• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

İşte yerli otomobilin prototipi

aslında AB protokolleri yüzünden sevgili hükümetimiz tarafından getirilen tarımsal düzenlemeler ve tarım alanlarına verilen yapı izinleriyle, artık tarım ülkesi de sayılmayız.
biz ara mal üreten ve ürettiğinden çok daha fazlasını satın alan bir ülkeyiz, bu yüzden de ekonomimiz sürekli düşüşte.
Screenshot_2015-10-13-22-21-07-1.webp
Screenshot_2015-10-13-22-21-35-1.webp
 
Bu mantikla Amerikada ki X urunun fabrikasinda Turkler calissa o urun yerli mi oluyor Huysuz aydinlat beni :KK53:
Hah dimi.. alamanya türk işçi dolu , audi mesela yerli üretim :KK53:

:KK14:Çekemeyen muhalifler doldurmuş yine burayı :KK53:
Allahım yarabbim sırf akparti hükümeti zamanında yapıldı diye bu kadarda çamur atılmaz :KK53:
Anlıyorum sizide :KK14:
Yav he he.. bu arada arabayı kamufle ettikleri band yerli uretimmis:63:

Gerçi bence yerli üretim bile olsam malzemeden çalmışlar :KK43:
Oloom senden çaldılarsa, beni minyatür üretmişler :KK53:
 
‘Milli’ Cadillac
561cea8c0f25445c6c2fbc43.jpg



Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdür Yardımcısı Emre Özpeynirci bugün prototipi tanıtılan yerli otoyu değerlendiren bir yazı kaleme aldı. İşte Emre Özpeynirci'nin yazısı:
561ce8d80f25445c6c2fbbed
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ocak 2011’de Başbakanlık döneminde ilk olarak TÜSİAD Genel Kurulu’nda dile getirdiği ve hükümetin 2023 programı içindeki en önemli hedeflerden biri olan ‘Yüzde 100 Türk malı otomobil üretimi’ tam bir komediye dönüştü. 7 Haziran seçimlerinden kısa bir süre önce Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli oto konusunda önemli çalışmalar yaptıklarını ve yol aldıklarını açıkladı. Projenin TÜBİTAK bünyesinde geliştirildiğini söyledi. Yine seçimlerden bir hafta önce Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kendi milli otomobilimizi yapıyoruz inşallah. 2015 Ağustos’unda ilk prototip üretim, 2016’da inşallah ilk filo üretimi gerçekleşecek” açıklamasını yaptı. Seçim gerçekleşti, AKP tek başına iktidar olamayınca ‘proje yine rafa mı kalktı?’ sorusu gündeme geldi.

561ce91a0f25445c6c2fbbfc


Yerli otomobilin prototipi

Ama erken seçim kararı alındıktan sonra yerli oto açıklamaları yeniden artmaya başladı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık dün ilk kez uzun süredir tartışılan yerli otomobil prototiplerinin kamuflajlı görüntüsünü kamuoyuyla paylaştı. Üretilmiş 3 prototip bulunduğunu belirten Işık, “İnşallah 2016’da her türlü mevsim, iklim ve arazi şartında deneyeceğimiz 30-40 araç üretmeyi hedefliyoruz. 2020’den önce de 2019 sonuna kadar Türkiye’de bunun seri üretimini başlatmayı hedefliyoruz” dedi.

561ce9480f25445c6c2fbc05

Cadillac BLS
RESİMLER ŞOK ETTİ
Ancak yerli otomobilin resimlerini görenler küçük çaplı bir şok yaşadı. Dışı kamuflajlı olsa da otomobil meraklıları aracın ‘Cadillac BLS’ olduğunu hemen anladılar. Hele Bakan Işık’ın yerli otomobilin içini gösteren fotoğrafı sadece Cadillac logosunun kapatıldığını gözler önüne serdi. 17 Ağustos’ta ‘Yerli otomobilin şifreleri’ başlıklı yazımda projenin içinde TÜBİTAK’ın dışında Malezyalı Proton, İsvecli Saab, BMC ve İngiliz tasarım firması Frezer-Nash’ın yer aldığını yazmıştım. Yazımın sonuna da, “Gerek Bakanlık gerek TÜBİTAK’tan bir açıklama yapılırsa, yine bu sayfalarda aynı şekilde yer vermek isterim. Türk halkının ve otomotiv sekterönünün merakla beklediği bu projeyle ilgili detayları bilmek hepimizin hakkı” şeklinde bir bölüm koymuştum. Tahmin edeceğiniz gibi ne bir açıklama, ne bir yalanlama gelmedi. Sadece 1 hafta sonra hükümete yakın bir gazetede haberimi doğrular nitelikte, “Yerli otoda Proton ve Saab teknolojisi” başlıklı bir yazı yayımlandı. Yani işin içinde Proton ve Saab olduğu dolaylı bir şekilde doğrulanmış oldu.

