- 23 Kasım 2022
- 11.876
- 53.334
- Konu Sahibi Burhan Burhanitto
- #1
Şimdi sizle çok kalbimi kıran bir durumu paylaşıcam. Biliyorsunuz ki görüştüğüm biri var ve o da benim gibi öğretmen. Şuan konteyner kentlerde görevli. Ve bunları kaymakam seçiyor. Evi merkezde olduğu için depremden sonra seçilmişti. Şimdi oralarda işlerin çoğunluğunun bittiğini söylüyor. Bırakıp mesleğe dönen çok oldu. Ne zaman yanıma gelse ya da yanına gitsem telefonu 5 dakika susmuyor. Arayan arayan üstüne. Hatta yanından erken döndüğüm bile oluyor. Hafta sonları da çalışıyor. Aradığım zaman çoğunlukla başka biriyle görüşüyor oluyor. O musaitliğe çıkınca konuşabiliyoruz. Görüşelim desek kaymakamıdır korumasıdır işçisidir çaycısıdır servisidir ıvırıdır zıvırıdır her dakika arıyor. Görüşmek için sürekli yüksek lisansını bahane ederek geliyor. Buraya kadar sorun yok, zaten bu kadarını kabul ettim. Ama bugün başlarındaki sorumlu kaymakamın başka konteynerların sorumluluğunu da alacağını, benimkinin yanına başka bir yardımcı öğretmen istediğini soylemiş. Bizimki de ordan atlamış. 'Siz bana araç tahsis edin ben hepsine bakarım' demiş. Kaymakam, vali yardımcısı olmaya çalışıyormuş belki beni de danışmanı yapar dedi hevesli hevesli. Sinirlerim zıpladı. Ben senin hayatının neresindeyim dedim. Hiç bana sormuyorsun, sözde ciddi düşünüyor ya. Sorumluluğu 2 değil hatta 4 katına çıkacak sürekli orda burda olacak. Yoğunluğu daha çok artacak. Hiç beni katmadan, fikrimi sormadan şöyle yaparım şunu ederim şöyle yükselirim demeye başladı. Hiç bizden söz etmedi. Haliyle bozuldum. Ne oldu diye sordu. Ben de: 'biz ne olacağız zaten hiç görüşemiyoruz sorumluluğun 4 kat artacak' dedim. Bana söylediği şey 'Zaten akşamdan akşama konuşuyoruz ya' oldu. Ben şuan onun kadrosunun olduğu yerde görevlendirme olarak çalışıyorum yani kendi yerime dönmek istesem otomatikman o buraya gelecek ya da ücretli öğretmen çalıştıracaklar. Yani burayı ben idare ediyorum. Burda iş yüküm daha ağır. İdarecilik için ders çalışmam gerek yoğunluktan çalışamıyorum. Ama onun hatrına duruyorum. Ayrıca kendisinin de 75li puanı var idareci olmak istese Ekim'de merkezde kadrolu idareci olabilir. Neyse işte bizi düşünmüyorsun hiç kendini düşünerek hareket ediyorsun dedim. Kariyer olarak iyi bir konuma gelebilirim ama dedi. Ben de isteğine saygı duyuyorum ama niye benim fikrimi hiç sormuyorsun zaten arada mesafe var görüşemiyoruz, görüştüğümüzde telefonun susmuyor, sürekli çağırıyorlar böyle daha zor olacak dedim. Bu sefer köy okuluna dönsem daha mı mutlu olacaksın, sen benim yükselmemi istemiyor gibisin, peki ben hademe olsaydım beni kabul eder miydin dedi. Ne alakası var ki benim senin yükseldiğini kıskandığımı mı düşünüyorsun dedim. (Hademe olursa benden daha aşağıda olur statü olarak ve kabul ederim düşüncesinde söyledi) Tabi durur muyum şarladım. Benim endişelerim var ondan dolayı söyledim beni adam yerine koymaman hiç söylememen, danışmaman zoruma gitti. Sen beni kıskanmakla, kariyerine engel olmakla suçluyorsun. Senin kariyer istemen ne kadar doğal ise benim de bu yoğunluktaki biriyle görüşmek istememem gayet doğal dedim. Bu sefer beni yanlış anladın öyle demek istemedim diyip durdu daha belli değil daha konuşmadık kesinliği yok hemen evhamlanıyorsun demeye başladı. Gece soğuk soğuk konuşup telefonu kapattık. Aklımdan çok şey geçti kendi okuluma dönmek kestirip atmak gibi. Çünkü ben onun hayatının planları arasında yokum. Hep kendini düşünüyor. Ben burda yoğunluğa rağmen onu idare ediyorum, tatlı dille söylemek yerine beni direkt suçlamalarda bulunması kalbimi çok kırdı. Ne yapmalıyım bilmiyorum..