- 11 Mart 2008
- 56.599
- 4.466
- Konu Sahibi speedy-gonzales
- #1
Bu trajedi neden gerçekleşti sorusunun cevabı işte burada; burada 55 masum bebeğin neden ıslak bir sonbahar sabahı, sözde bir kuduz salgını bahane edilerek katledildiklerini ve neden bir daha asla Göktürk tepelerinin arkasından doğan güneşi göremeyeceklerini anlatacağız.
1. Barınaklardaki bebekler tam birer baş belasıdır.
Ağlarlar, mama isterler, çiş ve kaka yaparlar, ilgi isterler, ve dahası, her gün sayıları biraz daha artar.
Onları doyurmak, arkalarını temizlemek, barınakların dehşet verici koşullarında sürekli hastalandıkları için
tıbbi bakımlarını sağlamak hep birer yüktür. Kimse onları sevmez, işçiler de, veterinerler de, yöneticiler de.
2. Barınaklardaki gönüllüler tam birer baş belasıdırlar. İşçilere, doktorlara, yöneticilere bağırırlar, mama isterler,
kafeslerin çiş ve kakadan, kusmuktan temizlenmesini, ölen veya ölmekte olan bebeklerin dışarı alınmasını, kafestekileri de hasta etmemesini isterler.
Herşeyin düzenli ve hijyenik olmasını isterler. Bebekler için ihtimam isterler, bebekler YAŞASIN isterler!
Ve tabii bu pek uygun birşey değildir.
Bundan başka, genellikle eğitimli kadınlardır bunlar ve burada çalışanlar için işlerini yapmaları karşısındaki bu ısrarcı halleri çok ama çok sinir bozucu olabilir.
3. Barınaklarda, gönüllüler sık sık günün yemeği oluverirler. Nefret edilirler, dışarı çıkartılmak istenirler. Ama nasıl yaparsın bunu? Hayvanların hayatını herşeyin önüne koymuş bu müthiş insanları nasıl yok edersin?
Bunu, uğruna yaşadıkları şeyi öldürerek yaparsın.
Bunu, her gün okşadıkları o minik kafaları yok ederek yaparsın.
Bunu, öldüreceklerini kendilerine seçtirerek yaparsın.
Bunu, işlediğin cinayetin sorumluluğunu onlara yükleyerek yaparsın.
Bunu, onların gözlerinin içine bakıp bebekleri sen öldürdün, biz değil diyerek yaparsın.
Sonra dumanla dolu odana gider, çayından bir yudum içer ve derin bir nefes alırsın. Bir sonrakiler gelinceye kadar rahatsındır.
1. Barınaklardaki bebekler tam birer baş belasıdır.
Ağlarlar, mama isterler, çiş ve kaka yaparlar, ilgi isterler, ve dahası, her gün sayıları biraz daha artar.
Onları doyurmak, arkalarını temizlemek, barınakların dehşet verici koşullarında sürekli hastalandıkları için
tıbbi bakımlarını sağlamak hep birer yüktür. Kimse onları sevmez, işçiler de, veterinerler de, yöneticiler de.
2. Barınaklardaki gönüllüler tam birer baş belasıdırlar. İşçilere, doktorlara, yöneticilere bağırırlar, mama isterler,
kafeslerin çiş ve kakadan, kusmuktan temizlenmesini, ölen veya ölmekte olan bebeklerin dışarı alınmasını, kafestekileri de hasta etmemesini isterler.
Herşeyin düzenli ve hijyenik olmasını isterler. Bebekler için ihtimam isterler, bebekler YAŞASIN isterler!
Ve tabii bu pek uygun birşey değildir.
Bundan başka, genellikle eğitimli kadınlardır bunlar ve burada çalışanlar için işlerini yapmaları karşısındaki bu ısrarcı halleri çok ama çok sinir bozucu olabilir.
3. Barınaklarda, gönüllüler sık sık günün yemeği oluverirler. Nefret edilirler, dışarı çıkartılmak istenirler. Ama nasıl yaparsın bunu? Hayvanların hayatını herşeyin önüne koymuş bu müthiş insanları nasıl yok edersin?
Bunu, uğruna yaşadıkları şeyi öldürerek yaparsın.
Bunu, her gün okşadıkları o minik kafaları yok ederek yaparsın.
Bunu, öldüreceklerini kendilerine seçtirerek yaparsın.
Bunu, işlediğin cinayetin sorumluluğunu onlara yükleyerek yaparsın.
Bunu, onların gözlerinin içine bakıp bebekleri sen öldürdün, biz değil diyerek yaparsın.
Sonra dumanla dolu odana gider, çayından bir yudum içer ve derin bir nefes alırsın. Bir sonrakiler gelinceye kadar rahatsındır.