561ce9840f25445c6c2fbc0a

Yerli otomobilin içi

CADILLAC BAĞLANTISI
TÜBİTAK’ın 3 yıl önce iflas edip, Çinlilerin bünyesine giren İsveçli Saab’la çalıştıklarını ve 9-3 modeli üzerinde geliştirilen elektrikli araç prototipinin üzerinde çalıştıklarını duymuştum ama aracın Saab tarafından İsveç’te yine 9-3 platform üzerinde geliştirilen 2007 model Cadillac BLS olacağını inanın ben bile tahmin edememiştim. Bilmeyenler için bağlantıyı şöyle aktarayım, Cadillac ve Saab, Amerikan General Motors’un (GM) bünyesindeki iki markaydı. 2006 yılında Cadillac Avrupa pazarında daha etkili olmak için Saab’la birlikte 9-3 platformunda BLS modelini geliştirdi ve İsveç’te üretmeye başladı. Aracın pek başarılı olduğu söylenemez.

Çin'in çakma otomobilleri

561cea100f25445c6c2fbc35

Cadillac BLS'nin içi

Zaten daha sonra Saab iflas etti ve Sancılı bir sürece girdi. 3 yıl öncede Çinliler aldı ama hala toparlanabilmiş değil. İşte dün Bakın Işık’ın gösterdiği kamuflajlı araç, Cadillac’ın Avrupa’da başarı elde edemeyen Saab versiyonu BLS’den başkası değil. Şaka gibi değil mi. Yerli otomobilimiz meğer ‘ Milli Cadillac’mış...


http://www.hurriyet.com.tr/milli-cadillac-30302310


Bu haberi arıyordum Google'da ama gerek kalmamış koyulmuş.
Gerçekten %100 yerli malı olsa güzel olurdu ama maalesef :(
 
öncelikle evla kaynak paylaşımı böyle yapılmaz. bunlar nedir? nereden aldın? bu tabloları kim hazırlamış? hangi ürünler baz alınmış? bağımsız bir kuruluş mu ölçmüş, resmi bir ölçüm mü?
hiçbir şey belli değil.
kendim araştırdım.
ilk verdiğin tablo tamamen konuyla alakasız çıktı:
http://www.capital.com.tr/gida/organik-tarimdan-neler-oluyor-haberdetay-6645
tablo buradan alınma. konu organik tarım.
tarım politikası dediğimiz şey ise bambaşka bir şey.
bak ben sana tarım politikasından daha etkin bir örnek vereyim. Türkiye ve tarım dediğinde akla ilk ne gelir?
Fındık.
Dünya fındığının yaklaşık %75'ini biz yetiştiriyoruz.
peki nasıl teşvik veriyoruz?
bir kere üretim, bakım, hasat, pazarlama konusunda 0 destek! yani sen dünya liderisin bu ürünün üretiminde ama üretirken, bakarken, hasat etmesi için destek yok.
peki nasıl bir teşvik var?
alan bazlı teşvik var.
yani?
alanın ne kadar fazlaysa o kadar destek alıyorsun. yani ne kadar ektiğin ya da ne kadar verimli ektiğin hiç önemli değil, ne kadar büyük bir alanda fındık yetiştirdiğin önemli.
mesela 20 dönüme 2 ton eken adam, atıyorum 15 dönüme 5 ton eken adamdan fazla teşvik alıyor.
ama bu arada hangisi daha kaliteli fındık üretiyor, hiç önemli değil.
bu kısımda haklarına girmeden şunu söyleyeyim, bu teşvik ödemesini hasat döneminden önce yapıyorlar. ama hasat için bir ödeme değil. alan bazlı bir ödeme.

