İŞTE ZAMAN GAZETESİNDE " BEYİNSİZ ADAM" ismiyle yazılan köşe yazısı

Chess

Nirvana
Kayıtlı Üye
14 Ağustos 2009
53.296
42.836
Kölesiyiz öğretmenin

İlkokul öğretmenime soruyorum: Bir keresinde gülmüştüm ve siz bana “neden gülüyorsun, söyle hep beraber gülelim” demiştiniz, söylediğimde ise kimse gülmemişti. Artık topluluk içinde bir şey anlatmaya korkuyorum, mutlu musunuz.

“Öğretmen öğretir A, B, C
Öğretmen öğretir K, L, M
İlk öğretmenin kim senin
Kim öğretti alfabeyi
Bir harf için 40 yıl köle olunuyorsa
29 kere 40 yıl kölesiyiz öğretmenin”

Ali Rıza Binboğa

Bugün Öğretmenler Günü olduğundan hafta içinde öğretmenler konusunda biraz araştırma yaptım. Dersleri doğru düzgün dinlemediğim için haklarında pek az şey biliyordum. Araştırmalarım sonucunda şaşırarak gördüm ki, ülkemizde öğretmenler kutsal kabul ediliyor.

Öğretmen kutsalmış. Neden? Çünkü bir şeyler öğretiyor. Bunun karşılığında maaş almıyor mu? Alıyor. Eee?

Ali Rıza Binboğa, olayı bir adım öteye götürerek, öğretmenlerimize 29 çarpı 40 yıl köle olmamız gerektiğini öne sürmüş. Hesapladım, 1160 yıl ediyor. Yüzde on tanıdık indirimi yapsa 1000 yıl köleyiz öğretmenimize. Tabii toplu harf öğrendiğimiz için de ayrıca sağlam bir iskonto yapacaktır. Gene de nereden baksan en az 300-400 yıl kölelik bizi bekliyor. Sonuç: Eğitim köleliktir.

Öğretmenlere saygı duyulmasına saygı duyarım, ancak bir şartla. Su ürünleri mezunlarına da, halkla ilişkiler mezunlarına da aynı saygı gösterilsin. Bunlar da üniversitede dört yıl dirsek çürütüyor, aynı mesaiyi yapıyor. Ama ne özel bir günleri var, ne bir hediye geliyor ne de toplum içinde parmakla gösteriliyorlar. Arabasını satarken bile “su ürünleri mezunundan, daha ambalajları üzerinde” diyemiyor adam.

Bir insanın üniversite tercihlerinde bir üstteki veya bir alttaki tercihini kazanmasıyla bir anda çok saygın veya hiç sallanmayan bir insan olabilmesi tuhaf değil mi? Tek bir sınav sorusunun bile hangi bölüme gideceğinizi belirlediği bir sistemdeyiz. Yani adam Türkçe kısmında 12'nci soruyu doğru cevaplasa kutsal bir varlığa dönüşecekti, yanlış cevaplayınca halkla ilişkiler mezunu alelade bir insan oldu. Kimse hediye almıyor, babalar kızlarını ona vermiyor, değil kırk yıl birkaç saatliğine bile kimse ona köle olmak istemiyor. Gerçekten hüzün verici.

Öte yandan ülkede haddinden fazla öğretmen var. Alt komşum öğretmen, üst çaprazımızda oturanlar öğretmen. Apartmanda kutsal bir hava hissediliyor. Bu kadar öğretmenin olması, eğitimin aşırı uzun sürmesiyle alakalı. Beş yaşında giriyorsun, yirmi beş yaşında çıkıyorsun. Hani insan ömrü 250 yıl falan olsa ses çıkarmayacağım. Ama ortalama 60 yıllık hayatta 20 yıl eğitim görmek nedir vicdansızlar? Hele bir de o yirmi yılın sonunda işsiz kalmak paha biçilemez. Dünyada böyle kötü bir yatırım örneği yok. Ben ilkokul üçten sonrasını anlamsız buluyorum. Eğitimi ilk üç sene ben de destekledim ama dördüncü sınıfta Doğu Anadolu Bölgesi'nde hangi madenlerin çıkarıldığını ezberlemem gerekince dikkatim dağıldı, bir soğuma geldi. Hayatımda gitmediğim bir bölge, gitmeyi de düşünmüyorum, ama velev ki gittim, maden mi çıkaracağım? Velev ki çıkaracağım, açar internetten bakarım, hımmm hangi madeni çıkarsam acaba. Özellikle Google'dan sonra eğitim sistemi yeni baştan dizayn edilmeli bence. İnsanlar üç beş senede bütün eğitimini tamamlamalı.

