- 30 Ekim 2008
- 2.372
- 4
Bu bilgilendirmeyi yapmadan önce çok düşündüm, başkalarının yerinde olsam bana bu bilgiyi vermelerinden memnun olur muydum diye. Kesinlikle bilmek isterdim. Bir müşteri, bir tüketici daha da önemlisi 36 haftalık hamile ve ilk bebeğinin doğumunu bekleyen bir anne olarak... Bu sebeple sizden belki de biraz uzun olan bu yazıyı sonuna kadar okumanızı ve ilgili çevrenizle de paylaşmanızı önemle rica ediyorum.
Maalesef keyifle ve dikkatle hazırlanması gereken bebeğimin odası 24 Ağustos 2009 tarihinde verdiğim sipariş yüzünden çok sinir bozucu, üzüntü verici ve daha da önemlisi çözümsüz bir soruna dönüştü. Bunun tek sebebi ise LETTO Bebe ve Genç Mobilya firmasıdır. Çeşitli medya kanallarında, iletişim araçlarında defalarca tanıtımı ve hakkında röportaj yapılmış bu firma, ıstanbul Anadolu yakasının en gözde semtlerinden biri olan Çiftehavuzlar’da showroomu olan bir mobilyacıdır. Maalesef bir mahalle bakkalının bile sahip olduğu sorumluluk ve ticari ahlaka sahip değilmiş, acı tecrübem sonucu öğrendim. Firma sahipleri olan Sibel ve Hadi Öner çiftinin adını özellikle belirtmek istiyorum çünkü firmanın tüm negatif imajı bu çiftin sorumluluğudur.
Ağustos 2009 tarihinde siparişimi 15/10/2009 teslimat tarihi bilgisi ile firmaya verdim, mobilya bedelini de peşin ödedim. Eylül ayı boyunca mobilyam gelmeden önce teslim alacağım ve odama yaptıracağım duvar kağıtlarını talep etmemle başladı ilk sıkıntılar. Günlerce telefon ederek duvar kağıtlarımın ne zaman geleceğini öğrenmeye çalıştım. 2-3 kez mağazaya uğrayarak yüz yüze geç kalmamaları için uyardım. Firma sahibi Sibel hanım duvar kağıdı için 20/09/2009 tarihinde gelip alabilirsiniz dedi. O gün sabahı uğradığımda ise beni görmenin ve duvar kağıdını o esnada hazır etmemiş olmanın şaşkınlığı ile teslimatı yapamadı. Hamileliğimin ilerlemesi yüzünden sık sık gidip gelemeyeceğimi , duvar kağıtlarını evime göndermesini belirttim ve dükkandan ayrıldım. Aynı akşam sekreteri vasıtası ile arayarak mağaza yakınlarında isem tekrar uğramamı, duvar kağıtlarının hazır olduğunu iletti. Ben de evime göndermesini, en azından bunun onların unutkanlığına karşı yapması gereken bir işlem olduğunu söyledim, ertesi gün duvar kağıtları evime teslim edildi. Duvarlarımı kaplattım ve 15-17 Ekim’de teslim edilecek odamı beklemeye başladım. Bu esnada sık sık gittiğim kontrollerin sonucunda doktorum erken rahim kasılmaları olduğunu ve erken doğum riskimin arttığını belirtti. Bana verilen tarih ise 7-8 Kasım civarı idi, bu endişe ile mağazayı ve Sibel Hanım’ı tekrar arayarak bu bilgiyi ilettim, kendisinden teslimatın sarkmamasını özellikle rica ettim. Ayrıca karyolam için istediğimiz ekstra önlemleri de anımsattım. Tüm bunların sipariş yapılırken kontrol edilmesini, ekstra önlemlerimiz tamamlanmadan mobilyanın teslim edilmemesini tekrar izah ettim. Bu esnada bana herhangi bir gecikme olduğuna dair veyahut siparişte sorun çıktığına dair hiçbir bilgi vermedi, hiçbir şekilde konuşurken rahatsızlık belirtisi göstermedi.
