İlkbahar Meyve Ve Sebzeleri

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.104
603.056
43
Eğer ürünlerinizden en fazla besin almak istiyorsanız,herşeyi mevsimde yiyin. Uzun bir kıştan sonra, bahar meyve ve sebzeler için hoş bir zamandır. Yılın bu zamanında, renklerin, tatların ve besinlerin patlamasına maruz kalırız.Havaların yavaş yavaş ısınmaya başladığı ilkbahar aylarında canlanan tabiatın yarattığı etki ile alerjik reaksiyonlar görülmeye başlar. Vücudumuzu bu alerjik reaksiyonlardan korumak ve buna uygun olarak beslenmek gerekir. Özellikle organik meyve sebze tüketmemiz durumunda vücudumuzun bu ihtiyacını kolayca karşılayabilir, hastalıklara karşı vücut direncimizi arttırmış oluruz.


Kiraz:


Çiçek açmış kirazlar baharın habercisidir. Gülgiller ailesinden olan kirazın Latince ismi Prunus avium’dur.

Meyveleri özellikle mineral madde açısından oldukça zengin olan kirazın, sanayide kullanılan birkaç çeşidi dışında hemen hepsi taze olarak tüketilmektedir. Kiraz, Protein, karbonhidrat, Vitaminler (A, B1, B2, B3, B6, C), ve Minerallerce ( Fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum) zengindir.
Kirazın Anavatanı: Kirazın (Prunus avium, L.) anavatanı güney Kafkasya, Hazar denizi ve Kuzey-Doğu Anadolu’dur. Bu gen merkezlerinden doğuya ve batıya doğru yayılarak dünya üzerinde geniş bir alanı kaplamıştır. Bu gün yabani olarak doğuya doğru İran ve Afganistan’da, batıya doğru Balkanlar, İsviçre ve hatta İskandinavya’da yetişmekte olduğunu görüyoruz. Bu bölgelere çok eski çağlarda ve belki de kuşlar tarafından götürüldükleri, Yunanistan’da prehistorik çağlardan önce yetişmekte olduğunun tespit edilmesiyle ve İsviçre’de göller üstü artıkları arasında ve yine İskandinavya’daki höyüklerde bulunmasıyla anlaşılmıştır. Memleketimizde yabani olarak kuzey Anadolu dağlarında, Toros'larda ve Doğu Toroslarda bol miktarda rastlanmaktadır.

  • A, B1, B2, B5 ve bol miktarda C vitamini yanında perilil alkol, demir, magnezyum, potasyum ve kalsiyumda bulunur. Ayrıca bol miktarda fosfor içerir.
  • Boşaltım yollarına çok çeşitli faydaları bulunur. İdrar söktürücü özelliği vardır.
  • Böbreklerdeki toksin maddeleri yok eder, toksin maddelerin vücuttan atılmasına yardım eder.
  • Safra kesesinde taş, böbreklerinde kum bulunan kişilerin tüketmesi tavsiye edilir.
  • Alzheimer rahatsızlığına yakalanma oranını düşürür.
  • Ateş düşürücü özelliği vardır.
  • Karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir.
  • İçeriğindeki potasyum sayesinde kalp atışı hızını ve tansiyonu dengeleyici özelliği vardır.
  • Kolesterol, tansiyon ve şeker hastalığını dengeler. Bu sayede kalp hastalıklarına yakalanma oranını da düşürür. Kalp için oldukça faydalıdır.
  • Felç geçirme riskini azaltır.
  • Kolesterolün dengelenmesine yardım eder.
  • Kan şekerinin düşürülmesine de fayda sağlar.
  • Göz hastalıklarına da iyi gelen kiraz aynı zamanda iyi bir lif kaynağıdır.
Kompostosunun Tarifi


Öncelikle yarım kilo meyvenin sapları temizlenir ve yıkanır. Daha sonra derin bir tencereye 2 su bardağı şeker ve 5 bardak su dökülür. Şeker suyun içinde eriyinceye kadar karıştırılarak orta ateşte şerbet kıvamına gelinceye kadar karıştırılır. Şeker eridikten sonra temizlenen meyveler şekerli suyun içine atılır ve 5 dk. kadar da şekerli su ile birlikte kaynatılır. Daha sonra tencere ocaktan alınır, biraz soğuduktan sonra servis edilir.
 
