dipte olduğum dönemdi... son bir sene içinde bu dönemlerden çok yaşadım ben. burak'tan ayrılma, ölümler...
mutsuzluğun dibine vurmuştum.
ancak kalktım ayağa,
ayağa kalkma sürecinde yaptıklarım akıl karı değildi ama cesaretim takdire şayandı.
bir gün ağlayan bir adam gördüm ben, mardin katliamında bütün ailesini kaybetmiş bir çocukla konuşup ağlayan bir adam, bana ait olan bir şey vardı orada,emindim.
tanımam etmem normalde ama insan hissediyormuş.
minik adımlarla ilerledim ona doğru,ürkekçe, o bilmedi başta bu aşkı,ben takipteydim hep.
dünyanın en güzel erkeğiydi o; ama bunu bilmiyordu,onunla yaşadığımı da bilmiyordu,tanımıyordu dahi beni.
bir gün tanımasına izin verdim,benden farksız çıktı.
beklediğim gibiydi,düşündüklerim doğruydu o gerçekten benimdi.
daha tanıştığımız ilk gece ona bir şarkının sözlerini söyledim;
"dönüyor başım yine yine başım dönüyor
güzelliğin bebeğim bu gece beni sarhoş ediyor
ay ışığında gözlerin parlayan yıldızlar gibi
gece öyle güzel
öyle ki, sessiz, sakin, yalnız bizim
ve sen canım bu gece daha güzelsin."
bir büyünün içindeydik, ne yaş farkı ne başka bir şey, takmadım- takmadı.
birlikte zor günleri hatırladık hatta...
mardin katliamını mesela... zor günlerdi dedi, herkes için zor günlerdi ama geçti...
geçmişti.
gözlerim parlayarak bakıyordum tekrar; diri, güçlü,taze...
herkesin fark ettiği bir değişim...
bizim sadece ikimize ait bir dünyamız vardı.
anlayabileceğini sanmıyorum kimsenin ama ilişkimizin adı "çıkma" olarak küçültülebilecek bir şey değildi,adını koyma çabamız da olmadı aslında hiç. olmamalıydı belki, o dakikada kalmalıydık hiçbir şey değişmemeliydi, bir adım bile kıpırdamamalıydık yerimizden, bozulmamalıydı hiçbir şey.bu büyü böyle bir şeydi.beklentisiz,çıkarsız,amaçsız ve korkak...
başka biri yoktu hayatımızda, vardı ama yoktu.
bizim dünyamız farklıydı sevgilimle, boyutumuz farklıydı.
bize dışarıdan bakanlar biteceğine emindi,biz sadece biz olsak bitmezdi ama.
mükemmel anlaştığım, hatta acaba anlaşıyor muyuz diye şu dakikaya kadar sorgulamadığım biriydi o.
tartışmazdık mesela. tartışsak bile daha bir istekle dönerdik birbirimize,daha aşkla.
herneyse... dışarıdan bakanların kehanetleri tuttu, bitti.
isteyerek olmadı, ikimizin de istediğini sanmıyorum. üçüncü hatta dördüncü eller uzandı,birimizi bir tarafa birimizi diğer tarafa çektiler...
tam tersi yönlere savrulduk.
kaderimi değiştirdiler ya da araya reklam girdi,
garip biliyorum...her şeyiyle garipti.
siz hiç, hiç tanımadığınız birini sadece bir kez görüp bir gün onun kollarında olacağınıza emin oldunuz mu?
hiç tanımadığınız birinin kokusunu biliyor muydunuz önceden?
ilk gördüğüm andan itibaren emindim onun kaderimde olduğuna, aylarca arkasında durdum bunun..
hayatımda karşıma almadığım kimse de kalmadı,hala da alıyorum-alırım.
onun gram üzülmesine tahammülüm yok, benden dolayı veya başka bir şeyden dolayı.benden yaşça çok büyük olmasına ve çok güçlü olmasına karşın hala onu korumam gerekiyor gibi hissediyorum.
kimsenin onun hakkında saçma sapan yorum yapmasına da izin vermem, ne demiş Kenan,"bu alemde rütbeni bilicen."
diğer insanlar gibi düşünemiyorum. ayrıldık bitti, çok çeksin çok üzülsün diyemiyorum bilakis onun üzülmesi beni de yıkar.
hala onu gördüğümde bebeğim diye mırıldanıyorum ben.
ama yazık ki göremiyorum günlerdir, uzun zamandır da görüşmüyorum.
özledim. özlemek demek az kalır.
hayatımı adadığım biriydi,beni oluşturan bir şeydi o,bir parçam, gücüm...
bu cümlemden bir şey anlamayacağınıza eminim.
ama o olsa anlardı.o ona bir şey demesem de anlardı gerçi.
herneyse uzatmayayım ben.
bugün tam 1 ay oldu ve ben gerçekten özledim, sadece bunu yazmak istedim bu gece.