- 10 Ağustos 2009
- 26.093
- 18.277
m.hurriyet.com.tr/Haber?id=29392472
Kadının eve erkek alması zina mı
değil mi?
27/06/2015 - AA
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kadının
yalnızken gece bir başka erkeği
ortak konuta almasının zinanın
varlığına işaret ettiğine karar
verdi.Dairenin kararına uymayan
yerel mahkeme ise "İçerisinde
cinsel bir organ olmayan salt sevgi,
muhabbet ifade eden aşıkane
hareketler (okşama, kucaklaşma,
öpüşme) sadakatsizlik oluştursa
bile zina kavramına girmez"
değerlendirmesinde bulundu. 2.
Hukuk Dairesi dosyayı tekrar
görüşecek.
C.K, Ankara'da 1998 yılında
evlendiği karısı G.K'dan
şüphelendiği için il dışında
olduğunu söylediği bir akşam
yanına polisleri de alarak evine
geldi. Eşini evde iç çamaşırı
olmaksızın pijamayla Savaş D. isimli
adamı da tuvalette bulan C.K,
Ankara 8. Aile Mahkemesi'nde
boşanma davası açtı.
"CİNSEL BİRLİKTELİK YAŞAMADIK"
Savaş D, "Kadınla seviştiklerini
ancak ilişkiye girmediklerini, daha
önce de cinsel birliktelik
yaşamadıklarını" savundu.
Mahkeme, "evlilik birliğinin
temelinden sarsılması" nedeniyle
tarafların Türk Medeni Kanununun
166/1. maddesi uyarınca
boşanmalarına karar verdi.
Çiftin velayeti annesine verilen
çocuğunun babasıyla belirli gün ve
saatlerde görüşmesine de
hükmedildi. Ayrıca davalı kadının,
boşandığı kocasına 10 bin lira
maddi, 10 bin lira manevi tazminat
ödemesi kararlaştırıldı. Temyiz
istemi üzerine dosyayı görüşen
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel
mahkemenin kararını bozdu.
"BAŞKA ERKEĞİ ORTAK KONUTA
ALMASI ZİNAYA İŞARET EDER"
Bozma kararında, kadının eve erkek
aldığı, aynı gece bu kişiyle birlikte
yakalandığı, şahsın tuvalete
gizlenmiş halde bulunduğu, bu olay
öncesinde de kadının aynı kişiyle
muhtelif zamanlarda çok sayıda
görüşme yaptığının belirlendiği
kaydedildi.
Kararda, "Kadının yalnızken
geceleyin bir başka erkeği ortak
konuta alması zinanın varlığına
delalet eder. Bu bakımdan zina
kanıtlanmıştır. Tarafların zina
sebebiyle boşanmalarına karar
verilmesi gerekirken boşanma
kararının Türk Medeni Kanununun
166. maddesine dayandırılması
doğru bulunmamıştır" ifadesine yer
verildi.
Kararda ayrıca, dava süresince
velayeti anneye bırakılan ve 6
yaşına gelen çocuğun babasına
verilmesi gerektiği belirtildi.
"CİNSEL İLİŞKİ YOKSA ZİNA
YOKTUR"
Bozma kararının ardından dosyayı
yeniden görüşen yerel mahkeme,
böyle bir durumda zinadan söz
edilebilmesi için şartların
oluşmadığına hükmetti. Yerel
mahkemenin kararında, zina
sebebiyle boşanma kararı
verilebilmesi için evlilik bulunması,
eşten başkasıyla cinsel ilişki
gerçekleşmesi ve kusur koşulunun
varlığı gerektiği belirtildi.
Ceza hukuku kapsamında,
tamamlanmış bir zinanın varlığı ve
kanıtlanmasının amaçlandığı
belirtilen kararda, "İçerisinde cinsel
bir organ olmayan salt sevgi,
muhabbet ifade eden aşıkane
hareketler (okşama, kucaklaşma,
öpüşme) sadakatsizlik oluştursa
bile zina kavramına girmez"
değerlendirmesinde bulunuldu.
"TIRNAKLARI ÇEKİLEN KADIN BU
KADAR HIZLI GİYİNEMEZ"
Kadının tırnaklarını çektirdiği için
raporlu olduğu, davacı kocanın
eşini takip ederek başka bir erkeğin
eve gelmesinin ardından polisle
içeriye girdiği anlatılan kararda, bu
kadar kısa sürede cinsel ilişkiyi
gerçekleştirip tekrar giyinmenin,
ayak tırnakları çekilmiş bir insanın
o acı ile kendini unutup bu tür işleri
gerçekleştirebileceğinin akıl ve
mantıkla bağdaşmadığı savunuldu.
"TOPLUMUN YAPISINA GÖRE
DOĞRU DEĞİL"
Direnme kararında, şu ifadelere yer
verildi: "Yargıtay her ne kadar aynı
ev içinde bulunmayı zina için
geçerli kabul etmiş ise de bunun
yan delillerle desteklenmesi
gerektiği, sadece aynı evde
bulunmanın zina için yeterli
olmayacağı kabul edilmelidir. Olay
saati, tarafların kıyafetleri, baskın
sonrası elde edilen deliller ve tanık
beyanları dikkate alındığında davalı
ile arkadaşının zina için bir araya
gelmediği, sosyal bir gereklilik olan
hasta ziyaretinin gerçekleştiği
kabul edilmiştir. Yargıtay aynı
cinsle ilişkiyi zina saymazken hasta
sebebiyle aynı evde bulunmayı zina
olarak kabul etmek toplumumuzun
gelişen yapısı da dikkate
alındığında doğru
bulunmamaktadır."
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise
yerel mahkemenin kararının yeni
hüküm içerdiğine hükmederek
dosyayı yeniden incelenmek üzere
Yargıtay 2. Hukuk Dairesine
gönderdi.