Dut

Lezzeti ve besleyici özelliğinden dolayı dünya çapında çok yaygın olarak tüketilmektedir. 4-5 metreye varan ağaçlarda yetişir ve daha çok ılıman iklimleri sever. Yoğun olarak Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında yetişmektedir. Dut şekil olarak da karaduta benzer tat olarak da greyfurt’u andırır. Dutun farklı çeşitleri vardır, mavi, siyah ve yeşil olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Dut taze olarak tüketildiği gibi daha çok kuru olarak tüketilir. Bunun diğer bir sebebi de kurutularak uzun süre muhafaza edilebilmesidir. Dut ayrıca yemeklerde özellikle tatlılarda kullanılır.

Dut ağacının yaprakları ipek böcekleri için zengin besinler içerir. Dut yaprakları anti-enflamatuar olarak saç dökülmesine karşı ilaçlı tedavi olarak kullanılmaktadır.

Dutun kendine has tadı ve şekli dışında zengin besin maddeleri içerir. Bu besin madelerinin sağlık açısından birçok faydası vardır. Protein açısından çok zengindir. Ayrıca A, E, C ve K vitaminleri açısından oldukça zengin olan dut, kalsiyum, demir, folat, tiamin, nisain kaynağıdır.

Dut aynı zamanda antioksidanlar açısından da zengindir, bu özelliği sayesinde birçok hastalığın tedavisinde ve aynı zamanda cilt bakım malzemelerinde kullanılmaktadır. Dut ayrıca antosiyanin, flavonoidler, lutein, zea-ksantin, B karoten ve A karoten açısından oldukça zengindir.

Kuru Dutun besin değerleri;

Dut protein açısından oldukça zengindir. Ayrıca A,E,C ve K vitaminleri açısından oldukça zengin olan dut kurusu, magnezyum, demir, potasyum, fosfor ve lif içerir. Protein içeriği diğer meyvelere göre daha fazladır. Diyetlerde ara öğünlerde çok fazla miktarda olmayacak şekilde tercih edilebilir.

Dut Yaprağının Faydaları
Dut yaprakları kaynatılarak tüketildiğinde kalp sağlığını korur. Bundan en iyi verimi almak için alıç çiçeği ile birlikte kaynatılabilir.
Dut yapraklar saç ve cilt sağlığı için etkilidir.
Dut yaprağı çayı genel sağlığın korunmasını sağlar.
Bünyeyi kış hastalıklarına karşı daha iyi korur.
Solunum yollarında oluşan enfeksiyonlara iyileştirir.
Karaciğeri koruya dut yaprağı çayı günde en fazla 3 bardak tüketilmelidir.


Dut Kurusu Nasıl Yapılır?
Dutlar alınır ve temiz bir bezin üzerinde serilir. Ardından da 1 gün boyunca güneşin altında bekletilir. Böylece dut kurusu elde edilmiş olur.

Dut Pekmezinin Sağlığa Faydaları Nelerdir?

Kolesterolü dengeler.
Sinir sistemini güçlendirir.
Karaciğeri temizler.
Göğüs ağrılarını hafifletir.
Böbrekleri güçlendirir.
Çocuklarda görülen pamukçuk için iyi gelir.
İyi bir antioksidan kaynağıdır.
Enerji verir.
Bronşit ve astım için faydalıdır.

Dut pekmezi yapımı

Dut pekmezini evde yapmak için, 1 ölçü taze dut ile 1 ölçü su kullanacaksınız. Dutun suyunun rahatça süzülmesi için bir düzenek hazırlayın. Temiz bir torbayı bir kasnağa geçirin. Bunu iki tane sopayla destekleyerek, sepet gibi bir yüksekliğin üzerine koyun. Bu şekilde dut daha rahatça süzülecektir.