ılerleyen her hafta kendilerini aramaya ve teslimatımın gecikmemesi için ricada bulunmaya devam ettim. Kendilerinin mobilyaları satarken 6 haftada teslim demelerine karşın çevremdeki yeni anne baba olmuş arkadaşlarımın uyarısı ile en erken 8 haftadan önce hiçbir firmanın teslim etmediğini bildiğimi, kendimi buna göre hazırladığımı ama onun da üstüne çıkmamaları gerektiğini söyleyen bendim. Bu esnada bile hiçbir renk vermeyerek sorun çıkmayacağını yüzüme baka baka teyit etti. Ekim ayının ilk haftasında karyolaya uygun bebek yatağı almak için mağazaya tekrar uğradım ve yatak ölçüsünü aldım, bu esnada ısrarla siparişimi sorunca Sibel Hanım 1 haftalık bir gecikmelerinin olacağını söyledi. Ben sorana kadar bu bilgiyi neden vermiyorsunuz dediğimde , gene de aksatmamaya çalışırız elimizden geleni yaparız şeklinde cevapladı. 12 Ekim 2009 tarihinde aile fertlerimden birisi mağazaya giderek siparişimin o hafta hazır olup olmayacağını sordu , aldığımız cevap 20 Ekim 2009 Salı günü teslim edileceğine dairdi. Bu aksamayı özellikle rica etmiş olmama rağmen sineye çektim ve Salı gününü bekledim. Tarafıma telefonla veya yazılı hiçbir bilgi verilmediği için eşimin annesi Salı akşamı mağazaya uğradı. Sibel Hanım veya eşi Hadi Bey mağazada olmadığından sekreter hanım vasıtası ile yine kıt kanaat bilgi almak için çabaladık ve telefon ile zor ulaşılan Sibel Hanım 24/10/2009 tarihinde kesin olarak teslim edileceği bilgisini verdi. 24/10/2009 tarihinde sabah aradığımda ise artık ne Hadi Bey’e ne de Sibel Hanım’a ulaşma imkanı olmadığını gördük. Sekreter hanım “fabrikaya ulaşamıyorum, patronlara da ulaşamıyorum” cümlelerinden başka bir bilgiye sahip olmadığı gibi benim siparişim hakkında da hiçbir bilgisi yoktu. Eşimin babası bu kez devreye girdi ve mağazaya gittik tekrar. Binbir güçlükle zorlayarak Hadi Bey’in cep telefonunu sekreter hanımdan aldık ancak belki 30 kez aramış olmamıza rağmen cep telefonuna cevap verilmemesi artık bizi şaşırtmadı. Eşimin babası sekreter hanım vasıtası ile 26/10/2009 tarihinde sabah erkenden mağazaya geleceğini not olarak iletti ve yine herhangi bir çözüm veya muhattap bulamadan geri döndük. 26/10/2009 tarihinde mağazada ısrarlı talebimiz üzerine sekreter hanım Hadi Bey ‘e nasılsa ( ! ) cep telefonundan ulaştı ve 27/10/2009 Salı akşamı veya 28/10/2009 Çarşamba öğlen en geç teslimatın yapılacağını söylediler. Buraya kadar her teslimat gününe kesin veya mutlaka kelimeleri kullanılarak iletildiği için artık hiç güvenimiz kalmamıştı. Salı ve Çarşamba günü de mağazaya geleceğimizi, gerekirse teslimat bitene kadar mağazadan ayrılmayıp kapıdan içeri giren her yeni müşteriye bu durumu anlatacağımızı ileterek ayrıldık. 27/10/2009 Salı günü saat 13.00’de mağazayı aradığımızda ve akşam saat kaçta geleceklerini sekreter hanıma son kez sorduğumuzda aldığımız çıldırtıcı cevap : “ Akşam saatlerinde belli olunca biz sizi arayalım” şeklinde idi. Bunu da yutabileceğimize ihtimal vermedik ve mağazaya gittik. Bundan sonra duyduklarımız ve öğrendiklerimiz ise kızgınlığımızı, hayalkırıklığına, dahası büyük bir aldatılmışlık duygusuna çevirdi.
Firma sahipleri her zamanki gibi ulaşılamaz durumda idi, zira sekreter hanım firmanın telefonları kesik olduğu için içerden dışarıyı arayamıyordu bile …??!! Bunca zaman “ulaşamıyorum” derken mecazi anlamda değil demek ki teknik imkansızlık sebebi ile ulaşamıyormuş gerçekten . Firmanın Telekom’a dahi borcu olduğunu anladık. O esnada firmanın önüne yanaşan LETTO logolu nakliye kamyonundan firmanın atölye işçilerinin indiğini gören babam onlardan bilgi almak istedi. Aldığımız cevap bizim mobilyalarımızın henüz tamamlanmadığıydı.