tarım politikasındaki bir diğer sorun aracı sorunu.
tarladan kuruşlarla satın alınan ürünler, marketlerde neredeyse on liralarla satılıyor. neden peki? aracılar var çünkü.
köylü aracıların ya da tüccarın eline mahkum.
aracılar tarladan kuruşlarla alınıyor, markette biz liralarla alıyoruz
aradaki fark?
aracının
bak:
http://t24.com.tr/haber/mandalina-tarlada-0-markette-195-lira-ankara-aa,114210
kopyalıyorum:
"üreticiden kilosu ortalama 0,39 liradan alınan mandalina, halde 0,68 liraya, pazarda 1,69 liraya, marketlerde ise 1,95 liraya satıldı."
kilosunu 39 kuruştan satan bu köylü ne yapacak?
tarlasını satacak gidecek.
kime satacak?
ya müteahhitte satacak, ev yapılsın diye bkz: Bodrum
ya da büyük sermaye şirketlerine satacak, o şirketler aradan aracıyı çıkaracak bize doğrudan 2 liradan satacak.
dolayısıyla tarım politikası dediğinde tablolardan çıkıp tarlalara girmek lazım.
neden biliyor musun?
eğer o tarım ürününü biz yetiştiriyorsak o ürünün bize bir katkısı vardır, yani biz üretiyorsak bize hasıla yaratır. ama eğer bu üretim yabancı bir sermaye tarafından yapılıyorsa orada vergilerden ve işçi ücretlerinden bahsedebiliriz, bir de diğer yasal zorunluluklardan.
o yüzden dediğim gibi tarım politikası salt bu başlık altında tartışılamayacak kadar uzun bir konu.
not: verdiğin 2. tablo nedir, ne değildir, hiçbir fikrim yok, nette aradım ama bulamadım.
 
öncelikle evla kaynak paylaşımı böyle yapılmaz. bunlar nedir? nereden aldın? bu tabloları kim hazırlamış? hangi ürünler baz alınmış? bağımsız bir kuruluş mu ölçmüş, resmi bir ölçüm mü?
hiçbir şey belli değil.
kendim araştırdım.
ilk verdiğin tablo tamamen konuyla alakasız çıktı:
http://www.capital.com.tr/gida/organik-tarimdan-neler-oluyor-haberdetay-6645
tablo buradan alınma. konu organik tarım.
tarım politikası dediğimiz şey ise bambaşka bir şey.
bak ben sana tarım politikasından daha etkin bir örnek vereyim. Türkiye ve tarım dediğinde akla ilk ne gelir?
Fındık.
Dünya fındığının yaklaşık %75'ini biz yetiştiriyoruz.
peki nasıl teşvik veriyoruz?
bir kere üretim, bakım, hasat, pazarlama konusunda 0 destek! yani sen dünya liderisin bu ürünün üretiminde ama üretirken, bakarken, hasat etmesi için destek yok.
peki nasıl bir teşvik var?
alan bazlı teşvik var.
yani?
alanın ne kadar fazlaysa o kadar destek alıyorsun. yani ne kadar ektiğin ya da ne kadar verimli ektiğin hiç önemli değil, ne kadar büyük bir alanda fındık yetiştirdiğin önemli.
mesela 20 dönüme 2 ton eken adam, atıyorum 15 dönüme 5 ton eken adamdan fazla teşvik alıyor.
ama bu arada hangisi daha kaliteli fındık üretiyor, hiç önemli değil.
bu kısımda haklarına girmeden şunu söyleyeyim, bu teşvik ödemesini hasat döneminden önce yapıyorlar. ama hasat için bir ödeme değil. alan bazlı bir ödeme.