Kadının eve erkek alması zina mı
değil mi?
27/06/2015 - AA
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kadının
yalnızken gece bir başka erkeği
ortak konuta almasının zinanın
varlığına işaret ettiğine karar
verdi.Dairenin kararına uymayan
yerel mahkeme ise "İçerisinde
cinsel bir organ olmayan salt sevgi,
muhabbet ifade eden aşıkane
hareketler (okşama, kucaklaşma,
öpüşme) sadakatsizlik oluştursa
bile zina kavramına girmez"
değerlendirmesinde bulundu. 2.
Hukuk Dairesi dosyayı tekrar
görüşecek.
C.K, Ankara'da 1998 yılında
evlendiği karısı G.K'dan
şüphelendiği için il dışında
olduğunu söylediği bir akşam
yanına polisleri de alarak evine
geldi. Eşini evde iç çamaşırı
olmaksızın pijamayla Savaş D. isimli
adamı da tuvalette bulan C.K,
Ankara 8. Aile Mahkemesi'nde
boşanma davası açtı.
"CİNSEL BİRLİKTELİK YAŞAMADIK"
Savaş D, "Kadınla seviştiklerini
ancak ilişkiye girmediklerini, daha
önce de cinsel birliktelik
yaşamadıklarını" savundu.
Mahkeme, "evlilik birliğinin
temelinden sarsılması" nedeniyle
tarafların Türk Medeni Kanununun
166/1. maddesi uyarınca
boşanmalarına karar verdi.
Çiftin velayeti annesine verilen
çocuğunun babasıyla belirli gün ve
saatlerde görüşmesine de
hükmedildi. Ayrıca davalı kadının,
boşandığı kocasına 10 bin lira
maddi, 10 bin lira manevi tazminat
ödemesi kararlaştırıldı. Temyiz
istemi üzerine dosyayı görüşen
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel
mahkemenin kararını bozdu.
"BAŞKA ERKEĞİ ORTAK KONUTA
ALMASI ZİNAYA İŞARET EDER"
Bozma kararında, kadının eve erkek
aldığı, aynı gece bu kişiyle birlikte
yakalandığı, şahsın tuvalete
gizlenmiş halde bulunduğu, bu olay
öncesinde de kadının aynı kişiyle
muhtelif zamanlarda çok sayıda
görüşme yaptığının belirlendiği
kaydedildi.
Kararda, "Kadının yalnızken
geceleyin bir başka erkeği ortak
konuta alması zinanın varlığına
delalet eder. Bu bakımdan zina
kanıtlanmıştır. Tarafların zina
sebebiyle boşanmalarına karar
verilmesi gerekirken boşanma
kararının Türk Medeni Kanununun
166. maddesine dayandırılması
doğru bulunmamıştır" ifadesine yer
verildi.
Kararda ayrıca, dava süresince
velayeti anneye bırakılan ve 6
yaşına gelen çocuğun babasına
verilmesi gerektiği belirtildi.
"CİNSEL İLİŞKİ YOKSA ZİNA
YOKTUR"
Bozma kararının ardından dosyayı
yeniden görüşen yerel mahkeme,
böyle bir durumda zinadan söz
edilebilmesi için şartların
oluşmadığına hükmetti. Yerel
mahkemenin kararında, zina
sebebiyle boşanma kararı
verilebilmesi için evlilik bulunması,
eşten başkasıyla cinsel ilişki
gerçekleşmesi ve kusur koşulunun
varlığı gerektiği belirtildi.
Ceza hukuku kapsamında,
tamamlanmış bir zinanın varlığı ve
kanıtlanmasının amaçlandığı
belirtilen kararda, "İçerisinde cinsel
bir organ olmayan salt sevgi,
muhabbet ifade eden aşıkane
hareketler (okşama, kucaklaşma,
öpüşme) sadakatsizlik oluştursa
bile zina kavramına girmez"
değerlendirmesinde bulunuldu.
"TIRNAKLARI ÇEKİLEN KADIN BU
KADAR HIZLI GİYİNEMEZ"
Kadının tırnaklarını çektirdiği için
raporlu olduğu, davacı kocanın
eşini takip ederek başka bir erkeğin
eve gelmesinin ardından polisle
içeriye girdiği anlatılan kararda, bu
kadar kısa sürede cinsel ilişkiyi
gerçekleştirip tekrar giyinmenin,
ayak tırnakları çekilmiş bir insanın
o acı ile kendini unutup bu tür işleri
gerçekleştirebileceğinin akıl ve
mantıkla bağdaşmadığı savunuldu.
"TOPLUMUN YAPISINA GÖRE
DOĞRU DEĞİL"
Direnme kararında, şu ifadelere yer
verildi: "Yargıtay her ne kadar aynı
ev içinde bulunmayı zina için
geçerli kabul etmiş ise de bunun
yan delillerle desteklenmesi
gerektiği, sadece aynı evde
bulunmanın zina için yeterli
olmayacağı kabul edilmelidir. Olay
saati, tarafların kıyafetleri, baskın
sonrası elde edilen deliller ve tanık
beyanları dikkate alındığında davalı
ile arkadaşının zina için bir araya
gelmediği, sosyal bir gereklilik olan
hasta ziyaretinin gerçekleştiği
kabul edilmiştir. Yargıtay aynı
cinsle ilişkiyi zina saymazken hasta
sebebiyle aynı evde bulunmayı zina
olarak kabul etmek toplumumuzun
gelişen yapısı da dikkate
alındığında doğru
bulunmamaktadır."
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise
yerel mahkemenin kararının yeni
hüküm içerdiğine hükmederek
dosyayı yeniden incelenmek üzere
Yargıtay 2. Hukuk Dairesine
gönderdi.