Mobilya teslimatı gecikmiş bir 9 aylık hamile kadınım ve bunu duyduğumda ne hissettiğimi düşünün lütfen. Her aile mobilyalarının eve geldiğinde en az 2-3 hafta boya koktuğunu ve bu esnada odanın koku geçene kadar boş beklediğini bilir, henüz yapımına bile başlanmamış ve bana teslim edilmemiş mobilyam eve gelse bile doğum esnasında henüz bebeğimi yatırmak için elverişli olmayacaktı zaten. Bu bilgiye en az benim kadar hatta fazlasıyla sahip olan Sibel-Hadi Öner çifti aylarca gözümün içine ve karnı burnunda halime baka baka bugün veriyoruz yarın getiriyoruz diye hiç utanmadan konuşmaya devam ettiler. Üstelik mobilyaları teslim edemeyecek olmalarına karşın hala o gün bile (27/10/2009) yarın getiriyoruz diye telefonda konuşabiliyorlardı. Bizimle dalga geçmekten mi, yoksa söylediklerini kendileri bile duymadıklarından mı, en ufak bir ticari ahlaka ve utanma duygusuna sahip olmadıklarından mıdır bilinmez hala doğruyu söylememekte ısrar ettiler. Akıllı ve normal bir insanın anlayabilmesi zor olan bir durum bu.
Böyle bir muameleye sahip olmak için herhangi bir hata yapmadık, ödememizi dahi anlaşma günü peşin ödedik, her türlü riyakarlığa rağmen haftalarca aradık, showrooma defalarca gittik ve son gün mobilyaları teşhirden alıp götüreceğiz diye tehdit etmemize rağmen onlar zar zor telefonla da olsa ortada görünmemeye çalışarak bunu kabul ettiler. Üstelik siparişimin yarısından fazlası ( tekstil ürünleri , abajur, duvar rafı , tavan aydınlatması vb. ekstra aksesuarlarımız ) parası ödendiği halde mağazada teşhirde olmadığı için alamayacağımız ürünlerdi.Yani ödediğimin yarısına yakınını zaten alamayacaktım. Tesadüf eseri bulduğumuz atölye telefonuyla mobilyalarımızı rica minnet 10 gün sonrasına üretilmesi için ikna ettik. Firma sahibi bu aşamada ortalarda hiç görünmedi, azıcık da olsa şansımız var diye umutlanmıştık ki atölye ile 31/10/2009 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesi ile firma sahibi Hadi Bey’in kendisine boya yapmak ve boyayı almak için bile para vermediğini söyleyerek son umudumuzu da yok etti. Son olarak , 31/10/2009 tarihinde mağazaya tıpkı haciz memurları gibi siparişime dair ne varsa alabilirim diye gidince son bir şok daha yaşadım. Teşhirde duran benim alacağım mobilyalar dükkanda yoktu. Bu mobilyaları benden 1 gün önce gelen başka bir kızgın aile alıp götürmüştü bile. Artık sinirlerimi tutamadan yüksek sesle bağırarak paramın iadesini istedim. Güler ındere isimli şahıs duvar kaplaması yapacakları için bu mobilyaları geçici olarak atölyeye gönderdik diyerek tiyatro oynamaya devam etti. ( Hakikaten pes, bir de kendisi 70 yaşındayım tansiyon hastasıyım bağırmayın şeklinde bir savunma ile yalan söylemesine bahane ile devam etti ). 02/11/2009 tarihinde KESıN OLARAK VE SON DEFA SÖZ VERDıĞıNı SÖYLEYEREK mobilyamın ve tüm diğer aksesuarların geleceğini söyledi. Artık inanmadığımı belirtmeme gerek yok sanırım. Bu nasıl bir pişkinlik, nasıl bir yalan söyleme inadı ve nasıl bir utanmazlıktır anlayamıyorum… 02/11/2009 tarihinde ne mobilyam geldi ne de artık bu dolandırıcı ailenin herhangi bir üyesi dükkana teşrif eder oldular. Zaten sadece Cumartesi günleri geliyorlar zira haftasonları mobilyacı gezen ailelere satış yapabilme imkanları var hala, ve maalesef aynı saygısız ruhla yollarına devam ediyorlar.