tarım politikasındaki bir diğer sorun aracı sorunu.
tarladan kuruşlarla satın alınan ürünler, marketlerde neredeyse on liralarla satılıyor. neden peki? aracılar var çünkü.
köylü aracıların ya da tüccarın eline mahkum.
aracılar tarladan kuruşlarla alınıyor, markette biz liralarla alıyoruz
aradaki fark?
aracının
bak:
http://t24.com.tr/haber/mandalina-tarlada-0-markette-195-lira-ankara-aa,114210
kopyalıyorum:
"üreticiden kilosu ortalama 0,39 liradan alınan mandalina, halde 0,68 liraya, pazarda 1,69 liraya, marketlerde ise 1,95 liraya satıldı."
kilosunu 39 kuruştan satan bu köylü ne yapacak?
tarlasını satacak gidecek.
kime satacak?
ya müteahhitte satacak, ev yapılsın diye bkz: Bodrum
ya da büyük sermaye şirketlerine satacak, o şirketler aradan aracıyı çıkaracak bize doğrudan 2 liradan satacak.
dolayısıyla tarım politikası dediğinde tablolardan çıkıp tarlalara girmek lazım.
neden biliyor musun?
eğer o tarım ürününü biz yetiştiriyorsak o ürünün bize bir katkısı vardır, yani biz üretiyorsak bize hasıla yaratır. ama eğer bu üretim yabancı bir sermaye tarafından yapılıyorsa orada vergilerden ve işçi ücretlerinden bahsedebiliriz, bir de diğer yasal zorunluluklardan.
o yüzden dediğim gibi tarım politikası salt bu başlık altında tartışılamayacak kadar uzun bir konu.
not: verdiğin 2. tablo nedir, ne değildir, hiçbir fikrim yok, nette aradım ama bulamadım.
Evet biri capital di digerine bakmam lazim oda gubre ile alakali bir sitedendi sanirim.Ben tarimcilarin coguna guvenmiyrm.Idin icine hep hile hurda katiliyor.Organik tarim alanimiz o kadar dusuk ki.Ama daha da iyi olmasini arzu ederdim.Hep kan agliyorlar hep eee kazanmiyorlarsa neden ekiyorlar.Orasini cozemedim.
 
Evet biri capital di digerine bakmam lazim oda gubre ile alakali bir sitedendi sanirim.Ben tarimcilarin coguna guvenmiyrm.Idin icine hep hile hurda katiliyor.Organik tarim alanimiz o kadar dusuk ki.Ama daha da iyi olmasini arzu ederdim.Hep kan agliyorlar hep eee kazanmiyorlarsa neden ekiyorlar.Orasini cozemedim.
e çünkü eğitimsizler? ne yapmalarını tercih edersin? ki çoğunluğu zaten tarlalarını satıp göçüyorlar. kalanlar da mecburiyetten, miras sebebiyle falan kalıyorlar.
ekmediklerinde hayatları daha iyi olmayacak ki?
İstanbul'a İzmir'e gelip senin benim yanımızda çaycılık falan yapacaklar. bu meslekleri hor gördüğümden değil kesinlikle, alın teriyle yapılan her iş namusludur. ama vasıfsız işler bunlar. kola fabrikasında kapak takacaklar, eli alet edevat tutuyorsa biraz daha nitelikli teknik bir iş yapacak.
yetişkin oğulları garsonluk yapacak, kızları tezgahtarlık yapacak, kadınlar gündeliğe gidecek.
belki bu arada gasp gibi işlere bulaşacak daha genç ve cahil olanları.
Anadolu'dan büyük kentlere alınan göçün en önemli 2 sebebi var, biri tarımdaki sorunlar, diğeri de terör. Doğu'nun kaynakları atıl bir halde dururken, Batı'da da giderek artan iş, barınma ve sosyal dışlanma gibi sorunlar oluyor.
6-7 yaşından beri tarlada çalışmış genç delikanlı 20 yaşında geldiği İstanbul'a İzmir'e uyum sağlayamıyor.
zaten gelir olarak o şehrin en altındayken bir de hem kendi yaşadığı alışma sorunları, hem yeni şehrin onu kabul sorunuyla iş neredeyse adli vakalara kadar varıyor.
yani Türkiye'de tarım sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik de bir sorun.
 
e çünkü eğitimsizler? ne yapmalarını tercih edersin? ki çoğunluğu zaten tarlalarını satıp göçüyorlar. kalanlar da mecburiyetten, miras sebebiyle falan kalıyorlar.
ekmediklerinde hayatları daha iyi olmayacak ki?
İstanbul'a İzmir'e gelip senin benim yanımızda çaycılık falan yapacaklar. bu meslekleri hor gördüğümden değil kesinlikle, alın teriyle yapılan her iş namusludur. ama vasıfsız işler bunlar. kola fabrikasında kapak takacaklar, eli alet edevat tutuyorsa biraz daha nitelikli teknik bir iş yapacak.
yetişkin oğulları garsonluk yapacak, kızları tezgahtarlık yapacak, kadınlar gündeliğe gidecek.
belki bu arada gasp gibi işlere bulaşacak daha genç ve cahil olanları.
Anadolu'dan büyük kentlere alınan göçün en önemli 2 sebebi var, biri tarımdaki sorunlar, diğeri de terör. Doğu'nun kaynakları atıl bir halde dururken, Batı'da da giderek artan iş, barınma ve sosyal dışlanma gibi sorunlar oluyor.
6-7 yaşından beri tarlada çalışmış genç delikanlı 20 yaşında geldiği İstanbul'a İzmir'e uyum sağlayamıyor.
zaten gelir olarak o şehrin en altındayken bir de hem kendi yaşadığı alışma sorunları, hem yeni şehrin onu kabul sorunuyla iş neredeyse adli vakalara kadar varıyor.
yani Türkiye'de tarım sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik de bir sorun.
marilyn'e katılıyorum, adam çiftçi olarak doğuyor, 30-40-50 yaşına kadar tarlada çalışan adama artık o işi yapma demek komik olur.
Köyü'nü evini çiftini çubuğunu bıraksın diyemeyiz, onun hamuru toprakla yoğrulmuş.
Hem göç edince Hiçte mutlu olmuyorlar, Köyde kendi ekip biçtiğini yiyen insan büyükşehirde pahalılıkla cebelleşiyor, Çay Ocağında mı çalışsın kendi toprağının sahibi olmak varken?
 
e çünkü eğitimsizler? ne yapmalarını tercih edersin? ki çoğunluğu zaten tarlalarını satıp göçüyorlar. kalanlar da mecburiyetten, miras sebebiyle falan kalıyorlar.
ekmediklerinde hayatları daha iyi olmayacak ki?
İstanbul'a İzmir'e gelip senin benim yanımızda çaycılık falan yapacaklar. bu meslekleri hor gördüğümden değil kesinlikle, alın teriyle yapılan her iş namusludur. ama vasıfsız işler bunlar. kola fabrikasında kapak takacaklar, eli alet edevat tutuyorsa biraz daha nitelikli teknik bir iş yapacak.
yetişkin oğulları garsonluk yapacak, kızları tezgahtarlık yapacak, kadınlar gündeliğe gidecek.
belki bu arada gasp gibi işlere bulaşacak daha genç ve cahil olanları.
Anadolu'dan büyük kentlere alınan göçün en önemli 2 sebebi var, biri tarımdaki sorunlar, diğeri de terör. Doğu'nun kaynakları atıl bir halde dururken, Batı'da da giderek artan iş, barınma ve sosyal dışlanma gibi sorunlar oluyor.
6-7 yaşından beri tarlada çalışmış genç delikanlı 20 yaşında geldiği İstanbul'a İzmir'e uyum sağlayamıyor.
zaten gelir olarak o şehrin en altındayken bir de hem kendi yaşadığı alışma sorunları, hem yeni şehrin onu kabul sorunuyla iş neredeyse adli vakalara kadar varıyor.
yani Türkiye'de tarım sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik de bir sorun.
senin çalışmadığın bir konu yok mu arkadaşım :KK31:
 
