- Konu Sahibi atessizprenses
- #1
KANDİL Nedir ?
Kandil önceleri aydınlatma amacıyla evlerde kullanılırken sonradan dini inançlar nedeniyle, tapınaklarda, mezarlarda hatta kutsal kabul edilen ağaçların dallarında sürekli yakılır oldu. Kandil ışığı insanlar için ruhani bir anlam taşıyordu. Hayatı temsil ediyordu. Kandilin yağının tükenmesi, ışığının sönmesi, ölüm anlamına geliyordu.
Müslümanların kutsal saydıkları beş geceye ‘kandil geceleri’ adı verilmesinin de kandilin ruhani kimliği ile ilişkisi vardır. Aslında kandil kelimesini sadece Türkler kullanırlar. Araplar gece anlamına gelen ‘leyl’ sözcüğünü (’leyle-i Regaip’ gibi) kullanırlar. Zaten kandil geceleri inanışı Arap toplumlarında başlamış olsa da gelenek haline getirilmesi ve çeşitli adetlerin ilave edilerek zenginleştirilmesi Türklerin sayesinde olmuştur.
Türkler kandil gecelerine ibadet dışında birçok sosyal aktivite de getirmişlerdir. Parmak kalınlığında susamlı ve susamsız yapılan kandil simitleri, komşulara lokma, helva ve şerbet dağıtma, büyükleri arayarak kandillerini kutlama gibi gelenekler bunlardan bazılarıdır. Elektriğin olmadığı devirlerde cami minareleri arasına gerilen iplere tutturulmuş kandillerle yazı ve süsleme yapmak, yani mahya kurmak da yine Türklere mahsustur.
Osmanlılar’da mevlit törenleri III. Murat döneminde başlamış, halk arasında geniş ilgi uyandırmış, ‘mevlit alayı’ adı altında resmi devlet törenleri arasında yer almıştır. Edebiyatta Hz. Muhammed’in doğumunu ve hayatını konu edinen manzum eserler çoktur ama en ünlüsü kandil gecelerinde okunan ve diğer dillere de çevrilmiş olan Süleyman Çelebi’nin ‘Mevlit’idir.
Kandil gecelerinden Kadir gecesi dışındaki gecelerin kutsallığı hakkında Kuran’da herhangi bir bilgi bulunmaz. Hz. Muhammed kandil geceleri konusunda hiçbir şey iletmemiştir. Zaten Mevlit kutlaması hicretten 300 yıl sonra Mısır’da, Fatimiler döneminde, Miraç, Regaip ve Berat gecelerinin kutlanması ise 400 yıl sonra Kudüs’te başlamıştır.
Kandil önceleri aydınlatma amacıyla evlerde kullanılırken sonradan dini inançlar nedeniyle, tapınaklarda, mezarlarda hatta kutsal kabul edilen ağaçların dallarında sürekli yakılır oldu. Kandil ışığı insanlar için ruhani bir anlam taşıyordu. Hayatı temsil ediyordu. Kandilin yağının tükenmesi, ışığının sönmesi, ölüm anlamına geliyordu.
Müslümanların kutsal saydıkları beş geceye ‘kandil geceleri’ adı verilmesinin de kandilin ruhani kimliği ile ilişkisi vardır. Aslında kandil kelimesini sadece Türkler kullanırlar. Araplar gece anlamına gelen ‘leyl’ sözcüğünü (’leyle-i Regaip’ gibi) kullanırlar. Zaten kandil geceleri inanışı Arap toplumlarında başlamış olsa da gelenek haline getirilmesi ve çeşitli adetlerin ilave edilerek zenginleştirilmesi Türklerin sayesinde olmuştur.
Türkler kandil gecelerine ibadet dışında birçok sosyal aktivite de getirmişlerdir. Parmak kalınlığında susamlı ve susamsız yapılan kandil simitleri, komşulara lokma, helva ve şerbet dağıtma, büyükleri arayarak kandillerini kutlama gibi gelenekler bunlardan bazılarıdır. Elektriğin olmadığı devirlerde cami minareleri arasına gerilen iplere tutturulmuş kandillerle yazı ve süsleme yapmak, yani mahya kurmak da yine Türklere mahsustur.
Osmanlılar’da mevlit törenleri III. Murat döneminde başlamış, halk arasında geniş ilgi uyandırmış, ‘mevlit alayı’ adı altında resmi devlet törenleri arasında yer almıştır. Edebiyatta Hz. Muhammed’in doğumunu ve hayatını konu edinen manzum eserler çoktur ama en ünlüsü kandil gecelerinde okunan ve diğer dillere de çevrilmiş olan Süleyman Çelebi’nin ‘Mevlit’idir.
Kandil gecelerinden Kadir gecesi dışındaki gecelerin kutsallığı hakkında Kuran’da herhangi bir bilgi bulunmaz. Hz. Muhammed kandil geceleri konusunda hiçbir şey iletmemiştir. Zaten Mevlit kutlaması hicretten 300 yıl sonra Mısır’da, Fatimiler döneminde, Miraç, Regaip ve Berat gecelerinin kutlanması ise 400 yıl sonra Kudüs’te başlamıştır.