- 10 Ağustos 2009
- 26.130
- 18.283
- 823
Kadınlar değişti, cinayetler başladı!
Sibel Üresin adını sık duyar oldum. Her açıklaması olay. İkra adlı dergiye konuşmuş. Ve bir erkek eşini öldürecek kadar neden canileşir sorusuna demiş ki: "Kadınların dili uzadı. Para kazanıyorlar, çok bilip, çok konuşuyorlar, Böyle konuşan kadınlar şiddeti hak ediyor."
Aslında benim de şiddetin ve kadın cinayetlerin nedeni konusunda Sibel Hanım'a yakın bir görüşüm var. Erkekler yeni kadın tipinden pek hoşnut değil. Kabullenmekte çok zorluk çekiyorlar. Eski tip kadınların elinde büyümüş erkeğin dönüşümü de sanılandan çok zor. Erkek egemen bir toplum olmaya devam ediyoruz ama erkek egemen dünyada büyük çatlaklar oluştu. Ve ekonomik gelir artışı ve sosyal yaşamın zenginleşmesi klasik erkek karakterinin içine sindiremeyeceği yeni bir kadın tipi yaratıyor.
Ve son 10 yılda özellikle muhafazakar bir hayatın içindeki kadınların ve kızların sessiz bir başkaldırısı var. Türbanlı olmak veya olmamak fark etmiyor, kadın çalışma hayatı girdikçe alt kültür (eğitim ve gelir seviyesi düşük) tanımlaması yapılan topluluklarda alışılmadık durumlar ortaya çıkıyor.
Kadın hele yaşı ilerlemediyse, görücü usulüyle tanıştırılmış olsalar bile rahatlıkla boşanmayı bir alternatif olarak gündeme getirebiliyor. Yaşamı kocası üzerinden ve onun çizdiği sınırları içinde yorumlamayı reddediyor. Çocukları için her şeye katlanan kadın tipi yavaş, yavaş eriyor. Çalışma hayatında arkadaş edinebiliyorlar. Kocalarının kendilerini aldatmasına karşı sessiz kalmıyorlar.
Bundan 20-30 yıl öncesine dönün. Cinayete dönen şiddet bu kadar azmamıştı. Çünkü kadın haddini bilirdi! Haddini bilmek, erkeğin çizdiği sınırlar içinde, erkeğin izin verdiği ölçüde yaşamaktı.
Aslında her erkeğin eninde sonunda düşüneceği şey şu olacak: kadın, benim yaptığım her şeyi yapıyor. Hangi alanda erkekten daha zayıf. Gerçekte bu satırları okuyup da benim yaptığım işi bir kadın yapamaz diyen kaç kişi vardır. Yıllarca anlatıla, anlatıla bitirilemeyen askerlik mi? Geçiniz. Sadece kadınların pek tercih etmeyeceği meslekler var. Şoförlük gibi, inşaat işçiliği gibi, pek çok alanda teknik eleman olmak gibi. Bence hepsinde son derece başarılı olacakları kesin. Ve kadın hayatın içine girdikçe, gelir seviyeleri artıkça, kendi paralarını kazanmaya başladıkça maalesef öfke delisi erkeklerin şiddeti artacak. Sosyal medyaya bakın. O kadar çok türbanlı kadın var ki. Hayatı nasıl algılıyorlarsa, neleri seviyorlarsa, neye üzülüp neye seviniyorlarsa tepki veriyorlar. Eskiden muhafazakar olmak, ailenin sana yakıştırdığı biriyle hayatını birleştirmek ve sadece kutsal bir ana ve fedakar bir eş olmak için yeterliydi. Şimdi bu şablon, muhafazakar kızlara dar gelmeye başladı. Allahtan az kaldı ama türbanlı genç bir kızımız ile sevgilisinin el ele tutuşmasını muhafazakarlığa ihanet gibi gören mütedeyyin ve laik insanlar vardı. Türban takanların, biriyle tanışması, dolaşması, parkta birbirlerine sarılması, öpüşmesi günahmış gibi davranılırdı.
Sibel Üresin de bunları görüyor. Onun önerisi şu: "Kadının en büyük silahı kinlenmek içine atmak ve tavırlarıyla belli etmektir ama erkek şiddete başvurur çünkü yaratılışı böyle."