marilyn'e katılıyorum, adam çiftçi olarak doğuyor, 30-40-50 yaşına kadar tarlada çalışan adama artık o işi yapma demek komik olur.
Köyü'nü evini çiftini çubuğunu bıraksın diyemeyiz, onun hamuru toprakla yoğrulmuş.
Hem göç edince Hiçte mutlu olmuyorlar, Köyde kendi ekip biçtiğini yiyen insan büyükşehirde pahalılıkla cebelleşiyor, Çay Ocağında mı çalışsın kendi toprağının sahibi olmak varken?
bir de sürekli bir aidiyet sorunu. bir yanı o toprağa ait ama büyük şehirde ama büyük şehrin varoşlarında yaşamaya yetiyor ancak parası.
hani klasik örnek var ya sokakta diğer çocuklar nike'larla gezerken diğer çocuk altı delik ayakkabıyla.
çocuk buradan başlıyor dışlanmaya.
Batı'nın eğitim imkanları daha gelişmiş, insanlar daha eğitimli, kimya tutmuyor.
biri daha muhafazakar, diğeri daha serbest.
düşman belliyorlarlar birbirlerini.
biri diğerinin yaşam şeklini bozduğunu düşünüyor, diğeri kendisinin dışlandığını, kendisinden nefret edildiğini düşünüyor.
toplumun kimyası bozuluyor böyle böyle.
 
Ben gec kaldim Torku urunleri yerli uretim %100 tariş, fiskobirlik,cotanak,caykur,osmancik pirinc,milangaz(demiroren),cilek mobilya, sagra tadelle, Arcelik, vestel Ben her gordugum tanidigima derim.Hep yerli uretim alalim ulkemiz kazansin.Keske herkes boyle dusunsee... in vino veritas in vino veritas

Malesef bu saydıklarınız teknolojik ürünler değil. Ben çelik falan dersiniz diye ummuştum ama tarım ve gıda ürünleri çıktı altından. Belirtmemişim teknoloji ürünü diye hata bende. Otomobil konusunda bisküvi örneği verilebileceği aklıma gelmedi malesef.

Vestele, arçeliğe yani yerli üretim olduğu söylenen elektronik firmalarına bakarsak malesef onlar da yerli üretim değiller. Vestel venüs cep telefonları mesela, yazılımı, merkezi işlem parçası amerikan. Vestel tvlerde kullanılan bir çok hayati parça ithal. Arçelik buzdolaplarının motoru italyadan geliyor mesela. Nasıl yerli bunlar?

Aslına bakarsanız dünyada %100 yerli üretim yapan teknoloji üreticisi yok. Keske bu tezlerle çıkabılseydiniz karşıma. Önemli olan ne kadar yerli olduğu değil dünya pazarında ne kadar yer kapladığıdır. Vestel dünya elektronik pazarında ne kadar yer kaplıyorduz sizce? 0.01 benim tahminim. Mesela sizim cep telefonunuz vestel venüs mü? Sanmıyorum. Bu da benden size tüyo olsun. Böyle bir tartışmaya bir daha denk gelirseniz kullanırsınız.

Makinalar teknolojiye girmiyor mu ?

Makinalar yerli değil zaten. Keşke yerli olsa da teknolojiye girse...

siz teknolji diye belirtmemissiniz yerli bi üründen ne anlamak gerekiyorsa ayrica teknolji istiyorsaniz vestele bakin gayet de iyi ürünler üretiyor hem biz niye kendimizi bu kadar asagida görüyoruz anlamiyorum evet gec kaldik bu dogru ama bu bizim ilelebet geride kalacagimiz anlamina gelmiyor. ayrica benim zekami sorgulamak size düsmez sizinkini sorgulamak da bana yaklasiminiz hos degil

Haklısınız. Dediğim gibi otomobili tartıştığımız bir konuda çikolata şeker örneği geleceğini tahmin edemediğim için teknoloji ürünü diye belirtme gereği duymamıştım. Hata bende. Vestel cevabı da biraz yukarıda.
 