İlkokul öğretmenim Aysel T'ye soruyorum:

Bir keresinde gülmüştüm ve siz bana “neden gülüyorsun, söyle hep beraber gülelim” demiştiniz, söylediğimde ise kimse gülmemişti. Artık topluluk içinde bir şey anlatmaya korkuyorum, mutlu musunuz?

İkinci sınıftayken “dersi dinlemek istemeyen çıksın” demiştiniz, ben de dersi dinlemek istemediğim için çıkmıştım, dışarıda müdürün bana dayak atacağını neden benden gizlediniz?

Anneme beni “zeki ama çalışmıyor” diye ispiyonlamıştınız, ben de zekâma güvenip çalışmayı hepten bıraktım, yıllar sonra zeki falan olmadığımı öğrendim, şu an işsiz olmamda payınız olduğunu düşünüyor musunuz?

Kitabımı evde unuttuğumda “kendini de unutsaydın” şeklindeki esprinize gerçekten çok gülmüştüm, sonra eğitim hayatım boyunca bütün öğretmenlerim aynı cümleyi kurdu. Meğer eğitim fakültesinde bu sözü söylemeniz öğretiliyormuş. Kendimi aldatılmış hissetmekte haksız mıyım?

Öğretmenler Günü notları

Öğretmenler Günü, bu sene buruk kutlanıyor. Çünkü pazar gününe denk geldiği için öğrencilerden hediye almaları mümkün değil. Pek çok öğretmen, şu an hüzünle pencereden dışarıyı seyrediyor ve ek ders ücretlerinin yatıp yatmadığını merak ediyor. Yatmadı.

Bu özel günde atanamayan öğretmenlere de hediye vermeyi unutmayalım. Onlara henüz olgunlaşmamış bir çiçek, henüz basılmamış bir kitap veya zamanı geçmiş bir sinema bileti hediye edebilirsiniz.

Değerli atanamayan öğretmenler. Sakın üzülmeyin, sizler de o atananlar gibi dört sene okul sıralarında dirsek çürüttünüz, aynı eğitimi aldınız. Bugün sizin de gününüz. Bir gün gelecek siz de atanacaksınız. Herkese sıra gelecek. Fenerbahçeli Semih Şentürk’ü düşünün. Adam yıllarca yedek kulübesinde bekledi, sonunda ne oldu, kadro dışı kaldı. Bu örnek iyi olmadı aslında, ama böylesine münferit bir vakadan yola çıkıp umutsuzluğa düşmek mantıklı değil. zaman
 
En azından beyinsiz olduğunu öğrenmiş.
 
öğretmen de diğer memurlar gibi işini yapıp karşılığında parasını kazanıyor olabilir, ama bu iş vicdan işi, vicdanı rahat bi şekilde bu işi yapan, elinden geleni ardına koymayarak yapan bi öğretmenin emeğinin parasal karşılığı kesinlikle olamaz, hele ki ilkokul öğretmeninin... benim düşüncem de bu
 
Bu yazının tamamen öğretmenleri yermek için yazıldığını düşünüyorum.Tamam her öğretmen kutsal değildir,ama öğretmenlik de herkesin harcı değildir.İşini hakkıyla yapan öğretmenler gerçekten saygı duyulması gereken insanlardır.Kolay mı elalemin çocuğuyla uğraşmak.Bende 30 tane çocukla ilgilenecek sabır yok mesela,hayatta öğretmen olamazdım o yüzden.
 