Sabah saat 11.00 civarında dükkana giderek teşhirden başka bir oda takımı seçmek zorunda kaldım, tam ihtiyacımı karşılamayacak olsa da en azından bebek doğunca yerde yatmak zorunda kalmayacaktı. Akşam saat 20.00’e dek dükkanda bekledik, firmanın ustaları gün içinde 2-3 farklı yere uğradıklarından akşama doğru ancak dükkana gelebildiler. Bizim mobilyaları yüklettik kamyona ve akşam saat 22.00 civarı evime kurulmuş oldular.Her koşulda gene de sabırla gece yarısına kadar çalışan o işçilere teşekkür etmek lazımdı, arkalarından dua bile ettim...
Tüm gün dükkana gelen ailelere siparişini sordukça durumumuzu anlattık, onlar da panikle hemen kamyon çağırtıp dükkandan istedikleri mobilyaları yükletip gittiler, kimisi de 03/11/2009 sabahına organize oldular. Herkes kendi arasında konuşuyor , “Nedir biz haciz memuru gibi halimize bak” diye şaşkınlıkla söyleniyordu. Dükkandaki sekreter hanım gerçekten bunalmış, suçu kabahati olmadığı halde haftalardır, günlerdir müşterilerin kızgınlıklarını göğüslemeye çalışıyordu. Kadıncağızın tüm iyi niyeti ile insanları kırmadan sakin kalmaya çabaladığını gördük , onun için dahi üzüldük. Sanırım kendisi de orada fazla kalmaz.
Sonuç olarak ben zorlayarak da olsa bir mal edindim ve kabus beklediğim şekilde değilse bile beni idare edecek gibi sonuçlandı, ama ya başka aileler ? Bunun bedelini ve sorumluluğunu ödemelerini istiyorum. Bu tarz insanların ve firmaların ticari olarak yaşamlarını sürdürmelerine engel olmak ve insanları kazıklamalarının önüne geçmek gerekir.
Bu bilgileri ulaşabildiğim kadar çok aileye, bebek mobilyası almaya hazırlanan veyahut maalesef Letto Bebe ve bizzat ÖNER çiftinin gazabına uğramış ailelere ulaştırmak istiyorum. Belki onlar da sebepsiz ve habersiz yere bekledikleri mobilyaları için harekete geçerler. Bizden başka ailelerin mağdur olmadığını bilmek en azından sıkıntımızı biraz olsun hafifletecektir,
Maalesef keyifle ve dikkatle hazırlanması gereken bebeğimin odası 24 Ağustos 2009 tarihinde verdiğim sipariş yüzünden çok sinir bozucu, üzüntü verici ve daha da önemlisi çözümsüz bir soruna dönüştü. Bunun tek sebebi ise LETTO Bebe ve Genç Mobilya firmasıdır. Çeşitli medya kanallarında, iletişim araçlarında defalarca tanıtımı ve hakkında röportaj yapılmış bu firma, ıstanbul Anadolu yakasının en gözde semtlerinden biri olan Çiftehavuzlar’da showroomu olan bir mobilyacıdır. Maalesef bir mahalle bakkalının bile sahip olduğu sorumluluk ve ticari ahlaka sahip değilmiş, acı tecrübem sonucu öğrendim. Firma sahipleri olan Sibel ve Hadi Öner çiftinin adını özellikle belirtmek istiyorum çünkü firmanın tüm negatif imajı bu çiftin sorumluluğudur.