Dutları ve suyu bir tencerenin içine alarak, kaynatmaya başlayın. Kaynama sırasında üzerinde oluşan kefi delikli kepçeyle almalısınız. Kaynama dutun çiğ tadı gidinceye kadar, rengi iyice kızarıncaya kadar devam etmelidir. Bu yaklaşık 45 dakika sürer. Arada dutların tadına bakabilirsiniz. Dutların içindeki şekeri suya vermesi ve iyice tatsız hale gelmesi gerekiyor. Fakat dutlar suyun içinde dağılamamalıdır. Bu yüzden ağır ateşte pişirilmeli ve çok karıştırılmamalıdır. Hem suyunda fazla bulanık olmaması gerekir.

Dut kaynama işlemi bitince, süzgeçten suyu süzülür. Süzgecin üzerine bir ağırlık koyarsanız, dutların içindeki su daha rahat süzülecektir. Suyu iyice süzülünce, bunu bir tencerenin içine alın. Yeniden ocağın üzerine aldığınız suyu kaynatmaya koyun. Kaynadıkça üzerinde oluşan köpükleri mutlaka almalısınız. Bu şekilde 10 dakika kadar kaynayan suyu daha sonra yayvan ve geniş kaplara paylaştırın. Bu kapların derin olmaması gerekiyor. Eğer kapları daha önceden hafif ıslatarak külle ovarsanız, dut pekmezinin ekşimesine engel olursunuz. Bu kapları güneş alan bir yere koyun. Güneşin fazla olması pekmezi daha hızlı olgunlaştıracak, ekşimesine engel olacaktır. Bekledikçe suyu azalan şırayı daha büyük kapların içine alın. En son olarak tek kabın içinde pekmezi toplayın. Güneşin altında 2-3 gün kadar daha bekleterek, dut pekmezini hazır hale getirin. Bu aşamada üzerinde sarımsı ve köpüklü bir tabaka oluşur. Bu yüzden en son pekmezin bir tülbentten süzülmesi gerekiyor. Daha sonra kavanozlara koyarak, dut pekmezini tüketmek üzere saklayabilirsiniz.
 
Çağla
Bahar mevsimin ilk habercisi ve en kısa süreli meyvesi çağla, olmamış badem, ham badem, bademin körpe hali ... Pazarlarda, manavlarda çağla varsa bahar geldi demektir. Ancak çağlanın tezgahlardaki ömrü aşağı yukarı 20 gün, maksimum bir ay sürer. Öyle kıymetlidir ki 30 gün gibi kısacık bir zaman dilimini kaplar bütün bir yıl içindeki varlığı. Bu kısa sürede çağlayı kaçırmayın. En az bir hafta boyunca, beslenmenize her gün 1 avuç çağla ilave edip detoks etkisi yaratın.


Çağla, kötü kolesterolü düşürür. Ve tüketen kişiyi yüksek kolesterolden korur.
Eğer aşırı kilolarınızdan şikayetçiyseniz, çağla tüketimi size yardımcı olacaktır. Salatalık yemek gibidir bu meyve. İçi su ile dolu ve sert olduğu için yerken kalori yaktırır, sizi doyuran tarafı ise suyu olur.
Safra kesesindeki taş oluşumu bu aralar en güncel hastalıktır. Bu hastalıklar için doğal yol mücadelesi veren kişilere en güzel tavsiyelerden biri de çağla yemek olacaktır.
C vitamini eksikliklerini giderir.
İltihap oluşumlarına uygun olan vücutların tüketmesi muhtemel olmalıdır.
İçerisindeki yüksek potasyum sayesinde, tansiyonu dengeler. Yüksek tansiyon problemi yaşayanların fazla tüketmemeleri yine de doktorlarca önerilendir.
Kalp ve damar sağlığının korunması açısından da tüketilebilecek meyve, kalp ve damar hastalığı olan kişiler için de önerilmektedir.
Oldukça güçlü bir antioksidan içerir. Bu sebepledir ki; cilt sağlığı açısından oldukça önemlidir. Çağla tüketen kişilerin; ciltleri daha gergin ve parlak görünür.
Kozmetiklerde satılan birçok tonik içeriğinde çağla özü barındırır.
Kas kasılmalarının azalmasına yardımcı olur.
Kramp şikayetleri fazla olan kişilerin kesinlikle kullanması önerilir.


