İstanbul'u seven Mazoşistler

İSTANBUL
Yeditepe İstanbul
Boğaziçi İstanbul
Avrupa asya İstanbul
Acısı tadlısıyla İstanbul
Zengin zenginliğini fakire fakirliğini hiç bir yerde bu kadar his ettirmeyen istanbul
Nice medeniyete kucak açmış ve artık yorulduğunu hissettiğimiz İstanbul
Lale bu kadarmı yakışır dediğimiz İstanbul
Binlerce rengi tuvallere hiçbir ressamın koyamayacağı İstanbul
Her tarafı deniz olup denizi senin içindekinin bile görmediği İstanbul
Seveniyle sevmeyeniyle İstanbul
 
O Mazoşist listesine benim de adımı ekleyin lütfen

Küçüklüğümde de çok severdim, hayalimdi İstanbul.
Üniversiteye geldim orda Konstantinopolis halini de çok sevdim.
Şimdi gelin olup gidiciğiiimm ve hala seviyorum.

İstanbul'da yaşamak için önce o şehri sevmek lazım diye düşünüyorum.
Mesela tarihini sevmek lazım,
Tarihi eserlerini, parklarını, denizini, adalarını,
Şairlerin şiirlerinde bahsettiği İstanbul'u sevmek lazım.

Tabi İstanbul çok değişti. İçerisinde bir dünya farklı etnik kökene sahip insan barındırıyor. Dev beton yapılaşması, yok olan yeşil alanlar, insanların sorumsuzca etrafı kirletmeleri, Türkiye'de yaşanan can güvenliğinin bu şehirde bir adım daha ileride olması, trafik sıkıntısı, fazla insan kalabalığı, pahalılaşan hayat derken evet İstanbul'da yaşamak çile gibi.
Ama seversen yaşanır be
 
Istanbul cok guzel bir sehir hatirladigim kadari ile.. Adina sarkilar, siirler yazilmis bir sehir.. Simdi cok degisti, betonlasti... Sehir betonlasirken insanlarda zihniyet de degisti. Ekonomik durumlar da degisti. Eskiden ortadirek denilen bir tabaka vardi, simdi fakirler ve zenginler diye iki guruba ayrildi. bu yuzden cogu yerin tadini artik sadece kalburustu takimi cikarabiliyor, fakirler evde oturup ayi nasil gecireceklerinin hesabini yaparak sadece AVMlerde dolasabiliyorlar.. Ben size 80'lerin Istanbulundan biraz bahsedeyim.. Artik ne kadari duruyor, ne kadari da zengin mekani oldu siz hesaplayin..
Istanbul dunyanin en guzel sehirlerinden biriydi. Herhangi bir ulkedeki bir buyuk sehirdekinin en az uc-bes misli gezilecek gorulecek keyfi cikarilacak yeri olan bir sehir.. Taksimden Beyogluna uzanirken siralanmis magazalarin vitrinleri onunden gecerek giderken Inci Pastanesinden profiterol yemeden gecilmezdi. Galatasarayda Cicek Pasajinda canli muzik esliginde yemekler yenilir, soguk biralar icilirdi. Istenirse Galata Kulesinde de aksam yemegi yenilebilir tabii.. Caniniz kofte mi cekti? Sultanahmet Koftecisine buyurun.. Bu arada Kapalicarsiyi da gezmeyi unutmayin. oradan asagi sallandiniz miydi Misir carsisi, karniniz mi acikti, hadi balik ekmek yemeye Eminonundeki sandallara.. Tarihe seyahat etmek isterseniz gezin Topkapi Sarayindan baslayarak Yerebatani, Dolmabahceyi, Beylerbeyini ve daha bir coklarini.. Taksimden Kazanci yokusunu takip ederek Kabatasa inin sahildesiniz.. Cihangirden de ayni manzaraya bakarsiniz, Besiktastan da.. Ister Bogazda raki balik yapin,ister Tarabyadan bogazin soguk sularina dalin.. Aksamlari piyanist santorler esliginde tavernalarda yemeginizi yiyip dans edin.. Ya da misir, cekirdek yiyerek sahilde dolasin.. Sariyere giderseniz boreginden yemeden donmeyin. Daha ileriye, Belgrada piknige giderseniz az daha gidip Kilyostan Karadenizin dalgali sularinda serinleyebilirsiniz de.. Tam tersi tarafa gitseydik de Aksaraydan Kumkapiya inip oradaki balik restoranlarinda neseli bir aksam mi gecirse idik yoksa.. Ya da az ileri gidip Atakoyde Gelik Restorana takilip harika izgaralarinin ve kunefesinin tadinin zevkine mi varsaydik.. Ahhh o Angelonun tavernasi hele.. Ne renkli geceler yasanmisti oralarda.. Bogazdaki irili ufakli onlarca tavernadaki ve de Sezen Aksu'lu, Tulay Karaca'li gazinolardaki gece hayatina inat.. Ya Rumeli Hisarindaki konserler? Daha Anadolu yakasina gecemedik, yazmaya devam etsek gecemeyecegiz de zaten, ama bir Kanlica yogurdu yemeden, Camlica tepesine cikmadan, Kiz Kulesine gitmeden, Bagdat Caddesinde, Moda'da gezmeden de Istanbulu gezdim denmez ki.. Silenin, Adalarin da hatri kalsin.. Yazmakla bitiremedim, gezmekle bitirebilen haber versin.. Istanbul sevilmez mi be...
 
danscım anadolu yakasında doğup büyüdüm ben,orası nispeten daha sakin..avrupa yakasındasın sanırım

Avrupa yakasındayım ve işim pendikte taşıncam inşallah ev bakıyorum tuzlada. İstanbuldan komple kurtulcam :)
 

Ne biliyim istanbullular ankarayı sevmez ya ondan dedim kız. Ben istanbulda büyüdüm ama ankaraya bayılıyorum. Yaşadım da bi süre. Tam çalışılacak yaşanacak şehir. Ama eşim ankaralı olmasına rağmen istanbul istanbul diye tutturdu da geri geldik. Beyefendi sıkıldı :)
 
offf offf çok seviyorum istanbulu,cumartesi gidip o deniz havasını içime çekip geldim
 
istanbulluyum. ya istanbulldan bir süre ayrı kaldım. yapamadım. seviyorum herşeye rağmen.
 
istanbula bende aşık olmuştum bayılıyordum. her gittiğimde gecesını ayrı gunduzunu ayrı degerlendırıyordum. ama bu haftasonu hersey degıstı nedense
aılece bır kahvaltıya yarım 1/4 asgarı ucret bayılınca , arabamın yakıtı 12tl gösterince boğaza gtmek ıcın 4 saat trafık cekınce..
yok hacı dedım bu kadar yeter. Angaramın gozunu seveyım. tamam denızı yok , tarıhı eserlerı yok , denızlı memleketten gelen ıcın bir hic ankara ama sevıyorum uleeeeeeeeeen
 
çok duygulandım..gözlerim doldu.. eşim ortaköylü 1962 doğumlu..onunda istanbulu bir kaç satırla size anlatmasını isterdim..anlatır bazen..
ben anadolu yakasında doğdum anadolu hisarının üst taraflarında kavacıkta şu an yaşanmaya değer bir yer..
 
Istanbulu aşırı aşırısı seviyorum. Ama malesef canim Istanbul un icine edildi.
Evlenmeden once merkeze uzak otururdum. Onceden sayfiye yerleriymis sehir buyudukce sehrin icinde kalmis. Yesillikten bol bir sey yoktu. Her evin kocaman bahçesi vardı. Simdi kentsel dönüşüm orda da başlamış. Bahcelere de bina yapiyorlar ki daha cok kazansinlar. Sahile koca koca gokdelenler dikiyorlar.

Malesef mahvetmeye progaramli gibiyiz
 
kesinlikle akrabamız boş arsasını mütahite verdi 4 ..5 daire aldı sanırım daireler bo şu an kentsel dönüşümden kira veriyormuş devlet ..bir süre verecek sanırım tam bilmiyorum 400 erlira para alıyor şu an daire başına
 
içine etmeye izin verdiğin için extra üste alıyorsun birde
 
İki katli mustakil kocaman bahceli,
cicekli bocekli kedisiyle kopegiyle kusuyla meyve agaclariyla gupguzel bir ev hayalim var..
İstanbul bana bunlari veremez..

Ustelik cok nem var hayvan gibi terliyorum
 
İstanbul'dan nefret ediyorum. Çoğu yere göre merkezi bir yerdeyim ama yine de trafiğin içinde kalıyorum. Güzel havalarda dışarı çıkayım dediğimde kalabalıktan aşırı bunalıyorum, gezmek değil ama kalabalık yoruyor. Ayrıca pahalı, en basiti bi yerden bi yere gitmek bile para. Bi işim için saatler öncesinden yola çıkmam gerekiyor. Doğru düzgün yeşillik yok, park yok, bahçe yok. Her taraf sırf görüntü kirliliği yaratan gökdelenlerle dolu. Plaza insanlarının gereksiz havaları midemi bulandırıyor. Sapık her yerde var ama doğruya doğru İstanbul'da daha çok var.

Tek sevdiğim Adalar, Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı ve Atatürk Arboretumu. Bunlara gelebilmek için İstanbul'da yaşamaya da gerek yok. :) Ama hayat şartları işte, bazen mecbur kalıyoruz.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…