Ağustos 2009 tarihinde siparişimi 15/10/2009 teslimat tarihi bilgisi ile firmaya verdim, mobilya bedelini de peşin ödedim. Eylül ayı boyunca mobilyam gelmeden önce teslim alacağım ve odama yaptıracağım duvar kağıtlarını talep etmemle başladı ilk sıkıntılar. Günlerce telefon ederek duvar kağıtlarımın ne zaman geleceğini öğrenmeye çalıştım. 2-3 kez mağazaya uğrayarak yüz yüze geç kalmamaları için uyardım. Firma sahibi Sibel hanım duvar kağıdı için 20/09/2009 tarihinde gelip alabilirsiniz dedi. O gün sabahı uğradığımda ise beni görmenin ve duvar kağıdını o esnada hazır etmemiş olmanın şaşkınlığı ile teslimatı yapamadı. Hamileliğimin ilerlemesi yüzünden sık sık gidip gelemeyeceğimi , duvar kağıtlarını evime göndermesini belirttim ve dükkandan ayrıldım. Aynı akşam sekreteri vasıtası ile arayarak mağaza yakınlarında isem tekrar uğramamı, duvar kağıtlarının hazır olduğunu iletti. Ben de evime göndermesini, en azından bunun onların unutkanlığına karşı yapması gereken bir işlem olduğunu söyledim, ertesi gün duvar kağıtları evime teslim edildi. Duvarlarımı kaplattım ve 15-17 Ekim’de teslim edilecek odamı beklemeye başladım. Bu esnada sık sık gittiğim kontrollerin sonucunda doktorum erken rahim kasılmaları olduğunu ve erken doğum riskimin arttığını belirtti. Bana verilen tarih ise 7-8 Kasım civarı idi, bu endişe ile mağazayı ve Sibel Hanım’ı tekrar arayarak bu bilgiyi ilettim, kendisinden teslimatın sarkmamasını özellikle rica ettim. Ayrıca karyolam için istediğimiz ekstra önlemleri de anımsattım. Tüm bunların sipariş yapılırken kontrol edilmesini, ekstra önlemlerimiz tamamlanmadan mobilyanın teslim edilmemesini tekrar izah ettim. Bu esnada bana herhangi bir gecikme olduğuna dair veyahut siparişte sorun çıktığına dair hiçbir bilgi vermedi, hiçbir şekilde konuşurken rahatsızlık belirtisi göstermedi.
ılerleyen her hafta kendilerini aramaya ve teslimatımın gecikmemesi için ricada bulunmaya devam ettim. Kendilerinin mobilyaları satarken 6 haftada teslim demelerine karşın çevremdeki yeni anne baba olmuş arkadaşlarımın uyarısı ile en erken 8 haftadan önce hiçbir firmanın teslim etmediğini bildiğimi, kendimi buna göre hazırladığımı ama onun da üstüne çıkmamaları gerektiğini söyleyen bendim. Bu esnada bile hiçbir renk vermeyerek sorun çıkmayacağını yüzüme baka baka teyit etti. Ekim ayının ilk haftasında karyolaya uygun bebek yatağı almak için mağazaya tekrar uğradım ve yatak ölçüsünü aldım, bu esnada ısrarla siparişimi sorunca Sibel Hanım 1 haftalık bir gecikmelerinin olacağını söyledi. Ben sorana kadar bu bilgiyi neden vermiyorsunuz dediğimde , gene de aksatmamaya çalışırız elimizden geleni yaparız şeklinde cevapladı. 12 Ekim 2009 tarihinde aile fertlerimden birisi mağazaya giderek siparişimin o hafta hazır olup olmayacağını sordu , aldığımız cevap 20 Ekim 2009 Salı günü teslim edileceğine dairdi. Bu aksamayı özellikle rica etmiş olmama rağmen sineye çektim ve Salı gününü bekledim. Tarafıma telefonla veya yazılı hiçbir bilgi verilmediği için eşimin annesi Salı akşamı mağazaya uğradı. Sibel Hanım veya eşi Hadi Bey mağazada olmadığından sekreter hanım vasıtası ile yine kıt kanaat bilgi almak için çabaladık ve telefon ile zor ulaşılan Sibel Hanım 24/10/2009 tarihinde kesin olarak teslim edileceği bilgisini verdi. 