İnfertilite Psikolojisi - Psk. Dr. Leyla Kaya

İnfertilite, doğal yolla çocuk sahibi olamamayı tanımlayan bir kavramdır. İnfertilite tedavisi, ilaç tedavisi, aşılama, yumurta dondurma, embriyo transferi, tüp bebek tedavisi gibi pek çok farklı süreçle gerçekleşebilmektedir. Tüm bu tedaviler fizyolojik pek çok zorluğun yanında psikolojik olarak da fazlasıyla zorlayıcı olabilmektedir.

Halk arasında ‘’kısırlık’’ olarak ifade edilen infertilite, özellikle kadınlar açısından pek çok açıdan zorlayıcı olmaktadır. Çocuk sahibi olamamak kadının yeterliliği üzerinden ele alınmakta, doğurganlığın sorumluluğu kadınlara yüklenmekte ve çeşitli soru ve/veya yorumlara erkeklerden ziyade kadınlar maruz kalmaktadır. Kadınlar bir yandan tedavi süreçlerine başlamakta, fiziksel açıdan zorlayıcı işlemlere maruz kalmakta; öte yandan toplumsal açıdan maruz kaldıkları bu süreci yönetmek durumunda kalmaktadır. Tedavi sürecinin ve çocuk sahibi olamamanın getirdiği psikolojik zorlukların yanısıra, infertilite yaşayan kişiler toplumsal açıdan da pek çok sorunla uğraşmak zorunda kalmaktadır. Damgalanma, acınma, eleştirilme, suçlanma, yetersizlik, boşanma tehdidi, aile ve çevre baskısı, dışlanma, yalnız kalma gibi durumlar özellikle kadınlar için yeni stres alanları doğurmaktadır.

Ve sonuçta infertilite yaşayan kadınlar stres, kaygı, özgüven ve benlik saygısında azalma, yetersizlik, değersizlik, umutsuzluk, çaresizlik, hayal kırıklığı, öfke, yalnızlık, depresyon gibi çeşitli psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Bunların yanısıra tekrarlayan başarısız tedavi denemeleri, düşükler, ağrılı işlemler kadınlar üzerinde travmatik yaşantılara sebep olmaktadır.

İnfertilite Psikolojik Danışmanlığı, kadınların yaşadıkları psikolojik ve sosyal zorlukları ele alarak yaşadıkları stresi ve kaygıyı azaltmayı, özgüvenlerini artırmayı, infertiliteye ve kendilerine yeni bir gözle bakmayı sağlamayı, hayatlarına yeni bir anlam katmayı, yaşadıkları travmatik deneyimleri geride bırakmayı ve infertilite tedavi sürecine psikolojik olarak daha güçlü devam etmelerini amaçlamaktadır. Halk arasında damgalanan bir durum olması nedeniyle, infertiliteye dair pek çok konunun infertilite yaşayan kadınlar tarafından konuşulamaması, yaşadıkları sorunların yalnızca kendilerine özgü olduğunu düşünmelerine ve daha yalnız hissetmelerine yol açmaktadır. Bu anlamda özellikle infertiliteye yönelik bireysel ve grup terapileri oldukça önemli ve destekleyici olmaktadır.