bir de sürekli bir aidiyet sorunu. bir yanı o toprağa ait ama büyük şehirde ama büyük şehrin varoşlarında yaşamaya yetiyor ancak parası.
hani klasik örnek var ya sokakta diğer çocuklar nike'larla gezerken diğer çocuk altı delik ayakkabıyla.
çocuk buradan başlıyor dışlanmaya.
Batı'nın eğitim imkanları daha gelişmiş, insanlar daha eğitimli, kimya tutmuyor.
biri daha muhafazakar, diğeri daha serbest.
düşman belliyorlarlar birbirlerini.
biri diğerinin yaşam şeklini bozduğunu düşünüyor, diğeri kendisinin dışlandığını, kendisinden nefret edildiğini düşünüyor.
toplumun kimyası bozuluyor böyle böyle.
Bulunduğum çevrede nerdeyse nüfusun yarısı çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyor, birçoğuyla sohbetim var, insanlar az kazanıyor ama yerlerinden yurtlarından ayrılmak istemiyorlar çünkü biliyorlar ki büyükşehirlerde yapamayacaklar, başka işte bilmiyorlarlar, atadan babadan kalmış Toprakları elden çıkarıp göç etmek Gücüne gidiyor hepsinin, çocukların bir kısmı da okumak için büyükşehire gider orda kendine bir düzen kurarsa ne ala ama okumamışsa tarla sürüyor, Çiftçiler gerçekten az kazanıyor, köy Pazarları olurda ürettiklerini doğrudan satabilirlerse biraz olsun Yüzleri Gülüyor.
 
Padişahın hayali gerçek oldu ya Atatürk'ün hayalleri ? Azıcık onlara da önem verseler bu durumda olmazdık.

%100 yerli mi acaba yoksa dış kaplama mı yerli ?
 
Bulunduğum çevrede nerdeyse nüfusun yarısı çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyor, birçoğuyla sohbetim var, insanlar az kazanıyor ama yerlerinden yurtlarından ayrılmak istemiyorlar çünkü biliyorlar ki büyükşehirlerde yapamayacaklar, başka işte bilmiyorlarlar, atadan babadan kalmış Toprakları elden çıkarıp göç etmek Gücüne gidiyor hepsinin, çocukların bir kısmı da okumak için büyükşehire gider orda kendine bir düzen kurarsa ne ala ama okumamışsa tarla sürüyor, Çiftçiler gerçekten az kazanıyor, köy Pazarları olurda ürettiklerini doğrudan satabilirlerse biraz olsun Yüzleri Gülüyor.
belki de şimdilik en iyi çözüm kooparitifleşmek gibi duruyor. çifçi koop. kuracak. markete satışı doğrudan koop.la kendi satacak. kar bölünecek, adil bir şekilde.
şu an için doğudaki gibi çiftçiyi vasıflı iş gücü olarak yetiştirene kadar bu önemli bir adım gibi duruyor.
ama aracılık sisteminin tamamen ortadan kalkması lazım.
 
belki de şimdilik en iyi çözüm kooparitifleşmek gibi duruyor. çifçi koop. kuracak. markete satışı doğrudan koop.la kendi satacak. kar bölünecek, adil bir şekilde.
şu an için doğudaki gibi çiftçiyi vasıflı iş gücü olarak yetiştirene kadar bu önemli bir adım gibi duruyor.
ama aracılık sisteminin tamamen ortadan kalkması lazım.

Kooperatifleşmeyi her yer yapamıyor, daha doğrusu kooperatif kuracak ön ayak olacak birilerini bulamayınca ne yapacaklarını bilmediklerinden müşkül durumdalar, niye bir araya gelip beraber hareket etmiyorsunuz denilince biz ekim-dikimden anlarız aklımız ermiyor başka işlere diyorlar.

Kimse anlatmamış yol göstermemiş, onlarda eski düzenlerinde gitmişler fakat artık tıkanma noktasındalar.





 
Vestel tablet ve telefonları da yerli üretim değil general mobile 'ın bu arada.Aklımızda bulunsun.

Devrim arabaları gibi zor zamanlarda yapılmaya çalışılan o muhteşem araba geliyor gözümün önüne...Bir de şimdiki ordan burdan (ç)alntı şekilli uyarlama araba..Ben yakıştıramadım..Yok mu bu ülkenin akıl dolu muhendisleri.Otur baştan bir araba tasarla,bize özgü,orjinal fikirle olsun demek...

Hee olmuş mu ? Üretilmiş mi ? Evet olmuş ama olmamış ta.


Kooperatiflere değinilmiş te oyle cok destekliyorum ki..
Tire Süt,Foça yogurt (İzmir ve cevresi) bunların ürünleri kadar kaliteli ve güzel hiç bir ürün yemedim ben.Keşke heryerde artışa geçseler..
 
Back
X