ÇAĞLA TURŞUSU


Orta Boy Kavanoz

3 tatlı kaşığı turşuluk tuz

3 çay kaşığı şeker

1 büyük çay bardağı üzüm sirkesi

2 diş sarımsak

Yapılışı:

Çağlaları bol su ile yıkayıp, baş taraflarını hafifçe kesin veya biraz bırakın.(ben bıraktım)
Sarımsakları birkaç parçaya bölüp kavanozun içine atın.
Üzerine tuz, sirke ve şekeri ekleyin.
Tüm bunları yaptıktan sonra kavanozu kaynar su ile kavanozun üzerinde boşluk kalmayacak kadar doldurun.
Kapağını iyice kapatıp hava almasını engelleyin ve su soğuyana kadar kavanozu ters çevirin.
Su soğuduktan sonra kavanozu düzeltin ve güneş görmeyen bir yerde 15-20 gün bekletin.
Tuşu açıldıktan sonra buzdolabında bekletirseniz daha uzun süre tazeliğini korur ve tadı değişmez.
Süslemek için biberiye ve taze badem kullanabilirsiniz.

Püf Noktası:
Tuz şeker ve sirke miktarını damak tadınıza göre azaltıp arttırabilirsiniz.
 
Erik:

Neredeyse herkesin vazgeçemediği bir lezzet olan erik enerji verici niteliğine sahiptir. Beden yorgunluğunu atmaya yardımcı olur ve aşırı sinirli olan kişilerin uysal bir ruh haline bürünmesini sağlar.


Gülgiller familyasındandır, kabukları ince ve ceviz büyüklüğünde olan erik B vitamini açısından zengin bir meyvedir. Kültürü yapılmakla birlikte yabani olarak da yetişmektedir. Ana vatanı Anadolu olarak bilinmektedir. Ancak göçler ve savaşlar nedeniyle farklı iklim bölgelerine de kendisini adapte ederek yetişmiştir. Bahar aylarında can erik ilerleyen zamanla birlikte olgunlaşarak japon eriği olmaktadır. Erik taze ya da kurutulmuş tüketilebilmektedir. Eriğin kompostosu da yapılabilmektedir.

A ve C vitamini ile bakır mineralleri, potasyum ve lif kaynağı olan erik fosfor ve demir de içermektedir.


Kuru Eriğin Faydaları

Kuru erik böbrekler üzerinde de olumlu etkilere sahiptir. Vücudu böbrek hastalıklarına karşı korur.
Adet düzenleyici özelliği vardır.
İdrar söktürücüdür ve vücudu terletici etkiye sahiptir.
Östrojen hormonunu düzenleyici etkiye sahiptir.
Beden ve zihin yorgunluğuna karşı iyi gelir.


Taze Yeşil Erik Kompostosu

1 kilo taze yeşil erik
1 litre su
1 subardağı toz şeker

Yapılışı

Erikleri yıkayalım sonra tencerede su ile 15 dk kaynatalım .Şekeri ekleyip karıştıralım 15 dk daha kaynatalım soğuduktan sonra servis yapalım .
 
