Bu benim yazdığım bir yazı.Bir yarışma için okula vereceğim sizlerin fikirlerine ihtiyacım var :)
İSTANBUL
Bizansın merkezi,Türklerin gözbebeği.1453 yılında Fatih Sultan Mehmet sayesinde sadece Kostantinapolis olan adı değişmedi tarihi,insanları ve birçok şey değişti gözbebeğimiz,birtanemiz oldu.Beykozuyla,Kanlıcasıyla,Üsküdarıyla ve niceleriyle boğazın incisi olan kentleri,insanı mest etmekden ziyade duygu karmaşalarına neden olan güzide şehrimiz...
Bahar esintisine uyanmak o güzelim ıhlamur kokusunu içimize çekmek insanı ayrı bir havaya sokar.Eskilere en eskilere çocukluğumuza götürür.;dizlerimizin yara bere içindeki halini,ama yanağımızdan hiç eksik olmayan o tatlı kırmızılığı,tatlı heycanımızı,belkide gereksiz yeislermizi hatırlatır .Gece uyku tutmayıp uyandığımızda kahveyi yudumlarken tamn yerinin ağırmasını,güneşin doğuşunu,doğarken çıkan o nacizane kızıllığa seyre dalmak.Kuşların uyanışlarını ve tatlı cıvıltılarına şahit olmak kendimize verebileceğimiz en büyük armağan değil midir_Akşam sahil boyunca yürüken tatlı esintiye kendimizi kaptırıpve yine içimizdeki o tatlı ürpermeyi hissetmek büyük bir haz değil midir?
Fatih Sultan Mehmetten Osmanlının yıkılışınakadar başkentlik yapması ne kadar çok caminin,sarayın ve dahasının yağıldığını anlatır umarım.En büyük mimarımızdan biri olan Mimar Sinanı da unutmak istemem.571 tane eseri vardır.Yazarlarımız şairlerimiz İstanbulu konu alan pek çok şiir ve roman yazmıştır.Sanırım şiirde tartışmasız herkesin en çok bildiği İstanbulu Dinliyorum Gözlerim Kapalı şiiridir.
Toparlamak gerekirse,
Pekçok medeniyete evsahipliği yapmış olan İstanbul'da o medeniyetlerin etkisi altında kalmıştır.Eserlerinide hala içinde bulundurmaktadır.Kimi zaman mutluluğumuzun kimi zamanda yeislerimizin nedeni olmuştur.Ama yinede o Yedi Tepe arasında ki İstanbuldur.Uğruna nice harplerin yapıldığı şehrimiz,gözbebeğimiz.
İSTANBUL
Bizansın merkezi,Türklerin gözbebeği.1453 yılında Fatih Sultan Mehmet sayesinde sadece Kostantinapolis olan adı değişmedi tarihi,insanları ve birçok şey değişti gözbebeğimiz,birtanemiz oldu.Beykozuyla,Kanlıcasıyla,Üsküdarıyla ve niceleriyle boğazın incisi olan kentleri,insanı mest etmekden ziyade duygu karmaşalarına neden olan güzide şehrimiz...
Bahar esintisine uyanmak o güzelim ıhlamur kokusunu içimize çekmek insanı ayrı bir havaya sokar.Eskilere en eskilere çocukluğumuza götürür.;dizlerimizin yara bere içindeki halini,ama yanağımızdan hiç eksik olmayan o tatlı kırmızılığı,tatlı heycanımızı,belkide gereksiz yeislermizi hatırlatır .Gece uyku tutmayıp uyandığımızda kahveyi yudumlarken tamn yerinin ağırmasını,güneşin doğuşunu,doğarken çıkan o nacizane kızıllığa seyre dalmak.Kuşların uyanışlarını ve tatlı cıvıltılarına şahit olmak kendimize verebileceğimiz en büyük armağan değil midir_Akşam sahil boyunca yürüken tatlı esintiye kendimizi kaptırıpve yine içimizdeki o tatlı ürpermeyi hissetmek büyük bir haz değil midir?
Fatih Sultan Mehmetten Osmanlının yıkılışınakadar başkentlik yapması ne kadar çok caminin,sarayın ve dahasının yağıldığını anlatır umarım.En büyük mimarımızdan biri olan Mimar Sinanı da unutmak istemem.571 tane eseri vardır.Yazarlarımız şairlerimiz İstanbulu konu alan pek çok şiir ve roman yazmıştır.Sanırım şiirde tartışmasız herkesin en çok bildiği İstanbulu Dinliyorum Gözlerim Kapalı şiiridir.
Toparlamak gerekirse,
Pekçok medeniyete evsahipliği yapmış olan İstanbul'da o medeniyetlerin etkisi altında kalmıştır.Eserlerinide hala içinde bulundurmaktadır.Kimi zaman mutluluğumuzun kimi zamanda yeislerimizin nedeni olmuştur.Ama yinede o Yedi Tepe arasında ki İstanbuldur.Uğruna nice harplerin yapıldığı şehrimiz,gözbebeğimiz.