Gelişmiş bir toplumda bu yaradılış teorisi iş görmüyor. Onlar başka bir yaratık mı? Sonuç olarak "Gelir seviyemiz artsın, kadınlar da çalışma hayatının içine girsin ama sessiz kalsınlar, erkeğe boğun eğsinler" diyenler bir tercih yapmalı. Dünyada ikisini bir arada yaşatan zengin bir toplum kalmadı! yavuz semerci
Sibel Üresin adını sık duyar oldum. Her açıklaması olay. İkra adlı dergiye konuşmuş. Ve bir erkek eşini öldürecek kadar neden canileşir sorusuna demiş ki: "Kadınların dili uzadı. Para kazanıyorlar, çok bilip, çok konuşuyorlar, Böyle konuşan kadınlar şiddeti hak ediyor."
Aslında benim de şiddetin ve kadın cinayetlerin nedeni konusunda Sibel Hanım'a yakın bir görüşüm var. Erkekler yeni kadın tipinden pek hoşnut değil. Kabullenmekte çok zorluk çekiyorlar. Eski tip kadınların elinde büyümüş erkeğin dönüşümü de sanılandan çok zor. Erkek egemen bir toplum olmaya devam ediyoruz ama erkek egemen dünyada büyük çatlaklar oluştu. Ve ekonomik gelir artışı ve sosyal yaşamın zenginleşmesi klasik erkek karakterinin içine sindiremeyeceği yeni bir kadın tipi yaratıyor.
Ve son 10 yılda özellikle muhafazakar bir hayatın içindeki kadınların ve kızların sessiz bir başkaldırısı var. Türbanlı olmak veya olmamak fark etmiyor, kadın çalışma hayatı girdikçe alt kültür (eğitim ve gelir seviyesi düşük) tanımlaması yapılan topluluklarda alışılmadık durumlar ortaya çıkıyor.
Kadın hele yaşı ilerlemediyse, görücü usulüyle tanıştırılmış olsalar bile rahatlıkla boşanmayı bir alternatif olarak gündeme getirebiliyor. Yaşamı kocası üzerinden ve onun çizdiği sınırları içinde yorumlamayı reddediyor. Çocukları için her şeye katlanan kadın tipi yavaş, yavaş eriyor. Çalışma hayatında arkadaş edinebiliyorlar. Kocalarının kendilerini aldatmasına karşı sessiz kalmıyorlar.
Bundan 20-30 yıl öncesine dönün. Cinayete dönen şiddet bu kadar azmamıştı. Çünkü kadın haddini bilirdi! Haddini bilmek, erkeğin çizdiği sınırlar içinde, erkeğin izin verdiği ölçüde yaşamaktı.
Aslında her erkeğin eninde sonunda düşüneceği şey şu olacak: kadın, benim yaptığım her şeyi yapıyor. Hangi alanda erkekten daha zayıf. Gerçekte bu satırları okuyup da benim yaptığım işi bir kadın yapamaz diyen kaç kişi vardır. Yıllarca anlatıla, anlatıla bitirilemeyen askerlik mi? Geçiniz. Sadece kadınların pek tercih etmeyeceği meslekler var. Şoförlük gibi, inşaat işçiliği gibi, pek çok alanda teknik eleman olmak gibi. Bence hepsinde son derece başarılı olacakları kesin. Ve kadın hayatın içine girdikçe, gelir seviyeleri artıkça, kendi paralarını kazanmaya başladıkça maalesef öfke delisi erkeklerin şiddeti artacak. Sosyal medyaya bakın. O kadar çok türbanlı kadın var ki. Hayatı nasıl algılıyorlarsa, neleri seviyorlarsa, neye üzülüp neye seviniyorlarsa tepki veriyorlar. Eskiden muhafazakar olmak, ailenin sana yakıştırdığı biriyle hayatını birleştirmek ve sadece kutsal bir ana ve fedakar bir eş olmak için yeterliydi. Şimdi bu şablon, muhafazakar kızlara dar gelmeye başladı. Allahtan az kaldı ama türbanlı genç bir kızımız ile sevgilisinin el ele tutuşmasını muhafazakarlığa ihanet gibi gören mütedeyyin ve laik insanlar vardı. Türban takanların, biriyle tanışması, dolaşması, parkta birbirlerine sarılması, öpüşmesi günahmış gibi davranılırdı.
Sibel Üresin de bunları görüyor. Onun önerisi şu: "Kadının en büyük silahı kinlenmek içine atmak ve tavırlarıyla belli etmektir ama erkek şiddete başvurur çünkü yaratılışı böyle."
Gelişmiş bir toplumda bu yaradılış teorisi iş görmüyor. Onlar başka bir yaratık mı? Sonuç olarak "Gelir seviyemiz artsın, kadınlar da çalışma hayatının içine girsin ama sessiz kalsınlar, erkeğe boğun eğsinler" diyenler bir tercih yapmalı. Dünyada ikisini bir arada yaşatan zengin bir toplum kalmadı! yavuz semerci