24/10/2009 tarihinde sabah aradığımda ise artık ne Hadi Bey’e ne de Sibel Hanım’a ulaşma imkanı olmadığını gördük. Sekreter hanım “fabrikaya ulaşamıyorum, patronlara da ulaşamıyorum” cümlelerinden başka bir bilgiye sahip olmadığı gibi benim siparişim hakkında da hiçbir bilgisi yoktu. Eşimin babası bu kez devreye girdi ve mağazaya gittik tekrar. Binbir güçlükle zorlayarak Hadi Bey’in cep telefonunu sekreter hanımdan aldık ancak belki 30 kez aramış olmamıza rağmen cep telefonuna cevap verilmemesi artık bizi şaşırtmadı. Eşimin babası sekreter hanım vasıtası ile 26/10/2009 tarihinde sabah erkenden mağazaya geleceğini not olarak iletti ve yine herhangi bir çözüm veya muhattap bulamadan geri döndük. 26/10/2009 tarihinde mağazada ısrarlı talebimiz üzerine sekreter hanım Hadi Bey ‘e nasılsa ( ! ) cep telefonundan ulaştı ve 27/10/2009 Salı akşamı veya 28/10/2009 Çarşamba öğlen en geç teslimatın yapılacağını söylediler. Buraya kadar her teslimat gününe kesin veya mutlaka kelimeleri kullanılarak iletildiği için artık hiç güvenimiz kalmamıştı. Salı ve Çarşamba günü de mağazaya geleceğimizi, gerekirse teslimat bitene kadar mağazadan ayrılmayıp kapıdan içeri giren her yeni müşteriye bu durumu anlatacağımızı ileterek ayrıldık. 27/10/2009 Salı günü saat 13.00’de mağazayı aradığımızda ve akşam saat kaçta geleceklerini sekreter hanıma son kez sorduğumuzda aldığımız çıldırtıcı cevap : “ Akşam saatlerinde belli olunca biz sizi arayalım” şeklinde idi. Bunu da yutabileceğimize ihtimal vermedik ve mağazaya gittik. Bundan sonra duyduklarımız ve öğrendiklerimiz ise kızgınlığımızı, hayalkırıklığına, dahası büyük bir aldatılmışlık duygusuna çevirdi.
Firma sahipleri her zamanki gibi ulaşılamaz durumda idi, zira sekreter hanım firmanın telefonları kesik olduğu için içerden dışarıyı arayamıyordu bile …??!! Bunca zaman “ulaşamıyorum” derken mecazi anlamda değil demek ki teknik imkansızlık sebebi ile ulaşamıyormuş gerçekten . Firmanın Telekom’a dahi borcu olduğunu anladık. O esnada firmanın önüne yanaşan LETTO logolu nakliye kamyonundan firmanın atölye işçilerinin indiğini gören babam onlardan bilgi almak istedi. Aldığımız cevap bizim mobilyalarımızın henüz tamamlanmadığıydı.
Mobilya teslimatı gecikmiş bir 9 aylık hamile kadınım ve bunu duyduğumda ne hissettiğimi düşünün lütfen. Her aile mobilyalarının eve geldiğinde en az 2-3 hafta boya koktuğunu ve bu esnada odanın koku geçene kadar boş beklediğini bilir, henüz yapımına bile başlanmamış ve bana teslim edilmemiş mobilyam eve gelse bile doğum esnasında henüz bebeğimi yatırmak için elverişli olmayacaktı zaten. Bu bilgiye en az benim kadar hatta fazlasıyla sahip olan Sibel-Hadi Öner çifti aylarca gözümün içine ve karnı burnunda halime baka baka bugün veriyoruz yarın getiriyoruz diye hiç utanmadan konuşmaya devam ettiler. Üstelik mobilyaları teslim edemeyecek olmalarına karşın hala o gün bile (27/10/2009) yarın getiriyoruz diye telefonda konuşabiliyorlardı. Bizimle dalga geçmekten mi, yoksa söylediklerini kendileri bile duymadıklarından mı, en ufak bir ticari ahlaka ve utanma duygusuna sahip olmadıklarından mıdır bilinmez hala doğruyu söylememekte ısrar ettiler. Akıllı ve normal bir insanın anlayabilmesi zor olan bir durum bu.