yazıyı yayınlayan gazeteye, hadi onu da geçtin bu gazeteye üye olan öğretmenlere ne demeli
 
ben bir gözlemimi aktarayım
ne zaman öğretmenler ve öğretmenlik mesleğiyle ilgili bir konu açılsa biz normal üyeler "öğretmene yakışmaz" da "öğretmenlik kutsal" da "bi de öğretmen olacak!!" gibi şeyler yazarken gerçek öğretmen arkadaşlarımız bu durumu eleştiren, öğretmenliğin sadece meslek olduğunu ve kendilerinin de herkes gibi insan olduğunu belirten şeyler yazıyorlar.
Büyük ihtimalle bu konuya da gelip buna benzer yorum yaparlar,görürlerse...
ki ben de öyle düşünüyorum.
öğretmenliğin ne kadar zor olduğunu biliyorum,eğitim gönüllüleri vakfıyla 3 sene çalıştım,sayısız saat onca yaramazla derse girdim,faranjitim azdı,bir dönem anaokulunda görev aldım- devamlı eğilmekten omurga ağrılarım ortaya çıktı
ama neticede öğretmenlik de bir meslek.
kutsal bir meslek ama öğretmenler kutsal değil,onlar da insan
en basitinden benim çalıkuşu-köy öğretmeni eski sevgilim,hayvan bile olabilir yani
şaka bir yana benim de en çok arkadaşım eğitim fakültesindendir.Bazen diyorum ki "bunlar mı yani öğretmen olacak???"
bitirdiği son kitabın cin ali olduğunu gururla anlatan insanlar...
bi aralar da öğretmenlik okuyan bi çocukla beraberdim,her perşembe staja giderdi o ve 4 ev arkadaşı...Allahım muhabbetleri gör Ayşe ne salak bir öğrenciymiş de , babası peçeteye boşalsaymış daha hayırlı olurmuş da,melehatta gram akıl yokmuş da...koca sene boyunca öğrencilerin dedikodularını yaptılar durdular...Eh,allah bilir atanmışlarsa bunlar da öğretmen yani :-/
bu anaokulunda olduğum zamanlar bir projenin içindeydik,deprem gibi ciddi konunun olduğu bir proje
şehirdeki neredeyse bütün anaokulu hocalarıyla konferanslar yapıldı,ben birebir içinde yer almadım o konferanslarda,ama her hafta yaptığımız toplantılarda uygulayıcı hocamız ateş püskürüyodu "bunlar da öğretmen mi" diye.Ders saatinden beş dakika önce okula gelip zil çalar çalmaz koşa koşa gitmenin hesabını yapan insanlar,bizim verdiğimiz bilgilendirici toplantıların ek ders ücretine yansımaması nedeniyle olşturdukları tepki-ki konu deprem gibi önemli ve hassas bir konu.
o yüzdeennnn ben beyinsiz arkadaşa katılıyorum
zaten twitterdaki tespitlerinin çoğunu da yerinde bulduğum bir insan kendisi.
öğretmenlik zor,ama bir inşaat teknikerliği de zor,icra memurluğu da zor hele hemşirelik doktorluk...Para kazanmak için çalışmak zorundayız,ve işin sonunda ücretini alıyorsan-yani sevabına gönüllü olarak yapmıyosan kutsal kişilik değil devlet memurusundur.Bu kadar basit...
 
Dershaneler kapanacak ya,
Vurun Abalı'ya!

Hatta çamur at izi kalsın mantığı

Ama öğretmeni kötülemek değil, öğretmeni maşa olarak kullanıp,
birilerine laf göndermek.
 
Son düzenleme:
bizzat öğretmenim :)

elbette her meslekte iyi de var kötü de,10 yıllık öğretmenlik hayatımda neler gördüm neler..zihin engelli çoccuğu koridora fırlatıp ben bu gerizekalıyla uğraşamıyorum diyeni de hayatında hiç kitap okumamış olanı da nöbetçi olduğu gün çocuklara davarlar sınıflara girin diyeni de..

ama öyle öğretmenler de gördüm ki ellerinden öpülesi..çocuğun burnu akarken hiç tiksinmeden defalarca silen,öğrencisi okula aç geliyor diye her gün ona bir şeyler alan,üniversiyeti kazansınlar diye tek kuruş almadan kurs veren,babası çocuğu dövmüş diye kadın haliyle iri-yarı adamın karşısına diklip hesap soran vb....ne öğretmenler gördüm..

evet sıra eğitim sisteminde sıra öğretmenlerde..topyekün değersizleştirme çabasını görmezden gelemiyorum ne yazık ki.
 
Öncelikle öğretmen olmadığımı belirterek başlamak istiyorum söze…

Ve her meslekte olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de işini iyi ve kötü yapanların olduğunu hepimizin bildiğini varsayıyorum…

Bu beyinsizin yazısına bir anne hassasiyetiyle bakıyorum ve ciddi anlamda düşününce hak veremiyorum… İroni yaptığını varsaydığımda ise üslup yine itici geliyor maalesef…

Nedenlerini izah edeyim;
Sistemsel anlamda zaten yıllardır hatalı/yanlış gidiyor zaten bu eğitim işi… Zorunlu müfredatlar ile kuşatılmış bir sistemde, iyiyi/doğruyu belirlemek de kolay olmuyor normal olarak… Verilen zorunlu bilgileri öğrencilerine öğretmek ve bunlardan sınava tabi tutup bilgisini ölçmek zorunda bırakılan öğretmenlerin ‘’ne öğreteceği’’ elinde değil maalesef… Dolayısı ile onları ‘’bilmem nerede çıkan madenleri öğretiyor’’ diye eleştirmek yanlışın daniskası….

Eleştiri zorunlu müfredatlara yapılırsa haklı bir hal alır tabi… Ama o da önce bakanlığı ve dolayısı ile hükümeti eleştirmek olur ki o da her yiğidin harcı değil…

Sonra şöyle bir gerçeklik var ki günümüz toplumunda bir ailenin geçimini sağlamak için 1 kişinin çalışması yetmiyor genel anlamda… Ve ebeveynleri çalışan çocuklar yarım gün okula gitseler bile günde birkaç saat gördükleri ebeveynlerinden daha fazla görüyorlar öğretmenlerini… Özellikle ilkokul çağındaki çocuklar kişisel gelişimleri için gerekli pek çok bilgiyi öğretmenlerinden öğreniyorlar o gereksiz müfredatların arasında… Ama yine aynı çocuklar öğretmenlerinin kişisel uyarılarına ‘’siz benim özel hayatıma müdahale edemezsiniz örtmenim’’ diyebiliyorlar fütursuzca… Eskisi gibi kulakta çekemiyor artık öğretmenler, peki deyip dönüyorlar masalarına… Sonra daha da asileşen çocuğunun durumunu fark eden(!) aile gelip çemkiriyor birde… Bu çocuk böyle değildi, siz nasıl eğitim veriyorsunuz, ne biçim öğretmensiniz, şikayet edeceğim sizi… Ben düşününce strese giriyorum ama öğretmen strese girmemeli öyle mi?.... Sorun yine gelip sisteme mi dayandı yoksa?

Düşünün onlarca fidan veriliyor elinize ve bunları büyütün diyorlar size önce… Sonra ama şu köşede dursun hepsi… Aman suyunu şu saatte verin… Şu sıcaklıkta olsun suyu… Diğerlerinden önce büyüyenleri budamayın sakın ama hepsi aynı boyda olsun…

Oluyor mu? Olmuyor tabi… Bir köşeye hepsi sığmıyor… Birine su verip diğerine geçene kadar su soğuyor… Birine su verirken diğerinin saati geçiyor… Ama bu fidanların hepsi ayrı cins diyecek olsa ‘’sus şikayet ederim’’… E peki verdiğiniz onca emek?... Sistem sadece sonuçlara bakıyor ve lakin… Sınıfınız ne kadar başarılı ise sizde o kadar başarılısınız…

Başka?
Ev kirası, elektrik, su, yakıt, kaldıysa birazda market alış verişi… Maaş bitti… Her normal insan gibi evine alacağı gereksinimleri ya da ödenecek sırada bekleyen faturaları için hakkı olan ek ders ücretinin yatacağı dakikayı bekliyor öğretmen… Yer bankamatik önü, saat 00:01 …. Çocuğumuzu teslim ettiğimiz, onun bilgi dağarcığında bir ömür yer edecek bilgileri ekecek öğretmen bizim çocuğumuzdan önce ödemesi gereken faturayı düşünüyor… Ama öğretmen paragöz işte, sistemin suçu yok ki….

Ve başka mesleklerle kıyaslanıp yarım gün çalışmakta ne var deniyor birde…
Su ürünleri okuyan da dirsek çürüttü evet, halkla ilişkiler okuyanda, bende dirsek çürüttüm…
Ama bizlere küçücük fidanlar emanet edilmiyor… Bu fidanları büyüt, hepside hem sağlıklı, hem başarılı, hem de mutlu olsun denmiyor… Şuraya yazdığımız 3-5 satırı yazmak kadar kolay değil o 29 harfi öğretmek…

Bu yazı böyle uzar gider en iyisi bitirmek…

Son olarak;

Eğitimini aldığımız işi hakkıyla yapmak başka bir şey… Eğitimini aldığımız yöntemleri onlarca, yüzlerce, binlerce farklı karakterdeki çocuğa aktarmak başka bir şey…
Ve emin olun kutsal bir şey….
 
Sevgili Chess...

az önce yazıyı okuyup konu açmaya niyetlendiğimde gördüm başlığını kendi adıma teşekkür ederim....

benim ülkem için gerçekten umutlarım yavaş yavaş tükeniyor...bu ülkede her güzel şey yok ediliyor, her değer ayaklar altına alınıyor, çok şey söyleyemiyorum fazlasıyla üzüldüm, ülkem adına çok endişelendim...

aslında beyni olmayan birisinin düşünmesini beklemek yanlış olur ne diyeyim...şu an çoğunluğu yansıtıyor sanki bu beyinsiz adam yazık....
 
bazı arkadaşlarıma katılıyorum evet.öğretmenlik kutsal olarak kabul görmüş bir meslek.çünkü bir insana bir şeyler öğretmek gerçekten sabır işi.bugün hizmet sektöründe çalışan arkadaşlar da bilirler ki insanla uğraşmak zor gerçekten.

tüm bunların yanında kaç öğretmen hakkıyla işini yapıyor tartışılır.amaçları sadece okulu bitirip atanıp ders vermek olan pek çok öğretmen varken bilmem kaç bini de dışarıda atanmayı bekliyor, hakkıyla mesleği icraa edecekler de dahil.

geçenlerde sözde bir sınıf öğretmeninin henüz yeni doğmuş çocuğuna, kendi çocuğuna yaptığı günlerce konuşuldu.
bu mudur kutsal insan? istisna kaideleri bozmaz deriz de artık istisna ve kaideler öyle bir yer değiştirdi ki.

asıl eğitim fakültelerinde "insan eğitecek " olanlar için köklü bir çözüm süreci başlasın istiyorum.pek çok öğretmen tanıdım ve birlikte okudum.çoğu zaman "bu insanlar mı" benim çocuklarımı eğitecek-öğretecek dediğim de çoktur.

sözün kısası , kalmadı eski emektar öğretmenlerden, kalanlara selam olsun.
 

ve bu adamın beyinsiz yazıları twitter fenomeni, sanal da olsa ...
 
Eğitim köleliktir çıkarımı ve atanamayan öğretmenlerle dalga geçercesine yazılmış ifadeler haricinden yazıya katılıyorum. Özellikle şu kısma.



Ne öğretmenler gördük hepimiz, sınıfta serbest bırakıp tarot falı bakanlar mı dersin, açıp gazete okuyanlar mı.
Evet işini iyi yapan öğretmenler de var, ama bu bir lütuf değil ki. İşini iyi yapmak ZORUNDA zaten. Dediği gibi karşılığında para alıyor. Bütün meslek grupları işini en iyi şekilde hakkını vererek yapmak zorunda. Yapmayanın kendi ayıbı. Ben artık öğretmenlik mesleğinin bir kutsallığı kaldığını düşünmüyorum. Özellikle ailemde de öğretmen olduğu için, o atanma sürecini, ek ders hesaplama faslını, öğretmenler günü hediyelerini vs. yakından görme fırsatım olduğundan bu kanıya vardım. Hele ki eve gelip " aman çok yoruldum, milletin çocuğuyla ilgilendim, kaç çocuğun sorumluluğunu aldım" falan deniliyorsa iyice samimiyetsizleşmiştir benim için. Pardon ama bu mesleği sen seçtin, ve o çocukların sorumluluğunu alacağını biliyordun. Zor bir meslek evet kesinlikle zor ama kutsal mı tartışılır. Her meslek grubu hayatidir insanlık için. Her meslek değerlidir ve hepsi saygıyı hak eder.
 
Sadece öğretmenlik ayaklar altında değil ki..
Gazetecilik mesleği iktidara köle durumda, güç kimin elindeyse ona kulluk yapıyorlar, gerçeği saklıyorlar buna da değinseymiş beyinsiz adam.

Bir meslek vasatsa emin olun toplumun diğer her kesimi aynı seviyededir. her gelen iktidar eğitime darbe vurdu öğretmenlerin eseri sorgulamasın, köle olsun diye... düzeltmek istmezler de dershane tartışması güç kavgasından başka bir şey değil.
 
offf of,niye bu hale geldi bu meslek,öğretmenim demeye utanır oldum yemin ediyorum
 
offf of,niye bu hale geldi bu meslek,öğretmenim demeye utanır oldum yemin ediyorum

Yazılanların geneline baktığımda herkesin yorumunda katıldığım noktalar var. Evet öğretmenlik çok zor ve fazlasıyla önemli bir meslek. Bence işinizi layığıyla yaptığınıza inanıyorsanız başınız dik dursun. Bir yorumda okuduğum gibi öğrencilerini çocuğu gibi görüp, koruyup kollayan öğretmenler olduğu gibi, eğitim vermek için birlikte bulunduğu küçücük çocukları, gençleri "ego"sunu tatmin aracı olarak kullanan da çok. Yalnız şöyle bi durum var, biz genellemelere, her şeyi ya siyah ya beyaz görmeye o kadar alışkınız ki emin olun, olan sadece "öğretmenlik" mesleğine olmuyor. Ben bankacıyım ve karar mekanizması pozisyonunda değilim ama şimdiye kadar karşılaştığım tavır sanki karşımdakinin tüm varlığına çökebilicek gücüm varmışcasına korkuyla karışık saygı ve bankalarla öncesinde yaşanan tonlarca olumsuz tecrübe, sanki ben düştüm adamın peşine. Ekmeğimin peşindeyim yahu Babam doktor benim, ben de artık babam doktor demeye çekiniyorum çünkü karşıdaki insan azıcık üsssünüzse ağzından çıkan ilk cümle "len ne para kaldırıyodur şimdi nam.zsuz" a varan şeyler. Halbuki adam 10 sene okumuş, hala geceleri kafam büyüklüğünde kitapla uyur başucunda, muayenehanesine gelen hastanın parası yok diye her akşam eve nacizane bi kavanoz yoğurt, bi poşet yumurtayla gelir. Kabul ediorum onların da sömüreni vardır ama işte diyorum ya yazık ediyoruz insanları mesleklerine göre sınıfa dahil ederek. Biz severiz halk olarak damgalamayı, o yüzden siz işinizi sevgiyle özveriyle yaptığınız sürece derim ki başınız dik dursun.

Örnek teşkil eden öğretmenlere sonsuz saygılarımla
 
Son düzenleme:
çok ironik öğretmenlik son yıllarda ayaklar altında ve bunu eleştiren bugünün öğretmenlerini de yetiştiren sistemin içerisinde...

tirajının büyük kısmını öğretmenler sayesinde yapan bir gazetede yazıyor, yani eleştirdiği kendi öğretmenleri o yüzden hiiiiç ama hiç üstüme alınmayacağım aslında....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…