Bakla:



Bakla diğer bir adı ile ful, baklagiller familyasından gelen kazık köklü bir bitkidir. Kökleri toprağın 110 cm derinliğine kadar inmektedir. Gövdenin yanlarında açılan kökleri çok kuvvetli bir şekilde açarak gelişim göstermektedir. Tüysüz olan sapı 1 metre ye kadar uzayabilmektedir. Çiçeklerinin ise kendine has ve hoş bir kokusu bulunmaktadır. Vitamin ve protein açısından çok zengin olan baklalar tazeyken de kuruyken de vitamin ve minerallerini korumaktadır. Tazeyken yeşil, kuruyken de kahverengini almaktadırlar. Hattabaklanın kurusu, tazesine göre daha sağlıklıdır. Bu bitki içerisinde B1, B2, B6 ve K vitaminleri bulundurmakla birlikte magnezyum, demir, kalsiyum ve potasyum açısından da oldukça zengindirler. Bu yararlı bitki ülkemizin hemen hemen her yerinde yetişmekle birlikte genel olarak Antalya, Aydın, İçel gibi Akdeniz ve Ege bölgelerinde yetişmektedir.

Zeytinyağlı Bakla
Bazı sebzeler vardır, zeytinyağlısı dışında farklı bir şekilde pişirilmesi hiç akıllara gelmez. İşte bakla da o sebzelerden biri. Vitamin ve mineral zengini zeytinyağlı bakla, bahar detoksunuzun öğünlerinde sizin için doyurucu bir lezzet olmaya aday.

Malzemeler:

Yarım kilo taze bakla
1 adet soğan
Yarım su bardağı zeytinyağı
Yarım su bardağı su
1 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı un
Tuz, karabiber
Servis için:
Dereotu ve yoğurt

YAPILIŞI
Baklaları yıkadıktan sonra ayıklayın. Ayıklarken kılçıklarının tamamen yok olması için kenarlarını kesebilirsiniz. İstediğiniz uzunlukta kestiğiniz baklaları unlu suda bekletin. Bu sırada tencerede zeytinyağında yemeklik doğranmış soğanları kavurun. Unlu suda beklettiğiniz baklaları süzüp güzelce yıkadıktan sonra tencereye ekleyin. Su, tuz, karabiber, şeker ve 1 yemek kaşığı un ilavesiyle karıştırın ve orta ateşte pişirin.

Baklanızı pişirirken tencerenizi alüminyum folyo ile kapadıktan sonra kapağı kapatırsanız, kendi buharında ve çok daha kısa sürede pişmesini sağlayabilirsiniz.

Zeytinyağlı baklanız piştikten sonra soğumaya bırakın ve üzerini kıyılmış dereotu ile süsleyin. Yanında yoğurt ile servis yapın.
 
Bezelye
Nisan,Mayıs ve Haziran'da bulunur.Hem akşam yemeklerinde hem de öğle yemeklerinde sağlıklı beslenmek ve fit kalmak için özellikle sebze tüketmek önerilir. Hazırlayacağınız lezzetli ve sağlıklı sebze yemeklerinin arasında muhteşem lezzeti ile bezelye yemeği de bulunuyor. Sulu yemek olarak çok sevilen bir yemek olan bezelye yemeği, kolay tarifi ile rahatça hazırlayabileceğiniz yemekler arasında. Özellikle bu güzel yemeği yapacağınız pirinç pilavı ile birlikte servis ederek enfes bir hale dönüştürebilirsiniz. Ayrıca bezelye yemeği pirinç pilavının yanı sıra yoğurt ve cacık gibi gıdalar ile de çok şık bir uyum yakalıyor.


Bezelye, ufak yeşil toplar halinde yetişen kendine has tadı olan genelde ilkbahar mevsiminde taze olarak tüketilen bir sebzedir. Bezelye sadece besin olarak tüketilmez aynı zamanda restoranlarda süslemelerde kullanılır. Bezelyenin naif görüntüsü ve otantik tadı dışında sağlığa faydaları vardır. Bezelye sağlığa olan katkılarını içerdiği zengin besin kaynaklarından alır. Ortalama 100 gram bezelye 81 kcal enerji içermektedir. A, C, E, K vitaminlerini bolca içeren bezelye, tiamin, niasin, pridoksin gibi vitaminler içermektedir.




Bezelyeleri taze alırsak daha iyi lezzet yakalarız. Tabi mevsimindeyse. Taze alamıyorsanız dondurulmuş bezelye kullanabilirsiniz. Bezelyeleri iyice yıkayın ve suyunu süzün. Kuru soğanı yemeklik bir şekilde doğrayın.