Böyle bir muameleye sahip olmak için herhangi bir hata yapmadık, ödememizi dahi anlaşma günü peşin ödedik, her türlü riyakarlığa rağmen haftalarca aradık, showrooma defalarca gittik ve son gün mobilyaları teşhirden alıp götüreceğiz diye tehdit etmemize rağmen onlar zar zor telefonla da olsa ortada görünmemeye çalışarak bunu kabul ettiler. Üstelik siparişimin yarısından fazlası ( tekstil ürünleri , abajur, duvar rafı , tavan aydınlatması vb. ekstra aksesuarlarımız ) parası ödendiği halde mağazada teşhirde olmadığı için alamayacağımız ürünlerdi.Yani ödediğimin yarısına yakınını zaten alamayacaktım. Tesadüf eseri bulduğumuz atölye telefonuyla mobilyalarımızı rica minnet 10 gün sonrasına üretilmesi için ikna ettik. Firma sahibi bu aşamada ortalarda hiç görünmedi, azıcık da olsa şansımız var diye umutlanmıştık ki atölye ile 31/10/2009 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesi ile firma sahibi Hadi Bey’in kendisine boya yapmak ve boyayı almak için bile para vermediğini söyleyerek son umudumuzu da yok etti. Son olarak , 31/10/2009 tarihinde mağazaya tıpkı haciz memurları gibi siparişime dair ne varsa alabilirim diye gidince son bir şok daha yaşadım. Teşhirde duran benim alacağım mobilyalar dükkanda yoktu. Bu mobilyaları benden 1 gün önce gelen başka bir kızgın aile alıp götürmüştü bile. Artık sinirlerimi tutamadan yüksek sesle bağırarak paramın iadesini istedim. Güler ındere isimli şahıs duvar kaplaması yapacakları için bu mobilyaları geçici olarak atölyeye gönderdik diyerek tiyatro oynamaya devam etti. ( Hakikaten pes, bir de kendisi 70 yaşındayım tansiyon hastasıyım bağırmayın şeklinde bir savunma ile yalan söylemesine bahane ile devam etti ). 02/11/2009 tarihinde KESıN OLARAK VE SON DEFA SÖZ VERDıĞıNı SÖYLEYEREK mobilyamın ve tüm diğer aksesuarların geleceğini söyledi. Artık inanmadığımı belirtmeme gerek yok sanırım. Bu nasıl bir pişkinlik, nasıl bir yalan söyleme inadı ve nasıl bir utanmazlıktır anlayamıyorum… 02/11/2009 tarihinde ne mobilyam geldi ne de artık bu dolandırıcı ailenin herhangi bir üyesi dükkana teşrif eder oldular. Zaten sadece Cumartesi günleri geliyorlar zira haftasonları mobilyacı gezen ailelere satış yapabilme imkanları var hala, ve maalesef aynı saygısız ruhla yollarına devam ediyorlar.
Sabah saat 11.00 civarında dükkana giderek teşhirden başka bir oda takımı seçmek zorunda kaldım, tam ihtiyacımı karşılamayacak olsa da en azından bebek doğunca yerde yatmak zorunda kalmayacaktı. Akşam saat 20.00’e dek dükkanda bekledik, firmanın ustaları gün içinde 2-3 farklı yere uğradıklarından akşama doğru ancak dükkana gelebildiler. Bizim mobilyaları yüklettik kamyona ve akşam saat 22.00 civarı evime kurulmuş oldular.Her koşulda gene de sabırla gece yarısına kadar çalışan o işçilere teşekkür etmek lazımdı, arkalarından dua bile ettim...
Tüm gün dükkana gelen ailelere siparişini sordukça durumumuzu anlattık, onlar da panikle hemen kamyon çağırtıp dükkandan istedikleri mobilyaları yükletip gittiler, kimisi de 03/11/2009 sabahına organize oldular. Herkes kendi arasında konuşuyor , “Nedir biz haciz memuru gibi halimize bak” diye şaşkınlıkla söyleniyordu. Dükkandaki sekreter hanım gerçekten bunalmış, suçu kabahati olmadığı halde haftalardır, günlerdir müşterilerin kızgınlıklarını göğüslemeye çalışıyordu. Kadıncağızın tüm iyi niyeti ile insanları kırmadan sakin kalmaya çabaladığını gördük , onun için dahi üzüldük. Sanırım kendisi de orada fazla kalmaz.
Sonuç olarak ben zorlayarak da olsa bir mal edindim ve kabus beklediğim şekilde değilse bile beni idare edecek gibi sonuçlandı, ama ya başka aileler ? Bunun bedelini ve sorumluluğunu ödemelerini istiyorum. Bu tarz insanların ve firmaların ticari olarak yaşamlarını sürdürmelerine engel olmak ve insanları kazıklamalarının önüne geçmek gerekir.
Bu bilgileri ulaşabildiğim kadar çok aileye, bebek mobilyası almaya hazırlanan veyahut maalesef Letto Bebe ve bizzat ÖNER çiftinin gazabına uğramış ailelere ulaştırmak istiyorum. Belki onlar da sebepsiz ve habersiz yere bekledikleri mobilyaları için harekete geçerler. Bizden başka ailelerin mağdur olmadığını bilmek en azından sıkıntımızı biraz olsun hafifletecektir,
Son düzenleme: