. Bu bölümde boncuklarla süslü dekoratif bir saraç diğerlerine göre farklılık gösteriyor.Hüsnü Yıldırım 47 no lu dükkanın dekoru için yıllarca uğraşmış. Dünyanın her yerinden gelenlerin fotoğraf çekmeden geçemedikleri dükkanında, kendi imalatı keçe terlikler, çarıklar, deri fişeklik, kılıf, kemerler, Çerkezeğeri, halı heybeler, At koşumu, at dizgini, kırbaç, nazar boncukları, çanlar ve bert denilen el dikişi bel kemerleri satıyor. Kentte gezilecek yerlerin sayısı bir güne sığmayacak kadar fazla.
Safranbolu da Hıdırlık Tepesi, Mezarlık,Kale, Hasandede Kayası, Şahbalı Tepesi Gümüş Tepesi, Hastane Altı ve Şelale, Küpçü Tepesi seyir tepeleri olarak gösteriliyor. Kaya Mezarları, Hacılarobası Köyü, Karakoyunlu Köyü, Üçbölük Köyü, Akören köyü, Gümüş Tepesi Höyüğü arkolojik alanları oluşturuyor. Harmanlar Gavur Meşeliği, Kirkille Çamlığı,Güleryik, Sarıçiçek Yaylası, Göl yaylası, Uluyayla ormanlar ve yaylalar olarak tanınıyor. Doğa yürüyüşleri ise Düzce Köyü Kanyonu, Tokatlı- Gümüş Deresi Boyu, Aşağı Tabakhane- Dereköy Değirmeni, Yukarı Tabakhane- Akpınar Sokak, Dere sokak- Akçasu Kaçak Camisi-Uzunkır, Gümüş-Dibanoz- Dışkale Altı, Misaki Milli-Kanlıkaya-Topçu Köprüsü- Akseki yolunda yapılıyor. İncekaya Su kemerleri, Konarı Gölü, Konarı Taşköprü Su Değirmeni, hafta sonları geziye açılan Tarihi Saat Kulesi ve son ayların gözde gezi yeri Bulak Mağarası diğer çekiçilikler olarak kendinden söz ettiriyor.
Kapı tokmakları
iki veya üç katlı olarak inşa edilen Safranbolu evlerinin bazıları "Gezi Evi" olarak ziyaret edilirken, bir kısmı pansiyon olarak hizmet veriyor. Tahta panjurlu evlerin pencereleri kadar salonlarındaki havuzları da hayranlık uyandırıyor. Bir çok evde asılı bulunan "Satılık Ev" ilanları ise dikkat çekiyor. Tarih ve kültür hazinesi olan Anadolu'nun mimaridokusu içinde, yöresel Türk evlerinin kapı tokmakları ayrı bir özellik ve anlam taşıyor. Kullanım amaçlarınagöre şekillenmiş tokmaklar ev sahibinin varlığı hakkında bilgi verirken, Selçuklu ve Osmanlı dönemi demir işçiliğiyle de ilgi çekiyor. Konak ve evlerin kapılarında çoğu kez iki tür tokmak bulunuyor. Bunlardan tok ses çıkaran büyük olanını beyler kullanıyor ve dışardan gelenin erkek olduğunu haber vererek, içerdeki hanımların toparlanmaları için ikaz niteliğini taşıyor. Çalınan küçük tokmak ise gelenin veya içeri girmek isteyenin, bir kadın olduğunu haber veriyor ve erkeklerin avluyu boşaltmalarını sağlıyor. Çocuklar için bile bir tokmağı bulunan kapıların yanı sıra, iki tokmak arasına bağlanan ip "Şimdilik evde yokum!", tokmaktan aşağı sarkan ip ise "Evdeyim, kapıyı çalabilirsiniz..." anlamını taşıyor. Yuvarlak ayna üzerinde halkalar, gaga ağızlıklar, çengeller, hayvan başları ile hepsi ayrı bir sanat eseri olan kapı tokmaklarıyla, evleriyle ünlü Safranbolu'yu gördükten sonra gezi severler, Kastamonu yolu üzerinde bulunan Yörük Köyünü, bir başka gezi yeri olan bastonlar diyarı Devrek'i de geziyorlar.