Patateslerin kabuklarını soyun ve küp şeklinde doğrayın. Havuçları tıraşlayın ve halka şeklinde doğrayın. Bir tencerede zeytinyağını kızdırın. Soğanlar ile havuçları peş peşe atarak kavurun. Soğanlar pembeleştikten sonra domates salçasını ilave edin ve 2 dakika kavurun. Domates salçasının hoş kokusu çıkınca bezelye ve küp doğranan patatesleri de atarak kavurun. Kavurma süresi kısa olsun 1-2 dakika yeterlidir.

Daha sonra üzerini geçene kadar su ekleyin. Tuzunu damak tadınıza göre ayarlayın. Orta ateşte bezelye yemeği ni pişirin. Yaklaşık süre 30 dakika olacaktır. Ona göre kontrol edersiniz.
 
Enginar
Enginar kış aylarında fazla tüketilen popüler bir besin kaynağıdır. Enginar daha çok Akdeniz’de yetişen ve sağlık açısından birçok faydası olan bir sebzedir. Deve dikeni ailesindendir ve diğer botanik ismi Cyanara scolymus’dur.
Enginarın 0.5 uzunluğunda yaprakları vardır ve 1-2 metreye kadar uzayabilir. Otantik görünümlü açık pembe çiçekleri ve yenilebilir tohumlara sahiptir.
Geçmiş yıllarda çok az üretildiğinden dolayı bulunması zor ve pahalıydı ama artık birçok üründe olduğu gibi enginarın faydalarından yararlanmak için çok fazla efor harcamaya gerek yok.
Enginar çok iyi miktarda C ve K vitamini içerir. Enginar düzenli olarak tüketildiğinde bünyenin ihtiyaç duyduğu magnezyum, çinko, demir, potasyumu sağlar. Bunun yanında bünyenin lif ihtiyacını ciddi anlamda giderir, kalsiyum açısından da zengin bir besin kaynağıdır.


Enginar nasıl soyulur?
Market ya da pazarlardan aldığınız enginarlar genellikle yemek yapmaya uygun halde soyulmuş oluyor.
Enginarı aldığınızda baş kısmındaki yaprakları etki kısmına yakın bir yerden (ancak etli kısma zarar vermeden) kesin.Daha sonra sap kısmını soyun. Ardından baş kısmının sapa yakı yerlerini soyun.Sap kısmını kesin.Baş kısmındaki yaprakları kestiğinizde tüylü bir bölüm ortaya çıkacak. Kaşık ile bölgeyi oyun.Enginarı limon ile ovalayın. Böylece kararmasını engelleyeceksiniz.



ENGİNAR YEMEĞİ
Malzemeler

enginarları pişirmek için:
4 adet büyük boy enginar
1 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1/2 limonun suyu
tuz
2 adet kesme şeker
üzerini geçecek kadar su
Garnitürü için:
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 orta boy soğan
1 diş sarımsak
1 adet küçük boy havuç
1 adet küçük boy patates
1 çay bardağı bezelye
tuz
üzerine:
dereotu
1/2 limonun suyu

Hazırlanışı

Öncelikle enginarları pişirmek için; tencereye enginarları dizelin. Ayrı bir kapta, un, şeker, tuz, zeytinyağı, limon suyu ve suyu karıştırıp enginarların üzerine dökün. Önce orta ateşte kaynamaya sonra kısık ateşte pişmeye bırakın. Enginarlar yumuşayana kadar kaynatın.

Ayrı bir tencerede zeytinyağında yemeklik doğradığımız soğanı ve sarımsağı kavurun.Kavrulan soğan ve sarımsağa tavla zarı büyüklüğünde doğradığımız patates,havuç,bezelyeyi ve tuzunu ekleyin. Tencerenin kapağını kapatıp, sebzeler yumuşayana kadar pişirin.

Yeteri kadar pişen enginarların üzerine hazırladığımız garnitürü ekleyin. Enginarın suyundan suyundan hepsinin üzerine bir kaç kaşık gezdirin. Enginarın suyu enginarların atında kalmalı, eğer fazlaysa birazını dökün. Yarım limonun suyunu enginarların üzerine paylaştırın ve 10 dakika daha pişirip ocaktan alın.Tencerenin kapağını açmadan soğumaya bırakın.

Servisten önce üzerine kıyılmış dere otu serpip soğuk olarak servis edin.

Afiyet olsun!
 
Çilek
Çilekte bol miktarda A, Bı, B2 vitaminleri, potasyum, kalsiyum, fosfor, kükürt, magnezyum, sodyum ve demir de vardır.

Gülgillerden, sapları sürüngen, çayır ve ormanlarda kendiliğinden yetiştiği gibi daha çok da meyvesi için bahçelerde özel olarak yetiştirilen, ak çiçekler açan, köksapından sidik söktürücü, peklik giderici vb. olarak yararlanılan, birçok çeşidi bulu nan, çok yıllık bir bitki.

Çileğin Faydaları

  • Çileğe kırmızı rengini veren antosiyanin pigmenti, LDL (kötü kolesterol) seviyesini düşürür.
  • Antioksidan bakımından zengin olan çilek, hastalıklara karşı vücut direncini arttırır. Alzheimer riskini azaltır. Yaşlanmaya bağlı sağlık sorunlarını önler.
  • Çileğin antioksidan etkisi, çeşitli kanser türlerine yol açan serbest radikallerin artmasını önler. Ve çilekte kanser gelişimini yavaşlatan “ellagic asit” adlı bir fitokimyasal bulunur.
  • Çileğin antioksidan içeriği kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlayan oksidatif strese karşı koruma sağlar. Yapılan bilimsel çalışmalar, çilekte bulunan polifenollerin LDL oksidasyonunu ve kardiyovasküler hastalıkların görülme riskini azaltır.
  • Çilek, kan şekerini korkulacak derecede yükseltmediğinden diyabet hastaları için sağlıklı bir atıştırmalık olabilir.
  • Bol miktarda besin lifi içeren çilek, kabızlık için iyi bir çözüm yöntemi olabilir.
  • Lifli özelliğinden dolayı uzun süre tok tutar.
  • Portakal ve greyfurttan daha fazla C vitamini içeren çilek, cilt kuruluğu ve zamanından önce ortaya çıkan kırışıklıkları önler.
  • Kemik yapısını koruyan enzimlerin üretiminde ve kalsiyum emilimi sırasında kullanılan manganez mineralini içerdiği için kemik sağlığına da yararlıdır.
İri, sert meyveli, orta kalitede tadı olan reçel yapmaya uygun çilek türüne Aliso adı verilmiştir. Tioga, gıda sanayi ve derin dondurucu için uygun olan türdür. Hemen her bölgede yetişebilen çilek türü Pocahontastır. Konik biçiminde olan çilek çeşitleri; Douglas, Dana, Brio, 216, Pajaro, Selva, Chandler, Red Chief, Hanoeye ve Lesterdir. Bunlar dışında Yalova 9, 15, 104 , dağ çileği, orman çileği, Arnavutköy çileği, Ereğli çileği, Bursa çileği ve Balcalı 1, 2, 3 çeşitleri vardır.

ÇİLEK REÇELİ

  • 2 kilo çilek
  • 2 kilo toz şeker ( 8 su bardağı)
  • Yarım limon suyu

  1. Çilek reçeli yapmak için, Çilekler temizlenerek güzelce yıkanır.
  2. İki kilo şeker üzerine dökülerek geceden sabaha bekletilir.
  3. Orta ateşte köpükleri kaşık yardımı ile alınarak kaynatılır.
  4. 45 dakika kadar kaynatılır ve ocaktan almaya yakın içerisine limon dökülür.
  5. Hazır olan çilek reçeli sıcak sıcak kavanozlara konarak ağızları iyice kapatılır.
  6. Çilek reçelini soğuduktan sonra afiyetle tüketebilirsiniz.


 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…